Fatih Altaylı, Okan Buruk'u eleştirdi, Dursun Özbek'e seslendi
Galatasaray taraftarlarının protestoları
Fatih Altaylı, Galatasaray'ın 2-0 geriden 4-2 kazandığı Akhisarspor karşılaşmasında sarı-kırmızılı taraftarların teknik direktör Tudor ve Başkan Dursun Özbek'e olan tepkileriyle ilgili konuştu:
Fatih Altaylı şunları söyledi: "Bu bir İstanbul Ligi değil, Türkiye Ligi. Yani İstanbul'daki 3 büyük ve Başakşehir'i yenerek şampiyon olunmuyor. Onları da yenersen çok iyi ama bütün rakiplerinin önüne geçmek zorundasın. Galatasaray'ın daha önce de hiçbir büyük maçı kazanmadan şampiyon olduğunu sen de hatırlıyorsun, ben de hatırlıyorum. Şampiyon olmak için büyük maçları kazanmak şart değil. Ama büyük maçlar takıma bir özgüven, mutluluk, taraftara da özgüven veren şeyler. Tudor'un kötü bir teknik direktör olduğunu herkes överken, bu sezon başında söyledim. Taraftar açısından maç başlamadan Tudor'u ağır bir şekilde ıslıklayarak, oyuna başlamayı getirmemeli. Taraftarsın sen. Dışarıda eleştirirsin, maçtan önce ve maçtan sonra da. Eğer stada gittiysen, orada senin varoluş maksadın takımını desteklemek. Takım daha sahaya çıkmadan hem hocanın hem oyuncuların moralini bozacak bir tutum içine girmemelisin. Ama daha oyunun başında, ortada fol yok yumurta yokken böylesine bir hakaret böylesine bir tepki çok doğru bir şey değil. Ama oradaki mesele şu, Galatasaray Yönetim Kurulu'ndaki bazıları veya başkanın yol verdiği bazıları ne yazık ki Galatasaray'da böyle bir bölücülüğün adımını attılar. Galatasaray'da çeşitli taraftar grupları var. Biri özgün, bireysel tavrıyla Galatasaray'ı destekleyenler. Bir yandan da Galatasaray üzerinden nemalanmaya çalışan bir taraftar grubu var. Bu taraftar grubunun adı da biliyoruz ki UltrAslan. Son derece düzgün insanlar tarafından kurulan, son derece iyi niyetlerle kurulan bu taraftar grubu, daha sonra bir takım garip isimlerin eline geçmiş vaziyette. Ben yönetici olduğumda da bunlarla çok mücadele ettim, sonrasında da mücadele ettim. Söylemeye de devam ediyorum. Başka bir mücadele yolum yok benim. Alper Narman isimli yönetici, başkanın da onayıyla ve belki desteğiyle bunlarla bir garip menfaat ilişkisi içerisine girdi. Yönetimlerini tribün desteği sağlamak maksadıyla böyle bir ilişki içerisine girdiler. Fakat onunla girdiğiniz ilişki bu sefer başkasıyla problem yaratmaya başlıyor. Bağımsız taraftarlar yönetimle sorun yaşamışlar. Bu sefer bunların arasında tribünde kavgalar oluşmaya başlıyor. Tamam Galatasaray taraftarları zaman zaman haddini de aşıyor. 'Başkan istifa' dersin, maç sonunda dersin, maç başlamadan dersin, maç sırasında dememek evladır. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de son derece medeni bir tavırla çıkıp anladım diyor, mesajınız bana geldi diyor. 'Tudor istifa' ve 'İmparator Fatih Terim' tezahüratlarını yapanlarla Ultraslan'dan bir grup kavga ediyor ve daha sonra başkana bozuk para atıyorlar. Bunlardan bir tanesi başkanın eşi Mesude Hanım'a isabet ediyor veya yanından geçiyor. Alper Narman da dönüyor taraftarlara hakaret ediyor. Ben burada Alper Narman'ı çok suçlayamıyorum. Alper Narman'ın suçu en başta. Bu taraftar gruplarından birisiyle çok fazla iç içe akçeli işlere girmiş olması. Gerçi Alper Narman dışarıda da garip bir adam. Yani havalimanında karşılaştığı bir Galatasaraylıya Yönetim Kurulu'nun dedikodusunu yapmak hoş değil. Ama bu noktada Alper Narman'ı, taraftara bağırdı çağırdı diye suçlamanın bir alemi yok. Niye alemi yok, taraftar taraftar gibi davranmıyor ki. Senin ne hakkın var, Galatasaray Başkanı'na eşiyle beraber oturduğu locada üstelik de eliyle 'Ben mesajınızı aldım' demişken para pul taş toprak ne bulduysan atmaya... Var mı böyle bir hakkın? Ben başkan olsam küfür ederdim. 'Siz kimsiniz ulan' derdim. Ailenle gelmiş maç seyrediyorsun, birileri gelmiş sana bir şeyler atıyor. Sen kimsin? Galatasaray Başkanı'na benden daha karşı biri var mı Galatasaray aleminde? Yok. Ama o da ayrı bir şey, terbiye diye bir sınır var. Sen Galatasaray Başkanı'na taş atacaksın, toprak atacaksın ne oluyoruz? Sen 'Taraftarım istediğimi yaparım' dersen, o da sana döner tepki gösterir. Ben bu konuda Alper Narman'ı çok fazla suçlu görmüyorum. Bu terbiyesizliği yapan, karşılığını terbiyesizlik olarak alır. Alper Narman da, terbiyesizliğe aynı terbiyesizlikle cevap vermiştir."
Okan Buruk'u eleştirdi
Fatih Altaylı, Akhisarspor Teknik Direktörü Okan Buruk'un Igor Tudor hakkında yaptığı sert açıklamalara cevap vermedikleri gerekçesiyle Galatasaray Yönetimi'ni eleştirdi.
Altaylı, "Tudor'un diğer hocalarla garip dialogları var. Tudor nedense genellikle rakip hocalara bir laf atıyor, bu belki takımını ateşleme uslubu olabilir ama doğru bir şey yapmıyor. Ama Okan'ın yaptığının hiç kabul edilebilir bir tarafı yok. Sen kalkıp da rakip camianın hocasına vasıfsız diyemezsin. Ama benim garibime giden şu, Galatasaray Yönetim Kurulu, bir yönetim kurulu var mı ondan da emin değilim ama Galatasaray Yönetimi diyelim, Dursun Özbek ve kardeşi Mehmet Özbek Galatasaray Yönetimi diyelim, bununla ilgili tek bir cevap vermiyor. Divan Başkanı Galatasaray'ı o noktada teslim etmez. Yönetim Kurulu'nun resmi bir açıklamada bulunması, başkanın resmi bir tavır koyması lazım. 'Biz Yönetim Kurulu'yuz, rakip hocayla muhatap olamayız' diyemezsin. Doğrudan doğruya sana, senin kulübüne vasıfsız diyor, vasıfsızla çalıştığın için. Galatasaray açısından kabul edilebilir değil. Okan nasıl duygularına yenik düşüp böyle bir açıklama yaptı, onu da anlamak zor." şeklinde konuştu.
Galatasaray kulüp üyeliğinden ihraç edilmesinin istenmesi hakkında...
Fatih Altaylı, Galatasaray Yönetimi'nin kendisini ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ettiği yönündeki iddialarla ilgili olarak, "Galatasaray Yönetim Kurulu kulüpten ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk etmesiyle ilgili bana bununla ilgili bir şey gelmiş değil. Vermişlerse disiplin kurulu beni ifade almak için çağıracaktır beni. İnşallah böyle bir yanlışlık yapmamışlardır diye düşünüyorum, yapmışlarsa da benim için çok önemli değil benim açımdan. Niye değil, çünkü ben Galatasaraylıyım. Galatasaraylıların daha önce hayatında görmemiş oldukları bir yönetimin, bir başkanın, hayatını Galatasaray'ın içinde geçirmiş birini kulüpten atmak için başvurması, kendi yönetimin altında çalışan bir disiplin kurulunun da bununla ilgili bir başvuruda bulunması benim için bir şey ifade etmez. Sonuç olarak benim kulüp üyeliğim 38 seneyi aşmış vaziyette. Ben Galatasaraylılığımı kulüp üyesi olduğum için elde etmedim, Galatasaraylı olduğum için kulüp üyesi oldum. Onu da ne Dursun Özbek gibi sonradan gelmiş ve Galatasaray'a yönetici olmuş birisi, daha önce hiçbir maçta görmediğimiz hiçbir Galatasaray ortamında görmediğimiz birisi, ne de onun talimatıyla beni atacak olan disiplin kurulu bunu benden alamaz. O yüzden çok önemsediğim bir konu değil. Hakaret ettiğimi söylüyorlarmış kendilerine, eleştiriyle hakaret arasındaki farkı üç aşağı beş yukarı bilecek noktadayım. Daha önce de bir başkan benimle ilgili herhalde 50 tane falan dava açtı, bu 50 davanın tamamını da kaybetti. İnsanlar zaman zaman sert eleştiriyi hakaret olarak algılayabilirler, ama bu her zaman hakaret anlamına gelmez. Ayrıca Galatasaraylıların kendi aralarında hoşgörülü olması gerekir. Ama dediğim gibi bununla ilgili bana ulaşan bir tebligat yok. Herhangi bir Galatasaray kongre üyesiyim. Kongre üyelerinin büyük bir bölümünden Galatasaray'ı daha fazla seven, Galatasaray'ı daha fazla savunan bir kongre üyesiyim. Ama sonuç olarak Galatasaray kongre üyesiyim. Benim tek bir derdim var, Galatasaray'ın daha iyi olması ve daha iyi yönetilmesi. Bunun için de zaman zaman limitlerde dolaşan eleştiriler de yapıyor olabilirim. Buna tahammül etmeyeceklerse de kendi bilir. Beni kulüpten atıyor olmaları, eğer atarlarsa ki ben bunu Galatasaraylılara sorarım, eğer beni istemiyorlarsa ben zaten kongre üyeliğinden kendim istifa ederim. Zaman zaman Galatasaray'ın içinde bulunduğu yönetim koşullarının beni zaman zaman Galatasaraylılığım'ı sorgulamaya ittiği, taraftarlığımı değil ama üyeliğimi... O yüzden Galatasaray üyeliğimi çok önemsemem ama onlar zannediyor mu ki ben atıldığım zaman eleştirmekten vazgeçeceğim Galatasaray'ı..." dedi.
Tuğba Zehir'e saldırı hakkında konuştu
Fatih Altaylı, atletizmde tartışmalara neden olan devşirme sporcuların Türk bayrağını ters tutmasıyla ilgili olarak "Devşirilen sporcunun dalı ne ise o spor dalında bir öncülük sağlayabiliyor mu? Sağlayabiliyorsa çok hoş. Gelsin. O dalda yeni gençlerin yetişmesine yol açacaksa, o spor branşının gelişimine katkıda bulunacaksa hoş geldi sefa geldi. Ama sadece yarıştan yarışa Türkiye'ye gelip madalya kazandırıp çekip gidiyorsa bunun fazla bir esprisi yok. Mesele burada doğru düzgün sporcular yetiştirebilmek için devşirmelerin de öncülüğünde bir ekol yetiştirmek olmalı. Öyle olmadıkça bayrağı ters tutsa ne olur, düz tutsa ne olur." ifadelerini kullandı.
Milli judocu Tuğba Zehir'in rakip sporcunun babası tarafından darp edilmesiyle ilgili olarak da konuşan Fatih Altaylı "Bu davada dikkatimi çeken federasyon başkanının tavrı. Tuğba Zehir, belli ki son derece bilinçli ve aklı başında bir kız. Doğru yapmış ama orada vahim olan federasyon başkanının bu konuyu mesele haline bizzat kendisinin getirmesi gerekiyor. Sporda bu tarz insanlara sıklıkla rastlıyoruz. Böyle anneler babalar vardır, sporcudan daha heyecanlı ve agresif davranışlar içerisinde olan... Ama artık bu darp seviyesine geldiği zaman işin tadı kaçmış oluyor. Bu judocu kızımız keşke şu herifi alıp bir çırpsaymış, her kuşun etinin yenmeyeceğini anlasaymış. Böyle bir babaya ben sporcu babası demem, o sporcuya da acırım ben. O kızcağız da babasının yaptığı terbiyesizlikle rezil oldu." dedi.
Muslera'nın formsuzluğu
Galatasaray'ın 4-2 kazandığı mücadeleyi değerlendiren Fatih Altaylı:
"İlk yarının sonunda konuşuyoruz, Galatasaray eski futbol şube sorumlusu Özer Saracoğlu, 'İkinci yarı maç döner' diyor. Döneceği belli çünkü birisi Muslera'nın vahim hatasından, diğeri hakemin bir pozisyonu görmemesinden gol var ama Galatasaray da geliyor yani. Galatasaray, zaman zaman futbolcuların kendi insiyatifiyle hırslı oynadıkları maçlardan bir tanesini daha oynuyor. Orada bir sihirli değnek söz konusu değil. Zaten Galatasaray iyi oynuyor ama golü bulamazken buluveriyor, ama hakemin fonksiyonunu unutma. Rakibi küt diye 10 kişi bırakıverdi. 10 kişi kalmasa bu kadar rahat teslim olur muydu, 4 taneyi atar mıydı... Kırmızı kart kararı bence haksızdı. Faul var, ama kırmızılık faul var mı? Yan yana koşarlarken itiyor, kırmızı bence ağır ama faul faul. Biraz ağır geldi bana, bence atılmaması gerekirdi. Ama bu Galatasaray'ın çok işine yaradı. Geçen hafta burada 'Muslera kardeş o golü yemeyeceksin' dedim. Muslera o maçta da çok vahim bir gol yedi, 1-0 başka bir şey, 2-0 başka bir şey. 'Muslera'nın kurtardıklarını saysınlar' diye bir şey yok futbolda. Yenilecek golü yiyeceksin, yenmeyecek golü de yemeyeceksin. Bu takımda Muslera'dan daha fazla para alan var mı? Dünyanın gelişmiş liglerinde takımın tümünden fazla para alan bir kaleci hangi takımda var? Bu çocuk, takımdaki en yüksek ücretli oyuncu. Demek ki zaten sen iyi oynamak için bu parayı alıyorsun. Hatalı gol yemeyeceksin. Mesele şu, bu çocuk geçen sezona da felaket bir başlangıç yaptı, sonra toparladı. O zaman bu çocuğun formsuzluğunun bir nedeni olmalı. Taffarel gittiği için mi kötü? İyi bir hoca gelmediği için mi kötü? Bir yorumcu 'Tudor'u yollamak için bilerek yapıyor' diyor, e yuh artık. Bu kadar da olmaz. Bunu hiçbir futbolcu yapmaz." dedi.
Galatasaraylı futbolcular Tudor'a inanmıyor
Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor'un, Akhisarspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamalara da değinen Fatih Altaylı:
"Tudor, kendisi açısından 'Doğru kararlar verdim' demeye hakkı var. Savaşta kaybedince kimi asacaksanız, madalyayı da ona takacaksınız. Kendine bu hakkı vermesi son derece insani ve normal buluyorum. Ama dışarıdan bir gözlemci olarak, Galatasaray zaten kazanmaya oynuyordu, hakemin de rakibi 1 kişi eksilterek bir desteği oldu. Takımın bu hocaya inancı yok. Bizim bir hocayı anlamamız belki haftalar sürebilir, bir futbolcu için bu 1 haftadır. Futbolcular da salak değiller. Futbolcular kimin takımda olması gerektiğini antrenmanda kendileri de bilirler. Eğer bu takım tercihinde bir hata yapıyorsa, futbolcular saygınlığından bir parçayı kesip 'Yahu bu adam değil' demeye başlarlar. Oyun sırasında taktikte rakibe uygun olmayan bir şeyler söylüyorsa bir tık daha gider. Yanlış oyuncu değişikliğinde tamamen sıfırlanır. Tudor'un futbolcular nezdindeki saygınlığının, benim eleştirilerimden de başkalarının eleştirilerinden de, tribünün tezahüratlarından da daha fazla olduğu inancındayım. Futbolcular Tudor'a inanmıyor ve güvenmiyorlar. Çünkü onlar malın gözüdür, işin içindeki adamdır. Belli ki futbolcular da artık 'Bu hoca moca değil, biz başımızın çaresine bakalım' noktasına gelmişler." dedi.
Tudor'un okuduğu kitap...
Fatih Altaylı, Tudor'un elindeki 'Kara Kutu Düşünüyor' isimli kitapla ilgili olarak da "Tudor açısından bu işin güzel tarafı şu. Bu bir batılı düşünce tarzı. Şimdiye kadar Türkiye'de hiçbir futbol adamının elinde böyle bir kitap görmedim. Kendini geliştirmekle ilgili bir arzusu var. Bu pozitif bir yaklaşımdır, ama Tudor bununla kurtulur mu? Kurtulmaz. Bu kitabı Tudor'un okuması yetmiyor. Galatasaray'daki mesele sadece Tudor'dan ibaret olsa, oku oku minder yap değil, oku oku geliştir kendini olacak. Galatasaray'da toplamda havaalanı kötü, hava durumu kötü, yolcular kötü, hostesler kötü, havaalanı işletmesi kötü, uçak kötü, her şey kötü ise hepsini Tudor'un okuduğu bir kitapla düzeltemezsiniz. Ama yine de Tudor'un böyle bir girişim içerisinde bulunması kendisi adına saygıdeğerdir. Keşke o kitaptan birkaç tane de yönetime hediye etse Tudor." ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe'nin performansını değerlendirdi
Bursaspor deplasmanından 3 puanla ayrılarak zirve takibini sürdüren Fenerbahçe'nin performansını değerlendiren Fatih Altaylı: "Fenerbahçe'nin en kötü zamanında %10 şampiyonluk şansı var dedim, bugün de %15 ya da %20. Çünkü Fenerbahçe her zaman tırnaklarını bir yere geçirip orada direnmeyi becerebilen bir camiadır. Kötüsü 4. olur, çok iyiyse şampiyon olur, iyiyse de 2.olur. Ama hala kolay değil Fenerbahçe'nin işi. Bir yandan Medipol Başakşehir'i geçecek, bir yandan da Avrupa'dan kafasını çevirdiği zaman ligde daha iyi oynayan Beşiktaş'ı geçecek. Bir yandan da Galatasaray'ı geçecek. Üçünün birden tökezlemesi gereken bir dönemden geçiyor. Tökezler mi, tökezler. Ama olasılık olarak tek takımı geçmekten daha zordur. Ama 3 puan önemli bir yakınlaşmadır. Kazanıyorlar mı evet, ama iyi oynuyorlar mı? Hayır. Ali Koç'un da katkısı oldu, bir miktar taraftarı arkasına aldı. Ama Fenerbahçe'nin kırılgan bir hali var. Her an sendelermiş gibi duruyor. Ama biraz daha toparlanmış gibi gözüküyor. Beşiktaş'ın Kayseri'de puan kaybedeceğini kim düşünürdü? Bir hafta Galatasaray'ı perişan edeceksin, bir hafta sonra Kayseri'de puan kaybedeceksin... Fenerbahçe'de bu toparlanmada Aziz Yıldırım'ın çok büyük etkisi var. Fenerbahçe'de işler biraz daha düzelir gibi oldu, ama bu kırılganlığı nasıl aşar bilmiyorum. İyi bir kadrosu var fakat bu kadroyla sorun yeniden yaşanır mı çok belli değil. 2 takımda bu durum söz konusu. Biri Galatasaray, diğeri Fenerbahçe. Bununla beraber, geride bile olsa Beşiktaş'ta bu kırılganlık yok." diye konuştu.
Fenerbahçe'deki kongre süreci
Fatih Altaylı, Fenerbahçe'nin şampiyon olmasının sarı-lacivertli ekipteki kongreyi etkilemeyeceğini söyledi. Fatih Altaylı "Fenerbahçe'nin şampiyon olmasının kongrede çok belirleyici olacağını sanmıyorum. Fenerbahçe'de bir grup kongre üyesi var ki bunlar Aziz Yıldırım tarafından üye yapılmış ve bunların sayısının 7 bin-8 bin civarında olduğu söyleniyor. Bunlar 'Azizbahçe' kongre üyesi grubu, ve bunlar ne olursa olsun Aziz Yıldırım'ı destekliyorlar. Ali Koç'un esas sorunu bu. Hakiki Fenerbahçeliler, yani Azizbahçeli olamayan Fenerbahçelilerin büyük bölümünün Ali Koç'tan yana olduğunu söylüyorlar, bunu ben de söylüyorum. Rakibinizin başında Ali Koç mu olsun istersiniz, Aziz Yıldırım mı olsun istersiniz? Galatasaraylı olarak ben Aziz Yıldırım olsun isterim. Ama Türk sporu olarak baktığınız zaman Ali Koç daha iyi olur gibi duruyor. Kimse de yanlış anlamasın, Ali Koç vur ağzına al lokmasını değil. Ali Koç muhtemelen Aziz Yıldırım'dan daha fanatik bir Fenerbahçelidir, Aziz Yıldırım'dan daha deli deli işler yapacaktır. Ama kurumsal bir yapıdan geldiği için Fenerbahçe de kurumsal bir kimliğe kavuşacaktır. Bunun izlerini de görüyoruz. Ali Koç'un uluslararası pek çok önemli toplantıya temsilciler yolladığını, dünyanın ve Türkiye'nin önemli spor insanlarıyla ekip oluşturduğunu ve görüşmeler yürüttüğünü biliyorum. Arkasında siyasetin de desteğini almış gibi görünen Ali Koç'a kulübü kaptıracağını ben hiç zannetmiyorum. Çünkü Aziz Yıldırım bunu 'kaptırmak' olarak görecektir." ifadelerini kullandı.
Kayserispor - Beşiktaş maçı ve yaşananlar
Fatih Altaylı, Kayserispor deplasmanında takılan Beşiktaş'ın performansına da değindi. Altaylı, "Beşiktaş rakip seçiyor. İyi takımlara karşı iyi, vasat takımlara karşı vasat top oynuyor. Galatasaray'a karşı şahane, bu hafta seyrediyorsun bambaşka bir Beşiktaş var. Her Avrupa kupası bu denli bir düşüş yaşayacak Beşiktaş'ın açıkçası işi zor olur. Şubattan sonra, bu kuradan sonra kaç maçı olacak o da belli değil. O yüzden Beşiktaş, şu an 5 puan geride gibi görünse de, şampiyonluğun önemli adaylarından bir tanesi. Oyunu yavaşlatmak futbol dışı bir şey değil. Futbolun içinde olan bir şey. Beşiktaş'ın kendisine bakması lazım. Oğuzhan boş kaleye atamadı, Quaresma boş kaleye atamadı, Cenk hiç oynayamadı. Onları atsa, ikinci yarıya 3-0 önde başlasa Beşiktaş oyunu ağırlaştırmayacak mıydı? Kendi açısından haklı mı haklı. Benim burada esas anlamadığım, Şenol Güneş'i bir taraftar tokatlıyor, Şenol Güneş de 'Tokatlamadı' demiyor. Bunlar kapatılacak şeyler değil, bunlar önemli şeylerdir. Bunu yapmaya kimsenin hakkı hukuku yoktur. Diyelim ki geçen hafta Galatasaray maçında oldu, aynı şekilde soğukkanlı karşılayacak mıydı? Hangi takım taraftarının rakip takım hocasını tokatlamaya hakkı var? Bunlar üstü örtülecek şeyler değil. Eğer derseniz dedikodular başlar. 'Kayserispor ceza almasın diye böyle yapıyor, çünkü Kayseri ceza alırsa Galatasaray maçında seyircisiz oynayacak, halbuki Galatasaray'ı yenmesi lazım' diye bir dedikodu başlar. Aslı var mıdır bilmem. Ama iftira mıdır, onu da bilmem." diye konuştu.
Beşiktaş'ın kazandığı penaltı
Fatih Altaylı, haftaya damga vuran pozisyonları da yorumladı. Fatih Altaylı, Beşiktaş lehine verilen penaltı ilgili olarak "Penaltı kararını veren bir hakem. 4 eski hakem, 2 tanesi Türk televizyonlarının en popüler hakem hocaları. 2'si penaltı diyor, 2 tanesi de penaltı değil diyor. Böylesine bir tartışma varsa ortada, hakemin dediği doğrudur" dedi.
Gomis'in kırmızı kartı
Gomis de vurmayacak. Özellikle bazı İngiliz hakemler bu tip pozisyonları çok iyi süzüp çok doğru kararlar verebiliyorlar. Ama onun dışındaki kıta Avrupası hakemleri bizim hakemler gibi davranıyor. Gomis'in yaptığı yanlış, Mustafa Yumlu'nun yaptığı da cılkını çıkarmak. O yüzden ona kırmızı, diğerine de sarı.
Beşiktaş'ın Bayern Münih ile eşleşmesi
Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde Bayern Münih ile eşleşmesini de değerlendiren Fatih Altaylı, "Beşiktaş'a Roma'nın çıkmasından yanaydım, Beşiktaş'ın en rahat eleyebileceği takım olarak Roma'yı görüyordum. Bazılarına göre yanılıyor olabilirim. Bayern Münih elenebilir mi? Elenebilir ama çok zordur. 11'er kişilik iki takımın, 3 hakem gözetiminde oynanan ve genellikle Almanların kazandığı spora futbol denir. Oyüzden Beşiktaş'ın işi çok zor." diyerek sözlerini noktaladı.
Habertürk
Habertürk