Halil Umut Meler: “Derbiyi çok iyi yönettim”
Kadıköy’de oynanan ve Cimbom’un 3-1 kazandığı Fenerbahçe – Galatasaray derbisinin hakemi Halil Umut Meler, müsabakayı çok iyi yönettiğini söyledi.
‘Evde kal’ günleriniz nasıl geçiyor?
Atletik performans birimi tarafından gönderilen videolu antrenmanları evde yapıyorum. Bir sporcu gibi çok çalışarak kondisyonumuzu her zaman üst seviyelerde tutmamız gerekiyor. Sebzeler beslenmemin büyük bir kısmını oluşturuyor ama bu süreçte bağışıklık sistemimi güçlendirmek için daha fazla protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Eşimin yemeklerine direnmek zor ama o da beslenmesine dikkat ediyor. Henüz kilo almadım!
Nerede çalışıyorsunuz? MHK size destek veriyor mu?
Haftalık kural sınavı uygulaması ve video test uygulaması göndererek hakemlerin her zaman hazır olması için gayret ediyorlar.
Türkiye’de hakemlik zor mu?
Her mesleğin getirdiği zorluklar tabii ki var. Ama ben mental olarak maç öncesi ve sonrası kendimi olumlu ve olumsuz sürece en iyi şekilde hazırlamaya çalışıyorum. Hakemliği çok sevdiğim için bu süreci yönetmem de bana çok katkı sağlıyor. Belli dönemlerde yaşam koçundan destek alıyorum ama en büyük terapim oğlumdur. Onun varlığı bana güç veriyor.
“HİÇ TEPKİ GÖRMEDIM”
Ailenizle sokakta rahatça gezebiliyor musunuz?
Öncelikle sosyal medyada hiç hesabımın olmadığını belirtmek istiyorum. Dolayısıyla takip de etmiyorum. İzmir'de günlük hayatımda olumsuz tepkilerle karşılaşmadım. Açıkçası, alışveriş merkezinde gezmeyi seven biri de değilim. Sosyal hayatımızı her aile gibi sürdürmeye çalışıyoruz.
Futbolla içli dışlıyız. Hakemler içimizden birileri gibi.
Futbol bu kadar popüler olunca oyunun içinde yer alan her paydaş gibi hakemler de kamuoyu tarafından bir süre sonra içselleştiriliyor sanırım. Genel likle 14-16 kamera kullanarak yayınlanan maçlarda bazen tek bir kamera bile sürekli hakemi çekecek şekilde görevlendirilebiliyor. Böyle bir ortamda da örnek verdiğiniz gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Kendi adıma rahat bir tarzım olduğunu düşündüğüm için de günlük yaşantım içinde kamuoyu tarafından benimsenen bu içselleştirmeden dolayı hiç sıkıntı yaşamıyorum.
Camia Cüneyt Çakır'ın veliahtı olarak görüyor sizi.
Kariyerimi, her basamağında büyük emeklerin olduğu bir merdiven olarak görüyorum. Daha çok gelişebilmek için her maçımdan sonra üzerinde çalışıyorum. Gelişim sürecinde federasyon ve kurulumuzun sağladığı geniş imkânlar sayesinde teknik, teknolojik ve psikolojik eğitimlerden yararlanıyorum. Maç analizi gibi, antrenman programları gibi beden dili üzerinde yaptığımız çalışmalar eğitim sisteminin tabii ki bir parçası.
HEDEF DÜNYA KUPASI
Hedefleriniz neler?
Her hakemin hedefi Dünya Kupası'dır. Çok çalışınca bunun mümkün olduğunu bize Cüneyt Çakır Hocam gösterdi. Ben de bu kariyer sürecinde Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda, Şampiyonlar Ligi'nde görev alabilme hedefiyle çalışıyorum.
Teknik adam ve futbolcular da sizi eleştiriyor. “Olur mu böyle bir şey?! Hakem bizi doğradı” gibi sözler…
Hakem olarak sahanın içinde oyun kurallarına göre en doğru kararı vermeye çalışıyorum. Müsabakanın zorluğuna, atmosferine, skoruna göre vermiş olduğum kararın ya da kararların maçtan sonra kamuoyu tarafından tepki alması çok normal bence. Ben o açıklamaları o anki psikolojik etkiye bağlıyorum. Ben sahanın içinde oyun kurallarını uygulayan modern hakem olmaya çalışıyorum.
İyi ya da kötü niyetli futbolcuyu nasıl ayırt ediyorsunuz?
Sanırım geçmişte futbol oynamamın getirmiş olduğu bir tecrübe diyebilirim. İyi ve kötü niyetli hareketi, futbolcuların o anki tavır ve davranışlarından anlayabiliyorum.
İLK DERBİ ONUR VE GURUR VERİCİ
F.Bahçe – G.Saray derbisi. İki takım adına hatalı kararlar verdiğiniz yorumları oldu.
Bu, kariyerimdeki ilk derbi olduğu için ayrı bir onur ve gurur vericidir. Bu vesileyle bana inanan, güvenen ve bu göreve layık gören MHK'ya teşekkür ederim. Her derbi öncesi ve sonrasında hikâyeler oluyor. Ben de kendi adıma bu hikâyeyi iyi okuduğumu, müsabaka boyunca her iki takım için tutarlı ve standart kararlar verdiğim için başarılı olduğumu düşünüyorum.