Futbolun basit ve sade sorunu
A Milli takımın Ukrayna maçında mağlup olması, futbol anlayışımızın yeniden gözden geçirilmesine neden oldu.
Ne var ki, futbol anlayışı ya da ortadaki çarpık yapı, bir sonuçla hatırlanıp konuşulacak kadar hafife alınacak bir konu değil.
Futbol sonuca endeksli bir oyundur; sonuç alınınca her şey tolere edilir; eksikler görülmez; fakat sonuçlar iyiyken de sorunları gören ve üstüne giden anlayış asıl başarı olan sürekliliği yakalar.
Avrupa şampiyonasına süper üçüncü olarak gitmemiz bir başarı değildi; başarısızlığın itiraf edilemeyen biçimiydi. Ülke olarak maalesef bu gerçeği ıskalayarak, "Biz bitti demeden bitmez" sloganının arkasına sığındık. Sonrası mâlum... hüsran.
Elbette ki ülke yapısına uygun bir sistematik geliştirerek, oyuncu üreten bir yapıya kavuşmalıyız. Bunun kurumlarını oluşturmak gerekir. Ayrıca sistemi kurmak yetmez, bunu sürekli hâle getirecek yöneticileri de yetiştirmek gerekiyor.
Almanlar Euro 2000'de grup aşamasında, 1 puanda kalıp şampiyonaya veda edince, bir yeniden yapılandırma harekâtına başladı. 121 yetenek arama merkezi kurdu. Bunların her biri genç yeteneklere en fazla 25 km. uzaklıktaydı. Daha da önemlisi bu kurguyu başarıya taşıyacak, iyi yetişmiş antrenör ve yönetici kadrosu oluşturuldu.
Son Konfederasyonlar Kupası'nda da görüldü ki, dünya şampiyonu olan Almanlar jenerasyon değişse bile başarıda sürekliliği elde ediyorlar; çünkü sistemleri iyi işliyor ve her açıdan sağlam futbolcular üretiyorlar.
Daha da önemlisi disiplinli davranıyor ve kurala sâdık kalıyorlar.
Hukuk ve kurallar sizi, toplumsal düzeni ve yaptığınız işi güvende tutmak için vardır. O yüzden eksiksiz uygulanması hayati önemdedir.
Almanlar, kurala ve sisteme olan disiplinli bağlılığıyla başarı elde ederken, bizim başarısızlığımız bunun zıttı bir pratikte olmamızdan ileri geliyor.
Futbolda gerçekten çok büyük paralar var; bunun bölüşümü de bir kurallar bütününde hareket etmeyi gerektiriyor.
İstisnaî örnekleri bir kenara bırakırsak, futbolun içindekiler sadece kendi bireysel çıkarlarından sorumlu hissediyorlar kendilerini; futbolumuzun akîbeti onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Kazanç hırsı ve bireysel çıkarlardan kaynaklanan böyle bir çatışma ortamında ne bir sistem kurabilir ne de oyuncu üretebilirsiniz. Kurduğunuz da çabuk yıkılmaya mahkum, aldatmacadan ibaret yapılardır.
Aslında sorun bu kadar basit ve sadedir.