"Hamza'yı dinledim hata ettim"
G.Saray Başkanı Dursun Özbek A'dan Z'ye her şeyi dobra dobra anlattı: “Hamza, Melo’nun gitmesini istiyordu. Sözleşmesini uzattım. 15 dakikada yanıma geldi ‘Bu hiç iyi olmadı’ dedi. Sezon başında Cüneyt(Tanman) ‘Konoplyanka’yı alalım’ dedi. Hamza hoca bana geldi ısrarla karşı çıktı."
Özbek başkanlığa seçildiği andan itibaren yaşadığı problemlerden, görevden aldığı Hamza Hamzaoğlu'na kadar birçok farklı konuya değindi... Sarı-kırmızılı kulübün başkanı Dursun Özbek öyle detayları paylaştı ki şaşkınlıkla takip edeceksiniz. İşte noktasına, virgülüne dokunmadan Dursun Özbek'in o sözleri...
'MELO KALIYOR DEDİĞİMDE OTURDUĞU YERDE TERLEDİ'
Sezon başında Cüneyt Tanman ile Hamza hoca sürtüştü. Transfer döneminde bir türlü anlaşamadılar. Cüneyt, "Konoplyanka'yı alalım" diye önerdi, Hamza hoca ısrarla karşı çıktı. Mario Gomez gündeme geldi, "Alacağımız golcü Burak'ı üzmemeli, kırmamalı" dedi. Niasse ve İzlandalı Sighthorsson'u istedi. HAMZA hoca Melo'nun gönderilmesini istedi. Ben de "Niye gönderelim. Ondan iyisini mi bulacağız" dedim. O da "Bilal var, Hamit var bana yeter" dedi. Israrla göndermek istemedim. Hamza hoca "Takımda kimse sevmiyor. Gönderelim" diye tutturdu. Ben de "Mancini istiyor ama bedava istiyor. Melo'yu niye bedava göndereyim" dedim. Transferin sonlarına yaklaşırken Melo kalacağını anladı. Bana geldi. "O zaman sözleşmemi uzatalım" dedi. Ben de uzattım. Hamza hocanın hemen haberi oldu ve Florya'dan Seyrantepe'ye adeta uçarak 15 dakikada geldi. Bana "Bu iyi olmadı başkan" dedi. Ben de "Niye iyi olmadı. Oynatmak istemezsen kenarda tutarsın, tribüne gönderirsin. Zaten sözleşmeli oyuncumuzdu. Sözleşmesini uzattım. Dert etme" dedim. Hamza 5 dakika hiç konuşmadı. Oturduğu yerde terledi. O an aklından bir şeyler geçti. Belki istifa etmeyi düşünmüştür"
'Kendime kızıyorum'
Transferin son gününde İnter 5 milyon euro önerdi. Hamza "Başkan hemen gönderelim. 5 milyon euro iyi para" deyince artık dayanamadım. Gönderdim. ŞİMDİ geriye dönüp baktığımda kendime kızıyorum. Keşke "Konoplyanka'yı da aldım. Melo'yu da göndermiyorum. Bu oyuncularla takımı oynat" deseymişim. 4. yıldızı taktı, 3 kupa kazandı diye bir baskı oluştu. Bu baskı altında doğru düşünsen bile doğru hareket edemiyorsun.
Kupa seremonisinde oyuna geldim
Şampiyon olduk. Stattaki kutlamalarda tören öncesi platform hazırlandığında yönetim kurulundaki arkadaşlarla karar aldık. "Hem eski hem yeni yönetim kupa töreninde olalım" dedik. Ancak organizasyonu yapan firma "Bu kadar ağırlığı platform kaldırmaz" dedi. Biz de "Hem eski hem yeni başkanı platforma çıkartalım" dedik. Ancak Duygun abi "Ben çıkmayacağım" dedi. İkna edemedim. "O zaman ben de çıkmıyorum. Sonra bana laf ederler" dedim. Sonra Abdurrahim Albayrak geldi. "Aman abi bari sen çık. Yoksa rezil oluruz. Böyle şey olmaz" dedi. Zorla çıktım. Sonra bir sürü laf üretildi. Ali Dürüst ve Abdurrrahim'in kırıldıkları yazıldı, çizildi. Bir sürü dedikodu üretildi. Sanki vefasızlık yapılmış gibi bir ortam yaratıldı. Keşke bu oyuna gelmeseydim.
Dürüst'e "Başkan ol" dedim, kabul etmedi
Kongre öncesi hem Ali Dürüst'e hem de Abdurrahim Albayrak'a, "Gelin birlikte olalım. Güzel bir hava yakaladık. Bunu devam ettirelim" dedim. Ancak Ali Dürüst görev almak istemediğini, Abdurrahim de sağlık problemleri olduğunu söyledi. Hatta daha öncesinde Ali Dürüst'e "Sen başkan ol ben ikinci başkan olurum" dedim. Ali Dürüst onu da kabul etmedi.
Eski başkanlar benden hesap sormaya kalktı
İrfan Aktar bir gün bana geldi. "Başkan ne oluyor. Nedir bu her ay 15 milyon dolar açık varmış" diye hesap sormaya kalktı. "Başkanlar bu durumdan rahatsız, haberin olsun. Seninle toplantı yapmak istiyorlar" dedi. "Kim o başkanlar" dedim. "Faruk Süren, Duygun Yarsuvat, Alp Yalman, Refik Arkan, Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak" dedi. "Başkanları anladım da üç yönetici ne alaka. Onlar başkan mı?" dedim. "İkinci başkanlık yaptılar ya ondan falan" dedi. "Tamam yapalım" dedim. Ancak Astana maçından yorgun döndüğümüz ve başkanlara bir sunum hazırlayamadığım için 2 gün sonra yapalım dedim. Olay oldu. Büyütüldü.
SNEiJDER GiTMEK iSTEMiYOR
Sneijder'in gitmek gibi bir derdi yok. Bunlar nereden çıkıyor anlamıyorum. Galatasaray'da gayet mutlu ve huzurlu. Prosedür gereği belirlediğimiz rakamlar var. Bunlar yurt dışına 7.5 milyon euro, Türkiye içine ise 20 milyon Euro.
200 MİLYON TL BORCUN ALTINA İMZAMI ATTIM
Duygun abi ile yönetim listesi yapıldığında bir gün içinde oldu her şey. Geçici bir yönetimdi. Biz seçildikten sonra stadın elektriği borçtan kesilme noktasındaydı. Maça çıkmak üzereyken neredeyse elektriğimiz kesilecekti. Su, doğalgaz borçları bile ödenmemişti. 60 milyon dolar nakit ödenmesi gereken bir para vardı. Ben tam 200 milyon TL'lik borca kendi şahsi imzamı attım. Bunun 170 milyon TL'si benim üzerime yapılmış senetlerden oluşuyor. Kalan 30 milyon TL de benim kefil olduğum banka borcu. Yani ben bu kulübe devraldığımda hiçbir şey güllük gülistanlık değildi. Özellikle 2011-2014 arası borç artışı çok yükseldi. (Ünal Aysal dönemi)
İSTİFA ETMEM
Galatasaray başkanının göreve nasıl gelip nasıl gideceği bellidir. Ben buraya Galatasaray sevdam için geldim. Başkanlık görevinin zor olduğunu da biliyorum. İstifa etmeyi düşünmüyorum.
Bana kimse zorla kongre yaptıramaz
Seçim zamanı kimse taşın altına elini koymadı. Herkes görevden kaçtı. Şimdi o görevden kaçanlar benden kongre yapmamı istiyor. Galatasaray tüzüğünde kongrenin nasıl yapılacağı açıkça yazıyor. Bana tüzüğün dışında kimse kongre yaptıramaz.
Sezon başı takım iyi hazırlanmadı
Takım artık yaşlandı. Sezon başında iyi hazırlanmadı. Devre arasında mutlaka takviye yapacağız. Mustafa hoca listesini hazırlıyor. Onun vereceği listeye göre mutlaka çok iyi transferler yapacağız.
Çadır için alınan kredi Telles'e gitmiş
Mecidiyeköy'deki çadırın yerine otel için 2 bankayla görüşme yaptım. Bir banka "Dursun Bey daha önce de burası için bizden 10 milyon euro kredi aldılar" dedi. Araştırdım, para Telles'in transferine harcanmış. Kevin Grosskreutz annesini çok özlüyormuş. 2.5 milyon euro'yu getirir, öyle gider.