TFF'nin Yeni Başkanı Kim Olacak? Yeni Aday....
TFF Başkanlığı için gözler siyasette! Futbola, Cumhurbaşkanı Danışmanı Hidayet Türkoğlu'na kaybedeceğini bile bile aday olan Erman Kunter gibisi lazım.
TFF Başkanlığı için adı geçen isimlerin çoğu daha önce de ortaya atılanlar. Servet Yardımcı, Göksel Gümüşdağ, Mehmet Baykan, Hamit Altıntop, Ahmet Nur Çebi, Ahmet Ağaoğlu vs...
Ancak hangi isim ortaya atılırsa atılsın kulislerdeki sohbetler cümleler "Yukarısı ne derse o olur" cümlesiyle bitiyor. 'Yukarı'dan kasıt elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
TFF özerkliği sizlere ömür!
Son yıllarda olan biten bu cümleyi elbet kurduruyor. Artık kimse TFF'nin özerk olması gerektiği konusunda endişe duymuyor. "Ama TFF özerk, statüsü var. UEFA ve FIFA siyaset karıştırılmasına karşı" gibi itirazlara muhataplarınız gülüp geçiyor. Çünkü esas olan, fiili durum. TFF'nin özerkliği anlayacağınız sizlere ömür.
Yukarı'dan beklenen 'kurtarıcı'
Yıllardır çözüm üretmesi beklenenler, özünde sorunları üretenler aynı zamanda. TFF yöneticisi olarak veya kulüp başkanı olarak sistemi bozan bu kişiler, bir bakıyorsunuz 'kurtarıcı' olarak da karşımıza çıkıyorlar. 'Yukarı'nın seçtiği Nihat Özdemir'in yerine de 'Yukarı'nın onay vereceği bir isim gelecek. 'Yukarı'nın onay vermedikleri de onay verilenle aynı cenahtan. Seçim bir nevi 'kardeşler' arasında yapılıyor.
Parti içindeki hizipler gibiler
İsmi geçen aday adaylarına bakıldığında içlerinde farklı bir vizyona sahip kimse yok. Parti içi hizip gibiler. Yıldırım Demirören nasıl yönetemediyse, Nihat Özdemir de öyle yönetemedi. Gelecek olan da yönetemeyecek. Çünkü iradesi olmayacak. Diğer 'kıskanç kardeşler' onu hep paçasından çekecek.
Özdemir iktidardı ama muktedir değildi
"Başkanın iradesi yok" dedim. Mesela Nihat Özdemir, ne yönetim kurulunu yüzde 100 kendi seçti ne de TFF'deki profesyonel kadroları. Elbet kurumsal devamlılık esastır. Ama kurumda yıllardır çalışan ve birçok kez tartışma konusu olan kişilere dokunamadı. Nihat Özdemir iktidardı ama muktedir değildi.
Misal Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, "TFF içinde birilerinin komisyon aldığı ortaya çıkarsa şaşırmam" dedi. Başta Özdemir olmak üzere herkes kafasını kuma gömdü.
Genel sekreterden sevmediğine ambargo
Bir çarpıcı örnek... Genel sekreter idari işlerden sorumlu en önemli isimdir TFF'de. Yıllardır bu görevi yürüten kişi Kadir Kardaş. Demirören'den bu yana genel sekreterlik koltuğunda. TFF'nin profesyonel işleyişinin mükemmel olduğunu kimse iddia edemez.
Örneğin ben bugün, F.F. Medya İletişim Sorumlusu'na bir konuda bilgi almak için soru sorsam yanıt alamam. İletişim sorumlusunu geçtim, genel sekreter de cevap vermez. Elbet bu bana özel bir tutum da olabilir. Çünkü ben bir iddia için haber yapmadan önce TFF'nin de görüşünü almak istemişimdir ama bu rahatsızlık yaratmştır! Oysaki tersini yaptığımda cevapsız bırakılmam lazım, değil mi?
Herkes değişiyor genel sekreter duruyor
Genel sekreter TFF Yayın İhalesi Komisyonu gibi kritik birimlerde de görev alıyor. İhale sürecinin başından beri nasıl bir hal aldığı ortada. Başkanlar değişiyor, yönetim kurulu üyeleri değişiyor, Milli Takım teknik heyetleri değişiyor ama genel sekretere hep orada! Başarıdan pay alıyor, başarısızlığa ise ortak olmuyor!
Doğal iktidar-muhalefet ikilemi lazım
Evet, aynı profiller arasından TFF'ye başkan arıyoruz! Aramıyoruz da, tahmin ediyoruz: "Yukarı şunu seçer bence" (!) Bütün mesele bu işte! İktidar-muhalefet dengesinin bozulmuş olması. Bugünkü veya yarınki TFF yönetimi iktidara yakın olabilir. Ancak, onun muhalefetinin de aynı çevreden olması büyük sorun. Doğal iktidar-muhalefet ikillemine izin verilmedikçe TFF'de ve ona bağlı olarak futbol ortamında düzelme mümkün değil.
Delegeler özgür oy vermiyor
300 delegenin 60 imzasını alamayan TFF Başkanlığı için aday olamıyor. Bugün mevcut futbol düzeni dışında bir ismin 60 imza bulması çok zor. Çünkü delegeler kendi çıkarlarını düşünüyor. Özellikle alt ligler parasal bağımlılık nedeniyle çıkıntılık yapamıyor. Kimse 'kara ördek' olup, bedel ödemek istemiyor. İmza vermeye çekiniyor, korkuyor. Özgürce oy kullanamıyorlar. O zaman bu düzenin tüm külfetlerine de müstehaktırlar.
Adaylık için 60 imza bulamasa da
Bu antidemokratik ortama rağmen; 60 imza bulma ihtimali olmasa dahi, bu köhneleşmiş, bu liyakatsız düzene karşı ortaya çıkması lazım. Aday adayı olmak da bir adımdır. Oturup, 'hizipçi kardeşler'den kimin seçileceği yönünde tahmin yapıp, sonra da seçilenin siyasetin adamı olduğunu söylemek artık bir işe yaramıyor. Sözü olan, elini kaldırsın!
Hizipçi kardeşlere karşı Don Kişot
Örnek mi istiyorsunuz? Uzağa gitmeyin. Yakın zamandaki Türkiye Basketbol Federasyonu'nun (TBF) seçimlerine bakın. Üç aday çıktı. İkisi 'hizipçi kardeşler'dendi, birisi Don Kişot! O Don Kişot, Erman Kunter'di.
Bir yanda seçimlere Cumhurbaşkanı Başdanışmanı unvanıyla giren mevcut başkan Hidayet Türkoğlu, diğer yanda bir önceki dönemin başkanı Harun Erdenay... Türkoğlu da Erdenay da mevcut siyasetin desteğine sahipti. Çıkıntı olan Kunter'di. Evet kazanma ihtimali yoktu. Çünkü kongrenin ne yazık ki önceden kimin, kime oy vereceğini belli eden bir matematiği vardı.
Ya çıkın ya da artık susun
Yine de Erman Kunter aday oldu. Samuel Beckett'in meşhur "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil" sözünü ete kemiğe büründürürcesine çıktı, aday oldu. Başkan olması kadar değerli bir adaylıktı Kunter'inki.
Futbolun da bir Erman Kunter'e ihtiyacı var. Yıllardır şikâyet etmekten, herkesin gördüğünü bir kez daha göstermekten başka bir şey yapmayanlar, varsa sözünüz kaybetseniz dahi çıkın Erman Kunter gibi aday olun. Yoksa, susun.