Saffet Akyüz: Fatih Terim mühendis değil, müteahhit
Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı Saffet Akyüz, Galatasaray'dan Trabzonspor'a; Fatih Terim'den Cem Uzan'a kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
GAZİOSMANPAŞA’DAN BİR YILDIZ DAHA
-Futbola ne zaman başladınız?
18 yaşındayken 1988 yılında futbola başladım. O zamanlar Gaziosmanpaşa’da yaz turnuvası vardı. Semtin amatör takımlarından Çayırgücü’nün yöneticilerinden Şükrü Abi bendeki potansiyeli gördü. Beni rahmetli Sedat Balkanlı, Saffet Akbaş gibi birçok futbolcu yetiştiren Gaziosmanpaşaspor’un altyapısına götürdü. Başlangıçta 8 numara gibi oynuyordum. A Takım’a çıktıktan sonra kanat oyuncusu, ilerleyen yıllarda da merkez forvet olarak kendi pozisyonumu buldum.
"YETENEĞİM ALLAH VERGİSİ"
-Çok süratli ve kuvvetliydiniz. Bu özelliğinizi çalışarak mı elde ettiniz yoksa genetik miydi?
Bu meziyetlerin çalışarak elde edileceğine inanmıyorum. Çalışarak sadece kendi sınırlarınızı genişletebilirsiniz. Ama yeteneklerime baktığımda genetik bir miras aldığımı düşünüyorum. Bu özelliğimi doğru kullanmaya gayret ettim. Fiziksel olarak çok güçlü, dengeli ve süratliydim. Bunlar beni futbolun içinde tuttu.
"ÖNCE ALİ KEMAL DENİZCİ, SONRA RIDVAN DİLMEN"
-İdolünüz veya örnek aldığının biri var mıydı?
Trabzonlu olduğum için Ali Kemal Denizci’yi severdim. Daha sonraki süreçte de Rıdvan Dilmen’e karşı sempatim oluştu. Çünkü ondaki bazı özellikleri kendimde görmüştüm. Rıdvan Dilmen, benim için çok özel bir futbolcuydu.
"TRABZONSPOR DAHA İSTEKLİ DAVRANDI"
-Trabzonspor’a gitmeden önce Galatasaray’dan teklif almanıza rağmen ‘Ben Maçkalıyım’ diyerek Trabzon’u tercih ettiğiniz doğru mu?
Gaziosmanpaşa’dan sonra Kartalspor’a gittim. Orada ön plana çıkmaya başlayınca Galatasaray’ın dikkatini çektim. Adnan Polat beni ofisine çağırdı. ‘Biz seni almak istiyoruz’ dedi. Fakat bu konuşmamız daha ileriyi gitmedi. Kartalspor’da o zaman teknik direktör Ali Kemal Denizci vardı. Yardımcısı da Hüseyin Tok idi. İkisi de Trabzonlu olduğu için beni Trabzonspor’a önermişler. Yani Trabzonspor’u tercih etmenin sebebi Trabzonlu olmam değildi. Onların benim için daha istekli davranmalarıydı.
"PATLAMAYI İSTANBULSPOR’DA YAPTIM"
-Asıl çıkışınızı İstanbulspor’da yakaladınız. Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Sergen Yalçın gibi birçok yıldız futbolcu ile birlikte top oynadınız. Onlarla oynamak size neler kattı?
Onlardan daha önce İstanbulspor’a gelmiştim. Takımın Süper Lig’e çıkmasında büyük katkım olmuştu. İki sezonda 50 küsur golüm vardı. Zaten ne insanları çok büyüten ne de aşağı gören biri değilim. Tabii ki Sergen Yalçın, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman ve Salenko gibi kaliteli oyuncularla birlikte oynamak beni daha üretken yaptı. A Milli Takım’a kadar yükselmeme vesile oldu. Onlarla aynı takımda ter dökmek kariyerime olumlu katkı sağladı.
"BAŞAKŞEHİR KADAR ŞANSLI DEĞİLDİK"
-İstanbulspor o dönem oldukça ses getirmişti. Bunun sırrı neydi?
Aslında daha iyi şeyler yapabilirdik. Fakat Başkan Cem Uzan’ın siyasi bakış açısı nedeniyle gerekli desteği alamadı. Özellikle tesis yatırımları açısından. Mesela bugünkü Başakşehir olduğu gibi İstanbulspor’a daha ılımlı davranılsaydı farklı olurdu.
"ŞAMPİYONLUK ZORDU AMA…"
-Şampiyon olabilir miydiniz?
O dönem İstanbulspor’un popülist bir transfer politikası vardı. Yani daha çok aşağı düşme eğiliminde olan oyuncuları aldığınızda şampiyonluk biraz zor. Buna rağmen biz takımı belli bir yere kadar taşıdık. Fakat Cem Uzan’ın yapmak istediği yatırımlara izin verilmediği için şevki kırıldı. Sonunda kulüp dağılmak zorunda kaldı.
"ALDIĞIMIZ PARANIN HESABINI VERİRDİK!"
-Cem Uzan, nasıl bir başkandı?
Takıma karışan, sürekli bizimle olan biri değildi. Ama kritik anlarda; UEFA Kupası veya çok sıkıntılı maçlarda fevri davranırdı. Hem para veren hem de azarlayan bir yapısı vardı. Yani inişli çıkışı bir kişiliğe sahipti. Fakat ben İstanbulspor’da 6 yıl oynadım. En düzenli kulüplerden biriydi. Futbolcunun hakkını veren, sözünün eri bir kulüptü.
"CEM UZAN, DAYANIKLI ÇIKTI"
-Cem Uzan’ın takımla birlikte antrenmana çıktığı söylenir. Siz buna şahit oldunuz mu?
Bir keresinde bizimle yurt dışındaki hazırlık kampına gelmişti. Takımla birlikte dayanıklılık koşusuna katılmıştı. İyi bir performans sergilemişti. Onun dışında antrenmana çıktığını hatırlamıyorum.
"SERGEN YALÇIN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİ!"
-Sergen Yalçın için 'idman yapmadan bile maç oynayabilecek kapasitede' derler. Doğru mu?
Topun olmadığı antrenmanları sevmezdi. Bilhassa çift kale maçlarında daha istekliydi. Kondisyona dayalı çalışmalardan hoşlanmazdı. Ben onu ilk gördüğümde şaşırmıştım. Biraz kilolu gelmişti İstanbulspor’a…Onu ağır bir oyuncu sanıyordum. Fakat topu ayağına aldığında görünmeyen bir çabukluğu ve iş bitiriciliği vardı.
"GALATASARAY’A SATILDIĞIMDAN HABERSİZDİM"
-Galatasaray’a transferiniz nasıl gerçekleşti?
Az önce bahsettiğim gibi siyasi nedenlerden dolayı İstanbulspor kurumsal anlamda bir ivme kazanamamıştı. Ardından UEFA Kupası’ndan da elenince Cem Uzan İstanbulspor’a olan inancını kaybetti. Benimle birlikte Ahmet Yıldırım, Emrah Eren, Mehmet Yozgatlı gibi maliyetli oyuncuları kadro dışı bıraktı. Kendisi Galatasaraylı olduğu için de bizi cüzi rakamlar karşılığında Galatasaray’a verdi. Bir nevi Galatasaray’a jest yaptı. Hatta ben Galatasaray’a verildiğimi bilmiyordum. Tatildeydim. Oteldeki bir personelden öğrendim.
"FATİH TERİM ARAYA GİRDİ, İŞ TATLIYA BAĞLANDI"
-Galatasaray ile anlaşırken sıkıntı yaşadınız mı?
Bana İstanbulspor’dan aldığın rakamın çok altında bir para teklif ettiler. Ben de kabul etmedim. Daha sonra Fatih Terim devreye girdi. Bana biraz kızdı. Çünkü beni A Milli Takım’a o almıştı. Kariyerime yön vermiş biriydi. Onun ricasını kırmadım. Galatasaray’da oynamanın bir ayrıcalık olduğunu düşündüm. Onlar da biraz fiyat yükseltince orta yolu bulup anlaştık.
"ONUNLA ÇALIŞMAK KEYİFLİYDİ"
-Fatih Terim ile çalışmak zor muydu?
Başarısız olmama rağmen onunla çalışmaktan keyif aldım. Dışarıya yansıdığı gibi biri değil. Tam tersi çok pozitif ve eğlenceli. Antrenman metotları oyuncuları pek sıkmaz.
"O KADROYA GİRMEM ZORDU"
-Galatasaray’da bir sezon oynamanıza rağmen sanki uzun yıllar forma giymiş gibi iz bırakmayı nasıl başardınız?
Ben sadece 6 ay oynayabildim. İnsanlar o süreçte neler yaşandığını bilmediği için bana, 'Sen Galatasaray’da aslında çok iyiydin. Senin hakkını yediler' diyorlar. Ama o sezon Galatasaray UEFA Kupası’nı kazanmıştı. Potansiyelli bir takımdı. Oynamak çok zordu. Ben de Galatasaray’a iniş dönemimde gelmiştim. Ayrıca kanat oyuncusu gibi oynatılmak isteniyordum. Fakat benim asıl yerim merkez forvetti. Bu yüzden başarılı olamadım. Buna rağmen Galatasaray camiası beni kabullendi.
"HAGİ, BOYUNDAN BÜYÜK İŞLER YAPARDI"
-O dönemki takım arkadaşlarınızdan Gheorghe Hagi, sizde nasıl bir iz bıraktı?
Görünmeyen yapısı vardı. Böyle ufak tefek bir adam bu kadar şeyi yapabilmesi bana çok ilginç gelmişti. Topa vuruş tekniği, sınır tanımadan şut çekmesi, adam eksiltip oyunu geriden kurması müthişti. Antrenmanlarda pozitifti. Ama istediği şeyler olmayınca da çabuk sinirlenirdi.
"GALATASARAY, UEFA ŞAMPİYONLUĞU İÇİN HAZIRLIKSIZDI"
-Galatasaray’ın UEFA Kupası şampiyonluğunu gerektiği kadar kazanca çeviremediği söylenir. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
O dönem Türkiye’deki kulüplerde forma ve benzeri promosyon satışları yaygın değildi. Oyuncularını pazarlama, bonservislerinden kazanç elde etme anlamında da hazırlıksız yakalandı. Başarının mimarları olan birçok futbolcu kulübe para kazandırmadan Avrupa’ya gitti. Böyle bir hedefe hazırlıklı olunmadığı ve daha önce böyle bir başarı yaşanmadığı için ekonomik çıkar sağlanamadı. Bu durumu sadece Galatasaray değil Fenerbahçe veya Beşiktaş da yaşardı.
"BAŞARIDA KATKIM YOKSA SEVİNMEM"
-UEFA şampiyonu kadrosunda yer almadığınız için üzülmüş müydünüz?
Şampiyonlar Ligi’nde elenip UEFA Kupası’na katıldığımız Bologna maçından sonra devre arasında takımdan ayrılmıştım. Orada yer almayı tabii ki isterdim. Fakat yapım gereği katkımın olmadığı hiçbir başarıyı kabullenmem.
"HAKKIMI ARAYINCA SEN YAŞLISIN DEDİLER"
-Galatasaray’dan sonra çok sık takım değiştirdiniz. Bu sizin kariyerinizi nasıl etkiledi?
Galatasaray’dan ayrıldığımda 30 yaşındaydım. Sonrasında her gittiğim kulüpte 1 yıl oynadım. Forvet oyuncularının 30 yaşından sonra bir takımda uzun süre kalması genelde zordur. Mesela Rizespor’da 3 dönem top oynadım. Hepsinde başarılı oldum. Ama karşılığını istediğimde yaşımı bahane ettikleri için ayrıldım. Fakat oynadığım hiçbir kulüple sorun yaşamadım. Mutlu olduğum yerde kalma taraftarıydım. Sadece hakkımı isterdim.
"ONLARLA OYNAMAK HERKESE NASİP OLMAZ"
-Birlikte oynamaktan keyif aldığınız oyuncular kimlerdi?
Kartalspor’da Oktay Çevik, İstanbulspor’da Sergen Yalçın, Oğuz Çetin, Salenko, Aykut Kocaman, Hamza Hamzaoğlu, Nesim Özgür; Galatasaray’da Hagi, Popescu, Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Hasan Şaş, Ergün Penbe…Bunların hepsi kaliteli iyi oyunculardı. Tek üzüldüğüm şey ise Galatasaray’da bu oyuncularla yeteri kadar süre alamamamdı.
"UCHE’NİN SABRI BENİ YORUYORDU"
-Zorlandığınız defans oyuncusu var mıydı?
Sabırlı ve beni yavaşlatmaya çalışan oyuncu tiplerinden hoşlanmazdım. O dönem Fenerbahçe’de hem akıllı hem güçlü olan Uche vardı. Herkes agresif oyunculardan korkar. Ama ben bu tarz futbolcuları daha çabuk çözerdim. Uche karşısında ise zorlanırdım. Onu geçmek kolay değildi.
"CİHAT ERBİL BİR BAŞKAYDI"
-Olumlu veya olumsuz anlamda etkilendiğiniz hoca kimdi?
Beni Gaziosmanpaşa’dayken genç takımdan A Takım’a çıkaran rahmetli hocamız Cihat Erbil vardı. Kartalspor’da Ali Kemal Denizci, kariyerimde yön verdi. Fatih Terim’in İstanbulspor’da ikinci ligdeyken A Milli Takım’a alması da benim adıma önemliydi. Forvet olduğunuz için genelde teknik adamlarla aranız pek iyi olmaz. Ama geriye dönüp baktığımda şu hocayla sıkıntı yaşadım diyemem. Problem yaşadığım insanlarla da oturup konuşurum. Rahatsızlığımı dile getiririm. Mesela Galatasaray kulübü, beni gönderme taraftarı değildi. Fakat ben mutlu olmadığımı dile getirerek takımdan ayrıldım.
"KADRO YAPILANMASI ACELEYE GELDİ"
-Galatasaray’ın bu sezonki başarısızlığını neye bağlıyorsunuz?
Bana göre Galatasaray sezon öncesi bir risk aldı. Gelecek sene Türk oyuncuların değerli olacağını düşünerek genç ve dinamik futbolcu alma arzusu vardı. Fakat böyle bir şeyi 2-3 yıllık plan dahilinde yapmanız gerekir. Avrupa kulüpleri bunun gibi oyuncuları daha önceden tarayıp anlaşıyorlar. Galatasaray bu anlamda hata yaptı. İki genç Rumen oyuncu aldı. Alt liglerden Kerem Aktürkoğlu’nu transfer etti. O başarı hikâyesi yazdı ama Taylan Antalyalı ve Berkan Kutlu bunu başaramadı. Kadro yapılanması hızlı yapıldı. Yabancılar da beklenen katkıyı sağlayamadı.
"GALATASARAY’IN EKSİĞİ ÇOK"
-Size göre Galatasaray’a kaç takviye lazım?
Öncelikle iki beke ihtiyacı var. Takımın merkezindeki isimlerin de çok iyi olması lazım. Ama Taylan ve Berkan topla oynarken sıkıntı yaşıyorlar. Orta sahaya Trabzonsporlu Hamsik gibi kendini gösterme arzusu olmayan, doğruları yapan bir oyuncu şart. Kerem’e ters kanatta mutlaka bir alternatif bulunmalı. Edin Visca tarzında hem savunma hem de hücum yapan bir kanat oyuncusu alınmalı. Forvet hattına da daha etkili bir isim lazım.
"TORRENT, FATİH TERİM’DEN SONRA SİLİK KALDI"
-Domenec Torrent ile yola devam edilmeli mi peki?
Torrent’i daha önce tanımıyordum. Şu ana kadar gözlemlediğim takıma dokunuş anlamında bir katkı sağlayamadı. Bence teknik direktörleri değerli kılan takıma getirdikleri oyunculardır. Torrent, Pep Guardiola ile daha önceden çalışmış biri olarak Galatasaray’a gelirken İspanya ya da İngiltere’den yakından tanıdığı birkaç futbolcu getirseydi fark yaratabilirdi. Bunu yapamadı. Tabii ki Torrent’e bu imkanı verip vermediklerini bilemiyorum. Ama şu anda görünen Galatasaray’ın hedeflediği bir hoca değil. Heyecan yaratamıyor. Bir de kulüp başkanı gibi hareket eden Fatih Terim’den sonra çok silik kaldı.
"BU KADROYLA NURİ ŞAHİN DE BİR ŞEY YAPAMAZ"
-Son günlerde Torrent’in yerine gelebilecek isimler arasında Nuri Şahin ve Okan Buruk ön plana çıkıyor. Onlar için ne dersiniz?
Bir teknik direktör yeni bir takıma geliyorsa eğer oyuncuları değiştirme şansı yoksa yapabileceği pek bir şey olmaz. Onun yerine gelecek olan hoca da aynı sıkıntıları yaşar. Bu dönemde kim gelirse gelsin gerekli takviyeler yapılmadıkça takıma etkisi olmaz. Nuri Şahin de gelse cebinde 3-4 tane takıma monte edeceği garanti futbolcularla gelmeli. Okan Buruk, Başakşehir’i şampiyon yapmasına rağmen süreklilik sağlayamadı. Ama yine de denenebilir.
"FATİH TERİM MÜHENDİS DEĞİL, MÜTEAHHİT!"
-Bir de Fatih Terim’in yetiştirmemesi meselesi var. Hatta Ergün Penbe bu konuda onu eleştirmişti. Siz Fatih Hocanın yardımcılığını yaptınız mı?
Hayır, sadece bir kez beni hazırlık kampına götürdü. Kamp periyodunda beraberdik. O kadar…Aynı zamanda inşaat mühendisi olduğum için kafamda iki teknik direktör tipi var; Bir müteahhit antrenör, bir de mühendis antrenör. Fatih Terim’i müteahhit antrenör olarak görüyorum. Yani pek çok unsuru bir araya getirip başarı sağlayabiliyor. Mesela bir bina yaparken mühendisle çalışırsanız bu kolona, bu kirişe, bu rüzgâra, bu ağırlığa, bu temele göre şu betonu ve şu demiri kullanmanız gerektiğini anlatır. Yanındaki adam da bunları görür ve der ki; 'Bu değerlere göre inşaatı yapacağız.' Fatih Terim’in ise müteahhit tipinde bir antrenör olduğuna inanıyorum. Temel değerleri değil de o andaki tansiyonu iyi idare ettiği için başarılı oluyor.
"SORUMLULUK VERMEZSEN HOCA YETİŞMEZ"
-Bütün işleri tek başına mı yapıyor demek istiyorsunuz?
Yanındaki adamlara sorumluluk vermediğini düşünüyorum. Yani program yaparken yardımcıları yanında olmayabiliyorlar. Aslında onlara sorumluluk verip gelişmelerini sağlaması gerekiyor. Ben de Ergün Penbe gibi aynı soruyu soruyorum: ‘Neden Fatih Terim’in yanında bir antrenör çıkmıyor?’
"SCOUTLAR BAHANE, MENAJERLER ŞAHANE"
-Galatasaray’da oyuncu izleme komitesinde görev yaptınız. O süreci kısaca anlatır mısınız?
Evet.. Aynı zamanda altyapıda çalıştım. İzleme komitesi için şunu söyleyeyim; U19 kategorisinde Şampiyonlar Ligi’inde mücadele ederken Benfica, Arsenal gibi kulüpleri yakından tanıma imkanı bulduk. Tesislerini gezdik. Mesela Benfica’nın 100 tane scoutu varmış. Dünyada en çok oyuncu bulup yetiştiren kulüp Benfica. Bizim 6 tane scoutumuz var. Onlar da bütçe yetersizliğinden dolayı maçları yerinde izleyemiyorlar. O yüzden Avrupa’dan çok gerideyiz. Bu paraları Türkiye’de harcayacak bir kulüp görmedim. O nedenle menajerlerin sana sunduğu isimler arasında oyuncu seçebiliyorsun. Durum bu.
"HERKES HAZIR OYUNCU PEŞİNDE"
-Takıma kazandırdığınız veya tavsiye ettiğiniz oyuncu var mıydı?
Alper Potuk, Emre Taşdemir, Şener Özbayraklı’nın aşama kaydedebileceğini raporlamıştım. Ancak açıkçası bizim tavsiyelerimizi çok dikkate aldıklarına inanmıyorum. Genellikle hazır oyuncuları tercih ediyorlar.
"BENFİCA GİBİ OLURSAN CAN KURBAN"
-Bir nevi kendi bildiklerini okuyorlar diyebilir miyiz?
Şimdi ‘Ben antenör olarak scoutuma ne kadar güvenebilirim?’ Onu düşünmek lazım. Antrenör olarak Galatasaray’a geldim. Kulüpteki scout ekibiyle mi yoksa antrenör olarak benim kendim scoutumla mı çalışmalıyım? Galatasaray scoutu bir Benfica scoutu olsaydı ben ona teslim olurdum. Derdim ki; 'Bu adamlar bir sürü oyuncu buldular. O yüzden bunları dinlemeliyim.' Ama biz Galatasaray’da çalıştığımız dönemde Roberto Mancini, Igor Tudor, Fatih Terim geldi…Devamlı süreç değiştiği için scouta güvenme olmaz yani.
"TRABZONSPOR ORTA SAHASI PROBLEM ÇÖZEMİYOR"
-Trabzonspor'un son 6 maçta galip gelememesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Visca gelmeseydi Trabzonspor, epey bir sıkıntı yaşardı. Son dönemdeki başarısızlığın sebebi ise yavaş oynamalarından kaynaklıyor. Karagümrük maçında uzun bir aradan sonra takımda heyecan vardı. Fakat yine 3 puan gelmedi. Trabzonspor’un forvet hattı güçlü ama arkadan sürpriz gol atacak oyuncu sayısı çok fazla değil. Bakesetas eski gibi ceza alanında problem çözemiyor. O zaman sadece Nwakaeme ve Visca’nın ayaklarına bakıyorsun. Onları da kilitledikleri zaman üretkenlik azalıyor.
"BEKLENEN ŞAMPİYONLUK ELBET GELECEK"
-Bu puan kayıpları şampiyonluk için sıkıntı olur mu?
Hayır olmaz. Bana göre Fenerbahçe ve Konyaspor’un kalan tüm maçlarını kazanacağına inanmıyorum. Trabzonspor kötü gitse de mutlaka bu iki takımdan biri takılacaktır.
"SORUNLARI HEP BİRLİKTE ÇÖZMELİYİZ"
-Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı olarak ne gibi çalışmalarınız var?
Öncelikle profesyonel oyuncuların sorunlarını çözmek için avukatlık hizmetimiz var. Sezon başında kulüp bulamayan futbolculara kamp düzenliyoruz. Sağlık problemleri için danışmanlık hizmeti veriyoruz. Spor malzemeleri konusunda kolaylıklar sağlıyoruz. Futbolu bırakmış ve çalışma imkanı olmayan eski oyuncularımıza da destekte bulunuyoruz. Aynı zamanda faal futbolcu haklarını geliştirmek, Üçüncü Lig ve BAL Ligi’nde oluşan kota sorununu çözmek için mücadele ediyoruz. Fakat Türk futbolunun bileşenleri olarak bir araya gelip bunu çözecek bir adım atamadık.
"TÜRKİYE, KATAR’DAN ÖNCEKİ SON DURAK OLMAMALI"
-Dernek başkanı gözüyle yabancı futbolcu konusunda düşünceleriniz nedir?
Kontenjanla ilgilenmiyorum. Ancak kriterlerin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye’nin Suudi Arabistan veya Katar’dan önceki durak olmaması gerekiyor. 14 yabancı varsa en az 6’sının genç ve kaliteli olması lazım. Birinci Lig’e de mutlaka müdahale edilmesi şart. Oranın amacı sadece Süper Lig’e çıkma yeri olmamalı. Genç oyuncular alınsın, daha az yabancı oynatılsın. Herkes aynı şartlarda Süper Lig için mücadele etsin. Zaten Süper Lig’e çıktıktan sonra her takım elindeki bütün yabancıları gönderiyor. Çünkü onlar Birinci Lig’den çıkmak için alınmış oyuncular oluyor. O yüzden bizim oyuncularımızın oynayabileceği bir lig oluşturmamız; dolayısıyla futbolcu yetiştirmemiz gerekiyor.
"ÇEVREMİZİ DEĞİL, KENDİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ"
-Size göre Türk futbolunun en büyük sorunu nedir?
Bence liyakat. Sistemde çok antrenör var ve herkes tanıdığı, menfaati olan insanı çalıştırıyor. Bu da antrenörlerin kendilerini geliştirmekten ziyade çevrelerini geliştirme arzusuna itiyor. Ben bir bilgiyi nasıl ileriye taşımaktan çok 'Ben kendimi nasıl buraya atabilirim, kimlerle diyalog kurabilirim?' düşüncesi gelişiyor. Bana göre bunu çözmemiz lazım. Gelişen ve hak edene iş vermek gerekiyor. Ama bakıyorsunuz adam Süper Lig’de çalışıyor. Bırakıyor. Onu kimse almıyor. Normalde 1. Lig takımlarının bu antrenöre talip olması gerekiyor. Ayrıca Türk futbolunda, maalesef daha altyapıdan başlayan bir eğitimsizlik var.
"O GOLDEN SONRA DÜŞÜŞE GEÇTİM"
-Kariyerinizde unutamadığınız maç veya gol hangisi?
İstanbulspor’da oynarken Galatasaray’a attığım bir gol vardı. Sol ayağımla attığım o gol çok güzeldi. O maçtan bir gün sonra askere gitmiştim ve belki de kariyer düşüşümün başlangıcı olmuştu.
"UEFA KUPASI’NI GÖRMEM LAZIMDI"
-Pişman olduğunuz bir şey var mı?
Galatasaray’da biraz daha dirençli davranıp, o kadroda yer almak için mücadele edip UEFA Kupası’nı görmem gerekiyordu. Keşke daha profesyonel olarak işime sahip çıkıp kendimi geliştirici antrenmanlar yapsaydım. Bir başka pişmanlığım da oynamasam bile takımın başarısından dolayı keyfini çıkarsaydım.
"MÜHENDİS YERİNE MÜTEAHHİT OLDUM"
-Aynı zamanda inşaat Mühendisisiniz. Bu mesleği hiç yaptınız mı?
Futbolu bıraktıktan sonra birkaç inşaat yaptım. Şu anda turizm işiyle de ilgileniyorum. Bir otelim var. Ama daha önce söylediğim gibi benden mühendis değil müteahhit olur. Okuldan sonra çok ara verdiğim için o konuda geri kaldım. Bendeki mühendis kafasının yüzde 60’ı gitmiş diyebilirim.
"FUTBOLU PROFESYONELCE YÖNETMELİYİZ"
-Son olarak gelecekle ilgili planlarınızı öğrenmek istiyorum.
Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı olarak daha aktif, futbolcuların sorunlarını çözebilen, futbolu ve oyuncuları daha değerli kılabilecek bir konsorsiyumla Türk futbolunu daha ileriye taşımayı hedefliyorum.
KİMLİK KARTI
Adı soyadı: Saffet Akyüz
Doğum tarihi: 11 Ağustos 1970 (52 yaşında)
Doğum yeri: Trabzon
Mevkii: Forvet
Forma numarası: 19
Altyapı kariyeri: Gaziosmanpaşa SK
Profesyonel kariyeri: 1988-1990 Gaziosmanpaşa SK , 1990-1992 Kartalspor, 1992-1993 Zeytinburnuspor, 1993 Trabzonspor, 1993-1999 İstanbulspor, 1999-2000 Galatasaray, 2000 Ankaragücü, 2001 Kocaelispor, 2001-2002 Çaykur Rizespor, 2002-2003 Antalyaspor, 2003 Diyarbakırspor, 2004 Çaykur Rizespor, 2004-2005 Ankaraspor, 2005 Çaykur Rizespor, 2006 Altay.
Milli Takım kariyeri: 8 kez A Milli
Teknik direktörlük kariyeri: 2007 Zeytinburnu (Yardımcı Antrenör), 2012 Galatasaray (Yardımcı Antrenör), 2012-2013 Galatasaray U17, 2013 Galatasaray U19.
Şu anki görevi: Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı.