Galler hezimeti! Bireysel yetenek var, sistem yok
EURO 2020'de A Milli Takımız, Galler'e 2-0 mağlup oldu. Mücadeleyi Naci Şensoy analiz etti. İşte detaylar...
Galler'e karşı , birinci sorunumuz Cengiz Ünder'in oynamasıyla çözülmüş gibi gözüktüyse de orta sahamızda maalesef aynı şeyleri söyleyemedik. Çünkü Okay ve Ozan bu maçta da sınıfta kaldı. Bu yüzdendir ki ikinci yarıda her ikisi de Yusuf Yazıcı gibi Halil Dervişoğlu gibi daha ofansif ve yaratıcı oyunculara yerini bıraktı.
Savunmamızın sol kanadında da kalitesi ve özgüveni yetersiz Umut Meraş ile bu maçta da oynamamız büyük stratejik hatalarımızdan bir tanesiydi. Halbuki ne demiştik, dörtlü savunmayı oynayabilecek uygun oyuncu modelleri bulamıyorsan savunmanı üçlü kurgudan oluşturacaksın. Bu kadar basit.
Galler bize ne yaptı? Sol taraftan çabuk James'i kaçırdıktan sonra 1.96'lık merkez forvet olan Moore'u sürekli kısa boyu olan Umut Meraş'ın bölgesinde buluşturmaya çalıştı. Moore'un kale önümüze indirdiği toplarla tehlike yarattılar.
Yine de yediğimiz ilk gol tamamen önsezisi tabiri caizse ölü bir atın kadar olan stoper Kaan Ayhan'a yazar. Bale'in orta sahadan savunma arkasına ikinci defa sızan Ramsey'i topla buluşturmasını başka türlü izah edemeyiz.
İkinci yarıda yapılan değişiklikler belki ofansif anlamda bir hareketlilik getirdi diyebiliriz ama maalesef bilinçli atak oluşturma ve net gol pozisyonu yaratma konusunda önemli şeyler yaptığımız söylenemez. Bunda gol beklediğimiz yorgun Burak'tan ziyade Kenan Karaman'ın formsuz olması etken oldu.
Şuursuzca aramaya kalkıştığımız beraberlik golü gelmeyince kontrataklara maruz kaldık ve rakibin ikinci golü geldi. Sonuçta oynadığımız (daha doğrusu oynayamadığımız) her iki maçımızı da gol atamadan kaybettik. Gol averajımıza (0:5) baktığımız zaman tüm sorunlarımız net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Diğer bir önemli olgu da takımımızın fiziksel olarak yetersizliğiydi. Yoksa bu kadar düşük tempo ve ritimsiz oynamamızı başka türlü nasıl izah edebiliriz?
Bu turnuvada şimdiye kadar sergilenen performansımızı masaya yatırırsak yaşadığımız hezimet için en önemli soruyu yanıtlamak gerekiyor...
Avrupa'nın en önde gelen kulüplerinde oynayan futbolcu grubumuz nasıl bu denli başarısız olabiliyor?
Yanıt çok basit. Çünkü tüm bireysel yetenekleri takım oyunu ruhunda oynatabilecek bir sistemimiz ve oyun felsefemiz ne yazık ki yok. Belki oyuncularımız arasında bir sosyal birliktelik sağlanmış olabilir ama maalesef bunu görev birlikteliğine dönüştürebilecek bir el görünmedi.