"Hızlanmak ne kadar önemliyse, çarpmadan durabilmek de o kadar değerli"
Ajansspor köşe yazarlarından Fatih Cumhur Sarıkan, "Hızlanmak ne kadar önemliyse, çarpmadan durabilmek de o kadar değerli" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Diğeri de spor...
Ama ne hikmetse, biz ne yapıp edip en çok ilgilendiğimiz spor branşı olan futbolu duygu durumumuzu olumluya çevirmek şöyle dursun, hayal kırıklıklarımız, üzüntülerimiz, öfkelerimiz, vazgeçişlerimiz, utanç ve pişmanlıklarımız arasında boğuyoruz!
Nisan başından bu yana neler olmuş; en çok ses getirenlerine bir bakalım mı?..
2 Nisan’da Fenerbahçe Olağanüstü Genel Kurulu, Türkiye’nin her yerinden kalkıp gelen 22.500 civarında üyesiyle gerçekleşti... Tarih boyunca bir şeyleri değiştirmenin iki yolu olmuş; ilki sistem devam ederken yanlış uygulamaları değiştirerek, yani evrimle... İkincisi sistemi de kapsayan köklü ve radikal değişimle, yani devrimle... Futbolumuzda bir devrimin kıvılcımı olabilecek bu Genel Kurul, Yönetimin süreci kötü yönetmesi ve gelecekte kendini sistemin içinde tutmak istemesi yüzünden bırakın devrimi hiçbir değişime yol açamadı. Protesto elbette bir hak. Protestolar iyi yönetildikçe, farkındalık ve katılım sağlayıp güçleniyor; o zaman yanlış giden bir şeyler değişebiliyor. İyi yönetilmediğinde ise yalnızca kendi mağdurlarını yaratıyor; protestonun sesi kısılırken mağdurların sesi yükseliyor...
7 Nisan’da bir kez daha oynan(MAY)an Süper Kupa Finali...
Seçimli Genel Kurul’un 18 Temmuz’da yapılacağını açıklayan -böylece bir sonraki sezonun da kötü bir organizasyonla yönetilmesini garantileyen- TFF...
Pek de kariyerli sayılmayacak Portekizli VAR hakemlerinin performansı...
Süper Ligin bitimine 6 hafta kala, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın istatistikleri altüst eden performanslarla puan rekorlarını kıran şampiyonluk rekabeti... Bayer Leverkusen’in gerçek olan hayaline bakarak ligdeki diğer takımların bu durumu uzun uzun değerlendirmesi lazım. Bu kadar figüranlık rahmetli Yeşilçam emekçisi Yadigar Ejder’in bile ağırına giderdi!...
Beşiktaş’ın bir sezonda 6. kez teknik direktör değiştirip 2. Serdar Topraktepe “geçici” dönemini başlatması...
“Eee, hiç mi güzel şey yok?” derseniz;
Fenerbahçe’nin UEFA Konferans Ligi’nde Olympiakos karşısında çeyrek finali muhtemelen 18 Nisan Perşembe akşamı geçecek olması... Başka bir ifadeyle, eğer Başkan Ali Koç ve İsmail Kartal, Türkiye’nin 3. Avrupa Kupası’nın, Süper Lig şampiyonluğundan -her açıdan- daha değerli, daha kalıcı bir başarı olduğunu idrak edebilirse, 4 maç sonra Fenerbahçe’nin Konferans Ligi kupasını kaldırabilecek olması...
Bu arada Bayer Leverkusen’in prensi Xabi Alonso ile 25 galibiyet ve 4 beraberlikli, masal sezonuyla Bayern Münih’in 11 yıllık hegemonyasını bitirip ilk Bundesliga şampiyonluğunu kazanması... Pazar günü 170 bin nüfuslu şehrin üçte birinin BayArena’ya akması...
Liverpool ile son sezonunu yaşarken şampiyonluk kovalayan Jürgen Klopp’un Crystal Palace’a 1:0 yenildikleri maçta 4. hakeme koşmaması, “asla yalnız yürümeyen” camiayı kenetlemek için isyan etmemesi; aksine Eberechi Eze’nin golünü izlerken takdirini açıkça belli etmesi... Premier Lig’de bitime 6 hafta kala, halen 2 puan farkla 3. sırada olması...
Fenerbahçe Alagöz Holding kadın basketbol takımının üst üste ikinci Euroleague şampiyonluğunu kazanırken -ve şampiyonluğu Türkiye’ye toplamda 3. kez getirirken- finalde 100 sayı barajını da geçen ilk takım oluşu...
Sultanlar Ligi’nde sezon şampiyonunu belirleyecek, Eczacıbaşı Dynavit Fenerbahçe Opet final serisi... Kadın voleybolunun en üst seviyesini 18 Nisan Perşembe akşamı 4. kez izleme fırsatı...
İran ve İsrail, Ortadoğu’yu gittikçe gererken, “gün ışığında yola koyulduk; elimizde kandil; gözümüzde mendil...” Sağduyu, erdem, sorumluluk, vicdan, iletişim, vizyon, ortak akıl arıyoruz... Buluncaya kadar da sanata, spora sığınıyoruz...
Einstein’in sözünü hiç unut(tur)mamak lazım!: “3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum. Ama 4. Dünya Savaşı’nın taş ve sopalarla yapılacağını biliyorum!”