Hep lokum gibidir!
2022'de Katar'da düzenlenecek olan Dünya Kupası eleme grupları dün yapılan kura sonucunda belli oldu. A Milli Futbol Takımımız; Hollanda, Norveç, Karadağ, Letonya ve Cebelitarık ile aynı grupta yer aldı. Peki bu eleme grubu, Türkiye için ne ifade ediyor, Türkiye'ye uygun mu?
Gerçi bu değerlendirmeler hemen hiç doğru çıkmaz ama olsun. Bir sonraki kura çekiminde aynı görüşler harfiyen tekrarlanır. Bizdeki futbol yorumculuğu böyle bitmez-tükenmez bir şaka gibidir. Futbolseverler de buna pek aldırış etmez diyemeyeceğim tam tersine bu tuhaf koroya onlar da zevkle katılır.
Anlamsız gevezelikleri bir yana bırakıp konuyu gereken ciddiyetle ele aldığımızda, bu kez çektiğimiz kur'anın hemen hiçbir özel tarafının olmadığını görüyoruz. Kura'ya 2.kategoriden girebilmiş olmamız önemliydi. Zaten böyle bir gruba düşeceğimiz hemen hemen belliydi.
1.kategoriden gelebilecek güçlü takımlar içinde Hollanda'dan daha uygun olduğu düşünülebilecek sadece Danimarka vardı. Onun dışında, ‘Şu grupta olsak, daha iyiydi' denilebilecek bir grup yok. 1.kategori takımların gücü belli. Zaten bunun için oradalar. Gruptan lider olarak çıkmaları da doğal. O zaman işimize bakalım.
Grubumuzdaki ekiplerden 3.kategori takımı Norveç yükselişte. Özellikle Dortmund'un golcüsü Erling Haaland'ın durdurulmasının ne kadar güç olduğunu her hafta görüyoruz. Onun hücumdaki partneri Sörloth da en azından bize gol atmayı beceriyor. 2008 elemelerinde onları kendi sahalarında 2-1 yenerek hedefe ulaşmamız muhteşemdi.
4.kategoriden gelen Karadağ zaman zaman parlak maçlar oynasa da sözü edilmeye değer bir çıkış gösteremedi. Öteki grupların 4.kategori takımları arasında Bosna Hersek, Arnavutluk, Belarus gibi bizim için daha çok sorun yaratabilecek takımlar var.
5.kategori ekibi Letonya ile Şenol Güneş'in özel bir hesabı var denilebilir. 2002 Dünya Kupası başarısını 2004 Avrupa Şampiyonasında da sürdürebilme olanağını Letonya ile oynadığımız baraj maçlarında yitirmiştik. Özellikle deplasmanda oynadığımız maça bazı oyuncularımızın uygun kramponlu ayakkabı götürmeme gibisinden dağınıklıklarımız ve rakibi küçük görme utanmazlığımız bize çok pahalıya malolmuştu. Oradaki 1-0'lık yenilgiyi İstanbul'da 2-0'la telafi etmişken içine düştüğümüz gevşeklikle 2-2'lik felaket kolay unutulacak gibi değildi. Bir Verpakovskis ile başedememiştik.
Bu elemelerin farklı bir yanı maçların mart sonunda başlayacak oluşu. Yani sürekli gündemde olan ‘hazır olamama' mazereti bu kez geçersiz. Gerçi o gün geldiğinde de başka şeyler buluruz ama şimdilik öyle bir dert görünmüyor. Tabii ki fikstür konusunda çalışılacak dersin önemi var.
Önceki elemeler daha geniş bir zaman dilimine yayılırdı. Bu kez dar zamanda işler olupbitecek. Bunun bizim için avantaj yaratması umulur ama ilk kez yaşanacak bir durum, göreceğiz.
Başka bir durum daha var. 2021'de yapılacak olan Avrupa Şampiyonasında çantada keklik olarak gördüğümüz Galler de bizim gibi 2.kategori takım. Zaten FIFA Dünya sıralamasında da bizim çok önümüzdeler. O kuralar çekildiğinde de bütün yorumcular takımımızı anında gruptan çıkarmışlardı. Oysa İtalya, İsviçre, Galler'in bulunduğu grupta bütün bahisler bizim sonunculuğumuz üzerine oynanabilir. İşin bu yanı çok önemli değil ama orada nispeten zayıf takımlar bölümünden bize Galler'in çıkması talihsizlikti.
Önce bu gerçekleri görelim, ondan sonra sıra ‘hepsini yeneriz, en büyük biziz!' palavralarına gelir…