İsrail'de Arap Köyü Maccabi Bnei Reineh İmkansızı Başardı! Premier Lig'de...
İsrail’in kuzeyinde bulunan ve çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu küçük bir Arap kasabasında kurulan Maccabi Bnei Reineh Futbol, Premier Lig'e yükseldi.
İsrail Birinci Ligi’ne çıkmayı başardı?
Hürriyet'te yer alan habere göre; İsrail ve Filistin arasında yıllardır devam eden kanlı çatışmalar ve siyasal gerilimler bölgede sürüp giden şiddetin sona ermeyeceğini düşündürürken, Müslüman, Hristiyan ve Musevi oyunculardan oluşan Maccabi Bnei Reineh’nin başarısı, futbolun birleştiriciliğini gözler önüne serdi.
Altı yıl önce haritalarda ismi dahi geçmeyen 18 bin nüfuslu Reineh kasabasında 2005 yılında kurulan futbol takımı beşinci ligde mücadele ettikten sonra, 2016 yılında iş insanı Said Bsoul tarafından satın alınınca aniden kabuk değiştirdi.
Beş yıl art arda aldığı galibiyetlerle adından sıkça bahsettiren, Müslüman bir kasabadan gelen futbol takımı nasıl oldu da İsrail Birinci Ligi’ne çıkmayı başardı?
Umutsuzluklarla, acıyla dolu topraklarda top koşturan, adı dahi duyulmayan topraklardan yeşeren bir takımın filmlere konu olacak hikâyesi…
"Bu takımın şansı yok demişlerdi!"
Maccabi Bnei Reineh, Mayıs ayının ilk haftalarında Birinci Lig’e yükselmesi için mücadele verdiği playoff grubunun son haftasında, Hapoel Umm al-Fahm'ı 2-0 mağlup ederek adını bir üst lige yazdırmıştı.
Bu büyük başarı nedeniyle Belediye Başkanı Jamil Bsoul, sahada oyuncuları tebrik ederken yaşadıkları muazzam başarının tadını çıkartıyordu. Futbol ile tanınan kent artık göz ardı edilemeyeceklerini haykırıyordu.
“Bu takımın ikinci ligde kalma şansı yok!”
“Tüm kasabamıza ve İsrail’de bulunan tüm Arap sektörüne bu başarıyı hediye ediyoruz. Artık kasabamızın adı haritada” ifadesini kullanan Belediye başkanı Jamil Bsoul, “İnsanlarımızın, taraftarlarımızın sevincinden daha fazla mutluluk veren bir şey yok” açıklamamasını yaptı.
Evet, Jamil Bsoul herkese gülümsüyor ve başarının tadını doyasıya çıkartıyordu. Sezonun başlangıcında herkesin takımla ilgili söylediği “Bu takımın ikinci ligde kalma şansı yok!” sözleri Başkan Bsoul’un kulaklarında yankılanıyordu. Müsabakanın arından soruları yanıtlayan Belediye Başkanı Bsoul, “Sezon başlamadan önce herkes ikinci ligde kalma şansımızın çok az olduğunu söylüyordu. Evet, haklıydılar; takımımız geriye değil, her daima ileriye gidecekti” ifadesini kullandı.
Haritada dahi görülmeyen bir kasaba tüm İsrail'in dilinde
Küçük bir Arap kasabasından çıkan bu başarıya Reineh kasabasında yaşayanlar dahi inanamamış. Belediye Başkanının yeğeni ve takımın yöneticilerinden olan Anwar Bsoul, “Oldukça küçük bir yerleşim bölgesinde yaşıyoruz” diyor ve ekliyor:
“Reine'de yaşayanlar, Tel Aviv'e veya Kudüs'e gittiklerinde kendi kasabalarının adını söyleyemezlerdi. Haritada dahi olmayan bir küçük bir bölgenin adını söyleselerdi kimse onların nereden geldiğini de anlayamazdı. Hepimiz Nasıralı olduğumuzu söylerdik.”
"Artık İsrail’deki insanlar bizi tanıyor; herkes Reineh’i konuşuyor"
Kasabadan çıkan takımı federasyona kaydettirirken ve diğer takımlarla yapacakları karşılaşmalar öncesinde nerede olduklarını anlatmak konusunda oldukça güçlükler yaşadıklarını söyleyen Anwar, “Artık bu durum değişti; ünlü olduk! Artık İsrail’deki insanlar bizi tanıyor; herkes Reineh’i konuşuyor” diyerek mutluluğunu yansıtıyor.
İsrail Premier Ligi’nde çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir Arap takımını görmek alışıldık bir durum değil. 14 takımın yer aldığı Premier Lig’de 2004'te Devlet Kupasını kazan tek Arap takımı olan Bnei Sakhnin son yirmi yıldır istikrarlı şekilde birinci ligde top koşturuyor ve ülkeyi UEFA Kupası'nda temsil ediyor.
Hapoel Tayibe ve Maccabi Ahi Nazareth gibi iki Arap takımı da kısa dönemlerde birinci ligde top koşturmuş ekiplerden. Bu üç takımın haricinde yeni bir Arap takımının İsrail Premier Ligine dahil olması oldukça önemli bir başarı.
"İnsanları futbol aracılığıyla birleştirmek istedim"
Başarının en önemli tetikleyicisi ise kulübün 2016 yılında yaşadığı dönüşüm olmuş. Reinehli bir inşaat şirketi sahibi olan iş insanı Said Bsoul, doğduğu kasabaya vefa borcunu ödemek için Maccabi Bnei Reineh'i satın almış.
The New York Times'a konuşan Said Bsoul, “Kasabamızda 13 yıldır futbol yoktu; aslına bakılırsa hiçbir spor faaliyeti yoktu. Bunu değiştirmek ve insanları futbol aracılığıyla birleştirmek istedim” açıklamasını yapıyor.
Küçük bir kasabanın Spor ile tanışması ve mutlu olması için takıma yatırım yapan Said Bsoul, kulübün başkanı olarak göreve geldi. Endüstriyel futbolu elinin tersiyle iten Bsoul, yerel oyunculardan oluşan bir ekiple İsrail’in en düşük bütçeli takımının başına geçti.
Bütün kasabanın desteğini arkalarında hissediyorlar
Beşinci ligdeki maçların başlamasıyla, kasabada yaşayan gençlerin ilgisi takıma çevrildi. İlk başlarda 10 ila 20 taraftarın desteği ile maçlara çıkan Maccabi Bnei Reineh, maçları kazanmaya başlayınca yerel halkın desteğini kısa zamanda arkasına aldı.
Stadyumu olmayan, toprak sahada antrenman yapan takım dördüncü lige çıktığında, maddi imkânsızlıkları çözmesi gerektiğini anlamıştı. Öyle ki, takım oynadığı gece maçlarını aydınlatmak için taraftarların yanlarında getirdiği jeneratörlere ihtiyaç duyuyordu.
Yaşanan büyük sorunlar nedeniyle takımın bir üst ligde kıt kaynaklarla dayanamayacağı açıktı. 2018 yılında Said Bsoul’un amcası Jamil Bsoul, yeni belediye başkanı seçilince ilk iş kulübün maddi yetersizliklerini düzeltmeye girişti. İlk iş belediye bütçesinden sağlanan fonla kulübün stadyumunu yaptırıldı.
Jamil Bsoul, “Futbol bizim için beraberlikle eş anlamalı hale geldi” diyerek, yerel halkın takımın etrafında nasıl kenetlendiğine işaret ediyor. Dördüncü lige çıkan takım galibiyet serisini sürdürdükçe, kulübün taraftar gurubu da hızla büyümeye başlamış.
Bugünlerde 350’ye yakın fanatik taraftarıyla ligin en çetin gruplarından olan Maccabi Bnei Reineh’nin başkanı Said Bsoul, “Ülkenin en iyi ve en ateşli taraftar grubuna sahibiz. Takımlarının her an yanında oluyorlar; pozitif mesajlarıyla futbolculara moral aşılarken, sahaya hiçbir zaman küfür sokmuyorlar” ifadesini kullanıyor.
2019-20 sezonunda, İsrail Futbol Federasyonu Koronavirüs pandemisi nedeniyle lig sezonunu mart ayında askıya aldığında, takım dördüncü ligin ikinci sırasındaydı. Ligi tatil eden federasyon, ilk üç takımın üst lige çıktığını duyurdu; Reineh artık üçüncü ligde boy gösterecekti.
Fakat, pandemi giderek bilinmez bir hal aldığında Maccabi Bnei Reineh’in ilerlemesi adeta durdu. Yaşanan finansal krizle birlikte, kimi fırsatlar da ortaya çıkmıştı. Federasyon, yaşanan krizi çözmek adına üçüncü lig kulüplerinin birleşebileceğini ve ligin daha az takımla ve maç sayısıyla tamamlanacağını açıkladı.
Başlangıçta, Maccabi Bnei Reineh yöneticileri ulaşılabilecek en büyük başarıyı yakaladıklarını ve hedeflerine ulaştıklarını düşünüyorlardı. Fakat, Said Bsoul tam bu anda ligin daha az sürecek olması ve daha az takımla gerçekleşmesinin bir tür fırsat yaratacağını sezdi.
Pandemi nedeniyle sezonun daha kısa sürmesi kulüp masraflarının azalmasına yol açacaktı. Böylelikle daha iyi oyuncuları takıma çekebileceklerini düşünen Said Bsoul, “Artık kaliteli ve yetenekli futbolcuları transfer edebilecektik. Sezon kısaldığı için daha az maaş ödeyecektik ve bu sayede kulüp bütçemizi etkilemeyecektik” açıklamasını yapıyor.
"Çıtayı çok yüksek koyduğumuzu düşünerek korkmaya başladık"
Büyük bir risk alan ve zarını takımından yana atan Said Bsoul, takımla yaptığı konuşmada büyük hedefler peşinde koşmadığını fakat takımın gerçek potansiyelini görmek istediğini söylemiş. Bir üst lige çıkıp çıkmak istemediklerinin kararını futbolcularına bırakan kulüp başkanın plânı sezon sonunda sonuç vermiş.
Maccabi Bnei Reineh yine imkânsızlıklar içinden sıyrılarak ikinci lige çıkmayı başarmış.
Said'in kardeşi ve iş ortağı Anwar Bsoul, “Birdenbire büyük bir geçmişi olan geleneksel kulüplere karşı oynamaya başladık. Öyle bir noktaya geldik ki, kendi aramızda konuşurken dahi çıtayı çok yükseğe koyduğumuzu düşünerek korkmaya başladık” diyor.
Maccabi Bnei Reineh’in 4,5 milyon Şekel (yaklaşık 1,3 milyon dolar) olan bütçesi ikinci lig takımları arasında dahi en düşük bütçeydi. Mali zorluklarla boğuşan takımın mevcut varlıklarının yeni oyuncuları takıma katmaya yetmediğini söyleyen Anwar Bsoul, paralarının sadece diğer takımlar tarafından bonservisleri feshedilen sporculara yettiğini ifade ediyor.
Bu durum ise takıma gelen oyuncuların canla başla mücadele etmesine yol açmış. Anwar Bsoul, “Özellikle, bonservisleri iptal edilen sporcuların yeniden değerlerini kanıtlamak için ellerinden gelenin fazlasını vermeye başlaması takımın hızla yükselmesine yol açtı” diyerek yakalanan başarı grafiğinin altındaki temel motivasyona işaret ediyor.
GÜÇLÜ İTALYAN EKİBİNE KAFA TUTUNCA, BAŞARABİLECEKLERİNİ ANLADILAR
Aslında ikinci ligde elde edilen başarının ayak izleri geçtiğimiz dönem yapılan hazırlık kampında belli olmuş. Kulüp tarihinde ilk kez çıktığı yaz kampını İtalya’da gerçekleştirmiş. Kamptaki havayı özetleyen Said Bsoul, ilk kez kendilerini büyük bir takım gibi görmeye başladıklarını söylüyor.
Özellikle, İtalya Serie A liginin önemli kulüplerinden Atalanta ile yaptıkları hazırlık maçının 1-1 berabere bitmesi sonrasında Said Bsoul, gerçekten isterlerse birinci lige çıkabileceklerini o maçta anlamış.
Yaz ayını oldukça iyi geçiren ve ufak bir kasabanın bütün umutlarını sırtlanan Maccabi Bnei Reineh, bu sezona oldukça güçlü başladı. Her maçını büyük bir kararlılıkla oynayan Reineh, asla pes etmeyeceğini ve birinci lig için hazır olduğunu kanıtladı.
Büyük bir mucizeye imza atan Maccabi Bnei Reineh, Müslüman, Hıristiyan ve Musevi sporculardan oluşan çeşitliliğini sahaya yansıtarak, mayıs ayında sezonu 51 puanla birinci olarak tamamladı.
Ultra-Milliyetçi tribün gruplarına karşı mücadele edecek
Peri masallarını andıran başarı hikâyesiyle göz dolduran Maccabi Bnei Reineh, şimdi çok daha büyük ve çetin rakiplerle karşı karşıya gelecek.
Ligat ha'Al olarak bilinen İsrail Premier Ligi’nde 14 dişli rakiple karşı karşıya gelecek olan Maccabi Bnei Reineh, Arap toplumu tarafından desteklenen Maccabi Haifa başta olmak üzere, Musevilerin köklü takımlarından Maccabi Tel Aviv, Hapoel Tel Aviv ve Beitar Jerusalem gibi büyük kulüplerle de karşı karşıya gelecek.
Ayrıca, Müslüman camiadan nefret eden İsrailli ultra-milliyetçi tribün gruplarına karşı da mücadele edecek. Öyle ki, Maccabi Bnei Reineh henüz dördüncü ligde başarılı bir grafik çizerken dahi bu grupların hışmından kurtulamamıştı.
Reineh'in tribün liderlerinden olan Basel Tatour, birkaç yıl önce yaşadıkları saldırıları hatırlatarak, “Kasabamıza geldiler ve maçtan hemen önce duvarlara hakaret içeren şeyler yazdılar. Maç başladığındaysa, şiddet gösterileri başlamıştı” dedi.
Tatour, bu tür olaylara aşina olduklarını ve saldırılara karşı bir arada durarak karşılık verdiklerini söylüyor. Öyle ki, Reineh'ı destekleyen taraftarlar arasında Hıristiyan ve Musevilerin de bulunuyor olması futbolun saha dışında da birleştirici bir gücü olduğunu gözler önüne seriyor.
Maccabi Bnei Reineh’i destekleyenler, futbol sayesinde birbirlerini tanıdıklarını ve kaynaştıklarını söylüyor. Taraftarlar, “Artık kasabadaki herkes birbirini tanıyor ve seviyor. Hepimiz arkadaşız” diyerek tüm provokasyonlara karşı bir arada olduklarını ilan ediyorlar.
Sonraki hedef büyük bir spor kompleksini kasabaya kazandırmak
Bsoul ailesi ise bunca başarının ardından doğdukları kasaba için daha fazlasını yapmak istiyor.
Bir yıl önce kasabada kurulan tesislerde 7-13 yaş arası 300 çocuk yeni suni çimlerde antrenman yapmaya başlamış bile. Oluşturulan futbol akademisinin başında ise Hayfa doğumlu deneyimli teknik direktör Yaron Hochenboim, sportif direktör olarak getirilmiş.
Bsoul ailesinin bundan sonra temel hedefleri kasabaya modern bir stadyum inşa etmek. Öyle ki, İsrail birinci liginin yükselen yıldızı iç saha maçlarını yakınlardaki Nof HaGalil’de bulunan derme çatma bir stadyumda oynuyor.
18 bin nüfuslu kasabada 20 bin kişilik stadyum inşa etmek isteyen Bsoul ailesi, yüzme havuzlarının, veledromun, atletizm sahasının bulunduğu bir kompleks açmak için de hedefleri bulunuyor.
Belediye başkanı Jamil Bsoul, yola çıkarken bir spor kulübünün kent için ne anlama geldiğini söylediğini belirttiğini hatırlattıktan sonra şunları ekliyor:
“İnsanlarımıza spor kulübünün toplumumuz için ne kadar önemli olduğunu söyledim. Herkesi bir araya getiriyor ve çocuklar, yaşlılar, kadınlar sporcuların antrenmanlarını izlemek için dahi akın ediyor. 98 yaşındaki annem bile kasabayı saran heyecandan etkilenmiş durumda ve hayatında ilk defa bir futbol maçı izlemek için televizyonu açmamı istedi benden.”