FENERBAHÇE bu sezon Vardar, Göztepe, Trabzon’dan 2, Başakşehir’den 3 tane olmak üzere 8 resmi maçın hepsinde gol yedi.
Fenerbahçe - Medipol Başakşehir maçı yazar görüşleri!
Al kalemi sen yaz - Ercan Güven (Milliyet)
Hayır, kimse seni yıpratmak istemiyor Aykut Hoca’m… Ortada ne varsa onu yazıyoruz sadece. Skordan bağımsız “Fena oynamadı” diyecek kadar bol keseden davranıyoruz ama skora bakınca “vah vah”tan başka çare kalmıyor. Kadıköy’ü, galibiyeti, Başakşehir maç istatistiklerini falan göz ardı etsek de bu Fenerbahçe’ye “iyi” diyebilecek kimse var mı bu memlekette?Kalemi sana versek bundan fazlasını sen bile yazamazsın!Çünkü malzeme ile ürün arasındaki orantısızlık, tuhaflık, gariplik, yavaşlık, soğukluk buna izin vermez.Fenerbahçe için turnusol kağıdı gibi bir maçın ilk devresinde hiç de kötü oynamadı sarı-lacivertli takım…
Ama garip!.. İlk yarının skoruna bakıyorsunuz Başakşehir 2-1 galip.Neden?.. Çünkü Fenerbahçe rakip ceza alanı yakınına ya giremiyor ya da girdiğinde çoğalamıyor.Gol, çatıya tırmanmak gibi bir şey… Merdivenin bir-iki basamağı eksikse, çok güzel tırmanırsın ama çatıya çıkamazsın.Hele hızlı değilsen.Sürat felaket sanıyor Fenerbahçe. Bu bir tercih olabilir. Lakin eldeki potansiyelin verimsiz kullanıldığı bir tercih olduğu kesin. Hatta yıkıcı bile sayılabilir. Oysa Başakşehir duran topu, kontratağı olan bir takım. Yüksek pas yüzdesi, olağanüstü tecrübeli futbolcuları ve en önemlisi kanatları dolu tanesi gibi yağdı durdu yine Fenerbahçe yarı alanına. Fenerbahçe ise hâlâ “alışma devresinde”… Kim neye alışacaksa?Gençlerbirliği maçından Neto, İsmail ve Josef farkıyla sahaya çıkarken bir de tribüne çağırıp alkışlayan seyirci sayesinde Ozan’ı da kazanmıştı Fenerbahçe ama Guilanio-Soldado ikilisi ancak ikinci kez yan yanaydı. Neto ise ilk kez forma giyiyordu. Yine de topu oyuna orta sahadan daha iyi sokuyordu yeni stoper
.Fenerbahçe’nin yıldızı ve topu ilerde tutabilen tek adamı Valbuena ise Başakşehir defansından adeta dayak yedi ilk yarı. Yine de maçın ilk yarıda kopmasını önleyen golün pasını kişisel çabasıyla yaratan adamdı. Evet maça şokla başladı şokla bitirdi Fenerbahçe. Henüz 1 dakika 26. saniyede kornerden gelen top Attamah’ın kafasını buldu; işe bakın tam o anda Volkan hazırlık zıplamalarında havada kalmıştı. Hamle yapabilmesi için ayakları yere dokunmadan top kaledeydi.Başakşehir’in ikinci golü de dramatikti Volkan adına… Bu kez ceza alanına ortalanan topu Adebayor üst direğe nişanladı ve yere dik inen top Volkan’ın bedenine çarpıp girdi. Fenerbahçe artık iki moralsiz ve formsuz kaleci sahibi. Üstelik kalecilerin düzelmesi yeni transferlerin “alışmasından” daha uzun sürer genellikle.
Fenerbahçe’nin ilk 45 dakikada yükseldiği, hızlandığı dakikalar ise son 5 dakikaydı ve o da golü getirdi. Sadece bu bile Fenerbahçe’nin hızlanmadan, topsuz koşular yapmadan, yan topları bırakmadan bir yere gidemeyeceğinin kanıtıydı.İkinci yarının Fenerbahçe ve Fenerbahçeli açısından önemi, yeni transfer Janssen’in 64’te oyuna girmesi kadar Soldado’nun takıma-oyuna-sisteme hiç ama hiç alışamadığıydı. Veya takdim edildiği kadar büyük bir golcü değil kendisi. Atak yapsa da son basamağı çıkamayan Fenerbahçe, oyunu mağlup sürdürdükçe paniğe kapılmaya başladı. Uzaktan şutlar, kale önünde dokunulamayan paslar, homurdanan tribünler…Elbette kalbini bilemem… Ama son 20 dakikayı Aatıf’ı alıp çift santraforlu şekle çevirdi Aykut Kocaman, bir kontratakla gol yemeden bir gol atarak gelecek beraberliğe çoktan razıydı gibi geldi bana. Fenerbahçeli futbolcular da aynı fikirde olmalı ki, biraz vites attırdılar. Bölgesel baskılara başlayıp hücumu zenginleştirmeye çalıştılar.
Ve dakika 78… Yan hakemin ofsayt, Aydınus’un “değil” dediği Fenerbahçe golü… Tabi ki Aydınus haklı…. Üç Fenerbahçeliyi ofsayttan kurtaran Clichy’nin topla teması.Bu maçın hakkı beraberlikti. Yani, Fenerbahçe’nin henüz tam hazır hale gelmemiş ama geriye doğru da gitmemiş hali. Ama Başakşehir bu kadarına bile izin vermedi. Kerim’in golü Fenerbahçe’yi kapatan kepenkti.Galiba bir takım düştü şampiyonluk yarışından. Bu puanları çok arayacak Fenerbahçe… Çünkü yabancı futbolcuya yüklenen ve şampiyonluk peşinde koşan beş takımdan üçü-dördü için “iflas” değilse bile “konkordato” ilan etmenin başlangıcı bu sezon olacak.Fenerbahçe de “tehlike” bölgesindeki takımlardan biri. Ve futbol açısından değil ama puan cetvelinde terse doğru hızla yol alıyor. Soru şu… Bu gidiş nereye?
Plan yok çaba var - Mehmet Ayan (Vatan)
Hiddink milli takımda göreve başladıktan sonra ilk kampı Amerika’da yapar. İlk antrenmanda yardımcısı Oğuz Çetin’i yanına çağırır bir süre sonra! ‘ Oğuz.. Şu sol taraftaki esmer çocuğa lütfen pozisyon almayı öğret!’ O çocuk, o yıl Beşiktaş’a 6 milyon Euro’ya transfer olan İsmail’dir! 2. Başakşehir golünde aklıma bu anektod geldi! 8 yıldır değişmeyen, gelişmeyen İsmail... Tüm maçı bir oyuncu ve pozisyon üzerinden okumak mümkün değil. Ancak 10 transfer yapan F.Bahçe’de bir sol istihdamı sağlanamaması bu tip sıkıntıları beraberinde getiriyor!
BAŞAKŞEHİR oyuna Volkan’ın ve defansın ortak ikramıyla 1-0 önde başlayınca ilk yarı süresince oyunu vermedi. 2’yi de bulunca iyice rahatladılar. F.Bahçe, Vardar ve Trabzon maçlarında olduğu gibi ‘çabaladı’. Taktik disiplini olmaksızın ceza sahasında didinip durdular! Valbuena’nın önderliğinde atakçıklar geliştirdiler. Ceza sahasına bol orta kesip durdular. Kalabalıktan sadece 1 gol buldular. Aykut hoca gibi hayat prensipleri bulunan bir adamın, haziran başından beri (elbette transfer gecikmelerini atlamıyorum) taktik disiplini sağlayamamasını anlayamıyorum. Valbuena olmasa rakip kaleye gidemeyecek bir ekip vardı sahada!
KERİM İLK KEZ BİR MAÇ ALDI
2. yarı oyun yine ‘çabalayan’ F.Bahçe lehineydi. Topa çok sahip oldular, dönenleri topladılar, rakibi baskıladılar. Ancak hep ‘gelişigüzel, doğaçlama, baştan savmacı, plansız!’. Böyle olunca da iş yine duran topa kaldı. 2-2 de bulundu. Ancak plan olmayınca, yine PLAN kazandı. Abdullah Avcı’nın taa milli takımdan beri çok güvendiği Kerim belki de Türkiye’de ilk kez bir maç aldı. Başakşehir, 2. yarı oyununu bozmaz, özgüvenli devam eder diyordum devre arası! Yanıldım! Oyunu verdiler skoru ve maçı aldılar. İzleyenlere keyif veren bir maç oldu. Fırat Aydınus 2. F.Bahçe golünde ‘pek sevdiği’ müzakere sonucu doğru kararı verdi, doğrusunu yaptı.
Gelenek değişmedi - Ersin Düzen (Vatan)
Fenerbahçe’nin 8. resmi maçında da gelenek değişmedi. İlk pozisyon gol oldu. Başakşehir’in duran toplardaki etkinliği bilindiği halde, ön direkte Dirar tercihi golü kolaylaştırdı. Fenerbahçe, gole reaksiyon göstermeye çalışsa da, beklenen agresiflikte olmadı. Bunun birinci sebebi, Başakşehir’in kurulu düzeni. Benzer maçları defalarca oynadılar. En büyük tecrübeyi Sevilla eşleşmesinde yaşadılar. Herkes görevini biliyor. Abdullah Hoca, hem genel oyun görüşünden ödün vermiyor hem de maç maç plan yapıyor. Ancak takımı dün akşam çok iyi görüntüde olmasa da, istediğini aldı. Mossoro'nun eksikliği çok hissedildi. Bir başka unsur, Fenerbahçe’nin hala uyum problem yaşaması. Sarı lacivertliler, rakibini top kaybına zorlasa da, bunları pozisyona çevirmedi. Çaba var, hızlı pas trafiği, etkili orta, sizi neticeye götürecek hücum aksiyonu yok. Mevcut orta saha ile, merkezden rakibi çözmek neredeyse imkansız. 90+6 dk'lık oyunda sadece 1 kez uzatmada ceza alanı paslaşması oldu.
Bunun adı hayal kırıklığı. Herkes sabit, içeriye koşu yapan kimse yok. Dirar, geldiği günden bu yana en iyi performansını gösterdi. Isla ile uyumlu çalıştılar. Valbuena'nın çabasına İsmail aynı oranda karşılık veremedi. Guilano neredeyse kayboldu. Ozan ve De Souza'nın ofansa katkısı sınırlı. Böyle bir tabloda kaos oyunu sonuç verebilirdi, nitekim goller de öyle geldi...
Fenerbahçe taraftarının beklediği oyun, ilk yarının son 2 dk. Golden sonra ayağa kalkan değil, baştan sona rakibini boğan bir takım. Bu takım erkenden havlu atacak değil, ancak onarılması gereken çok şey var. Başta takım savunması. Rakip alandaki mücadele ve presin başarısından sonra, bu kadar kolay gol yenmemeli! Bugün Galatasaray kazanırsa fark 4 haftada 7 puana çıkacak; henüz derbiler oynanamadan üstelik. Aykut Hoca bir yandan oyunu diğer yandan psikolojiyi düzeltebilecek tecrübede; yeter ki futbolcular da ona karşılık versin.
Soldado-Janssen beraber oynamalı - Uğur Meleke (Hürriyet)
Üstelik savunmasının da çok kötü olduğunu söyleyemiyoruz sarı lacivertlilerin. Verdikleri hemen her pozisyon gole dönüşmesine rağmen, VolkanDemirel konusunda da bir ısrar var. Enteresan.
KULÜBE LÜKSÜ
Başakşehir önünde de adeta maça 2-0 mağlup başladıkları için, kalan bir saati ekstra eforla geri dönmeye çalışarak geçirdiler. Valbuena, Netogayet iyilerdi; Souza, Soldado, Janssen çabaladılar, ama puana yetmedi o çaba. Adebayor’un muhteşem bir oyun kurucu rolü oynadığı Başakşehir’i, sadece Süper Lig’de değil, Avrupa Ligi’nde herhangi bir takımın 2-0 geriden gelip yenmesi zor. Dün Mossoro eksikti ama Togolu santrafor orta yuvarlağa kadar öyle akıllı geliyor, öyle toplar dağıtıyor ki, kimse Mossoro’nun yokluğunu fark etmedi bile. Ayrıca kulübede Kerim, Da Costa ve Gökhan’a sahip olmak da büyük lüks.
Peki transfer de bittiğine göre, Fenerbahçe’nin oyununun gelişmesi için Kocamanne çareler üretebilir? Genetik olarak şampiyonluğa oynamaya alışık bir büyüğün pas serileri yakalaması, oyunu rakip yarı alana yığabilmesi gerek. Bunun için de sahada maksimum kaliteli oyuncu bulundurması lazım. Aykut Hoca’nın atabileceği iki radikal adım var bence:
ISLA SOL BEK OLABİLİR
1- Dün gol attığına aldanmayın; Dirar bu seviyede bir takımın sağ açığı olabilecek kalitede değil. Daha önce de önerdim, Isla’nın Juventus’ta sol bek oynamışlığı var, beklerde Dirar-Isla denenmeli.
2- Giuliano’nun iki maçtır ortalama pozisyonunu incelediğinizde zaten sağ açıkta çıkıyor, onu sağa kaydırmak mümkün. BöyleceJanssen-Soldado bir arada oynayabilir ki Soldado yanındakini kral yapabilecek yardımsever bir forvettir. Son 5 yılda 35 asisti var İspanyol’un. 2015-16’da Bakambu’nun patlama yapmasında da rolü vardı. Janssen’le de iyi bir ikili olabilir pekala.
MAÇIN ADAMI: ADEBAYOR
Adebayor’un 90 dakikada yaptıklarını bir cd’ye kaydettirip, Süper Lig’de ve 1.Lig’deki tüm santraforlara izletseniz yeridir. Öyle doğru, öyle harika oynuyor Togolu forvet.
Kocaman her şeyi yapsa da... - Rüştü Reçber (Hürriyet)
MiLLi maç arasından sonra F.Bahçe için en önemli şey, takımın sahada bir değişim ortaya koymasıydı.
F.Bahçe’nin son düdük çalana kadarki maç kazanma düşüncesi önemliydi. Bunu sahaya yansıtabildiler mi? Pozisyon açısından beklentileri tam manasıyla karşılayamamış olsalar da, oyunun genelinde bunu yansıtabildiler.
SAVUNMA ZAAFLARI
TABİİ Kadıköy’de, Başakşehir’in erkenden 2-0 öne geçmesi de F.Bahçe’nin oyun planını bozdu. Bir duran top golü, sonrasında gelen Adebayor’un kafa golü her şeyi değiştirdi. Fakat burada F.Bahçe adına olumlu nokta, sarı lacivertlilerin son dakika yenilen gole dek maçı çevirmeye inanmasıydı.
Kornerden yedikleri gol, alan savunması ve adam paylaşımındaki sıkıntılarından kaynaklandı. İkinci golde ise Emre oyunu hızlı başlattı. Caiçara’nın ortası gelirken iki Fenerbahçeli stoperin boş bıraktığı Adebayor ağları sarstı. Eğer böyle goller yerseniz, Başakşehir gibi bir ekibi yenmeniz de çok zorlaşır.
Bir de olaya Başakşehir açısından bakarsak, erken gelen 2 gol onları ister istemez skoru korumaya yöneltti. Maçın son anlarında oyun ara ara onlara, ara ara Fenerbahçe’ye gitti! Ama son noktayı Kerim Frei koydu. Kişisel becerisi ve F.Bahçe defansının pozisyon yerleşimini kaybetmesiyle ağları sarstı Kerim... Aykut Kocaman’ın oyuna müdahaleleri son derece yerindeydi. Fakat futbolun acımasızlığıyla karşı karşıya kaldı. Başakşehir normal oyununu ortaya koysa, ki son 3 dakikada bunu yaptı. Belki de maçı çok daha önce koparabilirdi.
MAÇIN ADAMI: ATTAMAH
ASIL mevkii orta saha olan Attamah, bu sene özellikle stoper bölgesinde önemli işler yapıyor. Dün hem gol attı hem de defansta sağlamdı.
Kimliğine dönünce - Ömer Üründül (Sabah)
Başakşehir müsabakanın hemen başında kullanılan kornerde, Attamah'ın golüyle maça adeta galip başladı. Bu golden sonra Fenerbahçe, hiç moralini bozmadan, oyunu karşı alana yıktı. Üçüncü bölgedeki etkili presle Başakşehir'in pas alışverişlerine imkan bırakmadı. Ozan, Souza ve Dirar, büyük enerji sarf etiler ancak Giuliano'nun etkisiz kalışı ve Valbuena'nın fizik açıdan düşüş içinde olması, bu yoğun baskıda üretkenliği engelliyordu. Buna karşılık ilk yarı istediği organizasyonu sağlayamayan Başakşehir; Napoleoni ile çok net bir gol kaçırdı. Adebayor ile hazırlanışı ve yapılışıyla güzel bir golle farkı ikiye çıkardı. Fenerbahçe, etkili oyununda golü bulamamış ve 2 farklı skor dezavantajına düşmüştü. Moraller de bozulmuştu. Ama sahneye kaleci Volkan Babacan çıktı. Gereksiz bir vakit geçirme ile susmuş taraftarı ve moralsiz Fenerbahçeli oyunculara hareket getirdi. Ardından Fenerbahçe, soyunma odasına farkı bire indirerek, moralli gitti.
İkinci devrede yine Fenerbahçe atak olan taraftı ama ilk yarıdaki gibi yoğun baskı kurulamıyordu. Çünkü Başakşehir, yorgunluktan etkisini azaltan pres karşısında daha iyi top yapıyordu. 64'ten sonra Aykut Kocaman'ın hamleleri geldi ve Fenerbahçe bir duran topta beraberliği yakaladı. Yediği ikinci gole kadar beklenen futbolunu sergileyemeyen Başakşehir, bu golden sonra birden gerçek kimliğine döndü. Maçın son bölümü heyecan fırtınası gibiydi. İki gol Başakşehir, bir gol de Fenerbahçe kaçırdı. Sonrasında müthiş bir Kerim Frei golü skoru ilan etti, Fenerbahçe'nin puan kaybı da ilk 4 haftada 7'ye çıktı...
F.Bahçe dün aslında hırslı ve tempolu oynamaya çalıştı ama planlı, programlı, ofansif girişimleri olmadığından, Giuliano ve Soldado'dan önemli katkı gelmediğinden ve de takımın bu yapısıyla her zaman vurguladığım gibi üçüncü bölgede baskı ile oynandığından çok gol yer görüşüm, bu maçta da belgelendi. Başakşehir, beraberlik golüne kadar son derece yanlış oynadı. Visca formda değil, çok kötü gününde olan Elia'ya Abdullah Avcı çok sabır gösterdi. Ne Napoleoni ne de İrfan Kahveci hiçbir katkı vermedi. İlerlemiş yaşına rağmen Adebayor'a saygı duydum.
Müthiş Final - Gürcan Bilgiç (Sabah)
Aykut Kocaman'a "Kabus nedir?" diye sorsanız, "ikinci dakikada Başakşehir'den gol yemek" diyebilirdi. Fikstürde Fenerbahçe adına numara çeken arkadaşın, o gündeki yıldızlarla olan ilişkisini bir astroloğa yorumlatmak lazım elbette. Evinizdeki ilk maçı Trabzonspor, ikincisini Başakşehir, üçüncüsünü Beşiktaş ile oynuyorsanız, "Bir dakika dur be kader, bir nefes alayım" deme hakkınız da oluyor. Aykut Hoca'yı sınayan ilahi kuvvet, yedinci resmi maçına (G.Birliği) kadar santrfor da vermemişti kendisine. "Kasamızda 100 milyon Euro var" diyen kulüp başkanı ise hafta içinde "Transfer yaparsak batarız" cümlesini kuruyordu. Transferin son gününde aldığın santrforu, bir gün sonra ligin en organize takımı karşısında oynatmak zorunda kalıyorsun.
Peki; bu şartlarda bu maçın yorumunu yaparken, hangi yörüngeyi kullanmalıyız. Abdullah Avcı'nın "kusursuz makinası" 2-0'ı cebine koyduktan sonra, rakibinin eline de el bombasını vermiş demektir. Buna rağmen önde baskı yaparak, rakibin pas organizasyonunu engelleyerek, oyunu kendi şartlarında oynamaya çalıştı Fenerbahçe. Souza'nın bu görüntüde "en yararlı" olduğunun altını çizerek, bütün oyuncuların skora başkaldırdığını söylememiz de gerekir. "İyi oynamadı" diyecekleriniz vardır elbette ama "iyi koşmadı" diyemeyiz hiç birine. En az kazanmak kadar önemli olan, bu oyun karakteriydi aslında. İkinci dakikada golü yedikten sonra, maçı yeniden başlatmak için 80 dakika mücadele etti Fenerbahçe. Aykut Hoca bütün riskleri aldı, oyuncuları tüm güçlerini kullandı.
Özet yapmak gerekirse, takım olmak için en az dört maça daha ihtiyacı olan Fenerbahçe'nin, kişisel ekstralara ihtiyacı olduğu bir dönemde olduğunu söylememiz lazım. Müthiş bir maç izledik. 2-0'dan geri geldi ve Başakşehir gibi bir organizasyonu etkisiz hale getirdi Fenerbahçe... Eşitlikten sonra ise rakibinin son nefesini kullandığını anlayıp, bunun için ne yapacağını düşünüp, kazanmasını bildi Abdullah Avcı'nın ekibi. Sanırım sezon bittiğinde, bu maç daha anlamlı olacak.