Galatasaraylı Rodrigues'e övgüler
Yeşil Burunlu çocuk - Atilla Gökçe (Milliyet)
Evet, Galatasaray fark yaratarak, finişe yaklaşırken hızını artırarak koşuyor. Bu koşu o kadar önemli ki 30. saniyede yeni bir başlama vuruşu gerektiriyor. Golü atan Belhanda. Hani Fatih Hoca oynatsa da oynatmasa da eleştirdiğimiz 10 numara. Doğrusu bir Sneijder olmadığını gördük. Farklı, yavaş ve sakin bir hali vardı. Daha Sneijder takımdan ayrılmadan onun numarasının (10) Faslı’ya verilmesi hem yanlış, hem acaip hem de kaba bir karardı. Her neyse bunları çabuk unuttuk. Dünkü oyunda Belhanda tam da istenen ve beklenen bir 10 numara gibi oynadı. Buluştuğu topla çok çabuk oyun kuran, gollük paslar dağıtan, ilk golde olduğu gibi altı pasa dalıp Gomis’in kaçırdığı topu ağlara yuvarlayan haliyle alkışı hak etti.
Daha çok alkışlanması gereken kahraman Rodrigues’di. Yeşil Burun adalarından Hollanda’ya göç etmiş bir ailenin yeni yurdunda doğan bir çocuğuydu. Eğri oturup doğru konuşarak Rodrigues’i (daha Bruma ayrılmadan) Galatasaray’a kazandıran adamın Riekerink olduğunu söylemeliyiz. Ne var ki Tudor’un zaman zaman anlaşılmaz biçimde oynatmadığı Rodrigues’in balını toplayan Fatih Terim oldu. İnat ve ısrarla oynattı onu. Sorumluluklar verdi. Güvendi.
Rodrigues’in dün de dikkati çeken önemli bir özellliği var: Diyelim ki Galatasaray saatte 40 kilometre hızla top çevirip Rodrigues’e atıyor. Yeşil Burunlu çocuk topla buluştuğunda topun ve oyunun hızı birden bire yükseliyor. Rodrigues, sağ ve sol kanatta oynuyor. Ne var ki ondan sadece bir kanat oyuncusu olarak söz edemeyiz. Topla buluştuğunda ortalama iki kişiyi eksilterek ceza alanına giriyor. Orada iki rolü var: Ya asist yapacak, ya da golü çakacak. Rodrigues’in havadan klasik top ortalamasını da beklemeyin... Onun işi hem oyun kurmak, hem de golü atmak ya da attırmak! 30 saniyede yerden gönderdiği kısa ve hızlı pası Gomis kaçırdı. Belhanda tamamladı. 12. dakikada bu defa sıkıntılı (!) Gomis’in tacını parlatan bir asist... Eh bu asistlerle, gollük şutlarıyla da (bana göre) maçın en değerlisi oldu.
Bu adam, PAOK’ta 200 bin Euro’ya oynuyordu. İstanbul’a geldi, sınıf değiştirdi: Galatasaray’dan 1,2 milyon Euro alıyor. Takımın en ucuz üç oyuncusundan biri...
Galatasaray - Yeni Malatyaspor maçı, Süper Lig’in adına yakışan kaliteli ve ciddi bir mücadele olarak kayıt altına alınmalı. Fatih Hoca ile Erol Bulut’un her fırsatta futbolcularını uyarıp skor tabelasına bakmadan yeni görevler vermesi. Heyecanlarını örterek enerjilerini ortaya koyması ilginçti. Galatasaray 70 puan barajını da aşarak (68-69 puanlık) sezon başın beklentilerinin üstüne çıtı. Artık -hak ederek -kimin şampiyon olduğunu biliyoruz. Kuşku duyanlar varsa, son haftayı beklemelerini öneriyoruz.
Son raund İzmir'de - Osman Şenher (Galatasaray)
Muhteşem Galatasaray taraftarı yine dün gece tribünleri 46 bin kişiyle doldurdu. Muazzam bir tezahürat, gök gürültüsü gibi... Takımın itici gücü... Daha 30. saniyede Rodrigues’in pası, Belhanda’nın vuruşuyla ev sahibi ekip galip duruma geçti. Kısa bir süre sonra yine Rodrigues’in harika pası ve gol kralı Gomis’in harika vuruşu. Maç şova döndü.
Galatasaray üç puan için sahaya çıkmıştı. Mutlaka galip gelmesi gerekiyordu. Erken gelen gol, maçın da temposunu, hırsını düşürdü. Buna rağmen ligin iyi takımlarından biri olan Yeni Malatyaspor tek gol pozisyonuna girmeden maçı bitirdi. Konuk ekibin forvetleri çok etkili ama dün gününde olan Maicon ve Denayer isabetli hamleleriyle rakiplerine şut çekme imkanı bile vermedi. Bir kanatta Linnes, diğer kanatta Nagatomo ikisi de çok iyiydiler. Risk almadan oynuyorlar. Hücuma çıkıp rakibe hata da yaptırıyorlar.
Ama bu maçın en parlayan futbolcusu Rodrigues’di. Fatih Terim bu futbolcuyu çok iyi parlattı. Hücuma çıkıyor, rakibini yürür gibi geçiyor, mükemmel paslar veriyor ve aynı güzellikte şutlar da çekebiliyor.
Transfer sezonunda eminim Avrupa’nın büyük kulüpleri Galatasaray’ın kapısını çok aşındıracaklar. İkinci parlayan futbolcu ise Denayer... Evet kiralık, keşke bonservisi sarı-kırmızılılarda olsaydı. O da futbolunu çok geliştirdi. Herşeyden önce çok çabuk. Rakibe toparlanma fırsatı vermiyor ve yüksek tempoyla oynuyor. Oyunu takip edişi tek kelimeyle müthiş, hiç kopmuyor. İnşallah Galatasaray bu futbolcuyu kalıcı olarak kadrosuna katabilir.
Fernando, Donk ikinci yarı çok pas hataları yaptılar. Gomis gol atmasına rağmen etkili değildi. Belhanda çok istekliydi, attığı golden sonra taklaları tribünleri çılgına çevirdi, çok mutlu etti.
Sinan Gümüş Feghouli’nin yerine oynamasına rağmen bilhassa ilk yarıda çok başarılıydı. Skor karşılaşmayı seyretmeyenleri kandırmasın. Kaçan goller, isabetsiz paslar... Biraz daha ciddiye almış olsalardı maçı, Cim Bom lehine daha büyük bir fark olurdu.
Artık Galatasaray’ın teknik direktörü olsun, futbolcu olsun, taraftar olsun şampiyonluğa inanmışlar. Bitiş düdüğüyle birlikte Gomis’e verilen dev bayrakla beraber futbolcuların ve tribünlerin bütünleşmesi görsel olarak harikaydı. Cim Bom bu yarışa sarı-kırmızı forması olan Kayserispor maçında başladı. Haftaya da diğer bir sarı-kırmızılı takımla şampiyonluk maçını oynayarak ligi tamamlayacak.
Artık 1 kaldı... - Mehmet Ayan (Vatan)
ŞAMPİYONLUĞA kaldı 135 dakika! Bu yanlış cümleyi bilerek kuruyorum. Sanırım G.Saraylı oyuncular devre arasında böyle düşündüler ki ikinci yarı cisimleri sahada, isimleri, ruhları ve oyunları dışarıdaydı. Halbuki harika başladılar maça. 31. saniyede Belhanda ile açılan perde Gomis ile devam edince 90 dakika sürecek sandık şampiyonluğun kostümlü provası!
2-0’DAN sonra 3’e 4’e gidebilmesi mümkün olan maç, 46 sonrası azaba dönüştü. Kabul, Evkur Yeni Malatya pozisyon bulamıyordu ancak 77’ye kadar tehditkar oyununu sürdürdü. 10 kişi kalınca (sakatlıktan sebep) onlar da serdi postu. Bu saatten sonra futbolun doğruları değil, puan cetvelinin gerçekleri konuşur. Kimsenin umurunda olmaz 46-94 arası!
G.SARAY kazandı ve 1 puana şampiyon. Herkes haklı olarak bununla ilgilenir! Ve elbette taraftar... Bu yıl bu takımın şampiyonluğuna en yüksek katkı yapan etkenlerden biri taraftar gücü... Oyunun içinde, rakibi baskılıyor, oyuncusunu/kulübesini diri tutuyor. Yine etkili, yine oyundaydı. Örneğin, şampiyonluktaki 3 rakibinden birinin iç saha taraftar ilişkisi düşünüldüğünde büyük avantaj! G.Saray bu gücü muhteşem kullanıyor, netice alıyor.
KIYMETLİ KOŞU...
BİR iki küçük not! Maçın adamı 2 asistle kesinlikle Garry! Ancak Belhanda’ya bir parantez açmalı. En iyi performanslarından birini sergiledi.
Ozan Kabak... İlk kez Süper Lig maçına çıktı! İlk kez 2000 doğumlu bir oyuncunun oynaması hasebiyle de tarihe geçti Ozan! Orada küçük bir not! Ozan için tabela kalkarken orada numarası yazan Donk’un kenara koşuşuna dikkat. Genç oyuncu bir saniye daha fazla oynasın diye koştu kenara zannımca. Kıymetli geldi bana!
Işık hızıyla... - Bahri Havadır (Vatan)
FUTBOL bir yana şampiyonluğu kazanan koskocaman yürekli G.Saraylı futbolcuları gönülden kutluyorum. Aslında Abdullah Avcı, bu skordan sonra şok olmuştur. Çünkü şu anda lig bitse G.Saray şampiyon!
G.Saray’ın zaman zaman aksaklıklar olsa da sezon başından bu yana gösterdiği performans, istek, arzu, dün maçın 30’uncu saniyesinde bile kendini belli etti.
RODRIGUES’İN bir Ferrari gibi topu alması ve ışık hızıyla Belhanda’ya golü attırması, G.Saray’ın şampiyonluğu ne kadar istediğini gösterdi. Hakikaten bu Garry Rodrigues sezonun ilk yarısında neden bu kadar etkili değildi, merak ediyorum! Ama onun Fatih Terim’in yarattığını da kabul etmek gerek. Fatih Terim demişken G.Saray’la 800 maç sahaya çıkmak öyle herkese nasip olmaz.
ADANMIŞ HAYAT!
RESMEN Terim’in G.Saray’a adanmış bir hayatı var. Soyunma odasından daha çıkmadan maça 1-0 mağlup başlayan Evkur Yeni Malatyaspor, her anlamda etkisizdi. Bunun en büyü kanıtı da Muslera ancak 70. dakikada yere yatıp sıradan bir atağı önledi.
ASLINDA G.Saray’ın şampiyonluğu Alanyaspor maçında Sinan’ın attığı golle netleşmişti. Çünkü bu G.Saray’ın kalan haftaları es geçmeyeceğini futboldan anlayanların bilmesi gerekir. Şampiyon G.Saray’ı rahmetli annemin görmesini de isterdim. Bu coşkuyu yaşamasını, benimle birlikte tribünde olmasını arzu ederdim. Bu vesileyle annemin ve tüm annelerin doğum gününü kutlarım.
GS %90, Başakşehir %9, FB %1 - Rıdvan Dilmen (Sabah)
Dün akşam Türk Telekom Stadı'nda oynanan karşılaşma öncesi yapılan yorumlar, Galatasaray'ın böyle bir fırsat yakaladığında kaçırmayacağından çok, maçın başında işi bitireceği şeklindeydi. Sarı-kırmızılı ekibin ilk 15 dakikada rakibini bayıltacağı belliydi. Bunu Evkur Yeni Malatyaspor da bekliyordu. Ancak kalite farkı burada ortaya çıkıyor.
Galatasaray'ın ikinci yarıda oyunu rölantiye alması da gayet normaldir. Buna rağmen son bölümde 3-4 tane pozisyona girdiler. Galatasaray; hem oyuncusu, hem tribündeki muhteşem seyircisi hem de teknik direktörü Fatih Terim'le dün akşam galibiyeti hak etti.
Fatih Terim'in 90+1'de 18 yaşındaki Ozan'ı oyuna alması karşılaşmanın süsü oldu. Fatih hoca güzel bir şov yaptı. Düşünsenize Ozan'ın anne ve babasını...
Sarı-kırmızılı takım, iç sahada oynadığı 17 maçta 16 galibiyet, 1 beraberlik almış, 46 gol atıp, 9 gol yemiş. Yani 49 puan toplayıp 37 averaj yapmış. Bu tablo bile şampiyonluk için büyük bir avantaj. Bunlar da yetmemiş son viraja girilirken iki çok kritik deplasmandan galibiyetle ayrılmasını bilmiş. Gelinen noktada, Fatih hocanın bir numara katkısı oldu. Terim, yarışmacı takımlarda her zaman başarılı olur, düzlüğe girildiği zaman da coşar.
Yine seyirciden 1 numara katkı geldi. Ayrıca Dursun Özbek ve Cenk Ergün'ün hakkını yememek lazım. Bu kadroyu onlar yaptı. Mali külfet getirdi ama seyirci buna bakmaz. Seyirci başarıya şampiyonluğa bakar.
Galatasaray önümüzdeki hafta deplasmanda Göztepe ile berabere kalsa kimse şampiyonluğu hak etmedi diyemez. Yenilse ve şampiyonluğu kaybetse yine kimse hak etmedi diyemez. 25 haftaya lider girmiş, son hafta da kazanırsa 26 olacak. Yani hep zirvede gezmiş. Ancak futbol öyle enteresan ki, Galatasaray 1-0 kaybeder, Medipol Başakşehir de 1-0 kazanırsa şampiyon değişecek. Bana göre Galatasaray yüzde 90 şampiyon. Başakşehir'in şansı yüzde 9, Fenerbahçe'nin şansı ise yüzde 1.
Bruma'dan farkı... - Ömer Üründül (Sabah)
G.Saray, Sadık'ın hazırlık pasındaki hatasında Rodrigues'in kazanıp, hazırladığı pozisyonda daha 30. saniyede skor avantajı yakaladı. Kısa süre sonra da yine Rodrigues sahne aldı, taşıdığı top ve yaptığı asistle Golmis'le fark ikiye çıktı.
Bu golden sonra G.Saray taktik değiştirdi. Önde baskı yerine takım presini orta alana çekti. Mecburen açık futbolu benimseyen Malatya karşısında hücum girişimlerinde genişlik bulma şansını fazlalaştırdı. Hem de rakibe geride genişlik bırakmamış oldu. Bu tabloda yine iki kere, üçüncü gole yaklaştılar. Malatyaspor ise ofansif ağırlıklı anlayışında sadece devre sonrasında Boutaib'le yarım pozisyon bulabildi.
İkinci yarıda G.Saray topu iyice Malatyaspor'a bıraktı ve kendi alanında garantili bir takım savunması oluşturdu. Bu tabloda net pozisyon vermedikleri gibi, iki tehlikeli atak da geliştirdiler.
G.Saray'ın baskı altında kalmasının önemli bir nedeni; kadro yapısının topa fazla sahip olma oranının yüksek olmayışı. Çünkü G.Saray'ın kendine özgü bir oyun modeli var. G.Saray'ı Malatyaspor'un oyuna ağırlık koyduğu bölümlerde fazla sıkıntı yaşamamasının bir önemli nedeni de rakibinin en önemli adam eksilten golcü oyuncusu Pereira'nın sakatlık nedeniyle oynamaması... G.Saray, Chebake'nin sakatlanıp çıkmasından sonra değişiklik hakkı kalmayan rakibinin sayısal eksikliğiyle iyice rahatladı. Oyunu bu arada kendi kontrolüne aldı.
Sonuçta G.Saray gelecek hafta şampiyonluk maçına çıkıyor. Ben bu maçı izlerken oyun da rolantideyken bir fikir jimlastiği yaptım.
Bruma ile Rodrigues'i mukayase ettim. Bruma özel bir yetenekti. Ama birçok önemli atak girişiminin sonunu olumlu getiremiyordu. Rodrigues ise çok devamlılığı olmasa da sahne aldığı zamanlar çok realist bir kanat forveti. Sürekli dikine gidiyor. Ya top kesiyor ya da gollük şutlar atıyor. Bana göre bu sene G.Saray'ın ön önemli ofansif gücü.
Çabucak bitirdi! - Levent Tüzemen (Sabah)
Galatasaray, müthiş futbol keyfi veren bir ilk yarı oynadı. Alanya ve Akhisar'daki gibi ilk 15 dakikaya 2 gol sığdırıp oyunun ve topun hakimiyetini ele geçirip rakibin direncini kırdı. Yeni Malatya, Türkiye'nin en kompakt futbol oynayan takımı ama Rodrigues'in hazırladığı, Gomis'in yalancı koşuyla destek verdiği pozisyonda Belhanda 30. saniyede golü atınca, "Galatasaray'ı önce durdururum, sonra kontrataklarla vururum" planı çöktü.
Haftalardır Galatasaray'da ele avuca sığmayan ve Fatih Terim'le müthiş bir yükselişe geçen Rodrigues, Gomis'e attırdığı golle Alex'i yakalamasını sağladı. Nagatomo- Rodrigues ikilisi, birlikte oynadığı ilk maçtan itibaren birbirlerinin oyun kalitelerini ve performanslarını yükseltti.
Uzun süredir Galatasaray'da bir kanadın iki hızlı oyuncu tarafından kullanıldığını görmemiştim. Japon yıldız, sadece hücuma destek vermedi, Malatya'nın olası hızlı hücumlarını da doğru kademeye girerek engelledi.
Ndiaye'nin gidişinden sonra Fatih Terim'in, "Sana güveniyorum" dediği Donk, Galatasaray orta alanına dinamizm kazandırırken, rakiple top arasına vücudunu akıllı koyup, Malatya ataklarına izin vermedi. Donk'un defansif kalitesinden Maicon-Denayer ikilisi bal yerken, Fernando da oyunu yönlendirme konusunda özgürce hareket etti.
Bazen iyi oynayarak kazanırsınız, bazen de skoru ele geçirdikten sonra akıllı savunma yaparak oyuna tutunursunuz. Malatya'nın 45'le 60 arasında önde yaptığı baskıyı Galatasaraylı oyuncular yardımlaşarak akıllı pozisyonlar alarak püskürttüler. Fatih Terim'in özel konuşmasından sonra hayata dönen Maicon, riske girmediği gibi hava toplarında da Boutaib'e fırsat vermedi.
Galatasaray taraftarı, şampiyonluğu anasının ak sütü gibi hak ediyor. Maç boyu takımla beraber atağa kalktılar, güçlü ıslıklarla savunma duvarı ördüler. Belhanda attığı gol ve takladan sonra moralman yükseldi. Oyunun içinde yokmuş gibi görünse de top kontrolünde başarılıydı, hücumdaki arkadaşlarına mükemmel servisler yaptı. Galatasaray hedefine doğru yürüyor. Bir 90 dakika kaldı, camianın, teknik heyetin ve futbolcuların sakin ve sabırlı olmaları gerekir.
Ustalık dönemi - Halil Özer (Habertürk)
Aslında lig benim için Sinan Gümüş’ün Alanya maçında 82. dakikada attığı golle bitti. Sonrası formalite maçlarıydı. Sadece Beşiktaş maçı önemliydi. Onda da Siyah-Beyazlılar kendi kendini yedi. Başlarında tecrübeli bir hoca ve arkalarında çok sağlam bir taraftar...
Tamam belki işler kötü gidince öyle çok cazip seyirci durumuna gelmiyorlar. Ancak işler yolundaysa durdurulamaz oluyorlar. Tam bir güç. Tam bir 12. adam. Ve müthiş destek. Yani G.Saray’ın tüm camianın otomatik desteğe kilitlenmesiyle son maçlarda şampiyonluk vermesi hemen hemen olanaksız hale geliyor. O yüzden Sinan Gümüş’ün golü ligin kırılma golüydü.
Tabii Fatih hoca faktörü bu lig için çok önemli. Herkesi çok iyi tanıyor. Bütün takımlar avuç içi. Ne yerler ne içerler, her şeyi biliyor ve tanıyor. Üstüne artı büyük tecrübeyi de koyun lig için gerçekten büyük fark oluşturuyor. Yıllardır motivasyon ustası deriz ama hep oyun taktik anlayışındaki “Kasparov” halini hep ikinci plana atarız. Bu sene ligi o özelliği ile kazandı. Bütün futbolcularını tornadan geçirir gibi tek tek elden geçirdi. Verimsizlerin verimini arttırdı. Kaybolup gidenleri geri çağırdı. Bütünlüğü sağladı. Terim bundan önceki şampiyonlukların çoğunu usta yıldızlarla kazandı. Ancak bu kez ustalık dönemini sergileyerek kendi emeği olan bir şampiyonluk yarattı. İşte kimileri geri gelir zirveye çıkarır, kimileri geri gelir dibe batırır. Umarım Fatih hoca bu konsantrasyonu ile ne kadar başarılı olduğunu her zaman hatırlar.
Şimdi bakıyoruz ilk saniyelere. Rodrigues sıfıra giriyor içeride 4 oyuncu var. Gomis’in golünde de öyle. Takım hücuma kilitlenmiş. Sadece dikine oynamayı ve hep orada çoğalmayı hedefliyorlar. Bu özelliği G.Saray’ı zirve yaptı bu sene. Tabii bir de Gomis gibi bir golcün varsa her şey daha kolay oluyor. Şampiyonluk hayırlı olsun...
RODRİGUES Sanki trafikte makas çekiyor. Topla bu kadar hızlı bir oyuncu kolay kolay bulunmuyor. Yeşil Burun’dan böyle futbolcu nasıl çıkmış hayret. Şampiyonluk katkısı için sayabileceğimiz 3 isim arasına net girer.
LİNNES Mariano sakatlandığında G.Saray camiasının yüreği ağzına geldi. Ancak Linnes inanılmaz oynuyor. Aldığı her kuruşu hak etti. Gerçek bir profesyonel olduğunu gösterdi.