Hamza Dursun'un ilginç hikayesi
Ülkemizi, PyeongChang 2018 Kış Olimpiyat Oyunları’nda kayaklı koşu branşında temsil eden milli sporcumuz Hamza Dursun ilginç hikayesini Fanatik'e anlattı.
2015’de bağışıklık sistemimi çökerten bir enfeksiyon hastalığına yakalanınca kahrettim ve kayak aletlerimi yakarken annem bir kısmını kurtardı.
Bir yıl evimde annemin bakımı ve yaptığı doğal ilaçlarla tedavi oldum, çünkü bu hastalığın başka tedavisi yok. Sonuçta ayağa kalktım ve şimdi olimpiyattayım.
P&G’nin ‘Olimpik Anneler Projesi’ sayesinde PyeongChang’da annem ve babam da yanımda olacak. Benim için bundan daha büyük motivasyon kaynağı olabilir mi!
Olimpiyat Köyü’nde yabancı sporcular şaşkınlıkla bizi izliyor ve Türkiye’de kayak mı var, orası egzotik ülke değil mi diye sorular soruyorlar.
Annelerle ilgili o kadar veciz söz vardır ki, değil bu satırlara, sayfalara, kitaplara sığmaz. Sevgi ve fedakarlığın simgesidir annelerimiz. O nedenle hayat boyu onlara minnet duygularıyla bağlı kalırız. Ayrı kaldığımızda hüzünlenir, kaybettiğimizde ise yüreğimizde hiç bir zaman dinmeyecek acılarla baş başa kalırız. Güney Kore’nin PyeongChang kentinde devam eden 2018 Kış Olimpiyatı’nda ülkemizi kayaklı koşu branşında temsil eden Hamza Dursun’un da hayatında annesinin çok büyük etkileri olmuş. Ağrılı 6 çocuklu çiftçi bir ailenin 3. çocuğu olan Hamza Dursun’u deyim yerindeyse annesi hayata bağlamış ve bugünlere gelmesini sağlamış.
Doktorlar çare bulamadı
2015’te halk arasında ‘Öpücük Hastalığı’ olarak bilinen hastalğına yakalanan Dursun’a doktorlar çare bulamamış. Hastane hastane dolaşmış, ancak aldığı cevap bu hastalığın ilacının olmadığı yönündeymiş. Vücuda giren bir virüs, nedeniyle bağışıklık sistemini çökerten hastalığın tek tedavisi, evinde uzun süre doğal yollarla beslenmesi ve sistemin kendi kendini yenilemesiymiş. İşte Hamza’nın annesi Asiye Dursun burada devreye girmiş. Hamza’ya hem annelik hem doktorluk yapmış. Ona doğal ilaçlar hazırlamış. Uykusuz geceler boyu başında beklemiş, güçsüz bedenini ayağa kaldırmak için onunla yeni doğmuş bir bebek gibi ilgilenmiş.
Sonunda kazanan Asiye anne
Bununla da kalmamış. Kahreden, hayata küsen ve bu nedenle kayak takımlarını yakan oğlunun elinden malzemelerinin bir kısmını kurtarmış. Ona moral vermiş, ruhuna adeta yeni bir ruh üflemiş. Ve bu, bir yıl sürmüş. Sonunda kazanan Asiye anne ile Hamza Dursun olmuş. Bir bakıma yeniden doğan Hamza Dursun, hayata dört elle sarılmış. Tabi spora da... Tekrar pistlere dönmüş ve antrenmanlarına daha bir şevkle başlamış. Hikayenin kalan kısmını Hamza Dursun’dan dinliyoruz:
Plastik su borularıyla kayardım!
‘Çocukken su borularını ayağıma bağlar kayardım. 10 yıl önce de profesyonel olarak başladığım bu sporda iki kez olimpiyata kota aldım ama birine gidemedim’
Çok çalıştım. Haftanın 6 günü 6’şar saat idman yaparak bugünlere geldim. 10 yıldır bu sporu yapıyorum ve kısa zamanda 6 kez üst üste Türkiye Şampiyonu oldum, bir Balkan şampiyonluğum, bir Avrupa Kupası 2.’liğim, uluslararası yarışlarda 23 madalyam var. 2 kez de olimpiyat kotası kazandım ama Soçi 2014’e ülkeme kota verilmemesi nedeniyle gidemedim. Hastalanmamda buna çok üzülmemin de etkisi oldu.”
‘Bizde yeni yeni tesisler yapılıyor’
Kayağa 15 yaşımda beden eğitimi öğretmenimin teşvikiyle başladım. Aslında bu, kayak sporu için çok geç bir yaş. Avrupa’da çocuklar 5-6 yaşlarında başlıyor. Dolayısıyla onları 8-10 yıl geriden takip ediyoruz. Tabi, imkanları da bize göre daha fazla. Neredeyse evlerinin önünde kayak pisti var! Bizde ise yeni yeni alt yapıya ağırlık veriliyor, tesisler yapılıyor. Onlarla aramızdaki temel fark budur.”
Bırakın kayaklı koşuyu, kayak sporunu bilmiyordum. Kayakla tek ilgim çocukken ayağıma plastik su borularını bağlayarak bayırdan aşağı kaymaktı. Tabi adına kaymak denirse!.. Bazen yuvarlanıyordum! Bunu da dedemden görmüştüm. O da ayran yaptığımız yayığın demirlerini söker onlarla kayardı! Kayaktan önce atletizm seçmesine katıldım, kılpayı kaybettim. Kazansaydım, bugün atlettim.”
Avrupa’yla aramızda çok fark var
“Bizim en büyük sıkıntımız, bireysel sporcu olduğumuz için maddi destekten yoksunuz. Benim şu anda P&G’nin sponsorluğu ve TMOK’un bursu dışında hiç bir gelirim yok. Malzemelerimi ise federasyon sağlıyor. Her 3 kuruma da teşekkür ediyorum.”
“Burada madalya şansımız pek yok. Sebebi de diğer ülkelerle aramızdaki mesafenin çok fazla olması. Onlarda 80-100 yıl önce başlamış bu spor. Biz ise daha yeniyiz. Ben üç yarış yapacağım. Sprint, serbest ve takım yarışı. Amacım ülkemi en iyi şekilde temsil etmek. İlk 30’un içinde olursam iyi bir sonuç elde etmiş olurum.”
“Bu tip yarışlarda son sıralarda yer aldığımızda hakkımızda ağır eleştiriler yapılıyor ve biz buna çok üzülüyor ve kırılıyoruz. Çünkü bu bizim suçumuz değil! Dünyadaki yerimiz bu! Kamuoyu bu sporu bilmediği için böyle davranıyor.”
Annem ilk kez yarışımı izleyecek
“Ailemde benden başka sporcu yok. Babam çiftçi, annem ise ev hanımı. Ben de boş zamanlarımda köye gider çiftçilik yaparım, babama yardım ederim. Okula da devam ediyorum. İbrahim Çeçen Üniversitesi Beden Eğitim Yüksekokulu’nda antrenörlük okuyorum. Sporu bıraktıktan sonra kayaklı koşuda antrenörlük yaparak yeni sporcular yetiştireceğim. Yani, bütün hayatım kayaklı koşu.”
“Kayaklı koşu çok dayanıklılık gerektiren bir branş. Bu nedenle aylarca süren kamplarda sürekli çalışmak zorundasınız. PyeongChang’e gelmeden önce bir yılda ailemi ancak üç hafta görebildim. Buraya gelirken, annemle sadece telefonla görüşebildim. Çok şükür, P&G’nin ‘Olimpik Anneler’ projesi sayesinde şimdi babamla birlikte yanımda. Annem hayatında benim yarışımı canlı olarak hiç izlemedi. İlk kez burada izleyecek. Onların yanımda olması kadar büyük bir motivasyon kaynağı olabilir mi benim için. Onların desteği ve duaları sonucu başarıyorum.”
Hedefim, iki olimpiyatta daha yarışmak
“Kafilede havamız çok iyi, moralimiz yerinde. Olimpiyat Köyü’nde de ortam güzel. Dünyanın en iyi kayakçılarıyla beraberiz, birlikte antrenman yapıyoruz ve onlarla yarışıyoruz. Bu çok önemli bizim için. Zaman zaman sohbetler ederiz. Bizi görünce şaşkınlıkla sorarlar, Türkiye’de kayak mı var, diye! Türkiye’yi egzotik ülke zannediyorlar!”
“Bu atmosferi solumak bile olağanüstü bir duygu. Olimpiyat bu işin zirvesi. Yaptığım çalışmalara, verdiğim emeğe değermiş. Sosyal medyadan da destek mesajları aldım, çok mutlu oldum.”
“Diğer ülkelere baktığımızda bir çoğunun ailesi gelmiş. Bu konuda ben de şanslıyım. Keşke, takım arkadaşlarımın da aileleri burada olsaydı.”
“Bundan sonra bir olimpiyat daha görmeyi hedefliyorum. Eğer bünyem izin verirse belki iki olur. İnşallah o zaman madalya adayı bir sporcu olurum.”
Olimpik anne nedir?
P&G’nin bir sponsorluk projesidir. Geçen sene 30. yılını kutlayan P&G, çocuklara ve gençlere spor konusunda ilham olabilmek için olimpiyat yolunda yarışan 21 farklı branştan 30 sporcu ve bu sporcuları yetiştiren annelere sponsor olma kararı aldı. PyeongChang 2018 Kış ve Tokyo 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları için mücadele veren sporcuların ve annelerin yanında olan P&G, proje kapsamında PyeongChang 2018’de kayaklı koşu alanında ülkemizi temsil eden Hamza Dursun ve annesi Asiye Dursun’u destekleyerek, Dursun’un ailesini Güney Kore’de kuracağı P&G Aile Evi’nde ağırlıyor.