"İddia ediyorum bu kafa 2020'ye de gidemez 2022'ye de..."
Mehmet Demirkol (Fanatik): İzlanda'ya kaybettik ve gerçeklerimize döndük. Federasyon başkanlığı artık profesyonel olsun. Bu işi şımarık çocukların oyuncağı olmaktan çıkaralım. Görevleri, rolleri iyice belirleyelim. Terim'in futbol direktörlüğü gibi her şeye tek başına karar verdiği bir düzenden bahsetmiyorum. Basketbol federasyonunda olduğu gibi takım çalışmasının önplanda olduğu, gerçek bir ayağa kalkışa vurgu yapıyorum. Tecrübeli bir ismin başında olduğu bir organizasyon.
Şansal Büyüka (Milliyet): Tek kelimeyle hayal kırıklığı, tek kelimeyle re-za-let… Biz kendi içimizde birbirimize gaz vermekle meşgulüz. “Ligimiz iyi diyoruz”, oynayanlar yabancı… Oysa dışarıda futbolun bir başka dünyası var, bir başka gerçeği var… Biz o dünyaya ait değiliz. Biz o dünya için son derece yetersiziz… İddia ediyorum, bu kafa 2020'ye de gidemez, 2022'ye de… Türkiye gerçekleri konuşmak ve uygulamak zorunda… Bu kafayla, bu düzenle, bu şımarıklıkla, maalesef bundan daha fazlası olmaz. Sadece şu olur: Eller oynar, biz seyrederiz.
Lemi Çelik (Sözcü): Milli takımımız ülkemiz adına bir hayal kırıklığı daha yarattı. Ülkemiz adına asıl hayal kırıklığı Federasyon Başkanımız Yıldırım Demirören’dir. Böyle bir başkandan başka bir milli takım oluşması da beklenemezdi. Artık emekliliği gelmiş Demirören ve Lucescu lütfen Türk futbolunun yakasından düşün. Bu işi yaşamış, eğitim düzeyi yüksek eski futbolculara bu işi bırakın. Teknik direktör olarak genç bir hocaya ve yapılanmaya bu işi devredin ve ayrıca ileride yıldız olabilecek çok genç ve hızlı oyunculara sahibiz. Artık yeni bir kadro ile önümüze bakalım.
Cem Dizdar (Fanatik): Onca yılı ‘Türkiye Futbol Direktörlüğü' adlı içinde ne olduğu bilinmeyen bir makam yüzünden heba eden, “Yabancı kalite getirir” diyerek menacerleri ve onların işbirlikçilerini zengin ederken Avrupa'nın en berbat ‘alt yapı düzensizliği'ne mahkum edilen bir ülke burası. Kabul edelim, futbolu geliştirecek gerçek tartışmalar yerine yöneticiler eliyle münakaşa ve polemiğe boğulan ve bu nedenle yolunu kaybetmiş bir futbol iklimine sahibiz. Yarından tezi yok, kolları sıvayıp mevcut işleyişi ve buna neden olan yöneticilerin tamamını lağvetmeden de kurtuluş görünmüyor.
Ahmet Çakar (Sabah): Görünen o ki; Lucescu da yaşlanmış. Göreve gelir gelmez Oğuzhan’ı almayıp sonradan mahalle baskısı ile kadroya dahil etmesi, dün gece Serdar Aziz ve Cengiz Ünder’i kadro dışı bırakması, kurduğu kadro, oyun felsefesi, yaptığı ve yapmadığı değişikliklerle 3 maçta sınıfta kaldı. Türkiye’nin en büyük sosyal faaliyeti olan futbolu bu hale getirenlerden hesap sorulmalıdır. Bu hesabı da devlet sormalıdır.
Güntekin Onay (Vatan): Terim ve Lucescu gibi iki büyük kariyere ve tecrübeye sahip teknik adamlarla da bu işi yapamıyorsak sorunların daha derinlerine inmek gerekiyor. Son 5 Dünya ve Avrupa Şampiyonası elemesinde ilk ikiye giremedik. Oyuncu havuzunun 25-30'lara indirip bir kulüp takımı anlayışı ile hareket etmek bundan sonra yapılması gerekenlerden biri. Her maç her eleme farklı isimler, farklı kadrolar ve arayışlar… İzlanda, Hırvatistan gibi takımların ilk 11'i değişmiyor. Biz ise sürekli arıyoruz!
Levent Tüzemen (Sabah): EURO 96’ya İngiltere’ye gittik. Hoca: Fatih Terim. EURO 2000’e Belçika-Hollanda’ya gittik. Hoca: Mustafa Denizli. 2002’de Dünya Üçüncüsü olduk. Hoca: Şenol Güneş.. EURO 2008’de Avrupa üçüncüsü olduk. Hoca: Fatih Terim.. EURO 2016’da Fransa’ya gittik. Hoca: Fatih Terim.. Türk Milli Takımı asla yabancı hocalarla bir yere varamaz. Çünkü yabancılarda asla “Ay-yıldız” ile ilgili bir aidiyet duygusu olamaz.
(SKOR)