Galatasaray, Abdullah Avcı ile görüşüyor!
İyi başkan, hakim başkan, “Ben otoriter bir başkanım” diyen değildir. Hatırlatma ihtiyacı hisseden kişi iyi değildir. Güç bende demez. Dolayısıyla Igor Tudor hikaye anlatıyor. Geldiği günden itibaren ne yaptığına, neyi değiştirdiğine baktığımızda muktedir bir pozisyonda olmadığını görüyoruz. Disiplinli bir takım yapmaya çalışıyordu. Bazı oyuncuları takımdan kesmeye çalıştı, ondan sonra çift antrenman yaptırmak istedi. Ağırlığının ne olduğunu gördük. Şenol Güneş’in Beşiktaş’ta, Abdullah Avcı’nın Başakşehir’de, Obradovic’in Fenerbahçe’deki ağırlığını görüyoruz. O ağırlık, gidecek olmasına rağmen Advocaat’ta bile var. O da aynı kefeye koyulabilir. Fakat ; çok iyi bir referans olmadığı için onu ayırıyorum. Bize okuldayken, “Aşağıdakilerden hangisi diğerlerinden farklıdır?” diye soru sorarlardı. Biz bu sorulardan çok çözdük. Şenol Güneş’e, Abdullah Avcı’ya, Tudor’a sorulduğu gibi sorular sorulmuyor. Tudor ise cevap vermek zorunda kalıyor. “İstemediğim oyuncuyu aldırtmam” diyor. Sen zaten iyi bir teknik adam olsan bunlara güler geçersin.
Dursun Özbek, Abdullah Avcı ile görüşüyor. Abdullah Avcı’yı ikna etmeye çalışıyor. Ederse herkes görecek. Eğer ikna olmazsa böyle bir görüşme olmamış gibi lanse edilecek. Fenerbahçe, Roberto Carlos’u 25 defa yalanlamıştı. Ama bir gün Roberto Carlos Fenerbahçe’de diye ilan edildi. Bu tür yalanlamaların, yüzde 90’ı yalan. Bu yalanlamalar adetten yalanlamalar. Gerçekleştiğinde ne oluyor? Dursun Özbek, Abdullah Avcı’yı ikna etmeye çalışıyor. Herkesin kendi fikri var. Fakat; Abdullah Avcı’nın yanında Igor Tudor asistan kalır. Tudor, Avcı’nın yardımcılığını yapıp bu işi öğrenebilir. Parasal sorunlar yaşanacağını sanmıyorum. Ancak makul bir bütçe isteyecektir. İki defa üst üste şampiyon olmuş bir Beşiktaş’la yarışacak ve baskı altında olacak.
Igor Tudor, tecrübesiz. Aman bu pozisyona sahip olayım derken de duruş sergileyemiyor. Bu futbolcuları kadroya almıyorum diyor, daha sonra alıyor. Bruma’yı çağırıyor gelmiyor sonra oyundan alıyor. Sneijder nerede diye soruyor, tuvalette diyorlar. Böyle dağınık bir görüntüsü var. Taraftar Abdullah Avcı’yı ister. Abdullah hocayı ikna edebilecekler mi? Ederlerse büyük başarı. Igor Tudor’un yanında Abdullah Avcı 2-3 gömlek büyüktür. Dursun Özbek ve ekibi futboldan elini ne kadar çekecek göreceğiz. Eğer Abdullah Avcı ile anlaşma sağlanabilirse zaten açıklayacaklar. Ama olmazsa görüşmedik diyecekler.
Tudor’un açıklamaları forma lansmanında yapması doğru bir hareket. Bu saçma açıklamaları, bundan iyi bir ortamda yapamaz. Igor Tudor’un açıklamaları daha düzgün duruyor. Galatasaray taraftarları yeni formadan memnun değil. Bu parçalı forma, Galatasaray’ın bir klasiği. Fenerbahçe’nin çubuklu forması gibi. Çubuklu forma ve parçalı forma klasiktir. Bunlarla çok fazla oynanmaz. Biraz daha modernleştirebilirsin, tasarımla ilgili oynamalar yaparsın. Ama çubuklu ve parçalı formada çok fazla oynanma yapılmasını doğru bulmuyorum. Bir şeyi farklılaştıracağız diye çakma Hırvat forması gibi hisler uyandıran forma tasarımı uygun değil. Bu yönetime yakışıyor ama Galatasaray’a yakışmıyor. Normalde Galatasaray’ın parçalı forması hangi çağda giyersen giy, yakışır. Tudor’un yaptığı açıklamaların da forma tanıtımında olması iyi olmuş.
Galatasaray yönetimi hiçbir şey öğrenememiş. Büyük kulüp, lansmanı daha erken yapar demek doğru değil. Bence mümkün olduğu kadar geç yazmaları lazım. Bir hikaye yazmaları lazım. Transfer döneminden de bir beklentisi yok taraftarların. Biz size beklemediğiniz kadar iddialı bir takım kuracağız, belki bir sürpriz yapacağız, heyecan yaratacağız deyip arkadan forma lansmanı yapsan doğru bir hamle yapmış olursun. Ligde, kupada, Avrupa’da yoksun. Mayıs’ta neyin lansmanını yapıyorsun? Bu formayı görüp de kaç kişi formayı alacak? Muslera’nın formasını alırlar. Sneijder’i mi alacaklar, Bruma’yı mı alacaklar? Kalıp kalmayacakları belli olmayan futbolcuların formasını mı alacaklar? Beşiktaş, lansmanı yapsa anlarım. Şampiyon olacaklar, bir hikaye yazdılar. Onu anlarım. Türkiye’de Süper Lig seviyesinde hiçbir takımın acelesi yok. Önce bir hikaye yazın, sonra forma lansmanı yapın. Forma lansman tarihiyle PSG, Manchester City olunmaz.
Ben Fenerbahçe’nin borcuyla ilgili 2006 yılında konuştuğumda cevap vermediler. Gazeteler çarşaf çarşaf yazıyor. Borç konusunda haklı oldukları yanlar var mı var. Nedir bu ; kur farkı. Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın durumu da aynı. Galatasaray’ın kronikleşmiş bir borç sarmalı var. Aslında kulüplerin birbirinden çok fazla farkı yok. Sabri, Mehmet Topal, Hasan Ali, Oğuzhan gibi oyunculara Euro veriyorlar. Niye Euro veriyorsun? Sponsor geliri Türk lirasına tarife ediliyor. Kulübün girdisi yerli, giderler ise yabancı para biriminden. Futbol kulüpleri her yıl zarar ediyor. Borcun üstüne faiz biniyor, kur farkı da olunca sıkıntı çıkıyor. Son 1-2 yılda Beşiktaş bu işi iyi yönetmeye başladı. Galatasaray da borcu azaltmak için uğraşıyor. Tablo iyiye gitmiyor. 4 büyüklerde borçlar var. Bütün kulüpler borç batağında.
Borçları halledebilmek için yapılacak şeyler var. UEFA’ya gideceksin, “Bu kur meselesinden dolayı bize bir ayrıcalık tanıyın” diyeceksin. UEFA’nın kabul etmek durumunda olacağı bir konu olduğunu düşünüyorum. Kurdan mütevellit bir marj tanımak gerek. UEFA tolerans tanıyabilir. Kısıtları biraz esnetecekler. Çünkü belirli kısıtlar var. Bonservis olarak aldığın parayı bile harcatmayabiliyorlar. Zaten sattığın oyunculardan gelen gelirin üstüne çıkartmıyorlar. Sermayeni güçlendir, borcu yapılandır diyorlar. İçeride ne yapabilirler? Devlet baba. Devlet baba bize yardım et. Borç yapılandırması konusunda hükümet talimat vermiş. Devletin adının geçtiği yerlerde borç yapılandırması yapılabiliyor. Daha uzun vadede borcu yapılandırmak amacı var. Böylece durumu daha iyi göstermek istiyorlar. UEFA’nın da kabul etmek durumunda kalacağı bir durum.
Amatör şubelere harcanan paralarla ilgili vergiden düşülmesi konusu var. Euroleague şampiyonu olan Fenerbahçe Basketbol Takımı zarar ediyor. Vergi affı dersek olmaz. Bu kamuoyu vicdanını yaralıyor. Hassasiyeti gözetmek zorundalar. Amatör branşlara yapılan yatırımları vergiden düşeceğiz deniliyor. Amatör branşlar, kamuoyuna bir hizmettir. Buralarda kulüplere destek olmak devletin görevidir dediğinde daha sempatik bir yaklaşım olabiliyor. Altyapı ve amatör şubeye harcanan para vergiden düşülebilirse bir avantaj oluşabilir. Bunların yapılması gerekiyor. Fakat ; bunlar kulüplere sadece nefes aldırır. Kurtarmaz. Ekonomik ve sportif olarak geri dönüşü olacak harcamalara özen gösterilmesi gerekiyor. Kulüpler doğru hamleler yapmalı. Böylece tünelin ucunda ışık görülebilir. 5-10 yıl içinde kulüplerimiz düzlüğe çıkabilirler. Fakat iyi bir planlama gerekiyor.
Arda Turan’ın gideceği haberi ne kadar doğrudur bilemiyorum. Gelecek teknik direktör Arda’yı Luis Enrique tutar mı, bilinmez. Arda’nın durumu Barcelona’da şaibeli. Orta 3’lünün birinci tercihi olamadı. Neymar yokken bazen oynadı. Başarılı da oldu ama yeterli görülmedi. İlk 11’in alternatifi olmadığı şeklinde eleştiriler var. Luis Enrique, Barcelona’nın tıkandığı anlarda değişiklik yapmıyordu. Aynı 11 ile sonuç almak istiyordu. İlk 11 ile kulübe arasında da zaten fark var. Hamle yaparak sizi güçlendiremem düşüncesindeydi Enrique… Arda, sosyal medyadan kızlara yürüyor. Teknik ve taktik olarak yazıyor. İşin esprisi bir tarafa… Çin istiyor, gitmiyor. İtalya’dan Inter ve İngiltere’den Arsenal istiyor deniliyor. Ayrılmak zorunda kalıyorsa, Premier Lig’i ve Londra’yı tercih ettiğinde iyi olabilir. Barcelona’dan ayrılmak büyük bir başarısızlık değildir. Premier Lig’de oynarsa mantıklı olur. Arsenal’de de oynar.
Arda, Atletico Madrid’de kendini çok geliştirdi. Fiziki anlamda gerilediğini düşünmüyorum. Bu saatten sonra kızlardan ziyade futbolu düşünürse iyi şeyler yapabilir. Diego Simeone, Arda’yı başkalaştırmıştı. Barcelona’da yeterli değildi. En iyi tercih Arsenal olabilir.
Forma satacaksan, üst düzey futbolcu, marka futbolcu getireceksin. Rakibi önlem almaya zorlayacaksın. Büyük takım olduğunu göstereceksin. Burası Türkiye. Takımın yıllık bir maliyeti var. Hangi noktaya çekebiliyorsun? Buna bakacaksın. Ne kadar satış yaptığına bakacaksın. Transfer edeceğim 3-4 futbolcuya, net 10-11 milyon Euro verebilecek limitim var diyeceksin. Bunları konuşuyor olacağız. Beşiktaş formülü iyi. Valbuena gibi isimleri alabilmek için 30 yaşın üstünde alıyorsun. Bonservis ödememen gerekiyor. Vereceğin para da 2, 2.5 milyon Euro olmaz. Takım Avrupa Ligi takımı. Şampiyonlar Ligi takımı değil. Türkiye Ligi’ne gelecek oyuncu, hangi deplasmanlara gidecek? Çin’e giden niye 5-6 milyon Euro alıyor? Dolayısıyla adam alacağı paraya bakacak. Tatil için gelmiyor. Valbuena en az 1 yıl top oynayacak. Karısını, kız arkadaşını ikna edecek, var ise çocuklarının okul durumu olacak. 3 ya da 3.5 milyon Euro gibi bedellerden aşağısı olmaz. Günün sonunda 5-6 milyon Euro giderin olacak. Böyle oyuncular en fazla 1-2 tane olur. Zaten bütçen bitmiş olacak. Sonra da genç oyuncular alacaksın. Durum böyle. Böyle oyuncular çok fazla transfer edilebilir durmuyor. Edilse bile 1’i zor geçer.
Ajax’ın, rakibini daha fazla zorlayabileceğini düşünüyordum. Ajax, ofansif anlamda çaresiz kaldı. Birinci bölgeye yaklaşamadılar. Pas yollarını, koşu yollarını çok iyi kullanabilen estetik bir takım. Buraya kadara geliş şekilleri bile farklıydı. Premier Ligi 6. sırada bitiren bir Manchester United vardı. Akıllıca bir iş yaptılar. Ligde ilk 3’e giremeyeceklerini anladılar. Bunu Mourinho gördü ve doğru bir stratejiyle UEFA Avrupa Ligi’ne odaklandılar. Şimdi Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan gidiyorlar. Mourinho, doğru bir strateji üretti ve Avrupa Ligi’ni kazandılar. Manchester United kadro yeni oyuncular alacak, iyi bir kadro kuracak. Premier Lig’de Chelsea, City gibi ekipler daha da güçlenecek. Mourinho ve öğrnecileri, bu açıdan çok akıllı ve kompakt oynadılar. 2-0 tertemiz bir galibiyet oldu. Ama sıkıcı bir final olduğunu gördük. Ajax, Manchester United’a karşı duramadı. Derli toplu bir İngiliz savunmasına çözüm de üretemediler. Beklediğimden daha sıkıcı bir final oldu. Ajax kafa tutamadı. 2-0 olduğunda 2-1’e getirebilselerdi daha heyecanlı olabilirdi. Ancak olmadı ve United haklı bir galibiyet, şampiyonluk aldı. Mourinho, “Winner” bir menajer. Ama United yine de başarısız. Kayıp bir sezonda Şampiyonlar Ligi marşını dinleyecekleri için seviniyorlar. Chelsea’nin dönüp bakmadığı, çöplük denilen başarıları topladılar. Bizim için önemli ama ; United için UEFA Avrupa Ligi çok önemli değil.
Erzurumspor, Gümüşhane ile oynadı. İstanbul’da güzel bir atmosfer ve ambiyans vardı. 30 bin kadar taraftar maçı takip etti. İstanbulspor ve Ankaragücü ile birlikte 1. Lig’de mücadele edecekler. Onlar için bir heyecan olacak.
Play-off eşleşmelerinde takımlar birbirlerine yakın. Göztepe ve Eskişehir’in tribünleri çok etkili. Giresunspor-Eskişehirspor eşleşmesi çok kolay olmayacak. Başa baş, mücadele gücü yüksek karşılaşmalar oynanacağını düşünüyorum.
Basketbolda Fenerbahçe adına rotasyon bekleniyordu. Kutlamalar ve yorgunluk olacağı biliyordu. TOFAŞ, Fenerbahçe’den daha zayıf. Fenerbahçe maça konsantre olmakta zorlandı. Ama daha sonra kendi gibi olmaya başladı. Kadroda olmayan isimlerin yerine oynayan oyuncular da mücadele etti. Türk oyuncular, Euroleague seviyesinde değil. Kendilerine TOFAŞ maçında oynayacakları söylendi. Ahmet’in kendisini göstermesi çok önemliydi. Basketbol ligimiz kaliteli bir hale geldi. Dolayısıyla Play-off maçları da çok kolay geçmeyecek. Obradovic, tekrar Euroleague kadrosuna dönmeye başlayacaktır. Obradovic’in, konfetiler yere inmeden Ahmet’e, ”TOFAŞ maçında sahadasın” demesi büyük bir antrenörlük örneğidir. Basketbolda da çok önemli karşılaşmalar var. Futbolseverler ve basketbolseverler için izlenesi maçlar var. Keyifli ve yoğun bir gündemle karşı karşıyayız.
Öte yandan Barış Ertül, yaptığı çarpıcı açıklamaların ardından Twitter'da Trend Topic listesine girdi.