İffet nedir, ne anlama gelir ve nerelerde kullanılır? İffet TDK kelime anlamı nedir
Sosyal medya veya bir konuda iffet kelimesinin çok kullanılmasıyla birlikte iffet kelimesinin anlamı araştırılmaya başlandı. Konu tartışması yaparken, kitap okurken veya bir makale okurken karşımıza çıkan iffet kelimesi ne anlama geliyor gibi meraklar her geçen gün daha fazla artmaya devam ediyor. Birçok anlamı olan ve merak edilen İffet kelimesi hakkında bir haber hazırladık. İffet nedir ve ne anlama gelir gibi soruların yanı sıra paradigma nerelerde kullanılır ve TDK anlamı nedir gibi soruların cevabı yer alıyor. İşte detaylar...
İffet ne demek ve ne anlama gelir?
İffet kelimesi farklı anlamları üzerinden değişik amaçlar doğrultusunda kullanılan bir sözcüktür. Farklı ifadeler üzerinden tabir edildiğini söylemek mümkün.
- Cinsel konular üzerinden ahlak kurallarına bağlılık,
- Namus,
- Temizlik,
Bu gibi değişik anlamları üzerinden gündelik yaşamda en fazla ve yaygın olarak kullanılan sözcükler arasında yer aldığını söylemek mümkün.
İffetli olmak ne demek?
İffetli olmak genelde halk arasında cinsel konular üzerinden ahlak kuralları ile bağlılık noktasında değerlendirilmektedir. Ancak anlamı sadece bununla sınırlı kalmaz. Aynı zamanda İffetli olmak terbiyeli, saygılı ve nerede ne yapacağını bilen kişi olarak da öne çıkmaktadır. Aynı zamanda cinsel konuların dışında da yeni ahlak kurallarına bağlılık noktasında önemli bir kelimedir.
İffet kelimesi tek başına kullanılabildiği gibi cümle içerisinde de değerlendirilmektedir. Amaca bağlı olarak farklı zamanlarda ve değişik niteliğe göre İffet kelimesi değerlendirilebilir.
Kur'ân-ı Kerîm'de iffet kelimesi geçmemekle birlikte dört âyette aynı kökten isim ve fiiller yer almıştır. Bakara sûresinde (2/273) mal yardımı yapılmasına en çok lâyık olan yoksulların özellikleri belirtilirken, "Durumları hakkında bilgisi olmayanlar iffetli davranışları sebebiyle onları zengin zanneder" denilmekte ve bu insanların muhtaç olmalarına rağmen yüz suyu dökerek dilenmedikleri bildirilmektedir. Nûr sûresinde (24/32-33), bekâr olup da evlenme vakti gelmiş olanları evlendirmeyi öğütleyen âyetin ardından, "Evlenme imkânı bulamayanlar ise Allah lutfu ile kendilerini yeterli imkâna kavuşturuncaya kadar iffetlerini korusunlar" buyurulmuştur.
İffetle ilgili âyetlerin ikisi (el-Bakara 2/273; en-Nisâ 4/6) mal mülk, yeme içme konularında ölçülü ve kanaatkâr olmayı, ikisi de (en-Nûr 24/33, 60) cinsel istekler hususunda ölçülü ve edepli davranmayı ifade etmektedir. Hadislerde hem iffet kelimesine hem de aynı kökten başka kelimelere yer verilerek konu her iki açıdan ele alınmıştır. Meselâ, "Yâ rabbi! Senden hidayet, takvâ ve iffet diliyorum" (Müsned, I, 389, 439) şeklinde dua eden Hz. Peygamber, Bakara sûresinin 273. âyetini delil göstererek yardıma en lâyık olan kimselerin iffetlerini korumaya çalışan yoksullar olduğunu bildirmiştir (Buhârî, "Tefsîr", 2/48; Müslim, "Zekât", 2). Diğer bir hadiste, "Allah, yoksul olmasına rağmen iffetini korumaya çalışan mümin kulunu sever" denilmiştir (İbn Mâce, "Zühd", 5). Bir hadiste Hz. Mûsâ'nın, Şuayb'ın yanında ücretli çalıştığı sekiz on yıl boyunca cinsî iffetini koruduğundan övgüyle söz edilir (İbn Mâce, "Rühûn", 5). Hz. Osman Câhiliye devrinde tiksindiği için, İslâm döneminde de iffetinden dolayı zina etmediğini belirtmiştir (Müsned, I, 163).
Grek felsefesinin İslâm dünyasına girmesi sonucunda geliştirilen ahlâk felsefesinde nefsin nutuk (düşünme), gazap ve şehvet (arzu) olarak sıralanan üç temel psikolojik kapasite ve yeteneğinin itidal ölçüsünde işleyişinden üç fazilet, bunların ve bunlara bağlı diğer faziletlerin uyumlu birliği ve etkinliğinden dördüncü bir fazilet doğduğu kabul edilerek bu dört fazilet çoğunlukla hikmet, şecaat, iffet, adalet şeklinde sıralanır. İlk defa Ya'kūb b. İshak el-Kindî'nin, Risâle fî ḥudûdi'l-eşyâʾ ve rüsûmihâ adlı felsefe sözlüğünde (Resâʾil, I, 177-179) "insanî erdemler" başlığı altında ele aldığı faziletler bahsi daha sonra filozofların yanında kelâmcı, fıkıhçı, hatta Gazzâlî gibi mutasavvıfların da katkısıyla gelişen ahlâk ilminin en önemli ve geniş kapsamlı konusu haline gelmiştir. Kindî, iffetin hangi psikolojik güç ve yetenekten kaynaklandığını belirtmemişse de "bedenin korunup geliştirilmesi için gerekli olan şeyleri almak, kullanmak ve gerekli olmayanlardan uzak durmak" şeklinde özetlenebilecek olan tarifinden anlaşıldığına göre diğer düşünürler gibi o da iffeti şehvet gücünün dengeli işleyişiyle gerçekleşen bir erdem olarak düşünmüştür. Ahlâk kitaplarında "nefsânî arzulara aşırı düşkünlük" anlamındaki şehvet gücünün ifratına şereh, Fârâbî'nin "lezzet duyarsızlığı" dediği (Fuṣûl müntezeʿa, s. 36) tefritine humûd, dengeli ve ılımlı işleyişine de iffet denilmiştir. Kindî, iffetle ilgili itidalsizliğin ifrat derecesini hırs terimiyle ifade ederek bunun oburluk, cinsel arzulara aşırı düşkünlük ve kıskançlığa, çekişmeye götürecek derecede menfaat düşkünlüğü şeklinde üç çeşidinin olduğunu belirtir (Resâʾil, I, 178-179).