Hakemlerin kara cumartesisi
VARAN-1 BEŞİKTAŞ-GAZİANTEP (Hakem Alper Ulusoy-VAR Atilla Karaoğlan)
PENALTI YERİNE GOLÜ VERSEYDİ DAHA DOĞRUYDU
1- Beşiktaş'ın penaltıyla kazandığı gol öncesinde, Atiba'nın kafa vuruşundan gelen gol ofsayt nedeniyle iptal edildi. Atiba'ya orta yapıldığı anda Güray'ın eline çarparak giden topu, VAR uyarısıyla Alper Ulusoy kenara gelip izledi. İzlemenin ardından penaltı noktasını gösterdi. Sorular:
VAR'ın müdahale edeceği kadar açık ve bariz bir elle oynama var mı?
Eğer açık ve bariz bir elle oynama ise, Gazintepli oyuncu topu bilerek elle oynayarak Atiba'ya giden topun Beşiktaşlı takım arkadaşından değil, kendisinden gitmesini sağlamış olmuyor mu? Bu durumda ofsayt ihlali ortadan kalkmış olmuyor mu?Bu takdirde hakem neden daha büyük avantaj olarak golü vermiyor? (Hatırlarsanız orta yapılan ve direkt kaleye gitmeyen pozisyonlarda, top savunma oyuncunun kafasından sekse bile arkasında ofsaytta olan oyuncuya gittiğinde, ihlal olarak değerlendirilmiyor ve pozisyon devam ediyordu. Beşiktaşlılar Pepe'nin benzer pozisyonunu hatırlyacaktır).
GÖKHAN GÖNÜL BİLE PENALTI DEDİ
2- Kenan Özer'in düşürüldüğü pozisyonunda Gökhan Gönül'ün rakibinin kaval kemiğine geçerken yaptığı müdahale açık. Özellikle kale arkasından çok bariz gözüküyor, Gökhan'ın yüz ifadesinden de anlaşılıyor. Gaziantep lehine penaltı olmalıydı. İşin ilginci maç içinde Gönül de müdalesi olduğunu hakeme centilmence söylüyor. Oralı olmayan hakem üstüne Kenan'a sarı kart gösterip onu cezalı duruma düşüyor!
VİDA'YA PENALTI GÜME GİTTİ
3- Pawel Olkowski'nin Vida'nın ayağına bastığı pozisyon da Beşiktaş lehine net penaltı olmalıydı.
VARAN-2 G.BİRLİĞİ-TRABZON (Hakem Hüseyin Göçek – VAR Bahattin Şimşek)
SÖRLOTH'TAN ÖNCE ASIL BAIANO ATILMALIYDI
Daha 2 hafta önceki Göztepe-Beşiktaş maçının kural hatası tartışması morga kaldırılmadan yeni tartışmaya yol açan kararlar, maçın öncesinde atamalarla başlamıştı zaten. MHK sözümona diyor ki, "Kural hatası yok ve ben bu ikiliye yine güveniyorum”.
En can alıcı pozisyondan başlayalım. VAR hakemi Bahattin Şimşek'in daveti sonucunda Sörloth'un kırmızı ile atılmasından önce Baiano'nun tam 3 tekmesi var. Hakem bunu pozisyon esnasında çözemedi diyelim. Her iki oyuncunun da müdahalesini kart rengi konusunda çözemedi diyelim. VAR ekranında izledikten sonra Sörloth'a kırmızı verip, Baiano'nun atılmamasını açıklayabilmek inanılmaz.
Göçek, “Ben sadece Sörloth'a mı odaklandım” mı diyecek açıklamasında merak ediyorum ve hakikaten inanamıyorum. Premier Lig tecrübesi yaşamış ve 2013-14 sezonundan bu yana Rosenborg, Gröningen, C.Palace, Midtjylland, Gent takımları olmak üzere toplam 115 maçta 11 sarı kart gören, Trabzon'daki 32 maçında 1 sarı kart gören oyuncunun neden delirdiğini çözememeyi anlamak güç. Baiano direkt atılmalıydı.
Ndiaye'nin kafa attığı gibi gözüken pozisyonlarda ne yazık ki ülkemizde harekete maruz kalan oyuncuya inanmakta güçlük çekiyorum. Sicil bu anlamda futbolcularımızın bozuk. En ufak temasta 8 takla attıkları birşey diyemeyeceğim. Kırmızı diyene de sarı diyene de saygı duyarım.
İlk 45'teki Nadir-Hüseyin mücadelesinde aşil tendona gelen bu tarz pozisyonlarda da Premier Lig'deki zihniyet gibi, turuncu gözüken her pozisyon için direkt kırmızı kullanılması tarafındayım.
Trabzonspor'a verilen penaltı doğru. Tehlikeli hareket olarak değerlendirilmez. Direkt temas var. Müdahale karşılıklı olarak ortadaki bir topa yapılmıyor. Nwakame'nin kaleye doğru yönelik vuruş pozisyonuna yandan ve temasla müdahale var.
Bu maç özelinde sorgulanması gereken ana nokta, yukarıda bahsettiğimiz pozisyonların hiçbirinde kararı Hüseyin Göçek'in vermemiş olması. Penaltı, VAR'ın desteği. Kırmızı kart yine VAR uyarısı. İki haftadır tartışılan ve medyadan düşmeyen bir hakeminizi hangi akla hizmet psikolojisi rahatlamadan bu maça veriyorsunuz bunu anlamakta güçlük çekiyorum. MHK'da görev yapanların da psikolojilerini merak ediyorum.
VARAN-3 F.BAHÇE-ALANYASPOR (Hakem Ümit Öztürk – VAR Serkan Tokat)
PEKTEMEK İÇİN NEDEN VAR'A GİDİLMEDİ PEKİ?
FIFA'lığını kaybeden ancak geçen haftaki Rize-Beşiktaş maçındaki gayet iyi performansıyla göz dolduran Ümit'in de Kadıköy'deki performansına önce VAR hakemi, sonra kendisi tüy dikti.
Jailson'un elle oynadığı gerekçesiyle VAR'ın maçın hakemini uyarması, VAR protokolüne ve şu ana kadar yapılan eğitimlere ihanet. Hali hazırda hakem devam ettirmişken bu ne müdahalesidir? Çok açık ve bariz bir elle oynamayı mı atlamıştır hakem? Hayır.
VAR'da da otursa, sahada da olsa bir hakem için en önemli konu standarttır. Bu standart tüm maçlara yayılsa fevkalade olur ama en azından aynı maç içindeki standart sağlanmalıdır. Son dakikalarda Pektemek'in eline gelen topta Ümit'in yine devam ettirmesine rağmen bu kez VAR'ın uyarmaması da inanılmaz hatadır. Normal şartlarda VAR'ın uyarmaması doğru ancak Jailson'un el pozisyonunda uyarıp hakemi izlemeye davet edip, bu pozisyonda sadece konuşmaları ve izletmemesinin izahı yok. Ya da izle dediği halde Ümit izlemediyse o da ayrı bir skandal. Bir maç içinde elle oynama ile ilgili standartsızlık, hele ki ekran başında izleyen bir hakem için kabul edilebilir seviyede değil.
Alanyaspor'a verilen 2.penaltı net doğru karar.
Alanyaspor'un attığı ilk penaltıdaki tekrar kararı doğru. 3 cm, 5 cm, 10 cm olmasına bakılmadan eğer kalecinin ayağı çizgide değilse ve kaleci penaltıyı kurtardıysa VAR uyaracak ve 'penaltı tekrar edilecek' kararı alınmıştı.
67 KAYSERİ'Yİ UNUTMAYIN, YENİ BİR FACİAYA ÇANAK TUTULMASIN!
Hakemlerin hataları arttıkça kulüp yönetimlerinin senaryoları da her yıl olduğu gibi artıyor. Hele ki sezon sonu yaklaştıkça adrenalin seviyesi ve bel altı saldırı artıyor. Saldırının boyutu ise on yıllardır kronik her sezon olan cinsten. Ancak artık önemli bir fark var: Sosyal medya örgütlenmesi, holigan yazar ve yorumcuların artması, yöneticilerin ağır tahrikli demeçleri. Bunların 3'ü birleşince tribündeki ya da ekran başındaki fanatiklerin ne boyuta geleceğini tahmin etmek artık zor değil. Şimdiden sosyal medyada neredeyse çağrılar başladı. Yıllardır yönetici, futbolcu, teknik adamların maç sonu demeçlerine bir sınırlandırma, önemli cezalar getirilmesi ve Premier'deki gibi susturulacak bir sistem getirilmesi gerektiğini onlarca kez yazdım. Güven ortamının kalmadığı futbol dünyasında, derdim kulüplerden çok, bu güvensizlik konusunda tavan yapan taraftarların nefret boyutunun büyümesi.
TFF dahil, kulüplerin de bu nefretin büyümesinden rahatsız olduklarını düşünmüyorum. 17 Eylül 1967'de Kayseri'de oynanan Kayseri-Sivas maçında yaşanan ve 40'ın üzerinde taraftarın öldüğü, 600 fazla kişinin yaralandığı futbol faciasını unutmayalım.
Kenan Başaran'ın bu faciayı yazdığı 'Sivas-Kayseri' kitabında Abdi İpekçi'nin yönetimindeki Milliyet gazetesi hakemlere verilen tepkiler dahil, sahalardaki olaylara dikkat çeker ve önlem alınmasını ister. Ve ne yazık ki bu uyarıdan 1 hafta sonra işte o facia yaşanır.
Lütfen herkes sorumluluğunu bilip ona göre davransın, çok geç olmadan. MHK da hakemlerini mi yeniler yoksa çok iyi eğitip cesaret mi aşılar, bilemem..