Mehmet Sepil Göztepe Başkanlığı’nı Neden Bıraktı? Ayrılığın Sebepleri
Göztepe’nin sahibi Mehmet Sepil, başkanlık görevini resmen bıraktı. Büyük hayalleri olan Sepil, neden bıraktı ne yaşandı? Cevaplar bu yazı dizisinde...
Uyutmayan hayallerden ayrılığa
“Benim hayallerimi duysanız, geceleri uyuyamazsınız”… Bir kaç yıl önce her Göztepe taraftarını heyecanlandıran bu sözler, dün itibariyle sahibi olduğu Göztepe Spor Kulübü Başkanlığı’ndan istifa ettiğini duyuran Mehmet Sepil’e ait. Öyle bir ayrılık ki, duyurusu kulübün resmi iletişim platformlarından değil, ajanslar üzerinden yapıldı. Aslında Sepil’in istifası malumun ilamıydı çünkü bunun işaretlerini çok önceden vermişti. Merak edilen konu Sepil bu noktaya nasıl geldi? İstifa sürecinin arkasındaki sebepler neydi? Göztepe taraftarlarının kendisinden umudu kesmesinin, Mehmet Sepil’in ise kulüpten ve futboldan soğumasının temel etmenleri nelerdi, bu süreç nasıl bu hale geldi?
Sepil-Göztepe ilişkisi çilek kokusuyla başladı
Teşbihte hata olmaz, her ilişki çilek kokusu ile başlar. Mehmet Sepil ile Göztepe ilişkisinin başlangıcı da böyledir. Kulüp binasının hemen yanında doğup büyüyecek kadar Göztepeli olan Sepil, 23 Haziran 2014 yılında Altınbaş Holding bünyesindeki kulüp hisselerini aldığındaki söylem ve eylemleriyle hemen herkeste büyük bir heyecan dalgası yaratmıştı. Kulübün değerlerine samimi şekilde bağlıydı. Misal kaza geçiren Göztepe’nin sembollerinden Nizam Dayı’yı gidip ziyaret etmişti ki akabindeki vefatında da cenazesine katılmıştı. Bunlar amiyane tabirle tribüne yönelik şovlar değildi. Göztepeli davranışıydı.
Taraftar otobüsüyle deplasmana
Sepil, kulübü alınca ortası olmasına karşın uzun vadeli bir projenin parçası olarak gördüğü teknik direktör Metin Diyadin’i 2.Lig’deki takımın başına getirdi. Bu bir vizyon belirtisiydi. Taraftar otobüsüyle deplasman gidecek kadar alçakgönüllü, şampiyonluk maçında üçlü çektirtecek kadar heyecanlı, ezeli rakibinin önemli bir basketbol maçını tribünden izleyecek kadar centilmen, kulübün Instagram sayfasını yönetecek kadar sempatik bir başkandı.
Benim sırrım istikrar dedi ama bu futboldu
Sepil’in Göztepe serüveni “Benim başarı sırrım devamlılık. Şirketimdeki çaycı bile 20 yıldır değişmedi” diyerek başladı. Kendisini eleştirenlere karşı da en büyük kozu, istikrarsızlıktı. Ancak futbol dünyasında istikrarın pek kolay tesis edilebilir bir şey olmadığını o da kısa sürede tecrübe edecekti. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’ta yer alan Göztepe, bir önceki sezonda sonradan takıma gelip play-off oynatan Suat Kaya ile başladı. Ancak 9. haftada yollar, “Hocanın futbol takımı yönetme şekli ile kulübün hedefleri arasında fark olduğu” gerekçesiyle ayrıldı.
İlk iş Kaya’yı yolladı Diyadin’i getirdi
Mehmet Sepil, Suat Kaya’nın yerine Ankara’dan iyi bildiği Metin Diyadin’i, ‘uzun soluklu bir proje’ diyerek ikna edip göreve getirdi. Sezon sonunda zorlu bir şekilde gelen şampiyonluk, hayal edilen işleyişten çok büyük ölçüde şansla açıklanıyordu. TFF 1. Lig’e de yüksek bedelli transferler ve şampiyonluk parolasıyla girildi. Fakat önce Metin Hoca ile yollar ayrıldı. Sezon toplamda 3 hocayla bitirildi. Ve takım, küme düşmekten zor kurtulmuştu!
Devreyi lider bitirdi ama Buruk ile bitiremedi
Bolca hataların yapıldığı bu süreç aynı zamanda Sepil için önemli tecrübelerin edinme aşamasıydı. Örneğin hem oyuncu kadrosunda hem teknik adamda yola çıkarken konulan ‘istikrar’ kriterine uyulamamıştı. Ama Sepil, kafayı koyduğu Süper Lig hedefi tutkusunu koruyordu. Bir sonraki sezona Okan Buruk ile yine iddialı bir giriş yapıldı. Ve ilk devreyi Göztepe lider bitirdi. Sepil hem keyifli hem umutluydu. Kafasında yavaş yavaş futbol işini çözdüğünü düşünmeye başlamıştı. Ama ikinci yarının başlamasıyla işler tepe taklak gitmeye başladı. Okan Hoca ile yollar ayrıldı. Ve ne gariptir ki aynı sezon Okan Buruk, Göztepe’den geçiş yaptığı Akhisarspor ile Süper Lig’de Türkiye Kupası’nı kazandı.
Buruk gitti Vural ile tarihi şampiyonluk geldi
Sepil ise Buruk’un yerine sürpriz bir kararla Yılmaz Vural’ı getirdi. Göztepe’ye her zaman şans getiren Antalya’daki TFF 1. Lig Play-Off’u tarihi anlara sahne oldu. Penaltılara giden finalde 60’larda Türk futbolunun tozunu atan iki ekip karşı karşıyaydı: Göztepe-Eskişehirspor. Dahası Eskişehir’in başında da bir İzmir efsanesi Mustafa Denizli vardı. Göztepe’nin 14 yıllık Süper Lig özleminin karşısında bir İzmirli duruyordu! Ama nihayetinde kalplere ziyan finalde gülen Yılmaz Vural yönetimindeki Göztepe oldu. Amatöre kadar düşen ve yok olmanın eşiğine gelen Göztepe, 5 Haziran 2017’de, tam 14 yıl aradan sonra olması gereken yerdeydi: Süper Lig…
İdman tesisleri ve stat kazandırıldı
3 yılda gelen 2 şampiyonluk ve Süper Lig sonrası Mehmet Sepil’den daha mutlusu ve gururlusu yoktu. Bu başarılar hayalleri için özgüven de aşılıyordu. Sportif başarı öyle veya böyle gelmişti peki ya kurumsal yapı? Kulübün tarihindeki ilk mülkü sayılabilecek Urla Adnan Süvari Antrenman Tesisleri’ni başkanlığının ilk zamanlarında kendisi açmıştı ama daha geniş kullanımlı ve modern yapıya kavuşması için de hemen yenilemişti. ”En büyük hedefim” dediği Göztepe’ye stat projesiyse yılan hikâyesine dönmüştü. Fakat sonunda iki ayrı siyasi ayak olan belediye ve bakanlığı ortak hareket noktasında ikna etti. Ve stadın son yıllarda yapılan klasik TOKİ mimarisinden farklı; özgün bir üslupla yapılmasını sağladı. 7 gün 24 saat yaşayan bir mekân olması için kendi cebinden mimari projesini hazırladı. Her zaman bahsettiği altyapı için ise Torbalı’da kurulacak akademinin yapımının başlangıcına gelinmişti.
Keşke Sepil bizim başkanımız olsa
Ayrıca taraftarın kurduğu hentbol şubesine gereken yatırımlar yapılmış, takım ligde çok başarılı bir şekilde zirveye oynar hale gelmişti. Aynı zamanda Avrupa kupaları bileti de alınmıştı. Kısacası Mehmet Sepil’in Göztepe hikayesi sancılı başlasa da beklenen başarılarla gıpta gedilesi bir hal almaya başlamıştı. Bir çok kulüp taraftarı “Keşke Mehmet Sepil bizim başkanımız olsaydı” der hale gelmişti.
DEVAMI YARIN