"Eto'o bir başkaydı"
Fransa’da amatörde oynarken Antalya tarafından önüne profesyonel sözleşme kondu, heyecandan hastalanıp geri döndü. Futbolu bırakma noktasındayken küllerinden doğdu. İlk yarıda 4 gol 2 asistle parlayan Alanya’nın yıldızı Emre Akbaba’nın, savunmacıların korkulu rüyasına dönüşen hikayesi bu röportajda...
Alanyaspor’un yıldızı Emre Akbaba... Futbolseverler onu ince çalımları, milimetrik pasları ve ansızın kaleye gönderdiği füzeleriyle tanıdı. Aslında arkasında bıraktığı çok güzel bir hikayesi var 24 yaşındaki futbolcunun ve tabii önünde koyduğu büyük hedefler. Alanya’da bir araya geldik.
Futbolu bırakma noktasından Süper Lig’deki savunmacıların nasıl korkulu rüyası haline geldiğini konuştuk. Onun için İstanbul’da Mitra Kostüm’ün özel olarak hazırladığı Azrail kostümünü giydi ve başladı anlatmaya, biz de yazmaya...
İşte bir yıldızın doğuş hikayesi....
‘Amatörden, profesyonele’
“Fransa’da doğup büyüdüğüm mahallede park falan yoktu. Çocuklar yalnızca futbol oynardı. Ben de futbolla büyüdüm. Hatta futbolu o kadar çok seviyordum ki, futbolcu olan abimle lapa lapa kar yağarken çorabın üzerine poşet giyip sahaya giderek futbol oynardık. Sadece biz olurduk sahada. Ayağımdan top hiç eksik olmadı. Altyapılarda başladım ama hiç profesyonel kulüplerde altyapıya giremedim. Birkaç kez denenmeye gittim ama beğenmediler. Sonrasında talih güldü. Berkant Karlıdağ diye gurbetçi bir adam Fransa’da gurbetçileri keşfetmek için bir turnuva organize etmişti. Orada da Antalyaspor’un altyapı sorumlusu beni izlemiş. ‘Gelir misin Antalya’ya?’ diye sordu. ‘Gelirim tabi’ dedim, istediğim tek şey buydu çünkü. Antalya’ya gittim. Benim gibi denenmeye gelen çocuklar vardı. Sabah bir antrenman yaptık, akşam maç oynadık. Maçta çok iyi oynadım. Hemen profesyonel sözleşmeyi koydular önüme. Her şey rüya gibiydi. Amatörden, profesyonele imza atıyorsun kolay değil. İmzayı attık, A takım kampına çağırdılar. A takımda Necati Ateş, Deniz Barış gibi büyük oyuncular var, acayip heyecanlandım.”
‘Titremeye başladım, bayılmışım’
“18 yaşındaydım sonuçta. Kampa gittim, bir antrenmana çıktık, titreme tuttu beni. İlk kez başıma geliyordu. Hastalandım, gece de bayıldım, şuur kaybı yaşamışım. Doktorlar korktu, beni Fransa’ya geri gönderdiler. Geri geleceğim sanıyordum ama ‘Gelme’ dediler bu yüzden. Sözleşme de ön protokol olduğu için iptal oldu. Bir anda rüya kâbusa dönüşmüştü. Futbolu bırakma noktasına kadar geldim. Ailem çok destek oldu, hayatımın en zor günleriydi, psikolojik açıdan. Hayallerime bu kadar yaklaşmışken uzaklaşmak kadar zor bir şey yok. Sonra altyapıda Kamil hocam vardı, bir sene sonra A2’ye çağırdı beni, ‘Kendini göster’ dedi. Amatör olarak devam ettim. Sonrasında daha hırslı devam etti. Maraş’ta, Alanya’da kiralık oynadım hep daha iyiye gittim. Hayatımın dönüm noktası öyleydi.”
‘Sabır gösterilmedi’
“Ama yine de Antalya’da gerektiği kadar sabredilmedi, şans görmedim. Mutlu değildim, gitmek istedim. Alanya şampiyonluğa oynuyordu, benim de çok sevdiğim bir kulüp ve şampiyon olduk sonuçta. Benim için bir riskti aslında Süper Lig’den bir alt lige dönmek. Eto’o da çok kalmamı istiyordu ama mutsuzdum ve doğru bir seçim yapmışım geriye baktığımda. Sezon başı transferimde bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu da kalmamı çok istedi, kabul ettim ben de.”
‘Yabancılarla kolay değil’
“Şu an takımda 10 tane yabancı oynuyor. Bir ben yerliyim kardoda çoğu zaman. Bu durum kötü aslında. Yani futbolumuzda bu kadar yabancının olması zor oluyor. Takımda yerli fazla olduğunda sahiplenme duygusu daha çok ön plana çıkıyor. Yabancılar, ‘Kötü olsak da sahadayız’ düşüncesine kapılabiliyorlar. Rahat davranıyorlar. Bu anlamda dengeyi tutturmak bence daha önemli. Benim için sorun değil, Fransızcam ve İngilizcem var. Ee, Türkçe de konuşuyoruz zaten (Gülüyor). Yani takımın yalnızca sahada değil, saha dışında da bu anlamda 10 numarası gibiyim.”
‘Gençlere şans verilsin’
“Türkiye’de malesef yabancılara daha çok tahammül ediyorlar. Benim mevkiimde özellikle bu durum daha fazla herkesin malumu. Bu yüzden hep daha fazla çalışmak, rekabette öne çıkmak istiyorum. Hocam da sağolsun bana güveniyor, hep arkamda. Türkiye’de gençlere şans verilmiyor. Kaliteli oyuncu yetişmemesinin en büyük nedeni de bu. Şans veren az takım var. Gençlerbirliği bu konuda ısrarcı mesela. İrfan Can Kahveci örneği var. Bence çok doğru bir kulübe gitti. Gençlere şans gelince gösteriyorlar kendilerini bir şekilde.”
‘Bize inansınlar’
“Takım için sezon başı bir puan belirlesek bu puanları söylerdik ama oyuna baktığımızda aslında daha fazlasını hak ettik. Kendi formuma gelince 4 gol, 2 asistim var. Bütün maçlarda oynadım. Benim için iyi geçti. Genelde sezonların ikinci yarılarında hep daha fazlasını yaparım. Bu nedenle ikinci yarıdan beklentim daha yüksek. Alanyaspor’u sezon sonunda çok daha iyi noktada göreceğiz. Taraftarımız bize inansın ve destek olmaya devam etsin. Alanyaspor’da bu potansiyel var kesinlikle. Biz futbolcular olarak buna inanıyoruz, onlar da bize inanmaya devam etsin.”
‘3 büyükleri istiyorum’
“Her futbolcu 3 büyükleri ister. Daha iyi bir kulüpte, şampiyonluğa oynayan bir takımda oynamak isterim elbette. Çok kaliteli oyuncular var ligimizde. Onlara karşı oynamak heyecanlandırıyor insanı. Van Persie’ye karşı oynamak kadar güzel bir şey var mı! Mevkiimde değil ama çok beğeniyorum. Sneijder’i çok beğeniyorum, küçüklükten beri de açıkçası Batalla hayranıyım diyebilirim. İdolüm ise Zidane... Fransa’da büyüyen her çocuk gibi onun videolarıyla büyüdüm, kendime hep onu örnek aldım. Maçlarını izleyip sokağa çıkar, onun yaptıklarını yapmaya çalışırdım.”
‘Eto’o bir başkaydı’
“Eto’o’yla oynarken pası attığımda sevinmeye başlıyordum, çünkü yakaladığını kaçırmıyor ki adam. Vagner Love da çok kaliteli. Biraz şanssız başladı ama sonradan açıldı. İkinci yarıda çok daha katkı sağlayacaktır bize.”
‘Hayalim milli takım’
“Mart ayında milli maçlar başlıyor. O formayı hak etmem lazım. Şu an yeterli değil. Performansımı artırırsam Fatih hocamın gözüne girebilirim. Kariyer hedefim de bu. Milli takımda devamlı oynamak istiyorum. Bu belki büyük takımlarda oynamakla oluyor ama bu hedefe ulaşmalıyım.”
(Fanatik)