Hakemliği bırakan Ali Palabıyık: 3 büyüklerin beni istememe sebebi...
25 Temmuz 2023’te hakemliği bırakan Ali Palabıyık, kendisini istifaya götüren süreci, 3 büyüklerin kendisini istememe nedeni ve birçok önemli konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.
"Kariyerimi Rizespor-G.Saray maçı bitirdi"
Hürriyet'ten Murat Fevzi Tanırlı'nın sorularını yanıtlayan Palabıyık, Çaykur Rizespor - Galatasaray maçının son dakikasında verdiği kararla hakemlik kariyerinin bitirildiğini belirterek, "Ülkemde hakemlik yapamadığım gibi UEFA’da da hem maçım hem de UEFA kış semineri davetim geri çekildi. Bu olaylar sonrası UEFA’nın bana bakış açısı değişti, Avrupa’da yönettiğim maçların kalitesi dahi düştü. Türkiye’de bize ağabeylik ve hocalık yapan, içimizde olan faktörler de devreye girdi. Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus’tan sonra Şampiyonlar Ligi’nde görev almak benim için büyük gururdu. Daha da yukarılara giderim derken, son çıktığım Şampiyonlar Ligi maçındaki gözlemci notum UEFA Hakem Kurulu müdahalesiyle değiştirildi. Şampiyonlar Ligi’ndeki 3 maçım da çok güzel geçti lakin devamı gelmedi maalesef." dedi.
'Teşekkür plaketini kabul edemezdim"
Hakemliği bırakma aşamasında neler yaşandığını da anlatan Ali Palabıyık, "MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu’na ‘TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin beni kadroda tutmak istemediğini, eğer kendisine böyle bir baskı gelirse gereğini yapacağımı’ belirttim. Nihayetinde ‘TFF bünyesinde bana bakışın olumlu olmadığını’ söyledi ve FIFA hakemi olarak istifamı gönderdim. Bu karar TFF’de paylaşıldıktan sonra MHK başkanı sezon başı seminere davet ederek, TFF başkanının teşekkür plaketi vereceğini söyledi. TFF başkanının çevresinin etkisinde kalarak, güvenmediği ve hakemliği bıraktırdığı birine “Türk futboluna katkılarınız için teşekkür ederiz” diyerek plaket vermesini kabul etmem söz konusu olamazdı. ·
Neden VAR hakemi olarak görev almadığıyla ilgili olarak ise Palabıyık, "Önce 'neden olmasın' dendi. Hatta TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin onayıyla bu görevi kabul edip, 01.08.2023 tarihinde dilekçemi göndermeme rağmen, aynı gün cevap geldi: ‘F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş seni istemiyor!’ Asıl gerekçenin sayın TFF başkanının saydığı takımların istekleri olduğuna inanmıyorum. Hakemliğimi bıraktırmak için bütün gücünü kullanmış isimler hala etkili yerlerde bulundukları için VAR kadrosu için verilen sözün de arkasında duramadılar." ifadelerini kullandı.
"3 büyüklerin beni istememe sebebi puan kaybetmeleri"
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray tarafından istenmeyen hakem olarak ilan edilmesini de değerlendiren eski hakem, "Türkiye’nin en şanssız hakemi benim aslında. Bana söylenen “Beşiktaş, Fenerbahçe ve G.Saray seni istemiyor!” Sebebi de yönettiğim müsabakalarda hatalı karar olsun ya da olmasın çoğunlukla 3 Büyükler’in puan kaybetmeleri. Bir hakem için en önemli şans, eğer aleyhine hata yaptığı takım galip geldiyse problem olmaması. Bu kriter maalesef benim için hiç geçerli olmadı. Sahaya çıktığımda önce vicdanım, UEFA-MHK eğitimleri ve oyun kuralları kitabına uygun maç yönetmeye çalıştım, bir kesimin mutlu olması veya olmaması için değil." şeklinde konuştu.
"VAR benim sonum oldu"
Hakemliği döneminde VAR nedeniyle büyük sorunlar yaşadığını kaybededen Palabıyık, "Büyük hatalarda VAR'ın devreye girmesini bekliyorsunuz. Bazen müdahele etmediği ve zor durumda kaldığım pozisyonlar da oldu. Aslında VAR benim sonum oldu diyebiliriz. VAR hayatımızda değilken bu kadar sorun yaşamadık. Spor camiasının da hakemliğe bakışı VAR’dan önce daha saygılıydı. Baskının şiddeti günden güne arttı." dedi.
Hakem kökenli MHK Başkanı mı yoksa hakemlikten gelmeyenler mi daha iyi? sorusuna da Palabıyık, "Zekeriya Alp ve Ufuk Özerten dönemlerinde dışarıdan gelen baskıların daha azaldığını düşünüyorum ve gerçekten arkamızda çok dik durdular. Zekeriya Başkan zamanında FIFA hakemi oldum. Hata yapmış olduğum maçlardan sonra dahi işin doğasında bunun olduğunu, güvenini ve devam etmemi istediğini söyledi. Konuşulanlara, yapılanlara hiç aldırma diyerek çok destek verdi. Tabii bu desteği verirken TFF Başkanının da MHK’nin arkasında durması çok önemli." yanıtını verdi.
"İçimizdeki İrlandalılar bizi UEFA'ya kötülüyor"
Türkiye’deki sorunlar UEFA’yı da etkiledi. Kendi hakemini kötüleyen bir ülke miyiz?
"Asıl sorun şu ki, kendi liginizde yaşadığınız pozisyonlarla ilgili UEFA’ya ‘İşte bu sizin FIFA hakeminizin kararları. Bu hakeme maç veriyorsunuz’ şeklinde resmen bilgi gönderiliyor. 'İçimizdeki İrlandalılar' tam olarak karşılığı! Bırakın bir maçı, daha ötesini de yaşadım. Son 2 yıl UEFA kış semineri davetim geri çevrildi!
F.Bahçe-Beşiktaş, Ç.Rizespor-G.Saray, Adana DS-F.Bahçe ve G.Saray-Alanya maçları... 17 hafta gibi rekor süre görev alamayan bir hakem bu süreci fiziksel ve ruhsal nasıl yönetebilir?
"Süreci yönetmek gerçekten çok zor oldu. Türkiye’deki etkileri gerçekten çok vahimdi. Telefonumu değiştirmek zorunda kaldım. Sadece bana değil, aileme de inanılmaz mesajlar, tehditler geldi. Etrafımızda her takımı tutan taraftarlar, arkadaşlarımız, dostlarımız var. Sonuçta toplum önündeyiz. Sokakta dolaşıyoruz, işimiz var, okula gidiyoruz. Çocuklarımız okulda bir şeylerle karşılaşıyor. Herkes düşman gibi bakıyor. Ben de bir insanım, hayatım ve çocuklarım var. Maalesef özellikle sosyal medyanın kötü kullanımı bu etkiyi artırıyor. Daha kontrol altında tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ufak bir kıvılcım büyük infiale neden olabiliyor."
Hakemlerin bu sezonki genel performansı başarısız ve çok sayıda önemli hatalar var. Keza VAR’da da standartsızlık had safhada.
"Kaygıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Maalesef Türkiye'de hakemlere tüm mesajlar son üç sezonda benim üzerimden verildi. Yaklaşık 4 ay maç alamamak, sezon sonuna kadar görev vermemek. Hakemler ”aynısı benim de başıma gelir mi?” kaygısıyla maç yönettikleri için böyle sonuçlar var. Karar verirken duyguları ön plana çıkıyor, korkuları sahaya yansıyor. “Ben bunu çalarsam veya çalmazsam ne olur” kaygısı ortaya çıkıyor. Elbette kötü bir duygu ve bundan kurtulmak gerekiyor. Hakemin arkasında duran bir TFF hakeme güç ve cesaret verir."
"Ali Koç'un sözleri talihsiz ve tehlikeli"
Bu sezonki hakem tartışmaları çok erken ve agresif başladı. Ağır ithamlar, kulüp resmi hesaplarından saldırılar...
"Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç’un açıklamaları talihsiz oldu. Çoğuna katılmıyorum ve hakemleri hedef göstermek çok tehlikeli. Özellikle sosyal hayatlarında taraftarların hakemlere karşı önyargı beslemesini talep etmek sakıncalı. Şu anda görev yapan bir hakemi düşünemiyorum. Bir kafede fotoğrafı mı çekildi, biri video mu çekiyor, arkadaşıyla konuşurken farklı durumlar ortaya çıkabilir mi gibi çok üzücü ve kötü bir durum. Böyle bir ortam yerine, tam tersi şekilde yöneticisiyle, futbolcusuyla, hakemiyle, gözlemcisiyle bir arada olunmalı. Saygı ortamı kazandırılmalı ki hakemler olarak toplum önünde ön yargılardan kurtulalım. Bu nasıl sağlanır bilmiyorum. Daha önce TFF çok güzel bir uygulama yapmıştı. Lig TV’de Nazlı Canyurt’un hazırladığı içerik bizi kamuoyuna tanıtan, insan olduğumuzu, bir ailemizin olduğunu, hakemlik dışında bir yaşantımızın olduğunu gösterebileceğimiz bir alan yaratmıştı."
"Ferhat Gündoğdu'ya hakkımı helal etmiyorum"
"Tahkim Kurulu’nda Ferhat Başkan benimle alakalı olarak “Aile dostumdur, severim, kardeşim gibidir. Hala öyle midir bilmiyorum ama” dedi. Kendisine şu soruyu sordum: “Benim ne ahlaksızlığımı gördünüz de bir gün bile bekleyemeyiz” diyerek listeye aldınız? Bu tavrı nedeniyle yönettiğimiz tüm müsabakalar sanki şaibeliymiş durumuna geldi. 8 Mart mağdurları arasında bir akşam öncesinde maç yöneten arkadaşlarımız vardı. Eğer böyle bir durum varsa nasıl maç verirsiniz bir hakeme? Neticede herkes biliyor ki, kulüp başkanları, MHK Başkanı’nın eline bir liste verip, hem imzala hem de çıkıp açıkla dediler. Kendisi de sanki kendi tasarrufuymuş gibi bu tiyatroyu oynamayı kabul edip, inandırıcı olması için de “bilmediğiniz şeyler” var gibi süslü laflar etti. Bir MHK başkanının yapması gereken tek şey böyle bir liste dayatıldığında istifa etmek olmalıydı. Ferhat Gündoğdu, 20 sene uzak kaldığı camiada hayal bile edemeyeceği bir göreve getirilince kendini ispat etmek için akıl almaz bir yol denedi ve bu oyunun içinde yer aldı diye düşünüyorum. MHK’nın diğer üyeleri de sebepleri açıklanmayan bir konuda “böyle şey mi olur!” diyerek görevi bırakıp bunun gururunu yaşamak yerine, belki 3 ay daha 10’ar bin lira maaş alırız diye düşündüler. Hakkımı helal etmiyorum."
"Başkanlarla liste yapılıp 'Bu hakemleri bitirelim' denmiş
Şubat 2022’de tekrar maç almaya başlamıştın ki Ferhat Gündoğdu’dan 8 Mart darbesi geldi.
"Aslında gündemde Serdar Tatlı başkanın üç hakemle ilgili ‘isim verme’ raporu vardı. Benim Rize-G. Saray maçı da bu tartışmaların üzerine geldi. Ferhat başkan ‘Ligin 2. yarısında başlıyorsunuz’ dedi ancak yine başlayamadık. Bu kez de ‘onay bekliyoruz’ dendi. Düşünsenize, FIFA 1. Kategori hakeminiz ülkesinde maça çıkacak, MHK Başkanı onay bekliyor! Onayın çıkması 1.5 ayı buldu. Tam başladık, güzel gidiyor derken 8 Mart olayını yaşadık. Aslında 8 Mart’ın ortaya çıkmasının tohumları benim yönettiğim Rize-G.Saray maçından sonra atılmış diye duydum. 12 kişilik bir liste yapılarak, kulüp başkanlarıyla ‘bu hakemleri bitirelim’ denilmiş."
"Kimin elinde ne belge varsa açıklasın"
Aile dostunuz Gündoğdu’ya sormadınız mı?
"Yayıncı kuruluşa çıkıp ‘1 dakika bile bekleyemezdik’ demişti. Ve hala benimle alakalı ‘bilmediğiniz şeyler’ var diyormuş. Kendisinden rica ediyorum, kimin elinde ne belge varsa lütfen açıklasın. Çok şeffaf bir ortamda yaşıyoruz. Herkesin konuşmaları meydana dökülüyor. Artık bizi zan altında bırakmasınlar! 8 Mart’tan sonra toplumda sanki biz kötü bir şey yapmışız gibi algı oluştu. Türk futboluyla ilgili bir problemimiz varmış gibi algılandı. Böyle olmadığı 1 ay sonra ortaya çıktı. Asıl üzücü olan kararın altına imza atan MHK üyelerinin gözlemci olarak göreve devam etmeleri, tahkim kararı sonrası hakemliğe devam eden arkadaşlarımızın maçlarını değerlendirmeleridir!"
Peki MHK ve TFF kanadı nasıl yaklaştı?
"Yetkililerle görüştüğümde Rizespor-Galatasaray maçından sonra bir süre beklemem gerektiğini ifade ettiler. Çünkü MHK değişikliği oldu ve Ferhat Gündoğdu göreve geldi. Ferhat hocayla ailecek görüşüyorduk. Ankara'da yaşıyordu. “Ali merak etme, halledeceğiz, biraz zaman” dedi. Ancak günün sonunda hakemliğimin tıkanmasını siyasete bağladılar. “Biz böyle olmasını istemiyoruz ama işte” diyerek ne TFF’nin ne de MHK’nın birşey yapamadığını belirttiler."
"Dallas çok acımasızca vurabiliyor"
Uilenberg mi, Dallas mı?
"Uilenberg bizi daha çok anlıyordu, sık konuşuyordu. Hatayı nasıl yaptığın değil de bu hatadan nasıl bir ders çıkartırız yaklaşımı vardı. Dallas daha soğuk mizaçlı. Bunun da insan ilişkilerine yansıdığını düşünüyorum. Çok acımasızca eleştiriyor, çok acımasızca vurabiliyor. Kendi ülkesindeki hakemleri anlatırken hatalara bazen anlam veremediğinden bahsederken biz hata yaptığımızda sanki kasıtlı yapmışız gibi değerlendirdiği oldu. Ben Uilenberg zihniyetinden yanayım. UEFA’da, Türkiye’de bizleri destekledi."
MHK yapılanmasında bu sezonki TFF “Almanya modeli” üzerinde duruyor. Türkiye'deki son 23 yılda 21 kez MHK değişmesinden ve hakemliğe faydası olmayan bu kanserleşmiş zihniyetten nasıl kurtuluruz?
"Kulüplerden birkaç yetkilinin yer alacağı modeli nasıl yapacaklarını bilemiyorum ancak açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Günü kurtaracak, geçiştirecek ve temeli olmayan konular. TFF Başkanı sayın Mehmet Büyükekşi döneminde şöyle bir yaklaşım var. Şirket modeliyle yaklaşıyor. Bizi de şirketinin bir elemanı olarak görüyor. Bizimle seminerlerdeki konuşmalarında da hep bunu dile getirdi. “Sizi şöyle görüyoruz, yeni şeyler uygulayacağız, psikoteknik uygulamalarla algınızı ölçecek, konsantrasyonunuzu artıracak verileri ortaya koyacağız”. Yaptığımız iş performansa dayalı ve sonuçta etkisi çok büyük. Yani normal bir şirket çalışanı, halkla ilişkiler uzmanı, satış temsilcisi gibi değil. Çok hassas. Çok ciddi rakamların konuşulduğu bir ortamda, kaliteli oyuncuların ligimizde oynadığını düşünürsek, öyle basite indirgenecek bir durum değil. Ve bu şirket yaklaşımının da etkisiyle Sayın Mehmet Büyükekşi geçen sezon Antalya'daki kış seminerindeki konuşmasında hakemlere gözdağı verdi. Söylediği ana nokta “Şirketin sahibiyim, beğenmezsem atarım” demeye getirdi."