Hırsızın Hiç Mi Suçu Yok | Beşiktaş Haberleri

“Biz böyle takım görmedik hocam” 

Ama bu kadar kötüsünü en son Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’ında görmüştüm. O kadar ki Avcı yine bir Ziraat Türkiye Kupası son 16 turu maçı olan Erzurumspor karşılaşmasında takımın yediği ikinci gol sonrası yardımcısına şunları söylemişti: “Ben böyle takım görmedim hocam!”

Tam tamına 3 yıl aradan sonra Ankaragücü maçının ilk yarısında izlediğimiz Beşiktaş tüm taraftarlara aynı şeyi söyletti: “Biz böyle takım görmedik hocam.” 

Baş etken hocanın kötü tercihleri

Beşiktaş’ın haftalardır süren, Ankaragücü maçıyla arşa çıkan kötü oyununun bir tek nedeni olduğunu iddia etmek akıl yoksunluğu olur. Elbette ki bu kadar kötü oyun ve gidişatın birden fazla nedeni var. Ancak özellikle bu maç özelinde birinci sıraya Şenol Güneş’in kötü 11 tercihini yazmamak olmaz.

Ligin belki de açık ara en iyi stoperlerinden biri olan Saiss’i orta sahaya atıp, zaten sorunlu olan defansa yedek oyuncu koymanın sonucunu Konyaspor maçının ilk yarısında görmüştü Hoca. Hatta ikinci yarıda geçte olsa hatasını görüp düzeltmişti. Ancak gördük ki Şenol Hoca’nın o bildik Karadenizli inadı yerli yerinde duruyor. Belki biraz da ligde oynanacak Kayseri maçını düşünerek Cenk’i yedek tutmasını anlarım ama deneyip yanlış karar olduğunu gördüğü halde maça Emrecan – Tayyip Talha ikilisini stopere atıp Saiss’i ön libero oynatmasını gerçekten anlayamam. 

İkinci yarı başladığında yaptığı oyuncu değişiklikleri de gösteriyor ki, tek sorun Saiss’in yeri de değil. İkinci devreye 2 oyuncu değişikliği ile başlayan Şenol Güneş, 65’te yaptığı Salih – Masuaku değişikliği ile neredeyse ön tarafta oynayan tüm oyuncuların yerlerini de değiştirerek takımının maça ağırlığını koymasını sağladı. 

Sonrasında gelen Umut Meraş – Kerem Atakan Kesgin değişikliğiyle de maçın tam olarak hakimi oldu. O zaman hocaya sormak lazım. Hocam, bir oyuncu hatalı seçilir, iki oyuncu hatalı seçilebilir ya da beklenenleri veremeyebilir ama dört oyuncuyu nasıl hatalı seçtiniz?

Takım dökülüyor

Az önce de dediğim gibi, Beşiktaş’ın haftalardır süre gelen kötü oyununun tek nedeni elbette kötü kadro seçimi değil. Genel olarak baktığımızda takımda 2-3 oyuncu dışında herkesin bireysel performansının resmen yerlerde sürünüyor olması da en büyük etkenlerden biri. Beşiktaş’ı sahada izlerken Tayyip Talha, Gedson ve Cenk dışında kendini paralayan oyuncu neredeyse yok. 

Elbette kimseyi bilinçli olarak kötü oynuyor diye suçlayamam, buna haddim de yok. Ancak görünen köy de kılavuz istemiyor. Ligin açık ara en iyi sağ beki diye bilinen Rosier resmen dökülüyor, daha 3 ay önce milli takıma neden alınmaz dediğimiz Salih oyunda yok. Milli sol bekimiz Umut Meraş resmen topun peşinden koşuyor. Saatli bomba N’Koudu ve ne oynadığına kendisinin de bir türlü karar veremediği Redmond top kaybında birbirleriyle yarışıyor. 

Leblebi gibi gol atar diye alınan Muleka saç-baş yolduruyor… Geride kalan her oyuncu için benzer cümleler kurulabilir ama işin özü şu ki, Beşiktaş bir türlü takım olamıyor. Oyuncular birbirlerini tamamlamak yerine kendi kendilerini bir şeyler yaratmaya çalışıyor ve bu da takımı her geçen gün biraz daha dibe doğru çekiyor. 

Yönetimin hiç mi suçu yok?

Nasreddin Hoca’nın herkesin bildiği bir fıkrası vardır. Eşeği çalınan Hoca Nasreddin komşularına durumu anlatınca komşuları hep bir ağızdan hocayı suçlarlar. Hoca da sorar “Yahu, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?” Takımda bütün bunlar yaşanırken Beşiktaş camiasında da soru sorulmayan tek şey yönetim. O yönetim ise; sezon başında Ceyhun Kazancı ve onun ısrarla arkasında durduğu Vallerian Ismael’e futbolu emanet eden, bütün transferleri bu doğrultuda yapan yönetim. 

Öyle ya da böyle bu kadar futbolcu transfer ederek milyon Euro'lar harcayan, orta sahada en iyi oyun kurucusu olan genç futbolcuyu elinde tutamayan yönetim. Ismael’i getirirken altyapı ile köprü kuracağız, Beşiktaş’ın geleceği altyapıda diyen ama gelinen günde takımda altyapıdan (Necip dahil) hiçbir futbolcunun olmamasını sorun etmeyen yönetim.