Karanlık Suçlamalar ve 40 Dereceli Katar'da Messi-Ronaldo'dan Son Dans
Binlerce işçi ölümü ve rüşvet iddialarıyla suçlanan Katar'daki 2022 Dünya Kupası başlıyor. Bir yanda karanlık bir yanda Messi ve Ronaldo'nun son dansı
Katar'a yönelik çok ağır suçlamalar var...
Bugün de insan hakları, cinsiyet eşitliği ve farklı tercihlere karşı toleransı düşük olan Katar, Dünya Kupası’nı düzenliyor. Kuşkusuz Katar’ın ekonomisi 78 Arjantin’den güçlü. Ki zaten bu gerekçe Katar’ın kupayı almış olmasının bir numaralı sebebi.
Katar’da gerek stat, gerekse otel ve altyapı inşaatlarında binlerce göçmen işçinin öldüğü iddia ediliyor. Uluslararası insan hakları örgütleri, ölü sayısını 30 binlerin üzerinde gösteriyor. Katar devletiyse, taş çatlasa 50-60 kişiden söz ediyor!
Katar kazanıyor FBI operasyon çekiyor
Katar’a kupanın verilmesinde rüşvet verildiği iddiaları da yıllardır ortalıkta dolaşıyor. Nitekim şu günlerde Netflix’te yayınlanan FIFA belgeselinde de bu iddiayı güçlendiren kanıtlar var. Adaylık dosyalarına bakıldığında 2022’nin ABD’ye verilmesi lazımdı. Ama Katar kazandı.
Ne tesadüf ki FBI, FIFA’ya 2015’te operasyon çekti. İngiliz gazeteci Andrew Jennings, 2007’de ‘Faul: FIFA’nın Karanlık Yüzü’ isimli kitabında operasyonluk bir çok iddiayı ortaya sermesine rağmen FBI’ın operasyon yapması için 2022’yi Katar’a kaybetmesi gerekmişti!
Ve bu sansasyonel operasyon çok şaşalı başlasa da sanki gizli bir uzlaşıyla, ‘üç-beş kötü’ adam üzerine yıkılarak, kapatıldı.
78 de 2010 da 2018 de şaibeliydi
Yine de belgesel en azından bize şu bilgiyi teyit ediyor: FIFA uzun yıllardır şampiyonaları dağıtırken, adil değil. En başta FIFA Başkanı, koltuğunu korumak ve büyük gelirler elde etmek için bu şampiyonayı büyük koz olarak kullanıyor. 78 Arjantin, 2010 Güney Afrika, 2018 Rusya ve 2022 Katar en şaibeli kupalar.
FIFA’nın bugün futboldan men ettiği Rusya, 2018 Dünya Kupası’nı aldığında da çok demokratik bir ülke değildi. Ukrayna ile sıcak çatışmalar içindeydi. Bugünkü işgalin davullarını ta o yıllarda gümbür gümbür çalıyordu.
Katar için futbol, petrol gibi stratejik silah
Katar’ı korumaya alan FIFA, protestoların önüne geçmek için 32 ülkeye mektup yazarak, “Lütfen siyaset yapmayın” diye yalvardı. Oysa kendisi yıllardır kupaları siyasetin alasını yaparak veriyor.
Elbette Katar, siyasal rejim, toplumsal eşitlik, hak, hukuk ve adalet açısından Dünya Kupası’nı hak etmiyor. Tüm bunları dışarıda tutup spor penceresinden baksak dahi bu tercih yanlıştı. Çünkü, her şeyden önce Katar bir futbol ülkesi değil. Fakaaat! Katar, futbolun en büyük finansörü!
İşte Dünya Kupası’nı ona götüren de bu özelliği. Futbol, Katar için petrol ve doğalgaz gibi stratejik bir ürün. Katar, futbol topunu, uluslararası arenada kendisine bir nevi koruma kalkanı olarak kullanıyor. Yani futbol onun için stratejik bir silah.
Arap sermayesine Premier Lig'de neden karşı değilsiniz?
Kupanın Katar’a verilmesine tepki gösteren Batı’nın iki yüzlü bir tutum içinde olduğunu da vurgulamalı. Örneğin İngiltere, Katar’ı cinsiyet eşitliliğine karşı tutumundan dolayı eleştiriyor ve FIFA’nın “Eylem yapmayın” mektubuna tepki gösteriyor. Hey hat! Aynı İngiltere, siyasal rejim ve insan hakları konusunda Katar'dan da vahim olan Suudi sermayesinin Premier Lig’de cirit atmasına ise hiç ses çıkartmıyor.
Danimarka’nın forma tedarikçisi Hummel, protesto babında “Formada logomuz görünmez olacak” dedi. Ah canım! Bu reklamla görünür olmaktan daha çok görünür olmayı başardınız!
Şekli protestolar yerine neden kupayı boykot etmiyorsunuz? Soğuk Savaş döneminde Batı ve Doğu bloku karşılıklı olarak Olimpiyatları nasıl da boykot etmişti, değil mi?
Rusya tamam ya Irak'ı işgal eden ABD?
Anti-emperyalist bir tutum alanlar için kupayı ABD’nin düzenlemesi de kabul edilir değil, İngiltere’nin de Fransa’nın da… Kendi sınırları içiresinde evrensel değerlere uyar gözüken Batı’nın dünyanın diğer bölgelerinde atlarını koştururken evrensel değerleri ne derece önemsediği malum çok şaibelidir.
Misal, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali kabul edilemez. Eyvallah. Peki ABD’nin Irak’a girmesi? Körfez Savaşı’ndan sonra ABD 1994 Dünya Kupası’nı düzenledi. Neredeydi evrensel değerlerin savunucusu Batılılar! Ez cümle Katar 22 için hiç kimse samimi değil. Ortada büyük bir yalan dönüyor.
Katar masum değil ama onu suçlayanlar da
Katar karşıtlığında 35-40 derecelik sıcaklıklar da çok konuşuluyor. İlk bakışta makul. Diğer yanıyla futbolun dünya çapında büyük bir tutkuyla takip edilmesinin ana sebebi onun her şartta oynanması değil mi?
Sibirya buzunda da, Muson yağmurlarında da Amazon ormanlarında da oynanıyor. O halde çölde neden oynanmasın? Değil mi ki Arap yarım adasında da futbol ligleri var ve 40 derecelerde futbol oynuyorlar… Unutmadan, 1986 Dünya Kupası da Meksika'nın yakıcı güneşinin altında oynatılmıştı. Maradona'nın buna isyanı tarih kitaplarında yer aldı. Hasılı Katar’a karşı çıkmanın bence en zayıf gerekçesi de bu sıcaklık meselesi.
Katar, tepkilere neden olan gerekçeler bakımından hiç masum değil. Ama başta ona tepki gösterenler de hiç masum değil. Temize çıkmaların tek şartı var, o da boykottu. Ama onlar laflaya laflaya yine de oraya gittiler.
Messi-Ronaldo finali hayal ediyoruz
Ne yazık ki futbol bir mazlum oyunu değil. Dünyanın en büyük endüstriyel oyunu. Haliyle kirli. Çünkü bu toptan dünyanın en büyük uydusu para. Yıllardır aynı yörüngede parayla meşin yuvarlak.
‘Futbol dilencileri’, tüm kirliliğine rağmen tutunacak öyküler yaratmaya çalışacak. Ve 2022’nin en büyük öyküsünün başrolünde Lionel Messi ile Cristiano Ronaldo olacak. Muhtemelen ikisinin de son Dünya Kupası olacak. İkisinin de kaldıramadığı tek kupa. Epik bir son isteyeler, ikisini finalde kupa için oynarken düşlüyor. Bakalım futbolun ilahları, bunu başarabilecek mi?
Futbola bir istatistik olarak bakanlar için Messi-Ronaldo ikilisi gelmiş geçmiş büyük futbolcular. Bu büyüklükte istatistik kadar, estetik de var. Pele, Maradona ve Cruyff ile de kıyas götürebilirler. Ama çok steril oldukları da su götürmez. Bu yanlarıyla ikisi de Pele’nin takımında yer alır. Maradona ile Cruyff, doğruları kadar yanlışlarıyla da var olan; politik tutumlara da sahip iki ikondu.
Messi ve Ronaldo ise endüstriyel çağın parayla çizilen çerçevesinden pek taşmadı. Onlar için ‘marka’larını parlak tutmak çok daha öncelikliydi. Politik ve toplumsal olaylara dair açıkça aldıkları bir tutum söz konusu değil. Yakın dönemin bir başka ikonu Zinedine Zidane da öyleydi. Ne Fransa’da kendisi gibi göçmenlerin uğradığı ayrımcılığa bir ses çıkartmıştır ne de anayurdu Cezayir’deki otoriter rejime karşı bir şut çekmiştir. Aksine, omuz omuza pozlar vermiştir.
İsa bugün gelse iki tweet'te perişan ederler!
Bakış açımızı daraltıp, sadece ‘futbolcu’ Messi ve Ronaldo diye gördüğümüzde, bu son fırsatı iyi kullanmalıyız. Katar 22’de onları sindire sindire izlemeliyiz. Dijital çağ, ikon, kahraman falan tanımıyor. Bugün Mesih gelse dahi işi epey zor olur. İnsanları kendisine inandırmakta çok zorluk çekebilir. İki tweet’te işi bitirilebilir!
Böylesine tahammülsüz, böylesine kullan at bir tüketim çağındayız. Başarılı olanın haddinden fazla arşa yükseltildiği, ama en ufak tökezlemesinde de yerin 7 kat dibine batırıldığı bir çağdır, dijital çağ. Bugünün dünyasında araf yok! Ya cennettesin ya da cehennemde... Dante’nin 35’i çoktan öldü! Kimsenin duvara posteri asılmıyor artık.
Elbette bu doğru bir tutum değil. Ahir zaman bize bunu defalarca ıspatlamıştır. İnsan aynı dersi almaktan usanmıyor. Her şeyin değerini kaybettiğinde anlıyor ancak dedim ya, yine de uslanmıyor…
İyi izleyin sonra pişman olursunuz
Ünlü İspanyol yazar Javier Marias, ‘Vahşiler ve Duygusallar’ isimli nefis kitabında şöyle der: “Hayatın en berbat taraflarından biri, herhangi bir şeyin son kez ne zaman yaşanacağını veya bizi heyecanlandıran bir şeyin ne zaman sona ereceğini nedeyse hiç bilmemektir. Çıktıkları zamanda onların, Bernhard veya Benet’in son romanları olduğunu; Hitchcock, Ford, Welles veya Bunuel’in son filmleri olduğunu bilmiyorduk. Aşırı sık olarak sonuncusunun sonuncu olacağını bilmemiş ve olay nihayete erdiğinde o ana kadar olanın yetmediği, o son demlerin tadını bilinçli olarak çıkaramadığımız hissine kapılmışızdır: Ondan sonra dahasının olmayacağını bilseydik…”
Marias bu satırları Real Madrid’in ‘Enstrümantal Kahraman’ diye lakap taktığı Emilio Butragueno için döktürüyor. Hani “Bilseydim o sezon, Butragueno’nun son sezonuydu, her anını damıta damıta izlerdim” demeye getiriyor. Marias’ın yazıklanması bize küpe olsun.
Messi ve Ronaldo’nun son Dünya Kupası’nı şuursuzca harcamayalım. Bu iki futbol ikonunun son dansını sindire sindire, hürmet ede ede izleyelim. Ve sonuç ne olursa olsun, onları alkışlayalım. Çünkü bu kupayı alıp almamaları, onların yetenekleri ve bize sunduklarının değerini asla düşürmeyecek. Kir bulaştıranlara rağmen ve inat, futbol adına onlara peşinen minnet edelim…