"Galatasaray rezalet, Fenerbahçe kötü ama..."
''TÜRKİYE'DE HALTERİN SEVİLMESİ NAİM SAYESİNDE OLMUŞTUR''
Söylenilecek çok fazla bir şey yok çünkü giden gitti. Türkiye'ye geldiğinden beri defalarca bir araya geldik. Çok ilginç ve vatansever bir kişilikti. Cumhuriyetin ilkelerine gönülden bağlıydı. Çok iyi ve büyük bir sporcuydu. Fakat yaptığı spor insanı çok yıpratan bir spor. İnsanın bütün dinamiklerini zorlayan bir spor yapıyordu. Halteri bıraktıktan sonra sporcular yaşantısına çok dikkat etmeli. 'Naim içkiden öldü' diyorlar, hayır alkolik bir adam değil. Akşamcı kıvamında bir içiciydi ama çok alkol tüketiyor iddiaları doğru değil. Spordan dolayı vücudun yıpranmışlığı üzerine bir de kendine dikkat etmedi ve yapılmaması gereken şeyler yaptı. Şahane bir adamdı. Türkiye'ye çok büyük mutluluklar yaşattı. Nur içinde yatsın. Güreş dışında bize altın madalya getiren ilk isimdi. Ondan sonra ülkede Halter ekolü oluştu. Naim, Halter Federasyonu ile bağlantısını kopardıktan sonra orada da çeşitli rezaletler patlak verdi. Türkiye'de halterin sevilmesi Naim Süleymanoğlu sayesinde olmuştur.
''FAHRİ İKİLER, DÜNYANIN EN İYİ TENİS ANLATAN SPİKERİDİR''
Fahri İkiler, dünyada tenisi anlatan en iyi adamdır. Onun kadar naif bir anlatıcı hiçbir yerde görmedim.
''FEDERER İSYANINDA HAKLI AMA KAZANDIKLARINI KİMSE KAZANMIYOR''
Federer haklı ama onların kazandıklarını kimse kazanmıyor. Bu yoğun takvim sayesinde bu kadar para kazanıyorlar. Bu kadar fazla yayınlanır olmasının onlara getirdiği büyük şeyler var. Bakıyorsun büyük turnuvalarda 15-20 gün boyunca birer gün arayla çok ağır maçlar yapılıyor. Yıpratıcı ve yorucu bir spor ama bunun parasal bir karşılığı var. Burada yapılması gereken başka bir şey olabilir. Bu çocuklar diyebilir ki, 'Gelirimizden feragat edeceğiz ve daha az para kazanacağız'. Bu çocuklar bu turnuvaya katılmadıkları zaman puan toplayamazlar. Listenin yukarısında olmak zorundalar bu yüzden turnuvalara da katılmak zorundalar. Katılmadıkları takdirde seribaşı durumu sıkıntıya girer. Eğer format değişirse onlar da her turnuvaya katılmak zorunda kalmazlar ve seri başı haklarını kaybetmemiş olurlar. Senede 4-5 turnuvaya katılırlar bu da kimseye sorun çıkarmaz. Fakat tüm turnuvalara katılınca sene boyunca birçok maç yapmış oluyorlar. Grand Slam'daki seribaşı problemine çözüm bulunursa herkes daha az yorulur.
YAĞIZ AVCI, FIA RALLİ KUPASI'NI KAZANDI
Bu genç kardeşimizin başarısı tamamen genetik bir başarı. Türkiye'de Ralli sporunda çok ciddi bir gerileme var. Eskiden Günaydın Gazetesi vardı. Tüm yarışların adlarını ezbere bilirdik. Çok popüler isimler yarışırdı. Bir yandan Londra-Pekin Ralli'sine katılırlardı. Faruk Süren'ler, Vehbi Koç'lar vardı... Spor ilgi görmeyince de haklı olarka Ralli geriliyor. Sponsorlar da maalesef zor bulunuyor. Ama çocukları tebrik etmek lazım. Bulup buluşturup önemli başarıları ülkemize getiriyorlar. Bir sigara firması bu işin içindeydi ama reklam konusunda sigara firmaları yasaklanınca bu işlerde de sponsor bazında geri kaldık.
''MAÇIN 16. DAKİKASINDA '5 OLUR' DİYE WHATSAPP GRUBUMUZA YAZDIM''
Bu durumun yaşanacağını haftalardır konuşuyorum. Bunu görmek için göz lazım. Gözden geleni algılamak için de beyin lazım. Doğru algılamak için de beynin çalışıyor olması lazım. Futbol uzmanı olmak için alim olmak gerekiyor. Einstein, 'fizikçi olmasaydım futbolcu olurdum' diye düşünmüş bir adam değil. En basit hesapları yapacak bir beyin gerekiyor. Timsah beyninden hallice bir beyin gerekiyor. Bu kadar ufak bir beyin bile futbol meselesini çözer. Kulüplerimizde bu işlerle ilgilenen insanlarda timsah beyni kadar bile beyin olmaması gerekiyor ki bu işlerde başarısız oluyorlar. 'Çok seks yapmakla çok çocuk olmaz' Çift forvetle oynayınca da başarı gelir diye bir şey yok. Gençlerbirliği'ne 5 atmanın santrfor sayısıyla ilgisi yok. Burada söylemiştim. Tudor konuları algılayamıyor. Diyemiyor ki, 'Orta sahası ve Adebayor gibi kozu var, ben bunları durdurursam işi çözerim' diyemiyor. Rakip, Emre gibi bir adamdan yoksun, bu çarkın üstüne bir bina inşa edersem maçı alırım da diyemiyor. O kulübede timsah beyinli bir adam oturuyor. Sen çıkıyorsun iki forvetle. Galatasaraylı taraftarlar ve yöneticilerden oluşan bir WhatsApp grubumuz var. Maçın 16. dakikasında oraya '5 olur' diye yazdım. Mal kendini gösteriyor. Oradan bir kardeşimiz de bana maç sonunda 'oldu abi' yazmış.
Senin iki santrforun ileride duruyor, orta sahaya yaklaşmıyorlar, savunman geriye gömülmüş, orta sahanda çalışması muhtemel adamın bir tane var o da Belhanda. O da tamamen sermiş vaziyette. Fark da 'geliyorum' diyor. Teknik direktör olacak zat-ı şahane bunu görmüyor. Ben olsam 15. dakikada değişiklik yapardım. Yani atıyorum buraya sıcak su koymuşum onu içinde ağzım yanıyor niye onu içeyim? Gider biraz soğuk su koyarım öyle içerim. Oyuncu değiştirmiyorsun bari 'gel Eren sen burada dur' de bir şey de. Onu da yapmıyor. Kenarda bostandaki bir korkuluk gibi 'burada ne oluyor?' diye oturuyor. Başından sonuna kadar hata var. Latovlevici Galatasaray'a gelir ama iyi bir yedek olarak gelir. Linnes sezona çok iyi başladı ama onu kesip Latovlevici'yi getiriyorsun. Sezona şahane başlayan Linnes'i oynatmıyor. O olmayınca da Tolga Ciğerci'nin performansı düşüyor. Bütün mevzuyu Tudor'a yıkarsan da bu işten sıyrılamazsın. Sahadakiler eşşek başı mı? Geçen senenin boşvermişliği tekrar saha içinde Galatasaraylı oyuncularda egemen olmaya başladı. De ki, 'Oyuncular yanlış biliyor'. Sen saha içinde reorganize olamıyor musun? Geçmişte Hagi'yi hatırla. Saha aksamaya başladığında Hagi de devreye girerdi takım takır takır oynardı. Devreye girebilecek adam Belhanda, devreye girmiyor. Kendisi umursamazlık içerisinde...
''GALATASARAY'DA YÖNETİM DURSUN-MEHMET ÖZBEK, FENERBAHÇE'DE ALİ-AZİZ YILDIRIM''
Galatasaray'da son birkaç haftada suratlar değişti. Başta mutlu ve coşkulu ifade vardı ama artık yok. Galatasaray artık sahada mutsuz ve korkulu ifadeyle oynuyor. Bütün bunların temel kabahati yönetimde. Siz böylesine bir uyumsuzlukla ne yapacağınızı bilmiyor musunuz? Gerçi Galatasaray'da yönetimde yok. Yönetim diyince aklına geliyor? Mehmet ve Dursun Özbek... Fenerbahçe'de Ali Yıldırım ve Aziz Yıldırım olduğu gibi... Galatasaray'ın tüm malları mülkleri satılmış. Muazzam masraflı bir takım kurulmuş. Borçlar tepede. Fakat Galatasaray başarılı ve başkanı alkışlıyorlar. Bu 5'i o başkanı alkışlayanlara söylüyorum. Bu Tudor'dan teknik direktör olmaz diye kaç defa bu programda söyledim. Türk Basını'nı kafalamış bir başkan var. Başkan'ın doğru olmayanları doğruymuş gibi gösterme özelliği var. Tudor, şampiyon olsa bile kötü teknik direktör. 10 puan öndeyken de bunu söyledim puan puana olsa da bunu söylerim. Bunu görmüyor musunuz arkadaş? Televizyondan izleyen ben bunu görürken Galatasaray yönetimi ve genel kurulu görmüyor mu? Dursun Özbek yönetimde kalmaya devam ederse Galatasaray'ın küme düştüğünü de göreceğiz. Sen de ben de Galatasaray'ın küme düşmekten kurtulduğunu gördük. Artık devir değişti ve eskisi gibi değil. Anadolu takımları değişti, yeni statları yapıldı. Aklını kullanan herkes daha başarılı olabilir. Bak geliyor Başakşehir... Kayseri de gelebilir. Bursa geldi geçti. Bunlar olabilir. Bu olay Tudor meselesinden çok daha büyük bir meselesidir. Bu tam bir yönetim anlayışı meselesidir.
''DURSUN ÖZBEK'İN YAPTIĞI AÇIKLAMALARIN ŞU UFACIK KAĞIT KADAR GÖZÜMDE DEĞERİ YOK''
İyi bir ikinci adam sorunu çözmeye katkıda bulunur. Dursun Özbek, koltuğunu mu yoksa koltuğua koyduğu bölgesini mi korumaya çalışıyor bilmiyorum. Türkiye'nin en kariyerli teknik direktörlerinden en kariyersizlerine kadar aldı attı gitti. Herkes suçlu, ama Dursun Özbek suçsuz. Camia da bunu söylüyorsa ben daha fazla bir şey diyemem. Ayhan çok iyi, dünya tatlısı ve efendi bir çocuktur ama bir karakter işidir bu. Ayhan Akman yumuşak ve iyi bir çocuktur. Burada yumuşaklığın yeri yok. Tudor'a kalkıp 'kardeş ne yapıyoruz ya ne iki santrforu kafayı mı yedin sen?' diyebilmelisin. Bunu önce yumuşak söylersin gerekirse sonra kavga çıkarırsın. Ayhan hafta içinde gidip yönetime 'bu adam bir şey bilmiyor ben Galatasaraylıyım' diyip istifa etseydi şu anda kahraman olurdu ama bunu demeyip de yanında sessiz sedasız oturuyorsa suç ortağıdır. Eğer suçun elebaşını dövemiyorsan semerini döversin. O yüzden Ayhan'ın gitmesi çok normaldir. Çünkü karakter göstermemiştir. Eğer karakter gösterirsen belki birinci adam olabilirsin. Ayhan öylece duruyor yanında. Ayhan'ın bu takıma tek katkısı gollere Tudor'la birlikte sevinmesidir. Galatasaray yönetiminin yaptığı hiçbir açıklamada şu ufacık kağıt kadar değeri bile yoktur. Çünkü bunlar doğru söylemeyi unuttular. Geçmiş günlerde gazetede bir haber okudum. 'Galatasaray sermaye artışına hazır' diye... Bunu da haberi yapanlar bir yerinden uydurmadı. Galatasaray'ın yaptıklarına dayanarak bu açıklamayı yaptı. Galatasaray'dan zehir zemberek açıklama yaptılar. 'Siz yalan söylüyorsunuz, bu haberleri kimin yaptırdığını biliyoruz' dediler ama halbuki benim hiçbir haberim yoktu. Bizim çocuklar efendilikten bir şey demedi. Aradan 3 hafta geçti. Galatasaray sermaye artışı için SPK'ya başvurdu. E hani yapmıyordunuz abi? Dursun Özbek avanesinin yaptığı açıklamaların ufacık bir kağıt kadar değeri yok.
''GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ, GALATASARAY'DAKİ ÜYELİĞİNİ ASKIYA ALMALIDIR''
Ben Galatasaray'a üye bazı Fenerbahçeliler tanıyorum. Mesela Aydın Doğan... Fenerbahçelidir ama Galatasaray'a üye yapılmıştır. Yeni tüzükte ne var bilmiyorum. Zaten o yeni tüzük de rezalet bir tüzüktür. Yıllar önce yapılan tüzükte, 'Galatasaraylı kongre üyeleri başka kulüpte yöneticilik yapamaz' diye bir madde vardı. Böyle bir durumda üyelik en azından askıya alınır. Örnek veriyorum; Galatasaray-Kasımpaşa maçında Fatih Altaylı, Kasımpaşa'nın golüne sevindi. Böyle bir şey olmaz ama örnek veriyorum. Görüntü var der ama böyle bir şey de yok. Cep telefonu var çekseydin keşke. Niye bir şey söyleyemiyorlar? Çünkü söyleyemezler. Dursun Özbek bunu yapamaz. Dursun Özbek, Galatasaray'daki geleceğini siyasilere bağlamış durumda. O siyasetçi benim bu belediye başkanı senin gezmekten başka bir şey yapmıyor. Göksel Gümüşdağ'ın Galatasaray'a bir dilekçe verip, 'Başakşehir yönetiminde olduğu sürece Galatasaray'daki üyeliğim askıya alınmalıdır' demeli. Bence en doğrusu bu olur.
''AZİZ YILDIRIM, AYKUT KOCAMAN'DAN BU İŞLERİ DAHA İYİ BİLİYOR''
Bir 'Azizsilin' etkisi var. O ağrı kesicidir. Ağrıyı temelli geçiremez. Fenerbahçe maçından sonra şunu anladım. Neden teknik direktörlere milyon euro'lar veriliyor. Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman'dan daha iyi biliyor bu işleri. Kadro dışı olacak denilen Mehmet Topal ilk 11'de... Soldado daha önce neredeydi? Şimdilik hafif bir yatışma olur ama bu sürdürülebilir bir durum olur mu çok emin değilim. Sürdürülebilir bir durum olursa Fenerbahçe yükselir. Şampiyonluk şansı çok zayıf diyordum ama Galatasaray'ın üstüne çıkabilir. Fenerbahçe taraftarını mutlu eden bir takım değil. O yüzden ta ki duvara toslayana kadar bu işler böyle devam eder.
''TUDOR MAÇI DA DOĞRU OKUYAMIYOR''
Her zamanki gibi güzel kelimelerden oluşmuş güzel cümleler ama içi bomboş. Adebayor diyor herkes. Bu adam kaç yaşında? 32 yaşında. 15-16 yıldır bu düzeyde top oynuyor. Tarihinde kaç kere hat-trick yapmış. Ben söyliyim; 2... Bir maçta 3 gol attığı 2 maç var. İkisi de Tudor'a karşı...Maçı okuması da yanlış. Galatasaray'ı çökerten adam Elia'ydı. Sırf o değildi ama Adebayor sırf Elia kadar iyi oynadı. Elia kabak gibi gözüküyor. 4 kez aynı pozisyon tekrarlandı. En sonunda penaltı kazandılar. Niye hep oradan geliyorlar çünkü sen çift santrfor oynuyorsun. Mariano'nun önünde bunu karşılayacak bir adam yok. Bu kadar basit!
''GALATASARAY REZALET, FENERBAHÇE KÖTÜ AMA SÜPER LİG BU SENE ZEVK VERİYOR''
Galatasaray'ın durumu bir rezalet. Fenerbahçe'nin durumu da kötü ama Süper Lig bu sene keyif veriyor. Niyetim İngiltere Ligi'nden bir maç izlemekti. Aynı gece Manchester United maçı vardı ama ben Trabzonspor maçını açtım ve maçtan ayrılamadım. İngiliz Ligi güme gitti ben de onu kaydedip sonra seyrettim. Çünkü Trabzonspor maçı çok keyifli oldu. İki takım da futbol oynamaya çalışıyordu. Vahim taktiksel hatalar olmuyordu. Ara sıra bireysel hatalar oluyordu. Bir sürü güzel maç seyrettim Türkiye Ligi'nde...
''BEŞİKTAŞ'IN PUAN KAYBINI BEKLİYORDUM''
Cuma akşamı 'Beşiktaş berabere kalır' dedim. Kimse bana inanmadı ama berabere kaldı. Benim beklediğim bir şeydi. Akhisar iyi savunma yapan bir takım. Beşiktaş kazanabilirdi ama Akhisar da kazanabilirdi. Beşiktaş kötü oynamadı ama kazanamadı. Akhisar'ın da üç tane net pozisyonu vardı. İki tane de Akhisar atabilirdi. Hepsi olabilirdi.
''O PROGRAMDA NELER NELER KONUŞULUYOR O YÜZDEN BU LAFA ŞAŞIRMADIM''
Eğer kahvede değilseniz söylediklerinizin bir karşılığı olur. Ben de bazen bu limlitleri zorluyorum. Neyi kastettiğini aşağı yukarı anlıyorum. Benim anlamadığım şey şu; Bugün gösterilen şaşkınca tepkiye anlam veremiyorum. Niye dersen? Boşnaklarla ilgili saçmasapan bir söz edilen programdan söz ediyorsun. Bu sözler zaten canlı yayında söylenmez sakın söyleme sende... O bir kere argo değil. Ben Beyoğlu'nda büyüdüm. Argoyu da iyi bilirim. Daha önce bu lafı hiç duymamıştım. Murat Bardakçı'ya sordum. O da bana ,'İlk kez duydum' dedi. Murat'ın yanında bir kardeşimiz vardı. 'Ben duydum' dedi. 'Nerden duydun?' dedim. O da bana 'Twitter'da iki kız yazışırken gördüm' dedi. Ne anlama geldiğini o da bilmiyormuş. Abuk subuk bir laf. Söz konusu programda bu lafa bu kadar şaşırılmasını anlamıyorum. O programda neler neler deniyor. Ben genelde o programı toplasan hayatımda 15 dakika izlemişimdir. Benle ilgili bir şey söylendiği için... Sonrasında ertesi gün internette yayınlandığında parça parça görüyorum. Neler deniyor. Gomis'in ofsayt pozisyonu için söylenenler az bir laf mıydı? Ofsayt değilmiş de aslında başka bir şeymiş de falan filan... Burada o söylenenler tekrarlanamaz. O yüzden bu garip değil ama ölçü bu kez fazla kaçmış. Artık orada nasıl bir hava oluşuyorsa kahvenin de ötesinde bir noktaya taşınıyor. O yüzden normal buluyorum. Bu bizi ilgilendiren bir konu değil. Bu kadar şaşırmış yapmanın anlamı yok. Benzer laflar o programda sıklıkla konuşuluyor.
''TÜRK FUTBOLU TAMAMEN TOPLU BİR DÜŞÜŞ İÇİNDE''
İtalya futbolu ile Türk futbolu aynı şey değil. Dünya Kupası'nı en fazla alan takım kim? Brezilya ve İtalya... En tepedeki üç takımdan biri... Futbol ekolü var. Endüstrisi gelişmiş. Oyuncuları var, takımları var. İtalya'nın Dünya Kupası'na katılamaması ile Türkiye'nin durumu aynı şey değil. Türkiye, 2000'li yılların başında muazzam noktaya tırmanmıştı. Federasyon, siyasi, toplum herkesin desteğiyle bir yerlere gelmişti. Türk futbolu tamamen toplu bir düşüş içinde. Kulüplerimiz borç batağı içerisinde. En büyük ve en önemli kulüplerimiz çok kötü yönetiliyor. Federasyonun başında başkanlığını yaptığı kulübü çok kötü yöntemiş bir sevgili kardeşimiz var. Bu durumda Lucescu tartışması çok zayıf kalıyor.
''RIDVAN, FEDERASYON BAŞKANLIĞI DEĞİL FUTBOL DİREKTÖRLÜĞÜ İSTİYOR''
Rıdvan'ın federasyon başkanı olmayacağını söylemiştim. Masa başında olmaktansa futbolun öbür tarafında olmak isteyeceğini söylemiştim. Rıdvan'ın talip olduğu yer de futbol direktörlüğü. Rıdvan bu koltuğu hak ediyor mu? Federasyon başkanlığından daha çok hak ediyor. Versinler Rıdvan'a futbolu, 5 sene sonunda söylediği gibi başraılı olacaksa ben beklemeye razıyım.
(HABERTÜRK)