Güven Yalçın, idolünü açıkladı!
İdolünü açıkladı
Leverkusen altyapısından Kara Kartal'a transfer olan Güven, kendisine Cenk Tosun'u örnek aldığını belirterek "Beşiktaş'a geldi ve birkaç sene içerisinde büyük oyuncu oldu.
"Çok güzel bir örnek"
Buradaki başarısıyla da İngiltere Premier Ligi'ne transfer oldu. Çok güzel bir örnek kendisi.
"Hedefim Cenk Tosun gibi olmak"
Hedeflerim tabii ki burada güzel seneler geçirmek. Cenk Tosun gibi olmak, iyi yerlere gelmek istiyorum" dedi.
Pozisyon değiştirdi...
Rize maçının ardından taraftarlara üçlü çektirerek tribünlerle bütünleşen Güven Yalçın şöyle devam etti: "Eskiden on numara oynuyordum, sonra hocam hızımdan dolayı beni kanada koydu; ardından da forvete geçtim.
Kendisini en iyi hissettiği yer
Üç pozisyonda da kendimi iyi hissediyorum ama galiba en iyi forvet arkası, forvette oynuyorum." (Fotomaç)
Türkiye’de birçok takımın transfer listesinde olduğunu biliyoruz. Beşiktaş’ı tercih etme sebeplerin nelerdi?
Evet, başka takımlar da beni istiyordu. Milli takıma geldiğimde oradaki hocalarımla ve Şenol Güneş’le de konuştum.
Bana güven verdiler. Büyük bir takıma gitmek, kendimi orada en iyi şekilde geliştirmek, iyi oyuncularla antrenman yapmak ve onlarla oynamak istedim. Bunları en iyi yapabileceğim, hayallerimi gerçekleştireceğim kulüp Beşiktaş olduğu için Beşiktaş’ı seçtim.
Güven Yalçın: İdolüm Cenk Tosun
Biraz da hedeflerinden bahseder misin?
Burada en iyi şekilde çalışıp, her antrenmana kendimi yüzde yüz vermek, kendimi göstermek istiyorum. Daha fazla süre oynayıp, formayı kapmalıyım. Hocam bana şans verdiğinde hazır olmalıyım. Hedeflerim tabii ki burada güzel seneler geçirmek. Cenk Tosun gibi olmak, iyi yerlere gelmek istiyorum. Taraftarın sana çok büyük desteği vardı. Onlara neler söylemek istersin? Ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok etkileyici bir taraftarımız var. Bana olan destekleri için, her şey için çok teşekkür ederim
“Burada en iyi şekilde çalışıp, her antrenmana kendimi yüzde yüz vermek, kendimi göstermek istiyorum. Daha fazla süre oynayıp, formayı kapmalıyım. Hocam bana şans verdiğinde hazır olmalıyım. Hedeflerim tabii ki burada güzel seneler geçirmek. Cenk Tosun gibi olmak, iyi yerlere gelmek istiyorum.”
“Hayallerimi gerçekleştirmek için Beşiktaş’a geldim”
Bayer Leverkusen altyapısından Beşiktaşımız’a bu sezon başında transfer olan Güven Yalçın, Siyah Beyaz formayla az süre alsa da, performansıyla gelecek adına ümit verdi. Şimdiden taraftarlarımızın ilgi odağı olan genç hücum futbolcusu, Rizespor karşılaşmasının ardından üçlü çektirerek, tribünlerimizle bütünleşti. Biz de Güven Yalçın’ı daha yakından tanıyalım dedik ve kendisini dergimizin kapağına konuk ettik.
A ilenin Türkiye’den Almanya’ya uzanan hikayeni anlatabilir misin?
Babam ilk olarak on altı yaşındayken Amsterdam’a (Hollanda) gitmiş. İki sene orada yaşadıktan sonra Düsseldorf ’a geçmiş. Annem ise doğma büyüme Almanyalı. Orada tanışıp, evlenmişler. Benden büyük bir ablam var.
Baban Türkiye’nin hangi şehrinden gitmiş peki? Nevşehir’den gitmiş. Nevşehir’i ziyaret etme şansın oldu mu?
Her sene gidiyorum. Babaannem ve dedem halen orada yaşıyor. Onları ziyaret ediyorum. Nevşehir, çok güzel bir şehir, orayı çok seviyorum.
Futbola nasıl başladın?
Aslında yaşça biraz geç başladım sayılır. Düsseldorf ’da küçük bir kulübe gittim önce. Bayer Leverkusen’e gittiğimde altı-yedi yaşlarımdaydım. Bu süreçte en büyük desteği kimlerden gördün? Futbola başladığım yıllarda da, sonrasında da en büyük destekçim ailem oldu. Annem ve babam her antrenmanıma, her maçıma gelirdi.
Almanya’da oynarken Türkiye’ye transferin için ailen nasıl görüş bildirdi?
Ailem her zaman olduğu gibi bu kararımda da beni destekledi. “Sen nerede oynamak istiyorsan, arkandayız” dediler. Almanya’da da başka opsiyonlarım vardı ama ben Beşiktaş’a gelmek istedim. Buraya gelmekle de gayet doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
Sen de Cenk gibi Premier Lig’de oynamak istiyor musun?
Ben İtalya Ligi’nde oynamak istiyorum. Ligi çok beğeniyorum ve bunun hayalini kuruyorum. Ama Serie A zor bir ligdir, serttir... Genelde genç futbolculara sorduğumuzda pek bu cevabı almıyoruz.
Senin özel ilgin nereden kaynaklanıyor?
Futbolda çok pas yapılmasını seviyorum. İtalyan takımlarının taktikleri çok hoşuma gidiyor. Forvet arkasında, santrfor ve sol kanatta oynayabiliyorsun.
Senin en sevdiğin mevki hangisi?
Eskiden on numara oynuyordum. Sonra hocam hızımdan dolayı beni kanada koydu. Sonra büyüdüm ve vücudum da gelişti. Bu sefer forvete çekti o zamanki hocam. Üç pozisyonda da kendimi iyi hissediyorum ama galiba en iyi forvet arkası, forvette oynuyorum.
Altınordu ile oynadığımız hazırlık maçında Şenol Güneş genç isimlere şans verdi ve sen bir gol attın. İlk golün ve sonrasındaki Ronaldovari sevincin herkesin sempatisini toplamıştı. O an için ne söylersin?
Aslında gol attığımda nasıl sevinirim diye öncesinde bir şey planlamamıştım. Golü attıktan sonra ilk aklıma o şekilde sevinmek geldi. Çaykur Rizespor’u 4-1 mağlup ederken 81. dakikada Adriano’nun yerine oyuna girdin. Böylece Vodafone Park’ta ilk resmi ma çında taraftarın önüne çıkmış oldun. Vodafone Park’ta forma giymek nasıl bir duygu?
Çok değişik gerçekten. O atmosferi yaşamak inanılır gibi değil. Binlerce kişi ayakta ve sürekli tezahürat yapıyor. O maçda oynadığın kısa sürede Rizespor savunmasına zor anlar yaşattın ama golü bulamadın. Heyecanının etkisi oldu mu? Bir pozisyonda aslında net bir fırsatım vardı. Rizespor’un defans oyuncusu bana doğru geliyordu. Çok da zaman yoktu, hemen şut çekmek istedim. Ama topa istediğim gibi vuramadım, gol olmadı.
Karşılaşmanın ardından üçlüyü sen çektirdin. Tam olarak nasıl yapacağımı da bilmiyordum ama arkadaşım hemen orada gösterdi ve yaptım. Çok mutlu oldum.
Kariyerinde hiç kırmızı kart görmemişsin. Bu durumu neye bağlıyorsun?
Aslında forvet oynarsam daha sert oynuyorum. Tam dokuz numara oynarsam rakip savunma oyuncularıyla daha çok boğuşuyorum. Böyle bir pozisyonda bir sarı kartım var. Ama kanatta oynarken, zaten topu ayağınıza alıp ileri doğru gidiyorsunuz ve bu sırada çok sert pozisyonlara girmiyorsunuz.
Peki İstanbul’a alışabildin mi?
Geleli üç-dört ay oluyor. Tesislerde kalıyorum. Tesislerin bulunduğu Anadolu yakasına biraz alıştım. Ama Avrupa yakasını gezemedim. Pek zamanımız olmuyor. İnşallah oraları da gezerim. İstanbul gerçekten çok büyük bir şehir. Aslında benim geldiğim Düsseldorf da çok küçük bir şehir değil ama orada bir milyon kişi var. Bu rakam Almanya için büyük bir rakam. Ama tabii İstanbul’la kıyaslayınca on beş milyonun yanında az kalıyor. Tesisler burada olduğu için Ümraniye’yi gezdim, Kadıköy’e de birkaç kez gittim. Ama karşıyı ya da ikinci köprü, üçüncü köprü taraflarını hiç bilmiyorum. Orada da çok güzel yerler varmış. Gerçi burada yaşayanlar bile, birçok yeri görmediğini söylüyor.