Hıncal Uluç'tan 'Arda Turan futbolu bırakacak' iddiası
Trabzonspor'da hoca değişimi yaşandı ve Rıza Çalımbay ilk büyük maçına çıkıyor.
Rıza Çalımbay diyelimki 6-0 yenildi Galatasaray'a, ne fark eder? Akhisar'dan 6 yemiş takım… Rıza tam dibe vurmuş bir takım aldı. Yine oralarda kalsa, "Daha 2 haftalık hocayım, yukarı çıkaracağız, sabırlı olun" der. Onun dışında ne yaparsa yapsın, "Rıza geldi, böyle oldu" diyecekler. Galatasaray'la başa baş mücadele edip yenilse yine Rıza'nın lehine... Beraberlik lehine, yenerse Rıza'nın zaferi olur. Hiçbir korkusu olmayan, yaptığı hiçbir şey risk olmayan bir adam var burada. Öbür tarafta kellesi koltukta, bu hafta büyük eleştiriler almış, "Trabzon'a kaybedersem ne olur" diyen Igor var. Galatasaray'da kadro iyi ama ne oynayacağı belli değil. Bilen herhangi bir Galatasaraylı var mı? Rahat bir takım ile karmaşık bir takım. Bu maçtan her türlü sonuç çıkabilir. Bu sonuçlarda Rıza'yı yükseltecek sonuç var, yıkacak sonuç yok. Igor için yıkacaklar var sadece.
Derbi sonrası hem Igor Tudor, hem de Aykut Kocaman çok eleştirildi. Siz nasıl bakıyorsunuz derbideki hoca performanslarına?
Belhanda o kadar dökülürken, adamı atılana kadar bekleyen Igor, acaba iki haftadır oyuna girince kader değiştiren Selçuk'un farkında mı değil, yoksa Selçuk'u oyuna sokmaya korkuyor mu? Selçuk'u soktuktan sonra Fenerbahçe kaza golüyle kazanırsa o linççiler Igor'u yok ederlerdi. İki takımın hocası Aykut ve Igor… İkisi de yenilmekten korkuyor. Niye? İkisi de başkanına güvenmiyor. Birisinin başkanı demiş ki, "Ben olduğum sürece bu kapıdan içeri giremez." O adam çağırmış, gelmiş. Güvenebilir mi? Igor'un sözleşmesini uzatmadı Dursun. Bu Igor başkanına güvenebilir mi? Sami Yen'de Fenerbahçe'ye yenilmenin nasıl bir facia olacağının farkında. O yüzden beraberliğe razı. İki cambaz bir ipte oynamaz ama iki korkak bir ipte bal gibi oynar. İkisi de düşmemeye bakıyor, karşıdakini düşürmeye değil. Ellerine almışlar uzun sopaları, birbirlerine bakıyorlar saatlerce. O da düşmesin, ben de düşmeyeyim. Hakem oynattığı sürece ikisi de öyle dururlar. İki korkak bir ipte… Muslera'nın yerine sen oynasan ne fark edecekti, şut yok kaleye. Kameni'nin kurtardığı top dedikleri yumuşacık toplar. Bunları da kurtarmıyorsa ne işi var Fenerbahçe kalesinde? Aykut, "10 kişi kalacaklarını bilseydim Janssen ve Valbuena'yı almazdım" diyor. Vay anasını… Bundan daha açık itiraf mı olur? "Ben Galatasaray'ı yenebilecek adamları oyundan aldım çünkü ben yenilmemeyi düşünüyorum" diyor aslında. Bunu düşünen adam 10 kişilik Galatasaray'a yenilmeyi düşünürse aklına ne getirir? Sadece Aziz Yıldırım değil, ondan sonra gelecekler için bile kapısı kapanır Aykut için. Bu itirafın altını çizen de olmadı.
2005'te Arda'nın bu seviyelere geleceğini söylediğiniz bir yazınız vardı. Peki şu anki durumunu nasıl görüyorsunuz, Barcelona'da kadroya giremiyor.
Hıncal abinizin yıllar evvel "Türkiye'nin Messi'si olacak, fiyatı 50 milyon dolar olacak" dediği Arda niye bu hallere düştü? Hocası kadroya almıyor ya… Marca gazetesi, 4 hafta önce iyileştiğini yazdı. 4 haftadır kadro dışı ve adam söylüyor, "Arda'yı oynatma niyetim yok" diyor. Arda da diyor ki, "Benim 2019'a kadar sözleşmem var, paramı alır sırt üstü yatarım." Aynen bunu diyor. Arda futbolu unutmuş kafasında. Arda 2019'a kadar parasını alacak, sonra işini kurup piyasadan çekilecek. Futbolu oynayamayacağını anladı bana kalırsa. Galatasaray'a dönemeyeceğini biliyor. Yurt dışında oynayamayacağını biliyor. Çin bile teklifini geri aldı. O zaman banka gibi sağlam Barcelona'dan trink parasını alacak. Sabahtan akşama kadar gezip tozmasına ve Play Station oynamasına engel olmayacak bir iş kuracak. Marca gazetesi, Barcelona taraftarıyla anket yaptı, kim gitsin diye, Arda birinci çıktı. Maçta görüyorlar, hiçbir şey yapmıyor. Santra çizgisinden 30 metre o yana, 30 metre bu yana koşar gibi yapıyor. Refakatçi bile değil. Telefon ettim Arda'ya. "Oğlum Arda, seni Atletico'ya götüren, oradan Barcelona'ya götüren futbol bu muydu? Riskleri göze alıyordun, adam eksiltiyordun. 18'in içinde, daracık alanda asistler yapıyordun" dedim. Bana, "Hıncal abi, hocam böyle oynamamı istiyor" dedi. Ya hoca 50 milyon verdiği adamın böyle oynamasını ister mi? Böyle oynayacak bir milyon adam var, altyapısında bile böyle oynayamayacağını söyledim. "Barcelona'nın iki devi Xavi ve Iniesta var. Birisi gitti, diğeri gitmek üzere. Seni onların yerine aldılar, onların yedeğisin dedim. Bir Rakitic'e bak, kendine bak, adam senin yarın kadar kabiliyetli adam değil" dedim ona. Daha 30 yaşında. Bakın, 37 yaşına geldi Emre Belözoğlu, aslanlar gibi oynuyor.
Abdullah Avcı kadrosunun neredeyse tamamını Beşiktaş maçını düşünerek dinlendirdi Almanya'da. Bu yaklaşım doğru muydu sizce?
Beşiktaş-Başakşehir maçı iyi maçtı. Pozisyonu az olmasına rağmen bayıla bayıla izledim. Top oynandığını izlemeye hasret kalmışız. Abdullah Avcı'nın rotasyon tercihi doğruydu. Hoca olarak Türkiye Ligi'ni seçme durumundaydı. Avrupa'da oynayan takımdaki her adam, Uğur ve Alpaslan'dan başlayarak hepsi Başakşehir'in 11'inde oynayabilecek adamlar. İyi adamların yerine olağanüstü adamlar geldi ama onlar hala iyi. Bir taşla iki kuş vuruyor. Hem de Beşiktaş maçına adamlarını sakladı, hem de diğerlerine "Hadi kendinizi gösterin" dedi. Kerim Frei da aynı tip oyuncu. Kafasındaki futbola göre oyuncular almış. Yepyeni bir kadro kurmuş olmasına rağmen şaşkınlık yaşamıyor, aynı futbolu oynuyor.
Haftanın en ilginç haberlerinden birisi FIFA yılın oyuncusu ve hocası oylamalarında kullanılan oylar oldu. Lucescu hoca olarak Brezilya hocası Tite'yi seçti, Ronaldo'yu ilk 3'e bile almadı. Burada bir gariplik yok mu?
Bizde oylar kişisel sempati ve antipatilerle kullanılır. Bundan kimse şüphe etmesin. Bu oy verenler kaç tane Real Madrid, kaç tane Barcelona maçı seyretmiş? Adam Messi'yi seviyorsa, Messi, Ronaldo'yu seviyorsa o diyor. Aptalca… Türkiye'nin verdiği oyları görünce güldüm, ülkem adına kötü. Gören "Bu Türkler anlamıyor futboldan" diyecek. Her şeyi alan Ronaldo var, babayı alan Messi var. Oyunu vermediğin zaman Messi'nin kötü oyuncu olmadığını söylemiyorsun ki… O sene Griezmann patladıysa oyumu Griezmann'a veririm. Fatih hocam bile böyle veriyordu oylarını. Brezilya ne yaptı ki niye vereceksin hocasına oyu?