Futbol Aklı Tutulması
UEFA Avrupa Ligi'nde AZ Alkmaar'a konuk olan Fenerbahçe, maçı 3-1 kaybetti. Ajansspor yazarı Ferhan Yıldız, maç sonunu kaleme aldı. İşte tüm detaylar.
İdeal on bir kavramı Mourinho’nun kafasında yok. Belirli bir oyuncu grubuyla oynuyor ve maça göre karar veriyor. Bu teknik adamın profesyonel anlayışı böyle ve bunu değiştirmek mümkün değil. Fenerbahçe’nin sezon başında hayal ettiğimiz ideal savunma kurgusu hem hız hem de dayanıklılık noktasında rakiplerine çok fırsat tanımayacak bir yapıydı. Tandemde Djiku-Becao kanatlarda Osayi ve Jayden potansiyel olarak üstün ve heyecan verici bir geri dörtlü dizilişiydi. Djiku’nun kısa süreli, Osterwolde’nin de uzun süreli sakatlığı bu tabloyu yerle yeksan etti ve ne yazık ki teknik ekip, mevcut kadro ve UEFA’ya bildirilen liste içerisinde doğru çözümleri bulamıyor.
Bana göre Çağlar ve Mert ikilisi yeterince şans buldu. Bu ikilinin kalibresi Fenerbahçe savunma hattını tutacak ölçüde değil. Bu kadar geçirgen bir bekle ve bu kadar hamle zamanlaması sorunlu bir stoperle, Avrupa’da ilerleyemez, Türkiye liginde de başarılı olamazsınız. Olmaz. Eşyanın tabiatına, bu basit oyunun matematiğine aykırıdır. Çağlar’ın stoper olduğu bir takımda, savunmada asla ofsayt taktiği kullanamazsınız.
Fenerbahçe’de dün sahada bir tane futbol aklı vardı. Dusan Tadic. Nefesi yettiği ölçüde, kilit paslar attı, Dzeko ve Osayi Samuel’i defansın arkasına kaçırarak AZ takımını zor durumda bıraktığı dakikalar oldu. Tadic noktasında da bir bayrak kaldırmak gerekiyor. Çizgi oyuncusundan sprinter olmasını bekleriz. Dünya futbolunun normali, genel kabul görmüş ilkesi budur. İleriye doğru atılan toplara yer yer patlayıcı bir enerjiyle koşar kanat oyuncusu. Adı üstünde kanat. Uçurur.
Tadic kendisi gibi kariyerinin son dönemlerini oynayan Dries Mertens pozisyonunda pekâlâ kullanılabilir. Oyun aklı ve saha görüşü buna müsaittir. Tadic’i çizgide kullanmak, Fenerbahçe takımının futbol aklını ve üretkenlik olasılıklarını sekteye uğrattığı gibi, bu maçta sakatlıktan dolayı kadroya giremeyen İrfan Can gibi başka bir futbol aklının kullanım alanını da kısıtlıyor.
Dünkü maçın beni en çok düşündüren görüntüsü, AZ takımının kalecisinin ve savunmamızı kanattan göbeğe doğru delerek golü atan oyuncusunun yüz ifadeleriydi. Ergenlikten, ilk gençliğe doğru yeni adım atmış çocuksu suratlı oyuncular karşısında tutunamadı Fenerbahçe takımı. Trabzon maçındaki güçlü reaksiyondan sonra, bize izletilen bu düşüklük, Fenerbahçe’de yönetim-teknik ekip ve oyuncu arasında kuvvetli bir bağının olmadığını da gösteriyor. Takımımız, çikolatalı motivasyon pastasının üstüne çileği koyamadı.
Fenerbahçe ligin ikinci yarısına kadar, Galatasaray’la puan farkını iki maç seviyesinde tutar ve ara transferde doğru atımları atarsa, sezon sonu ipi göğüslemek için %10 şansımız olabilir. Aksi takdirde camiaya “Size öyle bir kadro kuracağım ki şampiyonluk sözü vermemize gerek kalmayacak” diyen Ali Koç başkanlığında bir hüsran senesi daha mukadder görünüyor.