FOOTBALL LEAKS DOSYASI (1) - Gizemli "John" kim ve neden bu işe girdi?
Tüm dünyada fırtınalar koparan Football Leaks belgeleri artık Ajansspor'da. Bu işin arkasındaki John kim? Neden bu işe girdi? İşte tüm detaylar...
Gizemli John’un hayatı! Bir menajer mi yoksa eski bir FIFA çalışanı mı?
Football Leaks belgeleri günümüzün en çok merak uyandıran konularının başında geliyor. Bunda paylaşılan belgelerin çarpıcılığı bir kenara bu işin arkasında kimin ya da kimlerin olduğunun bilinmemesinin de önemli bir payı var.
Bu belgeleri paylaşan kişi kendini “John” olarak tanıtıyor. Elbette gerçek ismi bu değil. Aslen Lisbon doğumlu bir Portekizli. 2016’da Der Spiegel’den Rafael Buschmann’la bir Doğu Avrupa şehrinde bir araya geliyor. Bu buluşmadan onun hayatına dair öğrendiklerimiz beş dil bildiği ve iki yeni dili de öğrenme (biri Rusça) aşamasında olduğu. Ayrıca alkolik ve gece barlara takılmayı seviyor. Tam bir futbol fanatiği. O dönem Bundesliga 2’de oynayan bir takım hakkında konuşurlarken John o takımın 90’lı yıllarda yaptığı bir maçtaki ilk 11’ini ezberden söylemiş. Favori futbolcusunun Cristiano Ronaldo olduğunu öğreniyoruz ancak bu sevgisi onunla ilgili bazı belgeleri paylaşmasına engel olmamış.
Bir süredir Portekiz futbolundaki bazı transferlerin usulüne uygun yapılmadığından şüphelenen John, 2015 yazındaki transferlerle birlikte harekete geçmeye karar vermiş. O dönem özellikle Porto ve Sporting CP’nin fon şirketleri ve menajerlerle girdikleri kirli ilişkileri, futbolcuların neredeyse hepsinin vergi kaçırması gibi konuları belgeleriyle ortaya çıkarmaya karar vermiş. Hatta bu yüzden kendisinin bir Benfica taraftarı olduğu bile iddia edilmişti. Bunda gerçeklik payı var mı bilinmez ancak 2017’de başka bir blogda Benfica’nın ligi ve federasyonu etkilemek için yaptıkları ve hatta hakem atamaları üzerinde kontrol sahibi olmak için verdiği mücadele belgeleriyle paylaşıldı.
Gizemli John’un bir menajer mi yoksa avukat mı ya da FIFA veya UEFA’nın eski bir çalışanı mı olduğu bilinmiyor. Paylaştığı bunca belgeden sonra can güvenliği de oldukça tehlikede. Bu yüzden iki geceden fazla aynı yerde kalmayı tercih etmiyor. Ayrıca telefonunda bir yazılım yüklü ve bu sayede GPS koordinatları Kuzey Kutbu’nda bir yeri gösteriyor.
“Bizler hacker değiliz, sadece...”
Peki John tüm bu belgeleri nasıl elde etti? Bir bilgisayar korsanı mı? Yoksa birileri ona bu belgeleri sızdırıyor mu?
John, Der Spiegel’e verdiği röportajda hacker olmadığını söylerken bu işi tek başına yapmadığının da vurgusunu yapıyor: “Her zaman söylediğimiz gibi, bizler hacker değiliz. Sadece ilişki ağımız oldukça iyi. Hatta bazı kaynaklarımız kendilerinin bizim adımıza çalıştığını bile bilmiyor.”
Tartışılan bir başka konu da belgelerin gerçek mi yoksa sahte mi olduğu. Şu ana kadar yaşanan birçok olayda belgelerin sahteliğine dair herhangi bir emare bulunamadı. Hatta yerel otoriteler bu sızmalar sonrası harekete geçerek mevzu bahis kişi, kurum ya da kuruluşlarla ilgili soruşturmalar başlattı, cezalar verdi.
Ve Football Leaks belgeleri önemli medya kuruluşlarıyla paylaşılır!
Peki kendi ve bilmediğimiz başka ekip arkadaşlarıyla bu yola giren John neden daha sonra belgeleri başka medya kuruluşlarıyla paylaşmaya başladı?
Elbette 2016 sonbaharında paylaşılan belgeler önemli bir kesimi rahatsız etti. Suç duyurularında bulunuldu, siteye erişimin engellenmesi talep edildi. Ki site iki defa da kapatıldı. Bunun önüne geçmek isteyen John, Der Spiegel ile anlaşma yoluna gitti ve belgeleri onlarla paylaşmaya başladı. Ancak Der Spiegel ekibi 1.9 terabytelik belgelerle tek başına başa çıkamazdı. Çözüm yolunu belgeleri 2015’te tohumları atılan European Investigative Collaborations (EIC) oluşumuyla paylaşarak buldular. Aralarında Mediapart (Fransa), Politiken (Danimarka), Le Soir (Belçika), Der Spiegel (Almanya), NRC (Hollanda), L’Espresso (italya), Expresso (Portekiz), Nacional (Hırvatistan), Reuters (İngiltere), VG (Norveç) ve Türkçe kaynak olarak da The Black Sea’nin (https://theblacksea.eu/) bulunduğu medya kuruluşları şifreli bir Internet platformu üzerinden belgeleri birbiriyle paylaşma yoluna gittiler. Örneğin Yıldırım Demirören’in Beşiktaş başkanlığı görevini yürüttüğü dönemde yapılan transferlerle ilgili belgeler The Black Sea’nin Internet adresinden Türkçe ve İngilizce olarak paylaşıldı.
John deşifre mi oldu?
Football Leaks belgelerinin ilk paylaşımından birkaç ay sonra John’un kimliğiyle ilgili önemli bir iddia ortaya atıldı. Buna göre John aslında Rui Pinto adında bir Portekiz vatandaşıydı ve 2012’den bu yana Budapeşte’de yaşıyordu. Der Spiegel’den Buschmann’la buluşmasını bir Doğu Avrupa şehrinde gerçekleştirmesi, teknoloji ve bilgisayar mühendisliği alanında uzmanlaşmış olması iddiaları güçlendirse de bu, henüz kesin olarak doğrulanmış değil.
Macaristan polisi ve hatta Interpol, Rui Pinto için soruşturma başlatmış ancak bundan sonuç çıkmamıştı. Pinto da bir internet sitesine verdiği röportajda kesinlikle Football Leaks’le bir bağı olmadığını paylaşmıştı.
Rui Pinto adı ilk olarak 2013’te Caledonian Bank’ı hackleyip 230 bin sterlini kendi hesabına aktarırken yakalanmasıyla duyulmuştu. O dönem tutuklanmış ve hapsi boylamıştı.
Pinto’nun babası ise bu sene Portekiz basınına verdiği röportajda oğlunun Portekiz’e dönmeye korktuğunu açıkladı: “Şu anda suçlandığı şeyleri yapacak bir bilgisayar yeteneği olduğunu düşünmüyorum. Bunda uzman değil. Orada freelance bilgisayarcı olarak çalıştığını zannediyorum. Portekiz Adli Polis Birimi, Football Leaks başladığı dönemde oğlum için ‘Eğer Portekiz’e dönerse tutuklanır’ demişti. Oğlum dönmeye korkuyor.”
Football Leaks o dönem çıkan bu iddialar için sitesinden bir açıklama yapmış, özetle Rui Pinto’nun kendileri olmadığını ve bütün mafyaya karşı savaşmaya devam edeceklerini bildirmişti.
John’dan futbolseverlere mesaj var!
Ünlü bir menajerin bütün belgeler için kendisine 650 bin euro teklif ettiği John gittiği yere kadar gitmek istiyor:
“Belgeler gelmeye devam ettikçe ben de devam edeceğim. Eğer kendimi satarsam oradaki insanlardan hiçbir farkım kalmaz.”
Futbolun Robin Hood’unun dünya genelindeki taraftarlara da bir mesajı var:
“Taraftarın; aldığı her biletle, her formayla ve televizyon aboneliğiyle sadece kendine çalışan, yozlaşmış bir sistemi beslediğini anlaması gerek.”
(Mert Elam / Ajansspor)
************