Flaş bir yazı! Aziz Yıldırım'ın inandırıcılığı...
1- Ben Aykut Kocaman’ı severim ama istediğimde de hem kızarım hem de gerekeni söylerim.
2- Ben Aykut Kocaman’ı severim ama benim için önemli olan Fenerbahçe’dir, gerisi teferruattır. Başarı da olsa başarısızlık da olsa gerekirse yine yollarım.
Ve sonuçta başkanın sarfettiği ‘sevgi’ kelimesi ne anlam ifade ediyor araştırmak lazım.. Sayın başkanı bilirim, kimsenin ardından iş çevirmez ve konuşmaz. Yapacağı bir şey varsa da ya da söyleyeceği bir şey; insanın yüzüne söyler…
Söylediklerini ‘değişim’ adı altında örtbas edeceğine, ‘Ben o zaman böyle bir laf ettim, şimdi sizlerin karşısında geri alıyorum’ dese daha inandırıcı ve doğru olurdu. Böylece ileride yaşanabilecek sıkıntıların da önüne geçmiş olurdu.
BEŞİKTAŞ’I BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE
VALBUENA, Gomis, Belhanda derken yine tanınmış ve önemli bir isim daha geldi; Pepe... Beşiktaş için önemli bir transfer. Defanstaki en büyük sıkıntısını çözmüş görünüyor. Yaşına rağmen hala dinamik, kuvvetli ve iştahlı bir seviyede. Futbolcu özelliklerine de lafımız olmayacak türden bir isim. Ama Beşiktaş’ı bekleyen en büyük tehlke Pepe’nin saha içi davranışları... O davranışlar Beşiktaş’ı zaman zaman zor durumlara düşürecektir. Tabii yaşının verdiği olgunluğa ulaşmış ise o başka. Lakin ‘huylu huyundan vazgeçmez’ gerçeğini de göz ardı etmemek lazım.
G.SARAY BU YANLIŞIN FATURASINI ÖDER
FENERBAHÇE ve Beşiktaş nokta transferler yapma çabasında iken ve gerçekleştirirken Galatasaray hala transfer politikasında biraz geride kalmış gözüküyor. İhtiyaçtan çok istenilenin alınması yoluna gidilirse yine transfer planmasındaki yanlışlığın cezasını sezon içerinde çekeceklerini bilmeleri lazım. Eksik yerlere en iyisi olmasa bile, o bölgenin oyuncularının alınması da aslında işin basit ve en doğrusudur.
MAALESEF YİNE UNUTTUK
NE büyük iş yaptı Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımımız. Teknik heyetten sağlık ekibine, basketbolcusundan malzemecisine ve tabii ki yöneticilerine sonsuz teşekkürler. Son 3 yılın şampiyonunu yenerek namağlup Avrupa Şampiyonu olmayı başardılar. Fakat bir gün yazıldı, sonrasında unutuldu. Bizler elde edilen başarılara sınıf farkı koyarsak hiçbir yere gelemeyiz.
Yabancı bir sporcuyu havaalanında omuzlarda karşılarken, havada karşılamamız gerekenleri havaalanına indiklerinde bile karşılamıyorsak kendimizi sorgulamamız lazım. Bize bu mutluluğu yaşatanlar kendi öz evlatlarımız. Maalesef unutmamız ne acı… Böyle efsaneleşenleri bir günde unutmak yerine, aksine onları ölümsüzleştirmek için çabalamamız lazım ki işte o zaman gerçek sporsever, vefakar ve özünü hatırlayan bir toplum oluruz.
UEFA’YA SEÇİLEN 11 TÜRK
NE güzel oldu UEFA’nın değişik birim ve kademelerinde 11 temsilcimizin olması. Tabii ki hepimiz için gurur kaynağı oldular. Bu işlerin lobi ile olduğunun yeni farkına varan bir ülke olarak ümit ediyoruz ki, Türk futbolunu en iyi şekilde temsil edecek ve kulüplerimizin haklarını en iyi şekilde savunacaklardır. İşin üzücü tek noktası oraya da futbolla alakalı birinin tavsiye edilmemesi. Ee ne yapalım, içeride öyle değiliz ki dışarıya verelim!.. (Hürriyet)