Mehmet Sepil’in Göztepe Başkanlığı’nı Bırakmasının Perde Arkası
Mehmet Sepil, Göztepe’yi 14 yıl sonra lige çıkartan Yılmaz Vural ile devam etmedi. Çünkü Vural’ın şöhreti kulübün de onun da önüne geçmişti. Bu olmaz!
Süper Lig rüya gibi başladı ama…
Herkesin gittiği yoldan gitmek istemeyen Sepil, radikal bir tercih yaparak, teknik adamlık deneyimi olmayan ve son olarak Beşiktaş’ta yardımcı antrenörlük yapan Tamer Tuna ile anlaştı. Kadro yapılanmasında ise ters orantı ile giderek, genç hoca-yaşlı takım felsefesi ile lige başlandı. Ancak buna karşın takım Süper Lig’i iyi bir giriş yaptı; hatta bir ara liderliğe de yükseldi. Ligin ilk devresini de lider Medipol Başakşehir’in 6 puan gerisinde 6. Tamamladı takım. 14 yıl sonra dönülen ligde ilk sezon Göztepe taraftarları için rüya gibiydi. Ama her rüyanın da bir sonu vardı!
Parti bitti çünkü no Adis!
Takımın başarılı olmasından dolayı, genç teknik adam Tamer Tuna’nın ismi çok konuşulmaya başlandı. Sepil de Tamer Hoca’ya 3 yıllık sözleşme uzatma teklifi yaptı. Ancak Tuna, “Sene sonu tekrar konuşalım” diyerek reddetti. Sadece kendisinin şans verdiği hocanın, sözleşme uzatmak istememesini hem pek anlayamadı hem de için için kızdı. Ardından bir olay daha patlak verdi: Taraftarın çok sevdiği ve herkesin başarılı bulduğu ‘No Adis No party’ lakaplı golcü Adis Jahovic, ücretinde iyileştirme yapılmasını istedi. Sepil bu noktadaysa tersine bir tutum aldı. Bütçeyi bozacağı gerekçesiyle iyileştirmeyi sezon sonuna bırakmak istedi. Karşılıklı restleşmeler, Jahovic’in Konyaspor’a satılmasıyla son buldu. Yani anlayacağınız parti bitmişti!
Jahovic’in satışına oğlu da karşı çıktı
Adis’in satışından 1.5 milyon Euro alındı ki bu, Göztepe’nin Süper Lig’de kazandığı çok nadir kazançlardandı. Ancak Adis Jahovic’in satılmasına Sepil’in oğlu da karşı çıkmıştı. Çünkü satış kazançlı olsa da Jahovic’in yeri doldurulamadı bir türlü. Taraftarın tepkisi ise flaş Demba Ba transferi ile sindirildi. Ateşli Göztepe taraftarı, ligin kalitesinin düşük olmasından yeterince faydalanılmadığını ve Avrupa hedefinin ıskalandığını düşünse de başkan Sepil, ilk sezonda aldığı riskten elde ettiği kârla bu işi tamamen çözdüğünü düşünüyordu.
Çünkü Bayram Bektaş 5 dil biliyor!
Sepil bu özgüvenle Tamer Tuna’nın sözleşmesini yenilemedi. “Kalbi ve aklı bizle beraber olanlarla yola devam edeceğiz” diyerek, bu durumu kamuoyuna açıkladı. Belki de sakin kişiliğini, aldığı bu tür yüksek adrenalli kararlarla dengeliyordu. Sepil, başkanlık döneminde sadece Süper Lig’deki ilk sezonunda bir teknik direktörle başlayıp bitirdi. Ve bu sezon da en başarılı sezonuydu. Süper Lig’de ikinci sezona girerken yine riskli bir tercihte bulundu. TFF 1. Lig’de Ümraniyespor’da başarılı işlere imza atan Bayram Bektaş’ı teknik adamlığa getirdi. Gazetecilerin Bayram Hoca’yı neden seçtiğine dair sorusuna şu yanıtı verdi: “5 dil bilmesi ve oyuncularla direkt temasta bulunması” dedi.
Tek dil bilen Kemal Özdeş geldi!
Fakat önemli olan futbolun dilini bilmekti. Bu da kısa sürede anlaşılacaktı. Bektaş ile çok sayıda oyuncu transfer edildi. Ne var ki takımın oyunu mutlu etmekte uzaktı. Ve sürpriz olmayan açıklama 15. haftada yapıldı: “Bayram Bektaş’a hizmetlerinden ötürü teşekkür ederiz.”
Yerine gelen isimse tek dil bilen Kemal Özdeş’ti. Bu sefer dil kriteri aranmamıştı! Özdeş ile de takımın gidişatı düzelmedi. Küme düşme hattının oralarda seyrediliyordu. Sepil, herkesi şaşırtıp geri vites yaptı: Son 11 haftada takımı Tamer Tuna’ya teslim etti! Zig zag'lar çizilerek ligin sonuna gelindi. Resmen final maçına çıkılacaktı. Düşmeme maçı. Rakip Ankaragücü’ydü. Ankaragücü’nün düşme derdi yoktu ama taraftarlarının kardeş kulüp ilan ettiği Bursaspor’un vardı.
İlk kırılma: Sepil gol gol gol!
Bitime 9 dakika kala penaltı golüyle Göztepe maçı 2-1 kazandı ve kümede kalmayı başardı. Ama bu maçta dökülen ecel terleri pek soğumayacak, hep hatırlanacaktı. Takım kümede kalsa da Sepil’e karşı ilk tepkilerin de yavaştan ayyuka çıktığı bir dönem oldu. Oysa onun kritik Başakşehir deplasmanı öncesi Amerika’dan gelip, takıma moral verdiği ve 2-0 galibiyetin alınmasında bu özverisinin payı olduğu konuşuluyordu koridorlardı. Fakat özellikle sosyal medyada taraftarlar, yapılan tercihleri eleştirirken, forvet alınmaması sebebiyle “Sepil gol gol gol” diye tezahürat yapmıştı. Bu durum Sepil’deki ilk kırılmaları da yarattı. Yavaştan içine kapandı.
Aday olmadığı halde başkan seçildi
Üçüncü sezona girerken kuralını bozdu ve Tamer Tuna ile yola devam etti. Ancak transfer konusunda oldukça sessiz ve iddiasız kalınması yine tepkileri beraberinde getirdi. İstikrarsız ve her sene değişen kadro yapısıyla gelen başarısızlıkların ilacını, teknik adam değiştirerek bu aradı Sepil. Bu kez de yine alt ligde Hatayspor ile çıkış yapan İlhan Palut ile anlaştı. Fakat camia artık bu tür kararları radikal olarak görmüyordu. Alışmıştı. Bu arada ilginç bir gelişmeler yaşandı.
Kulüpte bunlar olurken başkan Sepil’e ilginç bir sürpriz yapıldı. Bir Amerika seyahatindeydi. Telefonu çaldı: “Başkan hayırlı olsun. Kulüpler Birliği Başkanı seçildiniz”! Evet, aday olmadığı halde, kulüpler Sepil’i başkan seçmişti. Yani bir oldu bitti yapılmıştı kendisine. Nezaketinden ötürü bu emrivakiyi sineye çekti başkanlığı üstlendi.
Stat bitti ama pandemi başladı
Diğer taraftan iyi şeyler de oluyordu. Yıllardır özlemi çekilen Gürsel Aksel Stadyumu nihayet açılmak üzereydi. Başkan Sepil’in de büyük emekleriyle son yıllarda yapılan statlardan farklı bir mimarıyla butik ve sempatik bir stat yapıldı. Güzel İzmir’in güzel bir stadıydı Göztepe’nin yeni evi. Ama hemen ardından pandemi patlayınca taraftarla yeni mabette buluşmak ertelendi, tüm kulüpler gibi. Palut yönetiminde takım ligi acı çekmeden orta sıralarda bitirdi.
DEVAMI YARIN