FIFA'dan dikkat çeken Şenol Güneş analizi
Güneş’in dönüşü, Türkiye’ye dünya üçüncülüğü anılarını ve diriliş ümidini getirdi
* Şenol Güneş – 1 Haziran itibarıyla resmen Türkiye Milli Takımı Teknik Direktörü olacak
* 2002 Dünya Kupası’nda bronz madalyayı kazanmasının ardından ilk dönemi
* Endişe ile geçen son birkaç yılın ardından mart ayındaki galibiyetler umutları yeşertti
Türk taraftarlar için son birkaç yıl çok da olumlu geçmedi.
2016 UEFA Avrupa Şampiyonası’nda grubu 3. sırada bitirip turnuvadan elenen iki takımdan biri olan Türkiye (her ne kadar Hırvatistan ve İspanya ile aynı gruba düşmüş olsalar da), böylelikle dördüncü kez arka arkaya FIFA Dünya Kupası’na gitme şansını kaybetti. Daha sonra da Mircea Lucescu yönetiminde UEFA Uluslar Ligi’nde C Ligi’ne düştü.
Açık konuşmak gerekirse, 2002 Dünya Kupası’nda üçüncülüğün elde edildiği görkemli günler üzerinden 17 yıl geçmişti ve bu durum fazlasıyla hissediliyordu. Buna karşın, bazı taraftarları son dönemdeki nostaljik yaklaşımları nedeniyle hoş görmek gerek.
Beşiktaş ile olan 4 yıllık birlikteliğini sonlandırdıktan sonra, Mart ayında oynanan iki heyecan verici karşılaşmanın ardından Şenol Güneş, bir kez daha dizginleri eline alacak ve 2004’ten beri ayrı kaldığı A Milli Takım Teknik Direktörlüğü görevine resmen geri dönecek.
Şenol Güneş’in yedek kulübesine dönüşü, Türkiye’yi çok iyi şeylerin beklediğinin bir göstergesi, zira Arnavutluk ve Moldova karşısında afili galibiyetler aldılar. Şimdi de EURO 2020 eleme grubunda dünya şampiyonu Fransa ile başa baş gidiyorlar.
Türkiye için Fransa ve 2018 Dünya Kupası elemelerinden tanıdıkları İzlanda ile yapılacak maçlar daha ciddi sınavlar gibi gözüküyor. İyimser olmak için sebepleri var ve FIFA Sıralaması’ndaki 39’unculuktan daha da yukarıya tırmanmanın yolunu arıyorlar.
Anılardan daha fazlası
Güneş ile olan duygusal bağlantı ve bunun getirdiği saygıdan şüphe duyulamaz. FIFA Konfederasyonlar Kupası’nda da takımını üçüncülüğe ulaştıran Güneş, Türk Milli Takımı’nın en başarılı teknik direktörüdür. Ancak milli takıma dönüşünün sebepleri bu nostaljik bağlantıdan çok daha fazlasıdır.
Kulübedeki 30. yılını deviren 66 yaşındaki Güneş, kulüp takımı kariyerinin en iyi günlerini de son dönemde yaşadı. Beşiktaş ile arka arkaya kazandığı şampiyonluklar ile saygınlığını daha da yükseltti. Her ne kadar son iki sezonda herhangi bir kupa kazanamamış olsa da oyuncularından en iyi verimi alma konusunda uzman olduğu bilinen teknik adamın milli takımı rayına oturtacağı konusunda umutlar yüksek.
Dört yıllık sözleşmeye imza atan Güneş, şimdi kendisinin daha önce bu zorlu görevi bırakmasının ardından hiç gidilemeyen Dünya Kupası’na Türkiye’yi götürmeyi hedeflemiş durumda.
Filizlenen bir jenerasyon
Eski ile yeniyi harmanlamak bu takımın belirleyici özelliği olacağa benziyor. Ayrıca, çoğu zaman görüldüğü gibi Türk taraftarlar için yenilik daima heyecan verici oluyor.
Şimşek hızındaki Cengiz Ünder, bu yeni akımın tepesinde yer alıyor. Dikine oynamayı seven, sıra dışı biçimde ayaklarına hakim ve sert şutlar atabilen bir oyuncu. Sol ayağıyla kanatlardan taşıdığı toplar ile saf anlamıyla adeta patlayıcı bir güç. Sakatlığı nedeniyle Cengiz’in oynamadığı Güneş’in ilk maçlarında başarıya ulaşmış olmaları, Türkiye’yi bekleyen daha zorlu mücadeleler için umut verici bir gerçek.
Savunmada ise gerçek anlamda yeni seçenekler bulunuyor. Genç Ozan Kabak Bundesliga’da Stuttgart’ın ana unsurlarından biri oldu. Zeki Çelik (Lille) ve Merih Demiral (Sassuolo) ise performanslarıyla izleyenler üzerinde olumlu etki bıraktı. Geçtiğimiz yaz büyük bir bonservis bedeliyle Leicester City’e transfer olan Çağlar Söyüncü ise henüz ilk 11’de kendisine yer bulma gayreti içinde. İleri uçta ise Güneş’in Beşiktaş’tan öğrencisi olan Güven Yalçın’ın 18 dakikada hat-trick yapması çok konuşuldu.
Hocanın ilk kadrosunda bu isimlerin hepsinin seçilmiş olması, onları birbirine monte etme yönünde bir çaba olduğunu gösteriyor.
Mevcut deneyim
Güneş’in gelişi ilginç şekilde 2002’deki Dünya Kupası’nda yer alan son faal futbolcu olan Emre Belözoğlu’un ayrılışına rast geldi. Mart ayındaki maçlarla kadroya dönen 38 yaşındaki futbolcunun ayrılışı, Türk futbolunda bir dönemin kapanmasına yol açacak. Ama çokça deneyimi de miras olarak bırakacak. Beşiktaşlı deneyimli oyunculardan Burak Yılmaz hücumda, Gökhan Gönül ise savunmada varlıklarını hissettirecek. Milli takımdaki 10. yılını bitiren Fenerbahçeli Mehmet Topal da varlığıyla tecrübeli omurgayı oluşturuyor.
Takımda, Bu yıl Milan’da düzenli oynayan, 25 yaşından daha olgun bir futbol ortaya koyan duran top uzmanı Hakan Çalhanoğlu gibi futbolcular da var. Kaptanlık pazu bandını ilk kez kasım ayında takan oyuncu, yakın bir gelecekte takımın sol kanadında ilk tercih edilecek isimlerin arasında yer alıyor.