Galatasaray'da Fatih Terim efekti! Şansal Büyüka madde madde yazdı...
Fatih Terim bir hocadan çok daha fazlası... Sıradan bir teknik direktör değil... “Antrenmanımı yaptırırım, maçımı oynarım, keyfime bakarım” anlayışında değil... Çalıştığı yere hakim, taraftara hakim, medyaya hakim bir teknik direktör, hatta önemli ve yürekli bir lider... Cesur, gözükara ve sınır tanımayan bir öfkeye sahip... Galatasaray’a devre arasında gelişi ile birlikte o kadar çok şey değişti ki... İlk aklıma gelenleri sıralayayım:
- Her maç “istifa” diye bağıran, ikiye-üçe ayrılan Galatasaray seyircisini “tam destek, full destek” anlayışında birleştirip coşkuya ve desteğe tavan yaptırdı.
- İlk icraatlarından biri olarak kaleci antrenörü Taffarel’i getirip, ligin ilk maçlarında dökülen Muslera’yı, ikinci yarının en iyilerinden birisi yaptı.
- Futbolcuların alacağı tavan yapmıştı. Ya Ndiaye gibi çok önemli bir futbolcu satılacak ya da takımın bütün futbolcuları gözden çıkarılacaktı. Fatih Terim bir takımı kurtarmak uğruna, bir futbolcusunu feda etti. Her hocanın kolay kolay feda edemeyeceği bir futbolcusunu feda etti.
- Ndiaye’nin gidişi, Fernando’nun uzun süreli sakatlığı ile orta sahanın “savunma timi” iflas etmişti. Dertlenmedi. Satılacak kulüp bulunamadığı için bir köşede bekletilen ve akla hayale gelmeyen Donk’tan yeni bir orta saha yarattı.
- Girerken ıslıklanan, çıkarken yuhalanan kaptan Selçuk İnan’ın prestijini, özgüvenini, apoletlerini geri verdi, yeniden kazandırdı. Nitekim Selçuk “yokluk” döneminde önemli işler yaptı.
- Futbolcuların alacağı tavan yapmıştı. Ya Ndiaye gibi çok önemli bir futbolcu satılacak ya da takımın bütün futbolcuları gözden çıkarılacaktı. Fatih Terim bir takımı kurtarmak uğruna, bir futbolcusunu feda etti. Her hocanın kolay kolay feda edemeyeceği bir futbolcusunu feda etti.
- Ndiaye’nin gidişi, Fernando’nun uzun süreli sakatlığı ile orta sahanın “savunma timi” iflas etmişti. Dertlenmedi. Satılacak kulüp bulunamadığı için bir köşede bekletilen ve akla hayale gelmeyen Donk’tan yeni bir orta saha yarattı.
- Girerken ıslıklanan, çıkarken yuhalanan kaptan Selçuk İnan’ın prestijini, özgüvenini, apoletlerini geri verdi, yeniden kazandırdı. Nitekim Selçuk “yokluk” döneminde önemli işler yaptı.
- Galatasaray çok uzun süredir derbi galibiyetlerini unutmuştu. Fatih Terim geldi, Galatasaray bu kez derbi mağlubiyetlerini unuttu.
- Fatih Terim’i “tapınma” noktasında sevenler de var, “nefret” noktasında kızanlar da... Zaten Fatih Terim hep “hedef” oldu, buna rağmen kendi “hedeflerinden” hiç vazgeçmedi.
Hep söyledim, söylemeye devam ediyorum: Fatih Terim bir hocadan çok daha fazlası... Sevseniz de, sevmeseniz de gerçek bu...
Var mı dünyada bir eşi
Galatasaray’ın 21 lig şampiyonluğunun 7’si Fatih Terim’e ait... Yani üçte biri... Müthiş bir rekor... Geride kalan 14 şampiyonluğu paylaşan tam 10 hoca var. 9 sezon çalışıp, 7 sezonunda şampiyon olacaksınız. Dünyada eşi, benzeri var mı bilemiyorum.
Vefa gösterdi, doğruyu yaptı
Fatih Terim, şampiyonluk sonrası yaptığı konuşmada bir vefa örneği gösterdi, eski başkan ve yönetime teşekkür etti. Doğru yaptı. Bu takım, Dursun Özbek döneminde kuruldu, Fatih Hoca’yı takımın başına Özbek getirdi. Tudor, bütün büyük maçları deplasmanda oynamasına rağmen 1 puan geride bir takım teslim etti. Dönemin Sportif Direktörü Cenk Ergün, biri hariç istenen bütün futbolcuların transferini bitirdi. Emre Utkucan yönetimindeki scout ekibi hatasız bir transfer dönemini geride bıraktı. Gidenlerin arkasından sallamak tamam da, haklarını da teslim etmek gerekiyor.
Abdurrahim Albayrak varsa dert yoktur!
Abdurrahim Albayrak beşte beş yaptı. Boşu yok... Her sezon tam isabet... Rastlantı mı? Elbette değil...
Albayrak’ı anlamak için çok eski yıllara ait yaşanmış bir olayı anlatmalıyım: Galatasaray’a o dönemlerin çok önemli golcüsü Brezilyalı Jardel gelmişti. Adeta efsaneydi. Ancak çok kaprisli, isteği, derdi bitmeyen bir eşi vardı. Jardel’e Florya’da bir ev tutuldu. Eşi gitti ev için mobilya beğendi. Ancak aldığı bir mobilya oturacağı binanın kapısından girmiyordu. Abdurrahim Albayrak vinç tuttu, Jardellerin oturacağı binanın çatısının bir bölümünü kaldırttı. O mobilya, binanın çatısından daireye taşındı ve çatı kapatıldı. Yeter ki Jardel huzursuz olmasın, kendisini maçlarına ve gollerine versin diye...
Diyeceğim o ki; Abdurrahim Albayrak varsa, futbolcunun çözülmeyecek derdi yoktur.
Hepsi dedikodu, hepsi yalan dolan
TFF’nin eski Başkanı Haluk Ulusoy, adı başkanlıkta geçecek kadar sıkı Galatasaraylıdır. Haluk Başkan’ın 6.5 yıllık döneminde Galatasaray 9 kupa kazandı. Tabi dedikodular da başladı, “Haluk Başkan Galatasaraylı, Galatasaray kupaları topluyor” diye...
Şimdiki TFF Başkanı Yıldırım Demirören de büyük rastlantı 6.5 yıldır görevde... Beşiktaş’ın eski Başkanı... Galatasaraylı Haluk Ulusoy döneminde 9 kupa kazanan Galatasaray , Beşiktaşlı Yıldırım Demirören döneminde 11 kupa kazandı. Görülüyor ki, üretilenlerin hepsi dedikodu... Hepsi yalan dolan...
Biz nerede yanlış yaptık?
Fenerbahçe’yi yönetenlerin kupasız kapatılan yeni bir sezonun ardından gerçekçi bir özeleştiri yapmalarında sayısız yarar var. Çünkü birçok yanlış var. Bu kadar hata yaparsan ne kupayı alabilirsin, ne de şampiyon olabilirsin.
Fenerbahçe’yi yönetenler “Biz nerede yanlış yaptık?” diye acaba bir özeleştiri yapıyorlar mı? Kupasız kapatılan yeni bir sezonun ardından gerçekçi bir özeleştiri yapmakta sayısız yarar var. Bize göre;
- Transfer ayında iyi ve gerçekçi bir kadro mühendisliği yapamadılar.
- Ligin en fazla gol atan takımı olsa bile tek başına 25-30 gol atacak bir santrfor yakalayamadılar.
- Transferlerin büyük bir bölümünü son dakikaya bırakınca lige yeteri kadar hazır başlayamadılar.
- Bir önceki sezonun büyük bir bölümünü oturarak geçiren futbolcuları alarak büyük bir yanlış yaptılar.
- Fenerbahçe gibi büyük bir takıma sıradan futbolcular aldılar.
- Almaya çalıştıkları Valbuena’yı, satmaya çalıştıkları Aatif’in yedeği yaptılar.
- Koca bir sezonu tek derbi maçı kazanarak kapattılar.
- Seyircinin istediği coşkulu, tempolu, baskılı futbolu oynayamadılar.
- Taraftarla barışık yaşayamadılar. Bunun sonucu tribünleri dolduramadılar.
- Kadıköy’ü rakiplerinin “puan cenneti” yaptılar.
Daha çok şey sıralanabilir. Ama bu kadar yanlışı bile yaparsan, ne kupayı alabilirsin, ne de şampiyon olabilirsin…
Seçim bahane
Fenerbahçe Yönetimi ve hatta Aykut Kocaman, yaklaşan genel kurulun şampiyonluk yarışında takımı olumsuz etkilediğini söylüyorlar. Oysa Galatasaray şampiyon olurken iki seçim geçirdi, şimdi yeni bir seçime hazırlanıyor. Hem de daha sert, kavga boyutunda bir seçime... Yani şampiyonluk yarışında seçim bahane, anlatılanlar hikaye, şampiyonluk şahane...
Fenerbahçeli’ye anlatamazsınız
Fenerbahçe, 111 yıllık tarihinde ilk kez futbolda son 4 sezonunu tek bir kupa almadan kapadı. Son olarak 2013-14 sezonunda TFF Süper Kupa’yı kazanan Fenerbahçe, o günden beri kupa sevinci, şampiyonluk sevinci yaşamadı. Böyle bir tabloyu Fenerbahçeli’ye anlatamazsınız. Hangi bahanelerin arkasına saklanırsanız saklanın, Fenerbahçeli’yi inan-dı-ra-maz-sı-nız.
En çok ikinci olma rekoru!
Fenerbahçe lig tarihinin en fazla şampiyon olan takımı değil ama en fazla ikinci olan takımı... İşte rakamlar: Fenerbahçe 22, Beşiktaş 13, Galatasaray 11, Trabzonspor: 8, Eskişehirspor: 3, Başakşehir: 1
Şampiyonluk neden kaçtı?
Beşiktaş son iki yılın şampiyonuydu. Bu sezonu dördüncü kapattı. Kabul edelim ki büyük bir düşüş var. Hatta buna başarısızlık demek daha doğru olur. Çünkü elinizde şampiyon bir kadro vardı.
Niye böyle oldu?
- Şampiyonlar Ligi’nde tarihe geçecek büyük bir başarı elde edildi ama bu başarı gelirken takım çok yoruldu, çok yıprandı.
- Her Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde ve sonrasında ligde hesapta olmayan puanlar kaybedildi.
- Geçen sezonların aksine, bu sezon transferde başarı sağlanamadı.
- Geçmiş yıllarda olduğu gibi tek başına 25-30 gol atacak bir santrfor bulunamadı.
- Larin’e şans verilmesinde çok geç kalındı.
- Orta sahanın iki vazgeçilmezinden Atiba sakatlandı, Oğuzhan kendini bulamadı.
- Takım yaşlı olunca, her maçta tempo yapma şansı kalmadı.
- Şenol Hoca kişisel motivasyonunu üst düzeyde tutamadı.
- Fenerbahçe kupa maçı büyük çöküntü yarattı , üç gün sonra şampiyonluğun kaderini belirleyecek Galatasaray maçına Şenol Hoca ve takım iyi hazırlanamadı.
Şampiyonluğun kaçması için bu kadarı yeter de artar bile... Daha fazlasını sıralamaya gerek yok.
Böyle kaleci görmedim
Dadaşlar Diyarı Erzurumspor’un Süper Lig’e gelişini kutluyorum. Bir o kadar da final maçında dört penaltı kurtaran kaleci Hakan Canbazoğlu’nu kutluyorum. Ben 40 yıllık meslek hayatımda bir maça bu kadar motive olan kaleci neredeyse hiç görmedim.
O penaltı atışlarında Hakan’ın dikkati, motivasyonu, vücut dili, yüz ifadesi, gözlerindeki hırs inanılmazdı. Kurtardığı 4. penaltı sonrası sevincini görmenizi isterim. Televizyondan ya da sosyal medyadan, bulun ve izleyin...
Hayal kırıklıkları
- Beşiktaş’ın transferlerinde Vagner Love, Lens, Vida...
- Fenerbahçe’nin trasferlerinde İsla, Neto, Mehmet Ekici...
- Trabzon’da ligin en pahalı iki oyuncusu Sosa ve Kucka’nın performansı...
- İlhan Cavcav sezonunda Gençlerbirliği’nin küme düşmesi...
- Trabzonspor’un bu kadar iddialı transfere rağmen şampiyonun 20 puan gerisinde kalması...
- Hakemlerin çok sayıda maçta can yakan hatalar yapması...
- En ufak darbede yere yatan futbolcunun bir türlü ayağa kalkmaması...
- Karabük’ün devre arasında bütün takımı dağıtarak ligin kaderiyle oynaması...
- Başakşehir’de Arda’nın bir türlü kendini bulamaması...
- Fenerbahçe tribünlerinin boş kalması...
- Antalyaspor’un bu kadar harcamaya ve yıldız oyuncuya rağmen sürekli tehlike bölgesinde dolaşması...
- Beşiktaş’ın golcülerinin çift haneli gol sayısına ulaşamaması...
Radara takılanlar
- Tamer Tuna’nın ilk teknik direkrtörlük yılında Göztepe’de başarılı bir performans ortaya koyması...
- Erol Bulut’un ilk kez patronluk yaptığı sezonda Malatyaspor’un iyi bir istikrar yakalaması...
- Kasımpaşa’nın iyi futbolunda önemli bir rol oynayan teknik direktör Kemal Özdeş...
- Gene Kasımpaşa’nın ele avuca sığmayan oyuncusu Trezeguet ve savunmadaki istikrarlı ismi Veysel Sarı...
- İki sezondur Bursaspor’u ipten alan “Nöbetçi Hoca” Mustafa Er...
- Alanya’yı kurtaran ve iyi futbol oynatan Mesut Bakkal...
- Düşen Osmanlıspor’da yıldız gibi parlayan Serdar Gürler...
- Konya’da bek oynayıp 7 gole imza atan Skubiç... Kaleci Serkan Kırıntılı...
- Malatya’nın iki stoperi Sadık ile Mina...
- Son maçlarda kesilmiş olsa bile Başakşehirli Attamah...
- Bir profesyonellik ve kalite örneği Başakşehirli Adebayor...
- Beşiktaş’tan az alıp, her anlamda çok kazandırarak giden Tosic...
- Trabzonspor’un iki genci Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür...
- Akhisarspor’un göz kamaştıran yeni stadı...
- Bozuk zemin edebiyatının artık tarihe karışması...
- Göztepe kalecisi Beto’nun müthiş performansı...
- Sivas’ta Samet Aybaba’nın Emre Kılınç gibi bir genci Türk futboluna takdimi...
Yılın takımı: Galatasaray
Yılın teknik direktörü: Fatih Terim
Yılın futbolcusu: Bafetimbi Gomis (Galatasaray)
Yılın kare ası: Bafetimbi Gomis (Galatasaray), Edin Visca (Medipol Başakşehir), Anderson Talisca (Beşiktaş), Garry Rodrigues (Galatasaray)
Yılın hakemi: Fırat Aydınus, Ümit Öztürk