İşte Dünya Kupası tarihinin en iyi savunmacıları!
Oynadıkları bölge itibarıyla yeşil sahalarda hücumcuların korkulu rüyası haline gelen, defanstaki görevlerinin yanı sıra takımlarının başarılarında hücumsal anlamda da kilit role sahip savunma futbolcuları, dünya kupalarında da çoğu zaman belirleyici rol üstlendi.
Batı Almanya'nın "İmparator" lakaplı savunmacısı Franz Beckenbauer ve İngiltere'nin unutulmaz kaptanlarından Bobby Moore, lider taraflarıyla ön plana çıkarken, 4'er kez Dünya Kupası sahnesinde yer alan İtalya'nın kaptanları Paolo Maldini ve Fabio Cannavaro, istikrarlarıyla dikkati çekti.
Dünya Kupası tarihinde aktif isimler dışında akıllarda yer eden savunma oyuncularından oluşan en iyi ilk 11 şöyle:
Nilton Santos (Brezilya):
1954, 1958 ve 1962 dünya kupalarında Brezilya Milli Takımı'nın yıldızı Nilton Santos'un ismi, 1958 yılında ''FIFA Dünya Kupası All-Star Takımı''nda ve 1998 yılında ''20. Yüzyıl'ın Dünya Takımı''nda yer aldı. 1954 Dünya Kupası'nda Brezilya'nın sürpriz 4-2-4 dizilişinin avantajını kullanan sol bek, hızı ve futbol yeteneğiyle tanındı. Brezilya'nın ilk dünya şampiyonluğunu kazandığı 1958 yılında, Santos 33 yaşındaydı.
Cafu (Brezilya):
İstikrarlı performansıyla dünya futbolunda uzun yıllar boyunca adından söz ettiren Cafu, 2002 Güney Kore-Japonya'da kaptanlığını yaptığı Brezilya Milli Takımı ile Dünya Kupası zaferi yaşadı. Cafu, savunmadaki başarısının yanında dünya futbolunda hücumsal anlamda sağ kanadı en iyi kullanan futbolcular arasında yer alıyor. 1994, 1998, 2002 ve 2006 yıllarında olmak üzere 4 defa Dünya Kupası'nda boy gösteren Cafu, turnuva tarihinde 20 ve üzerinde maça çıkan 7 futbolcudan biri olarak göze çarpıyor.
Giacinto Facchetti (İtalya):
1966, 1970 ve 1974 Dünya Kupaları'na katılan İtalyan futbolcu Giacinto Facchetti, özellikle 1960'larda İtalyan liginin kilit oyuncularından biriydi. 1970 Dünya Kupası'nda takım kaptanlığına yükselen Facchetti, yüksek savunma yeteneğiyle dikkatleri her zaman üzerine çekti.
Bobby Moore (İngiltere):
1966 Dünya Kupası'nda şampiyon olan İngiltere Milli Takımı'nın kaptanı olan Bobby Moore, zamanın yıldız futbolcularından Bobby Charlton tarafından, ''Tehlikenin geleceği yeri hisseder ve onu hemen bertaraf ederdi'' ifadeleriyle betimlenmiştir. Takım arkadaşlarına esin kaynağı olması ve rakiplerini demoralize etmesiyle nam salan Moore, 108 kez milli formayı giydikten sonra 1973 yılında milli takıma veda etti. Moore, 1962, 1966 ve 1970 olmak üzere üç Dünya Kupası'nda mücadele etti.
Franz Beckenbauer (Batı Almanya):
O zamanki Batı Almanya takımıyla bir şampiyonluk, bir ikincilik, bir de yarı final gören, ''İmparator (Der Kaiser)'' lakaplı Franz Beckenbauer, fevkalade bir futbol yeteneğine sahip olmasa da büyük bir liderdi. Her şeyden önce futbolun ''kazanmak'' kısmıyla ilgilenen Beckenbauer, ''başarmak için doğmuş'' bir insan profili çizmiştir. Beckenbauer, 1966, 1970 ve 1974'te Batı Almanya formasıyla üç defa Dünya Kupası'nda boy gösterdi.
Roberto Carlos (Brezilya):
Futbolculuk döneminde Türkiye'de Fenerbahçe forması giyen, ilk ciddi teknik adamlık kariyerine Sivasspor'da başlayan Brezilyalı Roberto Carlos, dünya futbolunda sol bek dendiğinde ilk akla gelen isim olma özelliğini taşıyor.
Savunmadaki performansının yanı sıra hızı ve sert şutlarıyla hafızalarda yer eden Roberto Carlos, Güney Kore-Japonya ortaklığında düzenlenen 2002 yılındaki turnuvada Brezilya'nın şampiyonluğunun bir parçasıydı. 1998, 2002 ve 2006 yıllarında üç kez Dünya Kupası deneyimi yaşayan başarılı futbolcu, 17 karşılaşmayla en fazla maça çıkan oyuncular sıralamasında da üst sıralarda bulunuyor.
Daniel Passarella (Arjantin):
Diğer büyük savunma oyuncuları gibi liderlik özelliği bulunan ve golcü kimliğiyle ön plana çıkan Daniel Passarella, ülkesi için çıktığı 70 maçta 22 gol kaydetti. Tıpkı Beckenbauer gibi ''İmparator'' lakabıyla anılan Passarella da bir libero oyuncusuydu. 1974'teki turnuvada forma giyen ve 1978 yılında kupayı kaldıran ilk Arjantin takımında yer alan futbolcu, ''Kupayı elinize aldığınızda hiçbir şey hissetmiyorsunuz'' sözleriyle hafızalara kazınmıştı.
Ancak Passarella, 1986 Dünya Kupası'nda şampiyonluğa ulaşan takımda, hastalığının yanı sıra Maradona ve Carlos Bilardo ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle yer almamış, onun yerine Jose Luis Brown forma giymişti.
Gaetano Scirea (İtalya):
Maradona tarafından ''centilmen ve büyük rakip'' olarak tanımlanan İtalyan libero Scirea, 16 yıllık kariyeri boyunca tek bir sarı veya kırmızı kart görmedi. Yeteneğiyle ve nezaketiyle gönüllerde taht kuran Scirea, İtalya'nın 1982 Dünya Kupası'ndaki başarısının iskelet takımını oluşturdu. 36 yaşında trafik kazasında hayatını kaybeden İtalyan futbolcu, o sıralar Juventus'ta menajerlik yapıyordu. Scirea, 1978, 1982 ve 1986 yıllarında olmak üzere üç defa Dünya Kupası organizasyonlarında yer aldı.
Franco Baresi (İtalya):
Futbol tarihinin en büyük savunma oyuncularından biri olan Franco Baresi, kulüp bazında futbol kariyerinin tamamını Milan'da geçirdi. İki kez (1990 ve 1994) Dünya Kupası'nda yer alan Baresi, tekniğiyle ve oyunu okuyabilme yeteneğiyle İtalyan ve dünya futbolunun unutulmaz isimlerinden biri haline geldi.
Paolo Maldini (İtalya):
Milan'ın Avrupa Kupası'nı kaldıran kaptanı Cesare Maldini'nin oğlu olan Paolo, tüm zamanların en iyilerinden biri kabul edildi. Manchester United'ın eski teknik direktörü Sir Alex Ferguson, 4 Dünya Kupası'nda forma giyen Paolo Maldini'yi Lionel Messi, Kaka ve Zinedine Zidane ile karşılaştırmış ve ''Hiç şüphesiz, benim favorim Paolo Maldini. Rekabet ruhu ve sporculuğuyla dünyanın en iyi tekniğine sahip olmasa bile Milano takımlarını etkilemiştir'' ifadelerini kullanmıştı. Maldini, 1990, 1994, 1998 ve 2002'de İtalya formasıyla Dünya Kupası'nda mücadele etti.
Fabio Cannavaro (İtalya):
Tüm zamanların en çok milli olan İtalyan oyuncusu unvanına sahip ve FIFA tarafından yılın futbolcusu seçilen tek savunma oyuncusu Fabio Cannavaro, 1998, 2002, 2006 ve 2010'da olmak üzere 4 kez Dünya Kupası finalinde oynadı. Orta boyuna karşın etkileyici sıçrayışlarıyla bilinen Cannavaro, hava toplarındaki hakimiyetiyle dikkati çekti. Karl-Heinz Rummenigge, İtalya'nın şampiyon olduğu 2006 Dünya Kupası'ndan sonra takım kaptanı Cannavaro için ''Dünya Kupası'nı hemen hemen kendi başına kazandı'' yorumunu yapmıştı.