Ersan Başar'ın Ağrı Dağı üzüntüsü
Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Ersan Başar, Türkiye’de dağcılığa elverişli yerleri sıralayarak en güzel nokta olan Ağrı Dağı'na terör olayları nedeniyle tırmanamamanın üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi.
Aladağ bölgesinin teknik tırmanış yapmak isteyenler için bir cazibe noktası olduğunu dile getiren Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Ersan Başar, “Ülkemiz dağcılık açısından çok elverişli bir yer. Coğrafi olarak ülkemiz dağcılık sporuna çok elverişli bir yerde bulunuyor. Özellikle Avrupa-Asya arasında bulunduğu coğrafi açısı en önemli ulaşım kolaylığı bakımından çok avantajlı. Dünyanın her tarafından ulaşım hem kolay hem de ekonomik. Ülkemizde çok güzel dağlar var. Teknik tırmanış yapılan özellikle Aladağlar, Antalya bölgesinde 'Geyik Bayırı' gibi teknik tırmanış yapılan alanlar var. Bunun dışında yüksek irtifa tırmanışları yapılabilecek Süphan, Ağrı Dağlarımız bulunmakta. Yine Kaçkarlar, Erciyes tırmanış açısından çok elverişli bölgeler. Buralarda yaz-kış tırmanış yapılabiliyor. Özellikle Aladağ bölgesi teknik tırmanış yapmak isteyenler için bir cazibe noktası. Çok dağcı bu bölgelere gelerek tırmanış yapıyor. Ülkemizde dağcılarımız özellikle yaz ve kış aylarında farklı rotalarda tırmanış yapıyor. Yazın tırmanmasıyla kışın tırmanışı arasında çok büyük farklar oluyor. Bizim ülkemizdeki sporcularda bu farlılığı yaşama şansına sahip. Çok yoğun olarak ülkemizin tüm dağlarında tırmanış ve spor yapan dağcılar bulunuyor” dedi.
Türkiye’nin dağcılıkta en cazibe noktasının Ağrı Dağı olduğunu kaydeden Başar, terör nedeniyle tırmanışların gerçekleşemediğini kaydetti. Başar, “Ağrı Dağı Federasyonumuzun önem verdiği dağlardan bir tanesi. Çok sayıda dağcı Ağrı Dağına gelmek istiyor. Ağrı Dağının özelliği dini açıdan Nuh Peygamberimizin gemisinin orada olduğu iddiası, dağın 5 bin metrenin üzerinde yüksek irtifa olması, çıkış ve ulaşım kolaylıklarının olması bu dağı çok cazip hale getiriyor. Ancak maalesef terör yüzünden tırmanışlar yapılamıyor. Umarız en kısa zamanda açılacak güvenlik sağlandıktan sonra başarılı bir şekilde tırmanışlar olacak. Çok ciddi ekonomik getirisi var. Ağrı dağı ülkemize ekonomik girdisi olan bir dağ. Cezbediyor dağcıları. Umarız en kısa zamanda açılacak ve yoğun olarak gelecek. Bunun haricinde yine 4 bin metrenin üzerinde Süphan Dağı gibi şu anda tırmanışı yapılabilen dağlarımız var. 3 bin 900 metre yükseklikte Kaçkar, Erciyes Dağımız var. Dağcılar, dünyanın neresinde dağ varsa gidiyor. Biz de Federasyon olarak sürekli yabancı dağcıların ülkemize gelmesi için onları davet ediyoruz onlarla ortak çalışma yapıyoruz. Uluslararası dağcılar birliğinde bununla ilgili çalışmalarımız var” şeklinde konuştu.
Dağcılığın seyircisi olmadığı için felsefesi ve yapılış şeklinin farklı olduğunu vurgulayan Başar, “Dağcılık sporunu yapanlar bunu bilir. Felsefesi, yapılış şekli farklıdır. Çünkü dağcılıkta seyirci yoktur. Diğer spor dallarında olduğu gibi. Zirveye ulaştığınızda sizi alkışlayan insanlar yoktur. Aldığınız madalya yoktur. Siz ve dağ arasında ikilemdir bu. Bundan dolayı özel bir sportif branştır. İnsanların kendi iç dünyaları doğa hep birlikte buluştuğu bir ortamdır. Bundan dolayı diğer sporlardan en çok ayıran tarafı budur. Alkış olmaması, madalya olmaması, seyirci olmaması. Diğer sporlardaki en artı katma değerler bunlardır. Alkışlanmanız birincilik kürsüsüne çıkmanız madalyayı boynunuza takmanız. Dağcılıkta iç dünyanızdır. Bu yüzden felsefi olarak mental olarak çok diğer spor dallarından ayıran bir spor branşıdır. Dağcılık sporuna başlayan insanlar başladıktan sonra bırakamıyorlar” diye konuştu.
Türkiye’de dağcılıkta çok yüksek oranlarda bir kazanın olmadığını söyleyen Başar, “Doğa sporları olsun diğerleri olsun hayatın her yerinde kazalar var. Dağcılık sporunda da kazalar var. Bazen medyada birçok kere yapılan başarılardan çok kaza haberi oluyor. Ancak kazaların olmaması için veya kazaları en aza indirebilmek için bir takım çalışmalar yapılması gerekiyor. Türkiye Dağcılık Federasyonu yıllardır gelen bir eğitim sistemi var. Çok geleneksel hale gelmiş ve çok oturmuş bir sistem. Federasyon olarak çok yoğun olarak sporcularımıza, kulüplerimize eğitim veriyoruz. Bir kere kazanın olmaması için eğitimli yetkin sporcuların olması gerekiyor. Eğitimsizlik en büyük sıkıntı. Bunun için Federasyon olarak eğitime ağırlık veriyoruz. Arabaya bindiğiniz zaman bile riskiniz var. Dağcılarımıza dağcılığı öğretiyoruz sonra riskin yönetimini öğretiyoruz. Yani hangi seviyede alıp almayacağını öğretiyoruz. Aslında çok yüksek oranlarda bir kaza yok. Hayatın diğer noktalarında da kazalar oluyor. Federasyon olarak göreve geldiğimizde kazalar konusunda önemli çalışmalar yapmaya başladık. Özellikle dağ kazaları araştırma ve inceleme komisyonunu kurduk. Antrenör arkadaşlarımızdan bu konuda uzman arkadaşlarımızdan kazaların araştırılarak köklü sebeplerinin belirlenmesi ona göre önlemler alınması için bu kurul kuruldu. Bu kurul yoğun olarak çalışıyor. Kazaların oluşmasındaki birçok sebepleri tespit edip bunlar için önlemler alınması yani sizin önceden önlem almanız gerekiyor. Olay olduktan sonra yapacak bir şey kalmıyor. Bundan dolayı önlem alabilmek için hatalar neler bunların tespit edilmesi konusunda federasyon olarak çalışmalar sürdürmekteyiz” ifadelerini kullandı.