"Hacı hoca kızının teknik direktörlüğüyle sonlanan yol"
Türkiye Erkek A Milli Futbol Takımı’nın sosyal medya hesabında kayda değer bir değişim yaşandı. İşte detaylar…
Türk futbolunda 72 saate sığan tarihi değişim
Futbolun cinsiyetle içselleştirilmesi olgusu sadece Türkiye futbolunu değil, Avrupa ve Amerika’da geçimini bu yolla sağlayan kadın sporcuları yakından etkiliyor. Kadın futbolunun bir şekilde erkek futbolu kadar izlenilmemesi ve talep görmemesinden ötürü reklam verenlerin ilgisi daha çok endüstriyelleşmeye yakın olana kayıyor.
“Futbol erkek oyunudur” yargısı, Türkiye’de kadın milli futbol takımının 1995’te kurulmasının lokomotifi olabilir. Nitekim, 1995’te kurumsallaşan bir yapının; 30 yıl içerisinde efsanelere konu olacak başarılar elde etmesi beklenemez. Türkiye’deki kadın futbolu da Avrupa’da veya dünya genelinde dişe dokunur bir başarı elde edememiş.
24 Mart-27 Mart tarihleri arasında yaşanan değişim bu önyargıyı ele veren işaret fişeği olabilir. 24 Mart’ta A Milli Futbol Takımı olarak anılan müessese, 27 Mart’ta Erkek A Milli Futbol Takımı olarak anılır oldu. Şimdilik sosyal medyada göze çarpan bu kavram, insan zihninin bir köşesinde “Kadın Milli Futbol Takımı’nın da olduğu”nu yeşertti.
"Bir kelimelik dönüşüm..."
24 Mart 2021 tarihine kadar "A Milli Futbol Takımı" şeklinde anılan oluşum, 27 Mart'tan itibaren "Erkek" ön eki alarak yayınlanmaya başlandı.
İkinci görüntü ise, 4-2'lik Hollanda maçından sadece 3 gün sonra. Bu kez rakip Norveç. 72 saat içerisinde kullanılan dil de küçük gibi görünen, aslında büyük bir değişim var.
“Ben hoca torunu, hacı kızıyım…”
Kadın A Milli Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kıragası, futbol oynarken yaşadığı çevresel baskıları şu hikayeyle özetliyor:
Ben hoca torunu, hacı kızıyım… Gençlerbirliği'nde göreve başladığım zaman, akrabalarım, "30 adamın içine bu kız çocuğunu gönderiyorsun. Yanlış yapıyorsun Selami" dediler babama…
Dedem vaizdi. Dediler ki, "Hoca torunu bu işi yapar mı? Hacı kızı bu işi yapar mı? Kız futbol mu oynar? Başka spor mu bulamadınız? Zaten bu kız hareketli; başka spor mu yok? Bak çok yanlış yapıyorsunuz!" Annemle babam bana, "Sen gerçekten bu işi istiyor musun?" diye sordular. Ben de, "Evet istiyorum. Çok da keyif alıyorum" cevabını verdim.
"Tamam o zaman kızım" dediler. Annemle babam ilkokul mezunu… Ama benim hayallerimi şekillendiren ve bu hayallerin peşinden koşmamı sağlayan kişiler oldular. Hakkımda olumsuz konuşan akrabalarıma "Necla bu işi yapacak. Biz de destek veriyoruz. Siz istediğinizi düşünebilirsiniz" dediler. Çok kıymetlidir annenin, babanın desteğini almak. Özellikle kız çocuğu için…
Çünkü siz kız çocuğu olarak toplumda sürekli onaylanmak istersiniz… Yaptığınızın doğru olduğunu göstermek istersiniz. Benim de en önemli onay mercilerim annemle babamdı. Onlar bana onay verdikten sonra ben de onların yüzünü kara çıkartmamak için kendimi ispat etmeye çalıştım.
Günün sözü:
Fransız Sosyolog Emile Durkheim, “Vicdanımızın sesi toplumun bizdeki yansımasıdır.” der.