'Fan token, 'değer erozyonu'...
Ajansspor.com yazarlarından Kaan Polat Cüreklibatır'ın yeni yazısı yayında: "'Fan token, 'değer erozyonu'..."
Acaba, bu duygu yüzünden mi, Ali Sami Yen'e gidip de; oradaki taraftarların, yarattığı atmosferi görünce, son derece mutlu olmuştum. Bilmem, 'taraftarlık’ tanımı için şöyle bir genelleme yapabilir miyiz? Taraftarlık insana garip bir mutluluk aşılar; hep takımın yanında olmak ihtiyacını duyarsınız, alabildiğine desteklemek, sesinizi duyurmak! İşin tuhafı, karşılık beklenilmez.
Futbolun taraftar nezdinde, neden sevildiğini, o atmosferin içinde yaşayarak öğrenmiştim. Farkındaysanız, günümüzde bile taraftar, salgın hastalığa rağmen, tuttuğu takımın maçlarını kaçırmıyor, maçları yüreği elinde izliyor. Ya futbol kulüpleri! Onlar ne yapıyor? Onlar da taraftarın bu beşeri tutkusunu ya da beşeri zaafını diyelim kullanıyor, maddi kazanca dönüştürüyor. Başarıyorlar mı? Başarıyorlar: taraftar, zamanla yozlaşıp, ‘müşteri’ye, hatta ‘sanal müşteri’ye dönüşmesi; ancak yaşadığımız dijital çağda, futbol kulüplerinin borç içindeki durumu bilinirse, daha iyi kavranabilir. Sorunu bambaşka bir yanından ele alıp, o ‘birbirine yaklaşmaksızın dijitalleşen’ taraftarın durumuna bir bakar mıyız?
Yabancı şirket ile 'Token ortaklık!'...
Kripto para’ ‘token’, ‘sanal cüzdan’, taraftar/müşteri vs...
Ne demek bu, futbol kulübü ile yabancı şirket, içi içe giriyor, dijital bir işbirliği kuruyor, artık, pazarladıkları,'token' birer dijital para; başka türlü söylersek, gerçek hayatta pazarlanan yani ‘taraftar’önemini büsbütün kaybetti: aslolan, 'tokenlar', bunların mümkün mertebe yerli ve yabancı kulüplere özel tasarlanması ve taraftarlarına satılması; bir manada, futbol, -bilgisayar teknolojisinin kullanılmaya başlamasıyla- yabancı şirketlerin, teknolojik üstünlüklerini kullanarak geliştirdikleri, dijital bir 'oyun'a dönüşüyor; kulüp taraftarlarları 'kimliklerini' ve aidiyetlerini' bütünüyle yitirip, bir ‘müşteri’ düzeyine iniyorlar. Kimlikler, hayatın içinden, ‘gerçek’ insanlar olmaktan çıkıp, sırasına göre ya ‘dijital internet kullanıcıları’, ya ceplerinde ‘sanal cüzdan’ taşıyan taraftarları, veya benzeri geleceğin yarı ‘ kripto para’ yatırımcıları, yarı ‘token’ müptelaları olmuyorlar mı? Onların,‘müşteri’ olarak tutulması, dijital oyun’un bir kuralıdır; hele hele, futbol kulüplerine tonla para kazandırıyorlarsa! ‘Sanal’ token satın alacaklar, ‘sanal’ token satacaklar, dijital para borsalarını takip edecekler. Dahası, ‘tüketim toplumu’ medya’sı sayesinde,- televizyon, gazete ve radyo da sürekli pompalanan- bu taraftarlar da zengin olmak, sınıf atlamak tutkusu yaratılıyor. Dijital borsada alım satım işlemleri sayesinde ‘köşeyi dönen’ üç beş kişinin bulunması; kimbilir daha kaç taraftarı, dijital borsaya yönlendiriyor. Belki binlercesini!
Çıkardığım sonuç aşağı yukarı buydu.
Küresel şirketler, küresel takımlar istiyor da, ondan!
Haftasonu okuduğum bir gazeteden, şimdi size aktaracağım şu satırlar, işin mahiyeti hakkında hayli açık bir fikir verebilir: ‘’...Bu işin öncüleri tabii ki Avrupa’nın büyük kulüpleri. Kripto liginde başı Paris Saint German çekiyor. Messi’li, Neymar’lı bu büyük kulübün fan token’ının piyasa değeri 47.8 milyon dolar. İkinci sırada 40.2 milyon dolarla Manchester City var. 31.5 milyon dolarla Atetico Madrid, 25.5 milyon dolarla Barcelona, 24 milyon dolarla Juventus ilk beşi oluşturuyorlar. Futbol kulüpleri için kripto para programı hazırlayan Socios, şimdiye kadar 40 kulüp için fan token hazırladığını ve 167 ülkeden 1.3 milyon yatırımcının bu tokenları alıp sattığını açıkladı.’’
Hemen anlamış olabileceğiniz gibi, dijital çağda bilgisayar teknolojisini kullanarak gelir düşüncesini egemen kılanlar, Batı Avrupa’nın teknoloji firmaları ve ünlü futbol külüpleri! Spor endüstrisini onlar yaratıyor ve pazarlıyor.
Peki Türkiye’de durum ne? Bu 40 kulüp içinde Türk takımları da var mı? Elbette var. Başta Galatasaray, Fenerbahçe olmak üzere, birçok Anadolu kulübü bu sistemin içinde yer alıyor. Türkiye’deki gelişmeleri, yabancı şirketin Türkiye sorumlusu Altuğ Öztürk şöyle özetliyor.
“Socios ve Chiliz olarak “fan token’ları” spor ekosistemine dahil etmekten, bu konuda öncü olmaktan son derece gururluyuz. Premier Lig’den NBA’e, Formula1’den UFC’ye kadar farklı spor branşlarından 40’tan fazla global iş ortağımız bulunmakta. Her geçen gün bu sayı artmakta. Amacımız, dünyanın her yerindeki taraftarları destekledikleri ve sempati duydukları takımların bazı kararlarında söz sahibi yaparak kulüp üzerindeki etki oranlarını arttırmak ve para ile satın alamayacakları deneyimler kazanma fırsatı sunmak. Yani pasif taraftarı aktif taraftara dönüştürmek için çalışıyoruz. Karşılıklı bir kazan kazan senaryosu oluşuyor. Bunu yaparken de spor kulüplerine sürdürülebilir ve uzun vade bir gelir kalemi yaratıyoruz. Henüz yolun başında olmamıza rağmen spor kulüpleri için 200 milyon dolara yakın bir gelir havuzu yarattık. Fan token’lar ilerleyen dönemlerde spor kulüpleri için çok daha önemli bir gelir kalemine dönüşmekle birlikte, aynı zamanda taraftarlığın da farklı bir yöne doğru gelişimine şahit olacağımızı düşünüyorum.”
Son cümleye dikkat eder misiniz, ‘taraftarlığın dönüşümünden’ söz ediyor değil mi? Bana bu söz Türk sporu açısından son derece önemli ve tehlikeli göründü.
Ya size?..