Galatasaray'ın geçtiğimiz yılki şampiyon kadrosunun önemli bir üyesiydin. Ancak Ağustos'tan bu yana çok az oynuyorsun? Neden?
Sezon başında Süper Kupa maçında forma şansı buldum. Onun dışında 2 dakika ya da 5 dakika oynadığım maçları saymazsak hiç oynamadım. Geçtiğimiz hafta ise maça ilk 11'de başladım. 5 maçtır kazanamıyorduk ve deplasmanda Kayserispor'u 3-0 yendik. Ben de maçın neredeyse tamamında oynadım.
Dolayısıyla şu an için memnunum. Performansım, taraftarı da memnun etmişti. Aldığım hediyeye cevap vermem gerekiyordu. Çok az süre bulduğunuz vakit bunları iyi değerlendirmek zorundasınız. Benim için de Kayseri maçı süper geçti.
Umuyorum ki hem hocamız hem de tek heyetimizin fikri değişecek ve ben de düzenli olarak ilk 11'de oynama şansı bulacağım. Ben 2 ya da 5 dakikalık bir futbolcu değilim. Bunu geçmişte yeterince kanıtladım. Özellikle de şampiyonlukla tamamladığımız geçen sezon... Oynamaya ve istikrar kazanmaya ihtiyacım var.
Sana niçin güvenmediklerine yönelik bir açıklama yaptılar mı?
Dürüst olmak gerekirse bu konuyla ilgili bana gelen hiçbir açıklama yok. Hocamızla da bunu konuşmadım ve profesyonelce davrandım. Sabırlı oldum ve her zaman mükemmel bir şekilde çalışıp sıramın gelmesini bekledim. Çok az süre almama rağmen geçtiğimiz ay milli takıma çağrıldım.
Bu davet, hem mental hem de fiziksel açıdan bana yardım etti. Zira oynama fırsatı buldum. Milli takım, bana pek de iyi olmadığım bir zamanda el uzattığı ve bu önemliydi.
Öyle görünüyor ki Galatasaray, geçtiğimiz yaz takımdan ayrılmana karşı değildi.
Kulübümün paraya ihtiyacı olup olmadığını bilmiyorum. Zira hem şampiyon olduk hem de Şampiyonlar Ligi'nde oynadık ki bunlar ciddi gelirler sağlıyor. Dolayısıyla bu yönde bir düşüncem yok. Ancak şampiyon olduktan sonra ilk 11'de oynamamaya başlamak şaşırtıcıydı. Zaten pek çok kişi de bu duruma şaşırdı.
Futbolda sportif faktörlerin ötesinde önemli olan pek çok şey var. 3,5 yıllık bir kontratım var sözleşmemin sonuna kadar takımda kalmayı düşünüyorum. Uzun vadede Avrupa kupalarında oynamak ve şampiyonluklar kazanmak istiyorum. Premier Lig'den sonra Türkiye'ye gelmeyi bu yüzden kabul ettim. Kulüpte çok mutluyum. İstanbul'daki hayatla da kusursuz bir uyum yakaladım.
Ve her zaman maça gelen taraftarlar...
Taraftarlar, hep en üstte. Destekleriyle sizi de sahada en iyinizi vermeye itiyorlar. Size büyük bir kulüpte olduğunuzu her daim hatırlatıyorlar. Böyle bir ortamda da kazanmak zorundasınız. Eğer bu adrenalin olmazsa futbol da olmaz. Dolayısıyla dolu statlar önünde oynamak çok keyifli ve büyük bir şans.
Hem Galatasaray hem de Cezayir'de çok ateşli taraftarlar önünde oynuyorsun.
Evet, bu açıdan benziyorlar. Aralarında pek çok benzerlik var. Bu nedenle kendimi evimden ayrılmış gibi hissetmiyorum.
Bize hocan Fatih Terim'den bahseder misin? Genel olarak nasıl biri?
Kaybetmeyi sevmiyor. Bu sezon belki biraz daha kötüyüz ama bunun nedeni kadromuzda yaşanan değişiklikler. Yeni isimlerin adaptasyonu da zaman alıyor. Üç günde bir maç oynuyoruz ve dolayısıyla durum, geçtiğimiz yılkinden farklı. Ancak Terim, tecrübeli bir hoca ve umuyorum ki sezon sonunda yeniden şampiyon olacağız. Temel hedefimiz bu. Avrupa'da da gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz.
Grenoble, beş yıl boyunca Valencia, West Ham ve şimdi de Galatasaray. 28 yaşında olduğun bu dönemde kariyerini nasıl değerlendiriyorsun?
Kariyerimden memnunum. İngiltere'de Slaven Bilic ile oynama şansı bulamadım. Sonrasında ayrıldım. Galatasaray, bana güzel bir projeyle geldi ve transferimde çok ısrarcı oldu. Kupalar kazanmak istediğim bir yaşa gelmiştim. Her ne kadar tadına varamasam da Şampiyonlar Ligi'ne dönmek harikaydı. Biraz hayal kırıklığı yaşıyorum ama yaptığım seçimden ötürü pişman değilim.
Peki oyun seviyesi olarak?
Sonunda orta üçlüde daha çok oynayacağım. Zira en iyi oynadığım mevkii burası. Milli takım için değerlendirmem bu şekilde. Kulüp için konuşacak olursak tıpkı son maçta olduğu gibi zaman zaman aynı pozisyonda oynuyorum. 10 yıl boyunca kenarda oynadım. Bundan böyle yavaş yavaş oyunun merkezine gireceğim. Bu da beni memnun ediyor.