Futbol özerklik istiyor!
Şimdi TFF seçimleri gündemde. Yeniden aday Yıldırım Demirören'in karşısına çıkan Haluk Ulusoy ve Erdal Alkış dışında son bomba Duygun Yarsuvat oldu! Ancak bu yeterli değil.
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın biz en çok demokrasi mücadelesi veren ve özerkliği isteyen ama nedense tastamam kullanamayan sıkıntılı bir ülke olduk bugüne dek...
Her dönem, birtakım sağlıksız müdahale ve senaryoları da demokrasi için yaptığımızı söyledik! Bunu Cumhuriyetin ilk yıllarında zorunlu, daha sonra çeşitli süreçlerde siyasi ve dönemin kuralı olarak yaşadık.
Benim bunu irdeleme merakım yok. Ama biliyorum ki esas sorun kurallardan önce insanımızın anlık karar dönüşümü ve bir türlü istikrar ortamı içinde samimi olarak, "evet ben seçtim ve beğeniyorum" diyerek seçtiğine sahip olmamasıdır. Her sabah yataktan kalktığında yeni bir güneş görmediğimiz küremizde bizler kendi seçtiğimizi, kararlı sahiplenmediğimiz tuhaflıklarla karşılayabiliyoruz! Eğer yasal sorun yoksa, seçim adil ise seçtiğimiz adayı sahiplenmek etiktir. En tipik örneğini FIFA başkanının seçimden 24 saat sonra istifa etmesi ile yaşayan dünya futbolu içinde biz de varız. İnsanın aklına zorunlu olarak tutuklamalar ve uzantıları "Futbolun neresindeyiz?" sorusunu getiriyor.
Genelde yabancısı olmadığım ama asla tasvip etmediğim ahbap-çavuş ilişkileri ve bizden-sizden çalışmaları ile spordaki kurumsal yapıların seçim faaliyetlerini çok kalitesiz ve basit bulduğumu söylemek isterim. O kadar şaşırtıcı ve hak etmediğimiz sonuçlara boyun eğdik ki, bu sadece futbolumuzu geride bıraktı göz göre göre! Hani derler ya "Haticeye değil, netice bak!" diye. Sebep-sonuç ilişkileri hep unutulduğu için kişilere indirgenen futbol gerçeği öksüz ve bize özgü bir yapıya zorlanmıştır!
Yaz sıcağında yine kızışan ruhsal yapımızın yarışmacı inadına teslim olup mantığımızı kenara koymazsak olması gereken transfer ve seçimleri yaşamaya devam edeceğiz. Önümüzde futbolda karnemiz duruyor. Artık dördüncü torbaya düştük, birinci torbadan gelerek. Bu bizim için büyük bir ayıptır aslında.. Bu kadar futbol düşkünü bir ülke kendi öz yeteneklerini ihmal edip ancak bu kadar başarısız olabilirdi! Yıllar önce Dünya üçüncüsü olduğumuzda ve Galatasaray'ın UEFA Kupasını aldığında en büyük sorunun bulunduğumuz başarılı yerde kalmanın zorluğunu işaret etmiştim,. Aslında arşivlerde kalan bu hatırlatmam hiç de önemsenmedi ve herkes kendine oynadı. Her işimizde olduğu gibi dibe vurunca aklımız başımıza gelecekti! Şimdi oradayız ama yine de yeterli uyarıyı almamış gibiyiz!
Şimdi TFF seçimleri gündemde. Yeniden aday Yıldırım Demirören'in karşısına çıkan Haluk Ulusoy ve Erdal Alkış dışında son bomba Duygun Yarsuvat oldu! Ancak bu yeterli değil. Çünkü en az 59 destek aday imzası şart. Demirören 295 oy sahibi kişinin 240'nın sözünü aldığını söyledi. Bir aday iki kişiye destek veremeyeceğine göre o zaman adayların sayısal olarak 59 oyu bularak seçime katılmaları şartı geçerlidir. Yıldırımın açıklamasına göre hesaplar tutmaz! Geçmişte taban birlikleri daha fazla oy hakkı olduğundan seçimi etkiliyorlardı. Şimdi artık bu durum yok.
PFD 1, Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu 10, hakem camiası 5 ve en çok A milli olan futbolculardan 5 oy alınacağı varsayımı seçimin sonucunu etkilemeyebilir. Süper Lig'in 7 şer oydan 126, PTT 1. Lig'in 2'şer oydan 36 ve 3. Lig kulüplerinin 54 oy sahibi oldukları gerçeğine dayalı olarak, Kulüpler Birliği'nin aldığı karara uyulursa başkan belli gibi olur!
Ancak yine de her an bu gerçek değişebilecek umudu olanlar gerekli temasları yapmadan aday olmayacaklardır. Ama seçime giderken yine de bazı adayların oy kazanmasalar da ortamı değiştirecek hareketleri ve aday olmaları doğaldır. Önceki yıllarda seçimlerin nasıl geçtiğini bir kez daha hatırlarsak hiç de mutlu olmayız! Umudum bu kez net bir seçim yapılacak ve hak eden kazanacaktır.
***
Son olarak yadırgadığım bir düşünceyi de burada hatırlatmak isterim. Demirören, sayın Fatih Terim'e yöneticilik teklifinde bulunurken O'nun teknik adam olarak bu durumu kabul etmesi halinde yasa gereği; yeniden dönüş yapıp teknik adam olamayacağını düşünmemiş olacak! Terim, kim ne derse desin şu anda bizlere teknik adam olarak daha yararlıdır. Bu anlamda yılların emeğini bir anda kenara koyamaz. Bu teklifin içinde Terim açısından "yeter!" veya yönetenler gözüyle de kibarca "Tamam" demek mi yatıyor, doğrusu benim için şüphe götürür bir evham!
Bekle gör derler! Bizler de yeni oluşumu ve seçilecek federasyonu bekliyoruz. Daha sonra neler olacağını da hep birlikte göreceğiz.
***
Satırlarıma son verirken tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum. Siyasi hayatımızda bizler için önemli yeri olan eski Cumhurbaşkanımız sayın Süleyman Demirel'e rahmet dilerim.. O benim için İslamköy'den çıkan bir gencin, devletin en büyük makamına fırtınalı, darbeli, yasaklı siyasi hayatına karşın yeniden gelmesi adına önemli bir değerdir. Ruhu şad olsun!