Fethi Pekin: "Artık onama kararının çıkması gerekiyor"
Fenerbahçe’nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Pekin 3 Temmuz davasını ve izlenecek yol ile ilgili Fenerbahçe Televizyonuna açıklamalarda bulundu.
"Tam bir kumpas..."
Tam bir kumpas. Bunu böyle işlemişler nakış gibi. Ben size bir örnek vereyim. Tapelerden bir örnek vereyim. Sayın Mahmut Özgener sekreterini arıyor, asistanını. Mahmut Özgener tütün tüccarı. Yayla tütünü diye bir tütün çeşidi vardır. Yayla tütününün piyasa fiyatını soruyor. Onu nereye bağlıyorlar biliyor musunuz? Topuk Yaylası’na. Açın okuyun hepsini, tapeleri. Yok efendim tapeleri kabul etmişlermiş, bilmem neymiş. Bu şeylerin arkasına sığınmak da bir rakip takımımıza hiç yakışmıyor. Hiç yakıştıramıyorum. Kimse çıkıp da FETÖ seviciliği falan yapmasın. Ondan sonra düğmeye basıyorlar ve operasyon başlıyor. Daha fezleke yazılırken. Dünyanın neresinde görülmüş bir Emniyet Müdürlüğü’nün web sitesinden bunun anons edilmesi. Nerede görülmüş. Medyanın desteğiyle, onların yandaşı medyanın desteğiyle –FETÖ yandaşından bahsediyorum- köpürt bunu, bütün kamuoyuna sanki Fenerbahçeli yöneticiler, başkanımız şike yapmış intibasını uyandır, inandır, sonra da düğmeye bas, operasyonu yap. Ya Aziz Bey’in adresini Metris diye yazmışlar. Adam daha adımını içeri atmamış bu arada. Böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın neresinde görülmüş böyle saçma sapan şeyler. Dahası var. Bitmiyor. Bu yargılama süreci devam ediyor. Biliyorsunuz ilk önce ceza alıyorlar, hapis yatıyorlar. Sonra yeniden yargılanma süreci. Sonra beraat ediyorlar.
"Fenerbahçeli olarak bu konuda çok hassasız, sinirliyiz"
Bir kere beraat ediyorlar, o beraat kararını eften püften bana sorarsanız usuli sebeplerden dolayı bozuluyor. Yok tebligat yapılmamış… Doğrudur, olabilir. Eften püften diyerek kimseyi de buradan rencide etmeyelim ama biz Fenerbahçeli olarak bu konuda çok hassasız, sinirliyiz. Ondan sonra biliyorsunuz tekrar birinci derece mahkemesine gidiyor, tekrar beraat kararı çıkıyor. Bir daha usuli yönden bozuluyor ve en sonunda 6 Kasım 2020 tarihinde 16. Ağır Ceza Mahkemesi iki dosyaya da ayırmak suretiyle tüm yargılananların beraatına karar verdi. Yanılmıyorsam o duruşmadan sonra televizyonumuzda verdiğim demeçte Sayın Cumhuriyet Savcımızın mütalaasının bir ders niteliğinde olduğunu söylemiştim üzerine basa basa. Salonda da bazı meslektaşlarım aynı şeyi söyledi; mesela Sayın Faik Işık aynı şeyi söyledi, Sayın hocamız Köksal Bayraktar aynı şeyleri ifade etti" dedi.
"Bekleyen, beklenilecek bir şey kalmadı"
3 Temmuz süreciyle ilgili detaylar aktaran Pekin, “Geçtiğimiz nisan ayının ortaları, yanılmıyorsam 14 Nisan’dı. Dosya Yargıtay’a gitti tabii 16’dan sonra çünkü temyiz edildi. Ve Yargıtay Başsavcımız beraat yönünde mütaalasını verdi. Şimdi artık burada bekleyen, beklenilecek bir şey kalmadı. Burada artık onama kararının çıkması gerekiyor. Biz onu bekliyoruz ve bir an evvel çıkmasını istiyoruz. Çünkü bu gerçekten çok uzadı. Fenerbahçe camiası acı çekiyor. Sütten çıkmış ak kaşık gibi olduğumuzu bildiğimiz bir konuda bu kadar yıpratılmak, bu kadar aşağıya çekilmeye gayret edilmek, bu kadar saldırılmak bizim camiamızı çok üzüyor. Onun için ben rica ediyorum. O dosyanın sağ üst köşesinde çok önemli bir not var. Resmi bu. Bu dosyada zaman aşımı var diyor. Yakın zamanı işaret ediyor. Onun için buradan rica ediyorum ilgili yargı mensuplarından. Bir an evvel beraatların onanma kararını versinler. Rica ediyorum. Bizim beklentimiz bu davanın zaman aşımıyla ortadan kalkması değil. Eğer öyle bir şey olursa bu camia çok üzülür, bu camianın canı sıkılır. Biz bunları hak etmiyoruz. Onun için adalet bir an evvel tecelli etsin. Benim isteğim, benim yakarışım, yalvarışım bir an evvel, keşke adli tatilden önce beraatların onanmasıdır.” şeklinde konuştu.
"Orada ne cezalar aldıklarını herkes gördü"
Ergenekon Davasının gerekçeli kararında ve Cumhurbaşkanlığının 10 soruda FETÖ neyin nesidir soru cevap çalışmasında Fenerbahçe adının geçiyor olmasıyla ilgili Fethi Pekin, “Çok önemli bu ikisi. Şimdi Fethullahçı Terör Örgütünün ilk çarptığı duvar Fenerbahçe’dir. Bunlar Fenerbahçe’yi ele geçirmek istemişler. Nereden biliyorsun diyeceksin. Apaçık ortada da iki soru sorulabilir burada. Biri nereden biliyorsun? Diğeri, Niye Fenerbahçe? İkisine de cevap vereyim. Nereden biliyorsun? Şuradan biliyorum. Bir somut örnek vereyim. Silivri’de bir duruşma esnasında görgü tanıklarından biri, -mahrem imam mıymış neyse-, onların yaptığı bir toplantıda ne zaman, kimlere, nasıl operasyon yapılacağı bilgisini, basının Hidayet Karaca üzerinden nasıl yönlendirileceği, nasıl bir tuzak kurulduğu, nasıl bir plan yaptıklarını konuştuklarını söylüyor. Bu görgü tanığı değil, itirafçı. Bunun dahası yok. Bu kadar açık ve net. Kumpas Davası’na geleceğiz. Orada ne cezalar aldıklarını herkes gördü. Bu böyle. Bu Fenerbahçe’ye yapılan hain saldırıyla bizim milletimizin uyandığını sadece ben düşünmüyorum. Biliyoruz. Dolayısıyla mücadele buradan başladı. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi. O aradaki süreçte Ergenekonlar, Balyozlar, bütün hain saldırılar devletin her müessesesine karşı. Bunlardan biri de Fenerbahçe. İlki Fenerbahçe. Niye Fenerbahçe? Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en büyük, en kudretli, en etkin sivil toplum kuruluşu. Başkasını kim niye hedef alsın?” diye konuştu.
"Bu çok hassas bir konu"
Fenerbahçe’nin suçsuzluğunun hukuk önünde de kanıtlanması ve binlerce yıllık cezaların çıkmasının ardından nasıl bir yol haritasının çizileceğini ise Fethi Pekin, “Bu çok hassas bir konu. Onun için buradan her şeyi paylaşmam mümkün değil. Başkanımız ve diğer yöneticilerimizle beraber katıldığımız karar duruşmasında değerli mahkeme heyeti kararını verdi. 1492 yıl da yiyen var, 500 bilmem kaç yıl da yiyen var, 300 bilmem kaç yıl yiyen de var, oradaki polislerin hepsi, tamamı, bu operasyonu Fenerbahçe’ye yapan tuzağın içindeki oyuncuların tamamı bu çeşitli ağır cezalara çarptırıldılar. Bunların bazıları firarda. Birileri sizce niye firar eder? Herhalde bir şeyler yapmışlar ki bir şeylerden korkuları var ki kaçıyorlar. İnsan durduk yere masumsa firar eder mi? Sayın Aziz Yıldırım, Fransa’dan Türkiye’ye gelmedi mi, kendisi hakkında tutuklama kararı varken. Demek ki birisinden biri yanlış bir şey yapmış. Hangisi yapmış ortada. Biz orada son derece önemli tarihi bu karar açıklanırken biz orada, duruşma salonundaydık.
"Burada iki tane isnat edilen suç var"
Bu göreve geldiğimden günden itibaren de ben hiçbir duruşmayı kaçırmadım. Tabii bazı duruşmalar, 10’ar, 15’er gün, birer ay sürdü. Tabii her gün sabahtan akşama kadar orada değildim ama bizim avukatlarımız oradaydı. Başından beri takip eden avukatlar, değişen bir şey yok. Onlarla da son derece iyi ilişkiler içerisinde omuz omuza bu mücadeleyi veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Buradan onlara da teşekkür ediyorum. Hem Sayın Naim Karakaya’ya hem de Sayın Fesih Delidere’ye, hem hukuk departmanı avukatlarımıza başta Özge Tokarlı ve Yiğit Coşkun olmak üzere her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burada kararlar içerisinde biliyorsunuz iki tane ben orada duruşmadan çıktıktan sonra da televizyonumuza verdiğim kısa demeçte üzerine basmıştım. Burada iki tane isnat edilen suç var. Suç, isnat edilen değil sabit. Suçlardan birisi iftira ve zincirleme iftira. Bir polis memuru ben onlara polis memuru demeyi bile uygun bulmuyorum da her neyse bir tanesi 70 küsur kere, bir tanesi 60 küsür kere, zincirleme bu. Ayrı ayrı yapıyorlar. Bir kere, iki kere değil, 10’larca kere. Her birinden de ayrı ayrı cezaları yediler. En ağır şekilde cezalandırıldılar.
"Kime ne davası açayım?"
Bir de utanmadan o saygın o son derece zorlu görevi icra eden etmeye çalışan mahkeme heyetini tehdit etmişler. Kim oluyorsun sen! Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimleri. Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı o. Sen kimi tehdit ediyorsun. Bunun hesabını soracaklar, soracağız. Bunun hesabını vermeye devam edecekler. Bu böyle bitmez. Bitmeyecektir de, biz de bu beyanda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. 3 sene önce göreve geldik, daha öncesinde de ben bu dosyayı biliyorum. Daha öncesinden de bildiğim bir dosya. Başlangıcından beri bildiğim bir dosya. Biz de gökten zembille inmedik. Dersimize çalıştık. Benden bir önceki aynı görevde olan Şekip beyle de en son zamanda özellikle daha bir hafta olmadı, kendisi de katkı veriyor. Toplantılarımız oldu, olacak, olmaya da devam edecek. İstişare ediyoruz. Ne yolu izleyelim, stratejimiz nasıl olsun? Kime ne davası açayım. Burada husumet iletebileceğimiz birkaç kurum, kuruluş var. Polis memurları nerenin çalışanı onlar, emniyet, emniyet nereye bağlı İçişleri Bakanlığı. Hakimler, savcılar o firardekiler, nerenin çalışanı, görevlisi, Adalet Bakanlığı. Şimdi Federasyon, o dönemin Federasyonu. Daha soruşturma aşamasında olan bir konuda alelacele men kararı vermişsin. Sen bunu neden bekletici sebep sanmıyorsun. Ne olurdu, ben onu çok merak ediyorum. Bunu bekletici sebep sayıp, yarın öbür gün bunun neticeleri, yani Yargıtay’da kesinleşmesi bittikten sonra bir karar alınsaydı ne kaybedilirdi ben bunu anlamış değilim. Bunun acelesi neydi. Infantino’ya yolda savcıya götürürlerken o firardaki savcıya götürürlerken ilgili Yönetim Kurulu üyesine soruyor? ‘Fenerbahçe’nin şike yapmama ihtimali hiç mi yok diyor. %1 bile mi yok diyor.’ ‘Yok’ diyorlar. Bir de böyle yönlendirenler de var bu işin içinde. Burada sadece o yargılananlar değil, daha onlara da sıra gelecek. Onlara da sıra gelecek. Böyle ok yaydan çıktı. Bu ok yaydan çıktı, onlara da sıra gelecek, bunun medya ayağına da sıra gelecek. Hepsine, kim müsebbibi ise sıra gelecek.” değerlendirmesinde bulundu.
"Hapis yatmışlar, olmadık yere"
Yaşanan süreç ile ilgili helalleşeceklerini belirten Fethi Pekin, “Şimdi 6 Kasım 2020. Çok da manidar bir tarih. Şahane bir tarih. 16. Ağır Ceza’nın verdiği kararın günü. Oradan bu sevindirici karar çıkınca, tabii bunlar buruk sevinç. Sevindirici diyorum da tabii zil takıp oynamıyoruz. Çektiğimiz acılar, hele hele hapis yatanların çektiği acılar, onların bir karşılığı yok. Onları hiçbir şekilde kimse tatmin edemez diye düşünüyorum. Hapis yatmışlar, olmadık yere. Suç işler yatarsın, işlemeden yatmak kadar herhalde ağır ve zor bir şey olmasa gerek diye düşünüyorum.
"Gerçek zarar tavuğun bedelidir"
Biz o noktadan sonra çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu nereye dediğim gibi; TFF, UEFA, Mali Hazinesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı oraya… Çünkü bir zarar var. Şu zarar meselesini de biraz tartışalım. Bizim hukukumuzda Anglo Sakson hukuku değil burası Kara Avrupa hukuku. Anglo Sakson hukukunda televizyonlarda gördüğünüz o Amerikan dizilerinde falan seyrettiğiniz şekilde bizim hukukumuz öyle değil. Bizim hukukumuzda zararın gerçek zararın karşılığı olabiliyor. Bu ne demek? Hukuk Fakültesi birinci sınıfında bu öğretilirken şu örnek verilir: Komşunuzun tavuğunu öldürürsünüz, atıyorum tavuk 3 yıl daha yaşayacak. 3 sene zarfında da 100 yumurta yumurtlayacak. Hem tavuğun bedelini hem de ileride yumurtlayacağı yumurtaların bedelini tanzim edemezsiniz. Gerçek zarar tavuğun bedelidir. Bizim hukukumuz böyle ama Amerikan hukuku, Anglo Sakson hukuku öyle değil. İngiltere öyle değil, bizimkisi farklı. Bizimkisi İsviçre gibi, Fransa gibi, Almanya gibi. Kara Avrupa, Roma hukuku bunun bazı. Dolayısıyla burada net, gerçek zararlar var. Fenerbahçe’nin manevi zararlarını karşılamak mümkün değil, onun bedeli medeli yok ama diğer gerçek zararları da bir şekilde Fenerbahçemizin, camiamızın, hepimizin beklentisi karşılanması. Bunu da Başkanımız her defasında dile getiriyor. Helalleşeceğiz diyor. Helalleşeceğiz” dedi.
"Fenerbahçemize leke sürmeyi bıraksınlar"
Trabzonspor’a da mesaj gönderen Pekin, “Şöyle bir şey oldu. Ben buradan bir rakip takıma da biraz mesaj vermek istiyorum. Yanlış anlamasınlar ama bu geldiğimiz nokta da Kumpas Davası’nın da gerekçeli kararı tahminimce çok yakın bir zamanda yazılır, hepimizin önüne konulur. Bunları okumadan, değerlendirmeden sadece bir rakip tepkisiyle Fenerbahçemize leke sürmeyi bıraksınlar. Fenerbahçe lekesiz, tertemiz, bembeyazdır. Zaten bu yargı kararları da bunu gösteriyor. Uğraştılar, uğraştılar bize karşı açtıkları bütün davaları kaybettiler. FIFA’ya, TFF’ye ve bize açtıkları davaların hepsini kaybettiler. Yetmedi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklermişler. Buyursunlar, gitsinler. Belki de gitmişlerdir. Ne yapsın yöneticiler, tribünlere oynuyor. Mecburlar, devam etsinler. O da bitecek. 5 sene, 10 sene sonra onu da kaybederler, biter, gider. Orası ayrı mesele. Burada nasıl Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık nasıl bunlar olduysa, Fenerbahçe’yi de bundan ayıramazsınız. Sizin rakibiniz diye bunu buradan çıkartamazsınız. Orada FETÖ’cüler FETÖ’cüydü de burada FETÖ’cüler iyi mi oldular. Anlamadım ben. Bunun ayrımını yapmamız gerekiyor. Rakip olabiliriz ama birbirimize düşman değiliz. Diğer kulüplere de buradan sesleneceğim. Bir tanesi ben görmedim, bir tane rakibimiz ben dostumuz diyorum, ezeli rakibimiz neyse bir tanesi çıkıp da ‘Hayırlı olsun, ne sevindirici bir karar. Ne eziyetler çektiniz.’ dedi mi? Yakışıyor mu bu. Hadi sürecin başını bırak, şimdi her şey netleşti. Niye bir tepki yok. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Anlayan biri gelsin.
"İftira, resmi evrakta sahtecilik, daha ne olsun"
İki önemli suçun biri iftira, zincirleme iftira diğeri de resmi evrakta sahtecilikti. Bizim Fenerbahçemizin bunların bir terör örgütü mensubu olması falan ilgilendirmiyor. Tabi ki ilgilendiriyor ama bir sonraki süreç için bahsediyorum. İftira, resmi evrakta sahtecilik, daha ne olsun. Yazıyor işte anlattım, yayla tütününü de anlattım.” ifadelerini kullandı.
Suikast girişimi...
Son olarak 12 Mayıs’ta Ülker Stadı’nda yaşananlara ve takım otobüsünün kurşunlanması olaylarına da değinen Pekin, “Böyle bir şey var mı? Dünya’nın neresinde bir spor kulübünün futbol takımına suikast girişimi yapıldı ya. Böyle bir şey nerede olabilir, suikast girişimi, var mı buna itirazı olan? Yok. İlk başta taş, maş dediler. Taş, maş geldi hikayeleri. Taş falan geldiği yok. Atmış kurşunu, şoförümüz vuruldu. Şarampolden yuvarlanıp otobüs devrileydi içindeki herkes ölseydi, ne olacaktı? O da bir FETÖ operasyonudur, bana sorarsınız. FETÖ veya meto o da bir operasyon. Şans eseri iki tane kendini bilmez gencin av tüfeği ile yaptığı iş değil o. Peki o günden bugüne bunların failleri bulunamıyor. Nasıl bulunamıyor. Koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu. Bunlar nasıl bulunamıyormuş. Birisi bize bunu da anlatsın. Nasıl bulunamıyormuş?
"Biz de biber gazını yedik"
Ben merak ediyorum bunun bir izahatını öğrenelim. Hala fail arıyor. Yazık, bu bizim ülkemize, memleketimize yakışmıyor. Yazık, sonra yabancı yatırımcı niye gelmiyor, diyoruz. Gelir mi bunları okuyan, duyan. Olmaz. Diğeri, oradaki aktif polisler o maçtaki tamamına yakını FETÖ’cü çıktı. Hiçbir şey olmuyor, enteresan. Bunları üst üste koyunca kim diyebilir ki Fenerbahçe’ye tuzak kurulmadı. Bunlar birer tesadüftür. Öyle mi? Hepsi birbirlerini tamamlayan şeyler. Bir tanesi öldürmeye kalkıyor, bir tanesi hapse tıkmaya çalışıyor. Sonuçta bitirme gayretinde. O gün stat yanıyordu. Yangının içine daldı Ali Bey, o gün yönetimdeydi. Tutamadık, ben biliyorum. Biz de biber gazını yedik. Gözlerimiz, mözlerimiz maç seyretmeye, böyle maç mı olur. Futbol bu futbol. Eğlence sektörü, spor bu spor. Bu camiayla ne alıp veremediğiniz var. Düşün yakamızdan. Biz sporumuzu yapalım. Bu çok büyük, etkin ve güçlü sivil toplum kuruluşudur. Bunun tepkileri sert olur. Bunun canını yakmayın, bakın duvara çarptılar. Duvara çarptı, sekemedi de, yapıştı, aşağıya doğru düştü gitti. 3 Temmuz duvarı o" şeklinde konuştu.