İskambil kağıdından yapılan ev yıkıldı
Ajansspor Yazarı Hüseyin Özkök, Avrupa Süper Ligi'nin 48 saatlik ömrünü yazdı. İşte Özkök'ün 'İskambil kağıdından yapılan ev yıkıldı' başlıklı yazısı...
48 saatin hikayesi
Gelin bu inanılması güç 48 saatin hikayesini öncesiyle sonrasıyla büyük resme bakarak değerlendirelim.
Avrupa’da uzun yıllardan bir Süper Lig projesinin olduğu tüm futbol dünyası tarafından biliniyordu. UEFA’nın Premium ürünü Şampiyonlar Ligi’nin sağladığı gelirler bu turnuvayı domine eden Avrupa’nın kalburüstü büyük kulüplerine yetmiyordu. Ancak Süper Lig ile ilgili konuşmalar genelde “bir gün mutlaka olacak” sözleriyle sürüyordu. Diğer yandan kulüplerin de bu konuda girişimlerinin olduğu biliniyordu ama bunlar genelde çok da ciddiye alınmıyordu.
Çok sayıda kulüp Avrupa Süper Ligi için yazışıyordu
Süper Lig Projesi ile ilgili ilk somut bilgiler 2018 yılında ortaya çıktı. Alman Der Spiegel dergisi tarafından yayınlanmaya başlayan Football Leaks belgelerinde projeye ait bilgi ve belgeler açık şekilde yayınlanmıştı. Belgelere göre çalışmalar 2016 yılından bu yana sürüyor hatta aralarında Bayern Münih’in de bulunduğu çok sayıda büyük kulüp gizlice yazışıyorlardı.
Fikir babası: Florentino Perez ve Berlusconi
Belgelerin içeriğindeki bilgilerde 2016 yılında oluşturulan Süper Lig fikrinde amacın çok üst düzey kulüplerin yer aldığı bir elit lig oluşturmak ve oynanan her maçın üstü düzey bir maç olmasını sağlamak olduğu görülüyordu. 2018 yılına gelindiğinde bir danışmanlık firması tarafından Real Madrid’e gönderilen bir belge Süper Lig çalışmalarının daha da hızlandığını gösteriyordu. Bu belgede yapılan plan, Süper Lig’in 2021 yılında hayata geçirilmesini öngörüyordu. Projenin fikir babalarından birinin Florentino Perez olduğu da belgelerde açıkça yazmaktaydı. Bir diğer fikir babası da Milan’ın eski sahibi Berlusconi idi.
34 haftalık lig
O dönemki yazışmalarda, İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya ve Fransa’dan TV reytingi çok yüksek 17 kulübün sürekli yer alacağı bir Süper Lig’de 18. Kulüp olarak Portekiz, Rusya, Hollanda ve Türkiye’den bir takımın yer alabileceği belirtiliyordu. Lig 34 hafta sürecek ve hem hafta içi hem de cumartesi günleri oynanacaktı ve 30 yıl boyunca uygulanacaktı.
UEFA yetkilileri çalışmanın kokusunu almış!
Şimdi filmi ileriye sarıyoruz ve 21 Ocak 2021 gününe geliyoruz. O gün bir anda beklenmedik bir açıklama dünya medyasında “Breaking News” olarak duyuruldu. FIFA ile kendisine bağlı kıta 6 konfederasyonun imzasının yer aldığı ortaklaşa yayınlanan bildiride, Avrupa Süper Lig'in hiçbir şekilde tanınmayacağını ve böyle bir turnuvanın var olması durumunda katılacak kulüplerin ve oyuncuların, FIFA organizasyonlarına ve diğer 6 konfederasyonun organizasyonlarına katılamayacağını belirtiliyordu. Bu da bize aslında bu çalışmaların kokusunun kapalı kapılar ardında özellikle UEFA yetkilileri tarafından alındığının ilk işaretlerini veriyordu.
Volkan patlaması etkisi yarattı
Filmi biraz daha iler sarıyoruz. 19 Nisan 2021 günündeyiz. O gün İsviçre’nin Montrö kentinde UEFA İcra Kurulu Toplantısı var. Gündemin en önemli maddesi ise Süper Lig projesini rafa kaldıracağı düşünülen ve 2024 yılından itibaren başlaması öngörülen aslında büyük kulüplere önemli ayrıcalıklar sağlayacak Şampiyonlar Ligi’nin 36 takımlı ve tek puan cetveliyle oynanacak yeni formatının oylaması var. Avrupa Kulüpler Birliği ECA’nın da projeye onay vermesi nedeniyle her şey yolunda gözüküyor. Fakat saatler 18 Nisanı 19’a bağlayan gece yarısını gösterdiğinde bir anda adeta bir volkan patlaması gecenin sessizliğini bozuyor ve 6’sı İngiltere, 3’ü İtalya ve 3’ü İspanya’dan olmak üzere 12 Kulüp tarafından Avrupa Süper Lig’in kurulduğu açıklanıyordu. Avrupa’da gecenin sabaha dönmeye başlamasıyla açıklama tüm Avrupa’ya ardından da tüm dünyaya yayıldı.
Avrupa Süper Ligi 23 yıllık süre
Yapılan açıklamada çok fazla ayrıntı yoktu ve sadece şu bilgiler veriliyordu:
- 15 kurucu kulüp olacaktı ve diğer 3 kulüp daha sonra açıklanacaktı.
- Nasıl seçileceği belirsiz ve değişken 5 kulüp her yıl bu ligde oynayacaktı.
- 10’ar takımda oluşan 2 grup olacaktı ve bunlardan 4’er takım elemeli turlara kalacaktı.
- Lig Ağustos’ta başlayacak maçlar hafta içi oynanacaktı.
- Bütün takımlar kendi liglerinde oynamaya devam edecekti.
- Süper Lig 23 yıl boyunca uygulanacaktı.
- Amerikan JP Morgan yatırım bankası projeye 3,4 milyar Euro kredi verecekti.
Dev proje ama az bilgi
Ben bilgiler ışığında bu projenin adeta iskambilden bir ev gibi sağlam temelleri olmadığı çok net şekilde görülüyordu. Uzun yıllardan beri dillendirilen, Football Leaks belgelerinin somut kanıtlarla hazırlıklarının yapıldığını ortaya koyduğu futbolu kökünden sarsacak bu dev proje, sanki daha masaya yeni oturulmuş da herkes ilk fikirlerini söylemişçesine çok az bilgi içeriyordu.
Bayern Münih, Dortmund ve PSG katılmadı
Projede isimleri daha sonra bildirilecek 3 kulübün, Bayern Münih, Borussia Dortmund ve Paris St. Germain olduğu medyada dile getirildi. Ancak bu 3 kulüp yaptıkları açıklamalarla Süper Lig’in parçası olmadıklarını çok çabuk şekilde duyurarak tereyağından kıl çeker gibi bu işten sıyrıldılar. Çünkü özellikle Alman kulüpleri Football Leaks belgelerinin ortaya çıkmasının ardından Almanya’da oluşan % 90’lar oranındaki büyük tepkiyi bildikleri için hiç topa girmedi. Diğer yandan bu projeyi hayata geçirenler de Alman kulüplerini ilk etapta bu nedenle davet etmemiş olabilirler. Onlar muhtemelen “biz kurarız onlar nasıl olsa sonra kurulu düzene gelirler” düşüncesine sahipti. PSG’nin ilk etapta davet edilmemesinin de mutlaka siyasi bir perde arkası olduğunu düşünüyorum.
Rumennige: 12 kulüp gizlice yürütmüşler
Bayern Münih CEO’su Karl-Heinz Rummenigge, 25 Nisan Pazar günkü Bild am Sonntag gazetesinin sorularını yanıtlarken 19 Nisan öncesindeki 3 günü şu şekilde anlatıyor:
“Cuma günü her şey yolundaydı. ECA Şampiyonlar Ligi reformuna yeşil ışık yakmıştı. Ama cumartesi günü birden homurtular gelmeye başladı. Hemen UEFA Başkanı Ceferin’i aradım. O da bazı duyumlar aldığını belirtti. Juventus ve ECA Başkanı Andrea Agnelli’yi aramış ama ulaşamamıştı. Çünkü telefonu kapalıymış. Belli ki bu 12 kulüp çok gizli şekilde bu işi yürütmüşler. Pazartesi gününün ilk saatlerinde açıklanan projeyi öyle birden ortaya çıkartamazsınız. Sözleşmeleri hazırlayacak avukatlar ve o paraları verecek bir yatırımcı olması gerekir.”
"Taraftalar hesaba katılmamış"
Röportajda Rummenigge ayrıca “Ama bu kulüpler taraftarları hesaba katmamış. Futbol ailesinin reaksiyon göstereceğini düşünseler bile bunu küçümsemişler. Bu da pazartesi hemen görüldü. Bayern böyle bir projede yer almaz. Bana bu proje ile gelseler Dortmund ve Paris’teki dostlarımızla birlikte engellemek için elimden gelen her şeyi yapmayı denerdim. Bu kulüplerin hepsinin likit problemi var. Ortaya konan yüksek para cezbetme amaçlı. Bu nedenle problemlerini böyle çözmeyi düşündüler. Böyle bir lig zaten Bayern, Dortmund ve Paris olmadan Süper Lig olarak adlandırılamaz” diyordu.
Projede yanıtlanmayan sorular
Projeye bakıldığında çok fazla bilinmeyen ve sorulması gereken sorular olduğu görülüyordu. Bunları madde madde şu şekilde sıralayabiliriz:
- Sonradan eklenecek 3 kurucu kulüp özellikle tepkiler varken nasıl belirlenecekti?
- Her yıl katılacak 5 kulübün katılım koşulları ne olacaktı. O kulüpler katılmayı kabul etmeyi göze alacaklar mıydı?
- FIFA ve 6 Konfederasyonun açıklamaları bilinirken oyuncuların durumu düşünüldü mü?
- Kendi liglerinde oynanacak takımların o liglerden ihraç edilme ihtimali düşünülmüş müydü?
- Takımlar kendi liglerinde oynadıklarında şampiyonluktan başka hiçbir hedeflerinin olmayacak olmasının doğuracağı haksız rekabet düşünülmüş müydü?
- Süper Lig projesine uluslararası taraftar oluşumları yıllardan beri karşı çıkarken yeni ürünü satın alacak taraftarın görüşlerinin ne olduğu neden araştırılmamıştı?
- 12 takımın ait oldukları ülkeler ve diğer ülke siyasetçilerinin tepkisi hesaplanmış mıydı? (Boris Jahnson ve Emmanuel Macron eleştiren açıklamalar yaptılar. İngiliz basınına göre Rusya Devlet Başkanı Putin Chelsea’nin sahibi Abramoviç’e projeden çekilmesini önerdi.)
- Dernek statüsündeki Real Madrid ve Barcelona’nın üyelerinin onayını almadan böyle bir oluşumda yer almaları kulüplerin tüzüklerine ne derece uygundu?
- Kendi sahip oldukları futbolculara ve teknik ekiplere fikirleri neden sorulmamıştı?
- Bu projeye katılan takımda oynamak istemeyen oyuncuların durumu ne olacaktı?
- Süper Lig’in yayıncıları hangi şirketler olacaktı. Uzun yıllardan beri FIFA ve UEFA ile iş birliği yapan kurumlar Süper Lig’e nasıl bakacaktı? (Nitekim birçok yayıncı kurum projeyle ilgilenmediğini açıkladı)
- Bu yayınlar tüketiciye kaç paradan ulaşacaktı?
- Süper Lig’de oynayan oyuncuların bu takımlardan ayrılmaları durumunda transferleri nasıl olacaktı?
- Kendine ait statları olmayan kulüpler maçlarını hangi statlarda oynanacaktı?
- Hakem, ceza, tahkim problemleri nasıl halledilecekti?
48 saatte çöktü
Görüldüğü gibi soru işareti çok fazla. Bu o kadar düşünülmeden ortaya konmuş bilinmezlikler içeren amatörce hazırlanmış bir projeydi ki, 48 saat içinde gelen tepkiler sonrası çöküverdi. Proje duyurusunda futbolun güzelliklerinden bahsedilse de herkes çok iyi biliyordu ki projenin tek bir amacı vardı o da daha az kulüple paranın tamama yakınını almak. Çünkü özellikle 500 milyon Euro ile 1 milyar Euro arasında borçları olan ve pandemi döneminde büyük bir likidite krizi yaşayan bu kulüpler suni para pompalamasıyla ekonomik krizi aşacaklarını düşünüyorlardı. Perez de bunu zaten açıkça ifade ediyordu.
8 kulüp çekilirse tazminat ödeyecek
Tepkilerin ardından 8 kulüp 2 gün geçmeden projeden çekildiklerini açıkladılar. Başta Real Madrid olmak üzere Barcelona, Juventus ve Milan projenin hala içinde yer aldıklarını bildirdiler. Süper Lig ve Real Madrid Başkanı Perez, diğer 8 kulübün 150 milyon Euro tazminat yükümlülükleri olduğunu ve henüz resmi olarak oluşumdan ayrılmadıklarını belirtiyor. Diğer yandan UEFA Başkanı Ceferin ise “Çok açık. Bu kulüpler Süper Lig kulübü mü yoksa Avrupa Kulübü mü, buna karar vermeliler. Eğer oraya aitlerse tabii ki Şampiyonlar Ligi’nde oynayamazlar. Hazırlarsa kendi turnuvalarında oynasınlar” diyerek 4 kulübü tehdit ediyor.
JP Morgan: Taraftar tepkisini hesaplayamadık
Diğer yandan 12 Kulübe 4,3 milyar Euro kredi verip 23 yıl sonunda 6,1 milyar olarak geri alacak JP Morgan da yanlış değerlendirme yaptıklarını ve taraftar tepkisini hesaplamadıklarını söyleyerek projeyle arasına mesafe koyma yoluna gitti. Projeden ilk olarak çekilen 6 İngiliz kulübünde ise taraftarların özellikle kulüp sahiplerine karşı protestoları sürüyor.
Sahipli kulüpler taraftarı unutursa...
Şu bir gerçek ki bu projenin yıllardan beri sürekli gündemde kalmasının 1 numaralı nedeni bana göre sahipli kulüpler. Kulüp sahipleri bir ruhu olan ve milyarlarca insana hitap eden bir spor dalı olan futbola adeta fabrikada üretilen bir otomobil mantığı veya bir konsol oyunu gibi bakıyorlar. Onlar için taraftarın önemi yok. Onlar sadece müşteri. İyi ürün sunduklarını düşünüyor ve insanların parayı bastırıp bu ürünü satın almalarını bekliyorlar. Oysa futbol kapalı bir organizasyona sıkıştırılamayacak kadar geniş kitlelere ait bir oyun. Bu bağlamda sahiplik müessesesinin futbol için ne derece tehlikeli olduğu bu Süper Lig skandalında net olarak ortaya çıktı. Oysa kulüplerin demokrasi ile yönetilmesi kararların kulüplerin gerçek sahipleri üyeler ve taraftarlarla birlikte alınması çok daha güzel ve sağlıklı olanı. İşin tek püf noktası iyi yöneticiler bulmak ve onların sorumluluklarının ciddiyetini anlayacakları önlemleri almak.
Harcamalar konusunda frene basılmazsa sorunlar artacak
UEFA da aslında bu çoğunluğu sahipli büyük kulüpleri yıllarca şımartarak her istediklerini yerine getirerek küçük ve orta ölçekli kulüpleri daima ikinci plana itti. Kark-Heinz Rummenigge’nin Bild am Sonntag’a verdiği röportajda belirttiği gibi Real, Barça, Juve, Bayern, City, United, Dortmund gibi büyük kulüpler medyanın da pompalamasıyla oyuncu maaşlarını, transfer bedellerini sürekli arttırdılar. Ücretler artıp astronomik bir hal alınca kulüplerin gelirlerini arttırma ihtiyaçları daha da arttı. Ama harcamalar çoğunlukla gelirlerin üzerine çıktı. Bu iş tam bir kısır döngüye dönüşerek kulüpleri büyük bir borç batağının içine sokarken Süper Lig gibi “ucube” projelerin peşinde koşmalarına neden oldu. Harcamalar konusunda frene basılmadığı sürece problemler, hele pandemi gerçeği sonrası, artarak devam edecektir.
UEFA'dan büyük kulüpleri kayıran kararlar
UEFA yeni açıklanan ve Ajansspor’da ayrıntılarını yazdığımız yeni formatta hem maç sayısını arttırdı hem de yine büyük kulüpleri kayıran kararlar aldı. Yeni formata Klopp, Guardiola, Nagelsmann gibi teknik direktörler ile futbolcu İlkay Gündoğan tepki verirken, bunu neden öncesinde değil de alınan kararın ardından akıllarına getirdiler orası bir muamma.
Büyük kulüplerin istekleri bitmeyecek
Sonuç itibarıyla UEFA’dan bağımsız yeni bir Süper Lig projesinin bundan sonra ortaya çıkması zor gözükse de büyük kulüpleri UEFA’dan istekleri yine bitmeyecektir. Diğer yandan tam 3 sezon sonra devreye girecek yeni formatla ilgili tartışmalar da giderek artacaktır. Ancak Avrupa Kulüpler Birliği ECA bu değişimi onayladığı için bu tartışmalar daha çok taraftarlar, oyuncular ve teknik direktörler üzerinden yürüyecektir.
Taraftarlar futbolun sahibinin kim olduğunu hatırlattı
Süper Lig profesyonellikten uzak amatörce hazırlanmış daha sonra da bir PR felaketi ile sonuçlanan kötü bir “darbe girişimi” olarak tarihteki yerini alacak. Diğer yandan UEFA Başkanı Alexander Çeferin bu berbat girişimin ardından sert ve tavizsiz tutumu ile güçlenerek çıkarken, Bayern, Dortmund ve PSG de prestijlerini arttırdılar. Özellikle de insan hakları konusunda sürekli eleştirilen Katar, PSG’yi Süper Lig’e sokmayıp UEFA’nın yanında yer alarak imajını parlattı. FIFA Başkanı Infantino da gerçeği çabuk fark ederek UEFA’nın yanında yer alıp daha önceki bütün tartışmalı işlerini şimdilik kaydıyla unutturmayı başardı. Bu 2 gün ve sonrasında övgüyü hak eden en büyük aktörler ise futbol taraftarlarıydı. Takındıkları tavırla futbolun gerçek sahiplerinin kimler olduğunu ortaya koydular.
Günün kaybedeni 12 kulüp
Günün sonunda kaybedenler ise 12 kulübün sahip ve başkanları oldu. Bütün bu olanlardan sonra yine de önümüzdeki yıllarda da büyük ihtimalle bu tartışmalara tanık olmaya ve büyük kulüplerin aç gözlülükle daha fazlasını istemelerini izlemeye devam edeceğimizi düşünüyorum.