İki ayaklı felaket!
Oyunda neler olacağını ilk 10 dakika gösterdi. Galatasaray dağınık, yavaş ve fizik kondisyon olarak yetersiz, mental olarak da düşüktü. Kuşkusuz ki Sarı-Kırmızılı takımın hünerli adamlarını durdurabilmek hatta yıldırabilmek için Ç.Rizespor sertlik silahını kullanacaktı. Buna karşı yapılması gereken aynı dilden konuşmaktı. Bu noktada Galatasaray'ın kekeme kaldığı görüldü. İlk 15 dakikada topa hiç ayağı değmeyen birkaç oyuncusu vardı Galatasaray'ın. Kadronuz ne kadar güçlü olursa olsun, 11'e karşı 7-8 kişiyle oynadığınızda bunları yaşarsınız.
Savunmada yaşanan felaket elbette ki takım halindeki yetersizliğin sonucu olarak ortaya çıktı. Maçın tamamında ortasaha hemen hiç top tutamadı, oyuna ağırlığını koyamadı. Bununla bağlantılı olarak hücumda da sözü edilmeğe değer bir görünürlük oluşmadı. Bu dağınıklığın kötü bir sonuca yol açacağı açıktı ama bu kadar da değildi; bir yenilgiden çok daha fazlası ortaya çıktı.
Muslera'nın sakatlığının sarı kırmızılı takıma nelere malolacağını kolaylıkla kestirebilirsiniz. Oynadığı dönemdeki bütün şampiyonluk ve kupalarda payı olan kaleciden uzun süre yararlanamamak, bir yığın sorun yaratacaktır. Sakatlık pozisyonunda kusur savunmanındı. Uruguaylı kaleci, göbekteki yetersizlik yüzünden her zamanki gibi kahramanca bir kurtarış yaptı ama bunun maliyeti çok ağır oldu.
Terim'in devrearası fırçasıyla takımın ikinci yarıda toparlanacağı da ortak bir görüş sayılırdı. Bununla ilgili bir-iki kıpırtı görülse de belirleyici olan 2.goldeki dağınıklıktı. Tam konsantrasyon ve iyi yerleşme ile rakibin topu göremeyeceği pozisyonda, şaşkın ördek durumundaki savunma neredeyse topu kendi kalesine atmış oldu. Sonrasında da sözü edilmeğe değer bir silkiniş filan olmadı. Kanatları kapatıp cezaalanının önünü kalabalık tutan Ç.Rizespor rakibini çok kolay durdurdu.
Hakem kararları bu tür durumlarda hemen tek savunma noktası olur ama ona ancak ‘geçiniz efendim' denilebilir. Galatasaray herhangi bir maçı kazanabilecek halde değildi ve neredeyse oynanmadan rakibine teslim olmuş gibi taraftarını çok üzen bir tablo ortaya koydu. Bu kadar ağır maliyetli bir kadronun oynayacağı futbol ve alacağı sonuçların adeta zar atar gibi oluşu da kabul edilebilecek bir durum değil. Bundan sonra işlerin düzeleceği umulan bir ocak da yok. Kaldı ki ocakta gelenler arasında olan Onyekuru kayıp Sarrachi de tam bir felaketti.
Sarı kırmızılı taraftarın en tahammül edemeyeceği yenilgi buydu. Geçen sezon aynı takımla yapılan maçlarda yaşanan sıkıntı ve Emre Akbaba'nın ayağının kırılmış olmasının yarattığı öfke unutulmamış, üstüne bir de Vedat Muriç transferinde yaşanan durumlar nedeniyle Galatasaray taraftarının bir alt lige değil çok daha aşağılara düşmesini istediği bir takım olmuştu Ç.Rizespor. Bu rakip karşısındaki aciz futbol ve yenilgi, Terim'e duyulan sonsuz güveni de yaralayıcı olacaktır.
Doğrusunu isterseniz, ligin ilk yarısında sadece 27 puan toplayabilmiş bir takımın şampiyonluk şansından sözetmek bu işin matematiği açısından pek mümkün değildir. Geçen sezonki gibi bir 69 puanla şampiyonluk gibisinden mucize kolay kolay gerçekleşmez. Bu işin uzmanı Mustafa Denizli'ye göre de şampiyonluk puanı 73 olacak. Galatasaray 8 maçlık galibiyet serisi ve rakiplerin de puan kayıplarıyla işi toparlayıp “İşi biliyor, rahat şampiyon olur” noktasına gelmişken, salgın öncesi Sivasspor ve Beşiktaş beraberlikleriyle işi zorlaştırdı, bu yenilgiyle defteri kapatmış sayılır. Sarı-Kırmızılı takımın kalan 7 maçını da kazanması halinde bile o noktaya ulaşma şansı kalmadı. Üstelik bu takımın bırakın hepsini, seyircisiz kolay kolay maç kazanamayacağı da ortada. Bundan sonrası artık 3.lükteki yerini korumak ve gelecek sezon hazırlığı olur.