İki kez silahlı ve palalı saldırıya uğradı: Uzelac, Brezilya'dan ayrılıyor
Fluminense FC'nin Sırp voleybolcusu Aleksandra Uzelac, Brezilya'da 10 gün içinde iki kez silahlı saldırıya uğramasının ardından ülkeden ayrılma kararı aldı.
Uzelac yaşadıkları yüzünden travma geçirdi
Aleksandra Uzelac yeni röportajında Brezilya'da yaşadıklarını anlattı. Brezilya ekibi Fluminense FC'te forma giyen genç voleybolcu ülkede 10 gün içinde hırsızların iki kez silahlı saldırısına uğradığını söyledi. Yaşadıklarının Brezilya'da kalma fikrini değiştirdiğini belirten Uzelac olayların kendisinde ciddi bir travma yarattığını ise şu sözlerle anlattı: "Görüşmeler vardı ve gelecek sezon takımda devam edip etmeyeceğim konusunda hiçbir şey kesin değildi. Ama tüm bu olanlardan sonra, bu sezonu Fluminense'de bitirip bitirmeyeceğimden de emin değilim. Önümüzdeki iki ay kendime odaklanıp milli takıma hazırlanmam çok olası. Bir psikologdan yardım alırsam bu kesinlikle Sırbistan'da olur, burada değil. Kulübüm beni destekliyor, her şey için yanımda ama benim için en iyi olanı almam gerekiyor. Hayatınız tehlikedeyken bu çok zor."
"Gömleklerini kaldırdılar ve bıçaklarını çıkardılar"
Yeni röportajında Brezilya'da uğradığı saldırılardan detaylıca bahseden Aleksandra Uzelac ilk olayı şu ifadelerle anlattı: "Arkadaşımla akşam yemeğinden dönüyorduk. Bisikletlerimizi, bisikletler için ayrılan yolda sürüyorduk. Yan tarafımızda kaldırım, kaldırımdan sonra ise ağaçların olduğu bir alan vardı. Yolun etrafında ağaç kökleri ve taşlar vardı daha ilerisinde ise arabaların geçtiği ve daha aşağıda, aynı seviyede olmayan bir yol vardı. Bisikletle bu yoldan çıkmak neredeyse imkansız... Önde ben, arkamda arkadaşım yolda gidiyorduk. Hızlandığım sırada iki adam bana çarptı. Gömleklerini kaldırdılar ve bıçaklarını çıkardılar. Çıkardıkları bıçaklar remen palaydı, devasa bıçaklardı. Bu bıçakları gömleklerinin altına nasıl sığdırdıklarını bile bilmiyorum. Ne yapacağımı şaşırdım ve çığlık atmaya başladım. Diğer yola doğru savruldum. Şans eseri bisikletten bile düşmedim ama araba ve motorsikletlerin olduğu yola çıktım."
"Kimse bize yardım etmedi"
Yaşadığı ilk olayı anlatmaya devam eden Uzelac şunları söyledi: "Bana araba veya başka bir şey çarpabilirdi. Arkadaşım karşıya geçemedi ve düştü. Hayatımda hiç görmediğim o ağaç köklerinin üzerinden geçtim. Saldırganlardan biri arkamdan geldi, diğeri ise arkadaşımın yanına gitti. Durdum, bisikleti fırlattım. Onu bekledim ve arabaları durdurmaya çalıştım. Başka yapabileceğim bir şey yoktu. Bir taksi bizim için durdu. Bir şekilde arabaya atladık ve birlikte polise gittik. Karakolda bir şey yapmadılar, sadece bizi eve bıraktılar. Bütün bunlar polis karakolunun hemen yakınında oldu. Çok korktum, gerçekten korkunçtu ve bıçaklarla üzerimize geldikleri görüntüyü aklımdan çıkaramıyorum. Kimse bize yardım etmedi çünkü insanlar bu saldırganların aklından ne geçebileceğini ve ne yapmaya hazır olduklarını bilmiyor."
"Kapıları açtılar ve kafamıza silah doğrulttular"
Brezilya'da 10 gün içinde yaşadığı ikinci saldırıyı da anlatan Aleksandra Uzelac yaşadıklarını şöyle anlattı: "Arkadaşımla yemek yedikten sonra kulüpten daireme dönüyordum. Daha önce Fluminense'nin futbolcularını izlemiştik ve her şey harikaydı. Bir taksi çağırdık ve arabaya bindik. Kulübe 100 metre uzaklıkta oturduğum için erkek arkadaşım Danilo'ya her şeyin yolunda olduğunu ve 30 saniye içinde evde olacağıma dair bir mesaj attım. Telefonuma bakarken arkadaşım elimi tuttu ve 'Uzi, Uzi, Uzi!' diye bağırmaya başladı. Başımı kaldırdığımda önümüzde ve arkamızda birer araba yanımızda ise iki motosiklet vardı. Başlarında balaklava, üzerlerinde de silah olan adamlar arabadan çıktı. İkisi taksinin önünde durdular, diğerleri ise her bir kapıya bir silahla vurdular. Portekizce 'Neyiniz varsa verin!' diye bağırdılar. Kapıları açtılar ve kafamıza silah doğrulttular."
"Silahlarında susturucu olanlar yanı başımızdaydı"
Bindikleri taksinin önünün kesilmesi ile arkadaşının da kendisinin de dehşete düştüğünü berlirten Aleksandra Uzelac olayın devamında kendilerine silah çekildiğini anlatırken şunları söyledi: "Arkadaşım da ben de çığlık attık. Dört silahlı vardı vardı ve silahlarında susturucu olanlar yanı başımızdaydı. Üzerimizi aradılar. Hatta biri arabaya girmeye bile çalıştı ama bir şekilde dışarı çıkıp koşmaya başladık. Sadece kulübe ulaşmaya çalıştık ve bundan başka bir şey düşünmedik çünkü orada güvende olacağımızı biliyorduk. Bütün bunlar benim yaşadığım sokakta oldu. Kurtulup kulübe vardığımızda bize su verdiler. Şoktaydık, ağlamaya başladık..."
"Arkadaşımın çantasını, belgelerini, dairenin anahtarlarını aldılar"
Saldırganların hem kendisinin hem de arkadaşının evinin anahtarlarını aldığını söyleyen Sırp voleybolcu saldırganlardan telefonunu nasıl sakladığını ise şöyle anlattı: "Benim ne bir çanta ne de mücevherim vardı. Araba camları filmli olduğu için beni göremeyeceklerini biliyordum. Bu yüzden telefonumu arkama attım ve üzerine oturdum. Beni ararlarken telefonu fark etmediler. Kaçıp koşmaya başladığımızdaysa telefonumu şortuma koydum. Daha sonra incelediğimiz görüntülerde telefonu nasıl tuttuğumu net bir şekilde görebilirsiniz. Şoför de bizimle kaçtı. Arkadaşımın çantasını, belgelerini ve dairenin anahtarlarını aldılar. Benden sadece dairemin anahtarını aldılar. Bu olanları anlatmak zor. Sırbistan'da böyle şeyleri sadece filmlerde görürdük. Böyle bir şeyin ne kadar korkunç olduğunu ancak gerçekten başına geldiği zaman anlıyorsun."