Fenerbahçe için şok sözler: 'Aziz Yıldırım'a hocası ile mutluluklar'
Yıldırım’a hocası ile mutluluklar - Serdar Ali Çelikler (HT Spor)
Özellikle 100 dakikalık Beşiktaş kupa maçının ardından bu müsabakanın zorlu geçeceği belliydi. Hele hele Akhisar gibi son derece etkili bir çıkış döneminde olan takıma karşı daha da zordu. Yorgunluğu, konsantrasyonsuzluğu, dağınıklığı anlıyorum. Anlamadığım bu kadar duran top golü bulmuş bir takım olan F.Bahçe’nin ligin duran toptan en az golünü atan takımlarından birinden böylesi bir gol yemesi. Çalışmıyorlar demek ki.
İlk 45 için Fenerbahçe’nin en iyisi Hasan Ali ve Valbuena dışında top oynamaya niyeti olan Sarı-Lacivertli oyuncu yoktu. 20 ile 30. dakikalar arasında topla çıkamadıkları bölüm dışında oyunun mutlak hakimi Akhisar’dı. Akan oyundan da nefis bir gol attılar ve 3. golü de Kameni engelledi. 2. yarıda ben hoca olsam Soldado ve Ekici ile başlar, Josef ve Isla’yı alırdım oyundan. Ama Kocaman’ın felsefesi buna müsaade etmiyor. Hocaya göre kanat forvetleri geriye yardım etmeliydi. Bu nedenle manevi evladı Aatif’ı tercih etti. F.Bahçe’nin kanat forveti 1 gol, 1 asist ile oynuyorsa orada ya Fenerbahçe yoktur ya da Fenerbahçe’nin ne olduğunu bilmeyen bir hoca...
2. yarıda Soldado oyuna girdi ve Kocaman’ın sevmediği “Baskılı ama kaotik futbol” başladı. 2. yarı F.Bahçe lehine 2-1 bitti. Bir dünya insan bir araya geldik ama Kocaman’a anlatamadık. Onun “Doğru oyun” dediği şey F.Bahçe’ye uymaz. Kocaman’ın felsefesi ile dikilen kumaş bu takıma yakışmaz. F.Bahçe’de taraftarın espri konusu olan Hasan Ali’nin efsane bir performans sergilediğini atlamamalıyız. Soldado ve son 10 dakikalık süresine rağmen Ekici etkili oldu. 2. yarıda sağ bek oynayan Dirar’ı da beğendim. Beşiktaş maçından önce şampiyonluk şansını yüzde 50 gördüğüm F.Bahçe bu 2 maçta 4 puan alsa bu, bugün ihtimali yüzde 55’e çıkartmıştı. Şimdi ise şampiyon olabilmesi için kalan 10 maçta 9 galibiyet 1 beraberlik alması (toplamda 72 puan eder) bile yetmeyebilir. Dolayısıyla şampiyonluk artık mucize. F.Bahçe’nin hocasının takıntılı yapısı ve oyun felsefesi bu takıma uymaz.
Bazı oyuncuların bu takımla vedalaşması lazım bu da doğru. Ama takımın her şeyi doğru yapsa dahi bu tribünlerin dolmamasının sebebi Aziz Yıldırım’a olan sessiz tepkidir. Yıldırım ısrar eder, aday olur ve yeniden seçilirse tribünler iyice boşalır. Kimse ürün falan da almaz. Bu büyük camiya bir kişinin hükmüne ait olamaz. Artık istenmeyen, camiayı yönetemeyeceği gayet açık olan ve taraftarının sessiz protestosunu anlamayan adamla da bu kulüp bir adım öteye gidemez. Yani Yıldırım, ısrarını devam ettirecekse, kendisine boş tribünler; karşısında duran camiya ve boşalan kasasıyla birlikte ve elbette Kocaman hocasıyla birlikte mutluluklar dilerim.
AKHİSARSPOR lk 45’te güzel futbol oynadılar, 2. yarıda 3-2’ye kadar yine üstündüler. Galibiyeti hak ettiler.
İSLA 3’lü savunma oynadığı dönemde Juve’nin sağ kanadını kontrol etmişti, dün berbat oynadı.
Kocaman yanlışlar - Ediz Sırapınar / Milliyet
Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın maçtan önce verdiği demeç Akhisar sınavından ne kadar korktuğunun açık belgesiydi; “İki Beşiktaş maçı sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel tahribat taşıyor. Bugün aşmamız gereken en önemli eşik burası olacak.” Nitekim Kocaman’ın korktuğu başına geldi... Karşısında Fenerbahçe’den çekinmeyen, kora kor oynayan, son üç maçta kalesini gole kapamanın getirdiği özgüvenle sahaya adım atan, motivasyonu ve temposu yüksek bir Akhisar buldu... Fenerbahçe’nin sahadaki ilk 11’i de açıkcası Akhisar’ın ekmeğine yağ sürmüştü... Ceketin ilk düğmesini yanlış iliklediğiniz zaman, öteki düğmeler de yanlışı seriye dönüştürür ya... Aynen öyle oldu... Yorgunlukları suratlarından okunan Mehmet Topal ve Souza ne rakibi önde karşılıyor, ne de hücumları yönlendirebiliyordu. Hasan Ali büyük bir gayret içinde çizgiyi zorlarken, Isla ve Dirar’ın kanadı tatil yapıyordu... Giuliano ve Valbuena da kontak kapatınca işlerin kötü gitmesi kaçınılmazdı...
Akhisar önce duran topta golü buldu ardından cılız Fenerbahçe ataklarını kolay durdurup 35’te Seleznov ile farkı ikiye çıkararak denizi geçen rakibini çayda boğuyordu... 2-0 geriye düşmüş bir teknik adamdan ne beklersiniz... Tren kaçmadan oyuna hemen müdahale etmesini, en azından forveti çiftlemesini ya da Mehmet Ekici gibi orta alanda kriz çözücü bir ismi görevlendirmesini değil mi! Ama Aykut Kocaman bunların hiçbirini tercih etmedi, ezberini bozmadan devrenin bitmesini bekledi... İkinci yarı maçı Isla-Aatıf değişikliği ile döndürmeyi (!) planlayan Kocaman’ın bu yetersiz ve şaşkınlık veren hamlesinden sonuç çıkması tabii ki beklenemezdi. Fenerbahçe, Giuliano ile farkı bire indirse de Larsson iki dakika sonra ümitlerin yeşermesini engelliyordu. Aatıf’ın golü ise yeni bir umut kapısı oluyordu. Tam bu sırada Kocaman, Valbuena-Soldado değişikliği geldi. O sırada stoper çıkarıp, ne zaman ne yapacağı belli olmayan Valbuena’yı sahada tutmak daha yarar sağlamaz mıydı!
Böyle bir maçta oyuna girmek için 80 dakika beklemek zorunda kalan Mehmet Ekici’ye fazla değinmiyoruz bile... Aykut hoca her fırsatta söylüyor ya, “Benim bakış açımla sizin bakış açınız çok farklı” diye... Galiba anlattığı bu işte... Soldado’nun girmesinden sonra Fenerbahçe futbolun temel ilkelerinin çoğunu ıskalayarak, kafayı fena halde “gole” takmıştı, şuursuzca saldırdı. Son bölümde yüreklerin ağızlara geldiği pozisyonlar yaşansa da beklenen “mucize” gerçekleşmedi ve Fenerbahçe bir zamanlar geçilmez kale olan evinde üç puan daha bırakarak bir çuval inciri berbat etti... Belki ligin bitmesine çok var ama bu futbol anlayışı, Kocaman’ın saplantıları ve zerre kadar bu takımın başarısına inanmayan Fenerbahçe tribünleri varken şampiyonluk hayalleri kurmak zaten saçma kalıyor...
Kocaman bu günleri düşünemedi!.. - Ercan Güven / Milliyet
Keşke Aykut Kocaman “bırakıp gitme hakkını” ligin ilk yarısında kullanmasaydı da böyle zor günlere saklasaydı... Mesela rakipleri üçer puanla yola devam ederken kendi sahasında Akhisarspor’a hakkıyla yenildiği, hakem ve fikstür şikayetlerinin eskidiği şu 24. hafta tam zamanıydı!.. Öncelik rakibin plan ve avantajlarını engellemek olan iki Beşiktaş derbisinden sonra, rakibin hesap kitap içinde olması gereken kendi sahasındaki Akhisar maçında, şampiyonluğa sıkıca tutunacağı bir seriye başlaması gerekmez miydi Fenerbahçe’nin? İnanan beri gelsin! Bir kere Fenerbahçe’nin seyircisi inanmıyordu. Tribünler yarı yarıya. Sahadakilere gelince; alışmışlar bir kere rakibe angaje “edilgen” oyuna, inisiyatif kendilerine geçince ne yapacağını şaşıran müsamere çocuğu gibilerdi. Gayret, çaba, efor, iyi niyet tamam da... Gol atmak, kazanmak gibi konuları çalışmamışlar daha! Onlar bekleyecek, rakip hata yapacak, onlar bastıracak, rakip hata yapacak ki, gol atsınlar. Kendi iradeleriyle yaptıkları iş yok sanki.
Ama Akhisar programlanmış makine şeklinde bir takım. Savunmada stoperleri Fernandao’yu kucağa alıyorlar, Valbuena’yı ikili basıp kendi yarı alanına kadar kovalıyorlar... Fenerbahçe’nin sağı sallanıyor zaten... Isla ile Dirar, sanki bağırıyorlar “çıkalım da Şener ile Aatıf girsin” diye. Fenerbahçe için bir ortadan girmek kalıyor rakip ceza sahasına. Onu da Souza ile Topal mı yapacak? Hakkını yemeyelim... Fenerbahçe’nin kurgusundaki değişikliklerin bir sebebi de kupa maçında herkesten çok yorulması/yıpranması, kupa ertesi her takımdan daha az dinlenme süresine sahip olması. Bu yüzden Şener, Soldado, Aatıf kulübede. Dinlensinler diye. Şartlar böyle olunca ilk yarıda biri duran toptan diğeri akan oyundan iki gol yedi Fenerbahçe. İki tane de Kameni engelledi. Fenerbahçe’nin de “denemeleri” var tabi... Ama hepsi “yanılma” ile sonuçlandı. İkinci yarı Fenerbahçe’nin sağı Aykut Hoca’yı da rahatsız etmiş olmalı ki, Isla’nın yerine Aatıf’la başladı. Aatıf Dirar’ın yerine, Dirar geriye... Bu takıma hasbelkader giren ama hızla değişmezi haline gelen Aatıf’ın Süper Lig’de attığı 10 golün 7’si Akhisar’a zaten. Ama işin ilginci “kurtarıcı” Valbuena’ydı, Aatıf değildi hani? Biraz da tribünler havaya girip destek verince Fenerbahçe Giuliano ile skoru 1-2 yapabildi. Ama rakip alanda baskı kurmuş Fenerbahçe’nin unuttuğu şey Akhisar’ın otomatikleşmiş oyunu ile çok hızlı kontrataklarıydı. Tam iki dakika içinde Fenerbahçe yine iki farklı mağlup duruma geçti Larsson’un golüyle. Kazanmak için ailecek rakip ceza alanına yüklenen Fenerbahçe’de Aatıf skoru 2-3 yaptıktan sonra Aykut Kocaman Valbuena’yı çıkarıp Soldado’yu aldı ve Giuliano’yu sola çekip Soldado ile Fernandao’yu çift santrafor yaptı. Giuliano ile birlikte üç golcü…
Bir de Aatıf dört. Buyurun size kaos futbolu... Hani sistem takımıydı Fenerbahçe? Fenerbahçe 2-4-4 oynadı otuz dakika. Bazen öyle anlar oldu ki, Akhisarlı ve Fenerbahçeli futbolcuların rakip kaledeki kalabalığından girmedi top. Bitime on dakika kala Souza dışarı, Mehmet Ekici içeri... Önde oynayan Fenerbahçe iyice savunmaya gömülmüş rakibinden bir duran top kazanabilirdi belki. Oldu da... Kaleye paralel topa dokunamadılar uzatmalarda. Bir maçın günahı da sevabı da kendisine ait olunca, bildiği futbol işe yaramıyorsa ve skor tabelası iyice zorluyorsa, Fenerbahçe hızla değişiyordu ama göz kararıyla... B planı yoktu. Sistem mi?.. Kurtuluşu kaosta arayan takımın hangi sisteminden bahsediyorsunuz siz?
Zihinsel tahribat - Gökhan Dinç / Vatan
MAÇTAN önce F.Bahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman 2 derbi maçın ardından yaşanan yorgunluğa dem vurarak “Sadece fiziksel değil zihinsel de tahribat yaşadık” dedi. Bu açıklama bile maçın F.Bahçe için ne kadar da zor geçeceğinin göstergesiydi. Bu oyuncular ne kadar da çabuk zihinsel tahribat yaşıyor hocam! Ama aybaşında veya ödeme zamanında bankaya giderken benzer bir tahribat yaşamıyorlar. Kaldı ki oyuncuların tahribat yaşıyorsa onları bir sonraki maça hazırlayacak olan senden başkası değil F.Bahçe evinde son üç maçını kazanan takıma karşı oynuyor ve geriye düşüyor ama saha içinde yenen gole reaksiyon veren yok. Bu nasıl bir takım? Bu nasıl bir F.Bahçe. Reaksiyon beklerken üstelik kalesinde ikinci golü de görüyor. Gol yemek var, gol yemek var.
BÖYLE kolay gol yersen, çıkartmak da zor oluyor. Maçı başında baskılı başlasan oyun bu kadar zor geçmeyecek. Tabii kaçan Hasan Ali pozisyonunu da unutmamak lazım. Bunları atacaksın . Sen F.Bahçe forması giyiyorsan atacaksın. Aslında sorun Hasan Ali değil. Hasan Ali’den beklenti içerisine sokanda kabahat.
KARŞILIĞI YOK
SAHAYA sürdüğü kadronun eleştirilecek tarafı yok. Ayrıca kazanmak adına da 2. yarıda her şeyi yaptı F.Bahçe. Üstelik 2. yarıya Isla-Aatıf değişikliği ile başlaması beni şaşırttı. Sonrasında tam baskı kurduğu dakikalarda 3. golü görünce elindeki tüm kozları sahaya sürdü. Ancak bu oyunda bulduğunu atacaksın. Atamazsan, atarlar. Son 15 dakika kurduğunuz baskının puan karşılığı yok. O top çizgiden geçecek. Yoksa kimse baskılı oynadığından bahsetmez. Zaten oynattığın futbol eleştirilirken sonuç da gelmezse, istifa talepleri gelir.
SON sözüm taraftarlara. Bu kadro ile sizi yarışın içinde tutan takımınızı desteklemek zorundasınız. Rakibe deplasman farkını hissettirmezseniz olmaz. F.Bahçe, taraftarı ile güzel. Kupa maçından sonra neden gelmezsiniz ki stada? Unutmayın sizler sevinmek için sevmediniz ve yenilsen de yensen de seninle birlikte.
Kocaman kendine ters düştü - Rıdvan Dilmen / Sabah
Takımın adı Fenerbahçe ise kendi sahasında oynuyorsa ve üstelik şampiyonluk mücadelesi veriyorsa, taraftarın bu maça gelmesi gerekiyor... Soğuk ya da yağmur mazeret olamaz. Herhalde Fenerbahçe taraftarı sıcağı seviyor. Stattakileri hariç tutup, diğerlerine söylüyorum: Şampiyonluk havasında değiller. Beşiktaş'la oynanan Ziraat Türkiye Kupası maçından farklı olarak 6 değişiklikle çıktı sarı-lacivertliler sahaya. Üstelik Fenerbahçe'nin rotasyona uğramayan en iyi oyuncusu Hasan Ali Kaldırım'dı ilk yarıda. Akhisarspor, Süper Lig'de son 3 maçını kazanmış, üstelik hiç gol yememiş. 20 ila 30 dakikalar arasında mahkum oynadılar, onun dışında iyiydiler bu bölümde.
İlk yarıda 2-0 geriye düşüyorsan, Kameni de 2 tane çıkarıyorsa bunun gerçekten mazereti yok. Akhisarsporlu futbolcular yürekli oynadılar, mücadele ettiler. Okan Buruk hoca da cezası nedeniyle tribünde olmasına rağmen takımını doğru yönetti. Fenerbahçe'de herkesi eleştirebilirim ancak bir tek Hasan Ali Kaldırım'ı eleştiremem. Onu ayrı bir yere koyuyorum. Fenerbahçeli şunu hayal ediyor ve düşünüyor: "Takımın Türkiye Ligi'nde kontrollü oynamasını istemiyorum. Önde oynayalım, kontrataktan gol yiyelim." Kendi sahanızda Akhisarspor ile oynuyorsanız daha büyük risk almanız gerekiyor. Devrede 4-4-2'ye dönebilirsiniz.
Aykut Kocaman, Valbuena'yı diğer maçlarda 2-0'ı çevirmek için oyuna sokarken, daha önce kontrollü futbol için 11'e aldığı Aatif'ı sonradan dahil etti dün akşam. Akhisarspor karşısında Aatif ilk 11'de başlasaydı, sonradan Valbuena girecekti büyük ihtimalle. Aykut Hoca kendi içinde ters düştü. O zaman sistemlerle de oynamak lazım. Fenerbahçe, son 15-20 dakikada doldur boşalt oynadı. Kocaman'ın tabiriyle kaos futbolu. Fernandao'nun belki de en çok kafa vuruşu yaptığı maç oldu. Fenerbahçe yara mı aldı? Hem de büyük yara aldı. Şu anda ilk iki sıradaki Galatasaray ve Medipol Başakşehir'le puan farkı 6'ya çıktı. Son maçını kaybetmişsin... Sahaya çıkıp, tüm ruhunu ortaya koyacaksın.
FERNANDAO'YA YAPILAN PENALTI
Karşılaşmanın hakemi Arda Kardeşler, gördüğünü çaldı. Hata yaptı mı? Yaptı. Bana göre; Fernandao'ya yapılan hareket penaltıydı. Ama deplasman takımını ezdirmedi. Her stada böyle hakemler lazım. Vodafone Park'a da Türk Telekom'a da Trabzon'a da...
Taraftar inanmıyor - Erman Toroğlu / Fotomaç
Fenerbahçe'yi hem lig, hem kupa oynadığı Beşiktaş maçları hırpalamış. Akhisar kilidini çözemediler. Ege takımı, arkada iyi kapandı. Fenerbahçe hem yan çizgiye, hem de aut çizgisine kadar gidemeyince cepheden attığı bütün topları Akhisar defansı ve kalecisi aldı. Bir şansları kalmıştı, atılacak şutlar ve verkaçlar. Zaten biri Aatif'in ceza alanı dışından şutu, diğeri verkaç…
Bakınız! F.Bahçe'nin yedek kulübesi zayıf. Teknik adam oyuncu değiştirmeye kalksa sahaya girip oyunun şeklini değiştirecek adamı yok. Belli şartlarla belli oyuncularla oynamaya mecburlar. Bence şu ana kadar aldıkları puan sarı-lacivertliler için başarı. Peki burada Aykut'un hiç mi kabahatı yok? Bazı konularda takıntılı. Valbuena oynuyorsa oyundan alıyor, kenardaysa sıkışınca oyuna alıyor. Takım içinde oyuncu kalitesine göre değişik varyasyonlar yapamıyor. Bazı oyuncuları kazanarak yeni transfer gibi oynatabilirsin. Bunu zaman zaman Fatih Terim ve Şenol Güneş yapıyor. Ama Aykut bu konuda zayıf. Futbolcuyla mücadele edemezsiniz, futbolcuyu kazanmaya çalışacaksınız. Ne olursa olsun, öyle veya böyle...
Ozan Tufan bu takımda oynamaz mı? Oynar. Bir tek sebeple oynamaz, ahlaksızlık yapmışsa. Ama onun haricinde Ozan Tufan'ın bırakın 11'i, geniş kadroda bsime olmamasını bir türlü anlamış değilim. Bu konuda da açıklama yapan kimse yok! İşin başka ilginç yönü, bu sene Fenerbahçe seyircisi maçlara gelmiyor. Bunun sebebi takımlarına mı güvenmiyorlar, yoksa Aziz Yıldırım-Ali Koç başkanlık seçimi mi tribünlere tesir ediyor? Galatasaray stadına bakıyorsunuz tribünler dolu, Beşiktaş'a bakıyorsunuz onunu da dolu. Aslında en önemli konulardan biri de bu. Fenerbahçe seyircisi takımına küsmüş veya Fenerbahçe seyircisi şu andaki yönetimi kesin olarak istemiyor. Ama işin içinden şöyle çıkılıyor, Fenerbahçe'de bir kongre vardır, kongre üyeleri karar verirler. Beyler! Bir de Türkiye'de Fenerbahçe vardır. Bunu kongreyle paralel tutamazsınız. Herkesin hesabını iyi yapması lazım. Çünkü Fenerbahçeliler canı burnunda geziyor. Daha çarpıcı olay; hem Galatasaray taraftarı hem Beşiktaş taraftarı "Bu yönetim ve Aziz Yıldırım Fenerbahçe'de kalsın" diyorlar. Gitmesini istemiyorlar. Aslında bu, çok net bir biçimde çözümü gösteriyor. Böyle bir maçta 3 tane gol yiyorsan hakeme de bir kabahat bulamazsın herhalde!
MUĞDAT'IN SUÇU NE?
Uzun zamandır takip ediyorum. Akhisarspor'da Muğdat Çelik diye bir oyuncu var. Topu alıyor, takımı ateşliyor, atakları organize ediyor, sahada yapılması gereken ne varsa yapıyor. Bu çocuk, Türkiye'de üç büyük takımın hepsinde rahat oynar. Muğdat, 3 büyüklere gelen ithal oyuncuların çoğundan daha iyi. Ama bu çocuğun suçu, Gençlerbirliği alt yapısından çıkıp, zorlu yollardan geçip buraya gelmesi..
‘Kadıköy futbolu’ oynamazsan... -Ali Ece/ Fanatik
Akhisar’ın ilk golünde Fernandao hatalı ama pozisyonda tek hatalı Fernandao değil. Alan mı adam mı diye tereddüt edip hiçbirini savunamadığı için duran toptan bu kadar kolay gol yiyen takım savunmasının hatası çok büyük. Daha fazla defansif karakterli oyuncuyla daha sağlam defansın olacak diye bir kaide KESİNLİKLE yok, 1888’den beri de hiç olmadı! Bakınız Fenerbahçe’nin yediği 2. gol: 2 ön libero artı sağ bek oynayabilecek 2 oyuncu Isla ve Dirar aynı anda sahadayken kendi sağından yenilen gol. Isla ilk 45’te gerçekten çok kötüydü. Ancak yerine oyuna ilk girmesi gereken Mehmet Ekici ya da Soldado olmalıydı. Aykut hoca ikisini de oyuna çok geç soktu.
Hasan Ali ofansif açıdan Fenerbahçe formasıyla en iyi maçını oynarken, Akhisar’ın 3. golünde hatalıydı: O pozisyonda ayakta kalıp rakibi perdelemek doğrusu varken yere yatıp çalım yeme yanlışı neden? Kameni de kaleye kelebek uçsa onu bile tutamayacak kadar kötü günündeydi. Gecenin sorusu Bir önceki maçta Mehmet Ekici bu kadar iyi oynadıktan sonra sakat değilse neden 11’de yok?
Haberimiz yokken kulüp tüzüğüne “Josef-Topal her maç 11’de oynamak zorunda” maddesi mi eklendi?e Maçın starı Hollanda doğumlu sol bek Ömer Bayram, Bursa ve Konya maçlarından sonra yine Akigolar’ın en iyisiydi. Maçın olayı Akhisar sadece kontra kovalayıp aşırı gömülü savunma yaparken Fenerbahçe’nin doldur boşalttan başka hücum planı olmaması. Akhisar savunmasının yarısının sarısı varken driplinglerle üzerlerine neden gidilmez? Kısa mesaj Fenerbahçe, Kadıköy’de maçı bitirdiği kadar ofansif 11’le oynamalı. Hücum setleri zenginleşmeli.
Yanlış kadro - Ömer Üründül / Sabah
Akhisarspor, kendi kadro kapasitesine göre Süper Lig'e çıktığından beri kompakt futbol oynayan bir sistem takımı. Üstelikte de Fenerbahçe'ye hep ters geliyor. Üst üste iki deplasman derbisinden zihinsel ve fiziksel yıpranmış Fenerbahçe'nin dün geceye çok dikkatli hazırlanması lazımdı. Ama bana göre ilk 11 hatalıydı. Bir de üstelik maça rölanti başlanınca bir duran toptan skor dezavantajına düşüldü. Sonra Fenerbahçe yoğun bir baskı kurdu, Akhisarspor da takım halinde topun arkasına geçip, alan daraltıp kontratak fırsatı kolluyordu. Ancak iyi kapanan bir takımdı, kalelerine gelen duran toplarla da bugüne kadar hep başarılı olduklarını görüyorduk. Golü bulamayan Fenerbahçe bir de iki farklı yenik duruma düşünce artık işler çok zora girmişti.
İkinci devre Isla-Aatif değişikliği ile başladı ve takımın en kötü oyuncularından olan Giuliano ile fark bire indi. Bu takıma bir moral ve hava getirdi. Ama hemen sonrasında üçüncü golü yediler. Yine mücadeleye devam edildi ve Aatif farkı bire indirdi. Ardından Aykut Kocaman'ın önce Soldado sonra Mehmet Ekici hamleleri geldi. Yoğun baskı devam etti. Ancak Akhisar'da müthiş bir direnç gösteriyordu. Bilhassa Mustafa Yumlu ile Caner'in iki stoper olarak uyumları ve mücadelelerini taktir etmemek mümkün değildi. Fenerbahçe'nin en büyük sıkıntısı bu tip baskı konusunda üçüncü bölgede kadro yapısı itibarıyla etkili hücum pres yapamadığından sürekli yerleşmiş düzene hücum etme mecburiyetiydi.
Sonuçta Fenerbahçe, şampiyonluk yarışında büyük bir yara aldı. Eğer çok zor Malatya deplasmanında üç puan kazanamazsa lige havlu atar. Aykut Kocaman, kadro teşkilinde ciddi yanlış yaptı. Son derbide Şener çok başarılıydı. Formsuz İsla'yı Şener'e tercih etti. Ligin ikinci yarısında da en faydalı, en çalışkan, en fizik açıdan güçlü oyuncusu Aatif'tı. O da bu maçta ikinci yarıda oyuna girdi. Gol atmasına rağmen, takımın Isla'dan sonra en kötüsü Giuliano'ydu. Ama 90 dakika oyunda kaldı. Öncelikle bu sene de 2014-2015'teki gibi Fenerbahçe'den iki maçta 6 puan alan Akhisar'ı tebrik ederim. Sonra da Fenerbahçe'de teknik adam ve futbolcuları eleştirirken, bir eleştiri de taraftara yapalım.
Yalnızlar rıhtımı - Gürcan Bilgiç / Sabah
Yola devam etmek adına "var-yok" maçlarına çıkılırken, Kadıköy'de tribünler boşluklarla el sıkışıyor. Fenerbahçeli oyuncular bir karakter mücadelesine girmişken, başta seyircisi olmak üzere kimseyi de yanında görmüyor. Ne Aykut Kocaman'ın lige "balans ayarı" getiren açıklamaları ne de 9 kişi Beşiktaş'ı elinden kaçıran kadronun alın teri onları ikna etmeye yetmemiş. 7. günde 3. maçına çıkan takımın yorgun olması normal de, kendi sahasında; kazanması gereken karşılaşmada "yalnız" olması anormal.
Kulüpleri, hatta teknik direktörleri yöneten o sosyal medya hesaplarının, pek kibirli yazarları, ahkam kesmek üzere formatlamışlar kendilerini. Ne takımın bir parçası oluyorlar, ne de kaderin. Valbuena oynadı; Aykut Kocaman cesur kararlar veriyor, oynamadı; "Yine defans mı oynayacağız" sığlığında, pek bir çenesi düşük olanların, en ihtiyaç duyulan ortamda tribün sırası yerine, klavye başında olması sürpriz değil. Maça "kim daha hazırdı" derseniz, elbette Akhisar'ı yazarız. Sert maçların üçüncüsünde fizik olarak geri düşmek mazeret olabilir ama birinci dakikadan itibarense; değil. "İki kere geldiler, iki gol attılar" yorumu yanlış değil Akhisar için. Trabzon'da da aynı planla 6 yapmışlardı. Aynı kadro dört gün önce kupa maçında Galatasaray'ın yedeklerine teslim olmuştu. Kadıköy'de daha iyi olmayı başardılar. Şampiyonluk hedefinde iki maç üst üste kaybetmek, üstelik rakiplerin kazanmışken bu sonucu almak yıkıcıdır. İşler yine zorlaştı, yine düzlenmesi gereken yol, tekrar yokuş haline geldi.
"Neden böyle oldu" derseniz, birçok şey yazılabilir. Beraberlik golünde ofsayt olmadığı, Skrtel'in Seleznyov'a darbesine faul veren hakemin, Mustafa Yumlu'nun Soldado'ya yaptığına penaltı vermediği, Giuliano'nun oyun liderliğini almadığı, Valbuena'nın kendini askıya aldığı, Muğdat'ın Akhisar adına gol oyununu tek başına yönettiği. Ancak gerçek olan bu takımın yalnızlığıdır. İşler kötü gidince yönetimi istifaya davet etmek elbette hakları ama o stadı doldurup, o takımı heyecanlandırıp, rakibi baskı altına almayacaksanız, işte o zaman rakipleriniz ile durumu eşitleyemezsiniz. Galatasaray-Beşiktaş hakemi bile yönetecek atmosferle iç sahada oynuyor. Fenerbahçe ise kendi taraftarı ile bile mücadele etmek zorunda. Yazık...
Penaltı değil - Ahmet Çakar / Sabah
Fenerbahçe, dün gece hiç hesapta olmayan bir mağlubiyetle şampiyonluk yarışında çok ama çok ciddi bir yara aldı. Belki de şampiyonluk gitti. Eğer evinde Akhisar'a yeniliyorsan geçen haftalarda G.Birliği ile berabere kalıyorsan bu işin mazereti olmaz. Fenerbahçe birbirinden komik, birbirinden aptalca 3 gol yedi. İlk gole bakıyoruz... Duran top, ama Fenerbahçe savunması ne alan markajı yapıyor ne de adam markajı. Tüm pozisyonlar yanlış ve Akhisarlı oyuncu kafayı vurup golü atıveriyor.
Hemen ardından Fenerbahçe herhalde silkinir diye düşünürken Akhisar'ın ikinci golü geliverdi. Bu sefer soldan girdiler, sıfıra yakın topu geriye çıkardılar, Seleznyov da golü yaptı. Ama Seleznyov'u kovalayan, ona vurdurmamak zorunda olan biri var. Çünkü Seleznyov ceza alanı dışından içeri doğru giriyor. Ya Topal ya Souza'nın onu kovalaması gerekirken koşuyu yarım kesip Seleznyov'u bomboş bırakıyorlar. Aslında ilk yarıya baktığımızda Hasan Ali'nin çaprazdan karşı karşıya kaldığı pozisyon dışında da Fenerbahçe'nin ciddi bir atağı yok.
İkinci yarı Aatif oyundaydı. Aslında Fenerbahçe makul bir dakikada golü buldu. Maçı 2-1'e getirdi ama ondan sonra yine evlere şenlik bir gol yiyiverdiler. Solda Hasan Ali rakibine atladı, rakip düşeceğine Hasan Ali düştü, adam ortayı yaptı. Larsson da Skrtel'in arkasından yine neredeyse bomboş kafayı vurup Fenerbahçe'nin direncini kırıverdi.
Son 20 dakika çok ciddi bir Fenerbahçe baskısı vardı. Gol de geldi, doldur boşalt ortalarla da aslında beraberliği yakalayacak pozisyon da buldular. Ama sonuçta Fenerbahçe dün gece beraberliği bile ummazken, maçı kaybetti. Şimdi Fenerbahçe her şey karardı. Geçen hafta büyük umut vardı, ama dün geceden itibaren yerini çok ciddi bir karamsarlığa bırakacak. Arda Kardeşler bence çok iyi maç yönetti. İki pozisyonda penaltı beklediler. Soldado ve Fernandao itildi diye. İkisinde de devam kararı doğru. Son dakikalarda bir gol ofsayt diye iptal edildi, ofsayt olduğunu düşünüyorum ama tam emin değilim.
Mazeretim var Fener’in oyununa - Ziya Şengül / Star
Fenerbahçe iki derbi oynadı üst üste Beşiktaş’la. Aradan üç gün geçti, Akhisar karşısına kendi evinde sahaya çıktı. Daha maçın başlarında Akhisar Sergingo ile golünü atıp öne geçti. Fenerbahçe savunması bu golde yerleşim hatası yaptı. Eğer sen büyük takımsan, özellikle kendi sahanda oynuyorsan böyle savunma yanlışı içine giremezsin. Eğer girersen o takım büyük takım olamaz. Fenerbahçe kalesinde ilk golü gördükten sonra Akhisar’ı baskı altına almasına rağmen pozisyon üretiminde zorlandı. Hiç beklenmedik bir zamanda Akhisar Seleznyov ile ikinci golünü atarak avantaj yakaladı. Hasan Ali kaleci ile karşı karşıya kaçırırken, Fener’in takım olarak karaları bağlamasına neden oldu.
Akhisar takım savunmasını iyi yaparken kontra ataklarla üstünlük kurdu, 2. golü de buldu. Fenerbahçe ise 2. yarı Giuliano’nun kafa golüyle ümitlenen oldu. Ama konuk takım Larsson’la 3. golü atınca, “Boşuna ümitlenme” dedi. Aatıf ile Fener bir kez daha ümitlendi. Sarı-Lacivertliler kendi evinde bu kadar şuursuz baskı kurarsa ancak tesadüflere kalır atacağı goller. Takımın en kötü oyuncusu Giuliano bir gol attı ama arkasından da hiçbir şey oynamadı. Fernandao da gölge boksu yapmaktan golcülük hüviyetinden çok uzakta kaldı.
Fener’e bu yenilgi yakışmadı. Aykut Hoca’ya da söylenmesi gereken bir sözcük var. Mehmet Ekici gibi düzelmeye yüz tutmuş bir futbolcuyu oynatmamakla ayağına kurşun sıktı. Ekici’yi oynatsaydı yaratıcı gücünü sahaya sürebilirdi. Maçın bitim dakikalarında Mehmet Ekici’yi oyuna alması Aykut Hoca’nın kararıydı.