İşte Galatasaray'ın Neymar'ı
Sarı-Kırmızılı takımın büyük beklentiler içinde olduğu Mustafa Kapı 1'i Süper Lig olmak üzere Galatasaray formasıyla 33 karşılaşmaya çıktı. Genç futbolcu bu karşılaşmalarda 3 gol attı.
U15 Milli Takımı'ndan itibaren milli formayı da terleten Kapı, Ay-Yıldızlı formayla 38 maça çıktı. Genç oyuncu bu karşılaşmalarda 3 gol atma başarısı gösterdi.
Rekor kırmıştı
Mustafa Kapı 23 Aralık 2018'de Süper Lig'de oynanan Sivasspor maçında oyuna sonradan girmiş ve Galatasaray'da görev alan en genç futbolcu olmuştu.
"Atalay beni davet etti"
Tam Saha dergisine konuşan Mustafa Kapı'nın röportajı şu şekilde:
Galatasaray'ın gelecek için büyük ümit bağladığı oyunculardan birisin. 8 Ağustos 2002 Denizli doğumlusun. Öncelikle Denizli'de nasıl bir çocukluk geçirdin?
Çocukluğum sokaklarda top peşinde koşturarak geçti. Futbola evde başladım diyebilirim. Babamın çoraptan yaptığı toplarla oynuyordum. Sonra hafif toplar aldı bana. Ardından sokaklarda arkadaşlarımla oynadım. Karşı komşum Atalay Babacan… Denizli'deki evimizin karşısında basketbol sahası var; orada futbol oynuyorduk birlikte. Atalay o sırada Denizlispor'da oynuyordu. Beraber top oynarken beni beğendiğini söyledi ve Denizlispor'a davet etti. Takımla denemeye götürdü beni. Sonra ben de beğenildim…
O kısma geleceğim ama önce aileni tanıyabilir miyiz? Baban, annen, varsa kardeşlerin ne işle meşguller?
Ailem esnaftı. Pamukkale'de marketleri vardı. Ben de çok yardım ettim kendilerine. Köyümüz, travertenlerin hemen arkasında… Babam market işletiyordu. Annem ve biz de yardım ediyorduk. Bir ablam var 1996 doğumlu… İki kardeşiz. Ablam üniversiteyi bitirdi, şimdi bankada çalışıyor.
Atalay Babacan'ın seni keşfettiğini söylüyorsun. Kapı komşun seni bir kulübün kapısından içeri sokuyor. Bu hikâyeyi biraz daha açar mısın? Denizli'de nasıl bir altyapı eğitimi aldın?
Denizlispor'da yarım sezon idmanlara çıktım. Sonra bir turnuvaya katılmam için filiz lisansım çıkartıldı. Babam pek istemiyordu Denizli'den lisansımın çıkmasını… Ama tabiî o dönem hiçbir şey belli değildi. Sonra lisansım çıktı ve Manavgat'taki turnuvaya gittik. Çok büyük bir turnuvaydı. Dört büyük takımın yanı sıra Chelsea, Manchester United ve Milan da vardı… Grubumuzda yer alan Galatasaray'ın antrenörü de Birkan Bozkurt Hocamdı… İlk maçı kazandık. Galatasaray'la oynayacağımız ikinci maçtan önce Birkan Hocanın yanına gittim, kendimi tanıttım ve "Hocam beni izle" dedim. Sonra maç başladı. 1-0 öne geçtik. Atalay'la ben Denizlispor'dayız, karşımızda Ozan Kabak var. 2000 grubu çok iyi jenerasyon… 1-0 öndeydik, sonra 1-1 oldu. Maç penaltılara gitti ve biz kazandık. Babam da bizimle gelmişti. Galatasaraylı yöneticiler otelde babamla konuştu. Biraz zor oldu ama sonra transfer gerçekleşti. Galatasaray beni davet etti. 6 ay kulüpte kaldım; lisansım ise Denizli'deydi. O arada altyapı hocamız Bülent Ünder'di… Sağ olsun Denizlispor'dan lisansımı aldı ama ben 6 ay lisanssız kaldım.
Ailende senden başka sporcu var mı?
Aslında babam oynamış ama amatör olarak… Çok ilerleyememiş işlerinden ötürü… Ama bendeki yeteneği keşfeden de o oldu ve beni hep futbola yönlendirdi.
Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün oyunun dışında kaldı. Sense Galatasaray'ın altyapısındasın ve U18 Millî Takımımızın kaptanlığını yapıyorsun. Diğerlerine göre neleri farklı yaptın da bugün iyi bir futbolcu olma yolunda ilerliyorsun?
2013 yılında Galatasaray altyapısına geldim. Beş yıla yakındır oradayım ve hem fiziksel hem mental olarak ilerlemeler kaydettim. Bu arada birçok şeyden uzak durdum. Bazı insanlar var, küçük yaşta sigara, alkol gibi kötü alışkanlık ediniyorlar. Tabii en başta çalışma geliyor. Kendim hep özel olarak çalıştım. İdmanım sabahsa akşam da çalıştım. Akşam idmanı varsa sabah ormanda koştum. Kendime hoca tuttum. Şu an bile özel antrenman hocam var. Onunla birlikte fitness çalışıyorum.
Hocan sana ne gibi eksiklerin olduğunu söylüyor?
Şu an fiziksel olarak çok iyi durumda olduğum söylenemez. Kuvvet olarak biraz daha güçlenmem ve fiziksel olarak biraz daha irileşmem gerekiyor. Spor salonunda biraz daha zaman geçirmem lâzım. Saha içinde de şut özelliğimi biraz daha geliştirmem gerekiyor.
Mevkiinin senden istediği şeyler neler?
Ben 10 numara oyuncusuyum. 8 oynayabiliyorum, 6 oynayabiliyorum. Ama 8 ve 10'a çok yatkınım. Bu bölgelerde oynamak çabukluk istiyor. Çevre kontrolü ve topla dikine gidebilmek, iyi şut atabilmek çok önemli. Gol atmam veya gole katkı yapmam gerekiyor. En önemli özelliğim dikine gidebilmem ve kolay adam eksiltebilmem… İdmanlardan sonra da 15-20 dakika frikik çalışıyorum.
Geçen sene Süper Lig'de Galatasaray-Sivasspor maçında forma giyerek sarı-kırmızılı takımın lig tarihinde sahaya çıkan en genç oyuncusu oldun ve bu rekoru Emre Belözoğlu'ndan aldın. O güne geri dönerek bu konu hakkında neler söylersin?
Öncelikle bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Buralara gelene kadar çok çalışıp çabaladım. Bunu da başta Fatih Hocam olmak üzere hocalarımız gördü. U19 maçlarından sonra A takımla idmanlara çıktım. Ziraat Türkiye Kupası maçında oyuna giremedim; zaman yetmedi. Sonra Sivasspor maçı geldi. Fatih Hocam, "Seni alıyorum; kadrodasın" dediğinde çok mutlu oldum. Tüylerim diken diken oldu. Maç esnasında takım iyi oynadı. 4-2 öndeydik. Son dakikada hocam çağırdı, "Hayırlı olsun" dedi ve oyuna girdim. Çok güzeldi. Galatasaraylı taraftarlar inanılmazdı.
Kendi mevkiinde hangi oyuncuları beğeniyorsun? Seni benzettikleri bir oyuncu var mı?
Artık futbolu bırakmış olsa da çocukluğumdan beri en beğendiğim oyuncu Zinedine Zidane. Videolarının hepsini adeta ezberledim. Ayrıca Luka Modric'i çok beğeniyorum. Oyun olarak değil ama tip olarak takım arkadaşlarım beni Neymar'a benzetiyor.
Kendine nasıl bir kariyer planlıyorsun?
Önceliğim Galatasaray. Bu takım bana 16 yaşında forma verdi. Galatasaray'a hizmet edip, sonrasında Avrupa'ya gitmek istiyorum. Ozan Kabak benim için güzel bir örnek. Gerçi kendisi biraz erken gitti ama olsun… Burada oynayıp, şampiyonluk yaşayıp yurt dışına gitmek istiyorum. Yurt dışında La Liga'yı çok beğeniyorum. İngiltere demeyeceğim çünkü orası tempolu ve sert… Benim gibi oyuncular için La Liga daha uygun görünüyor. Dediğim gibi kendime oda arkadaşım Ozan Kabak'ı örnek alıyorum. Onun yaptıklarını yapmaya çalışıyorum. Dört sene aynı odada kaldık, beraber yedik içtik. Onun kendisini nasıl geliştirdiğine yaşayarak şahit oldum. Ben de onun yolundan gitmeye çalışıyorum.
Kendisini geliştirmek için neler yaptı Ozan?
Çok farklı bir futbolcuydu. Hem okulu hem futbolu beraber götürdü mesela… Ozan Fen Lisesi mezunu… Kitap okur, film izler. Entelektüel bir tarafı var. Yabancı dili iyi... Benim için gerçekten de örnek alınacak bir oyuncu. Beraber idman yapar, ormana gider koşardık. Benden iki yaş büyük. Ben de onun yolundan gitmeye çalışıyorum. Sabahları koşuyorum, kitap okuyorum, film izliyorum, İngilizce kursuna başladım.
Türkiye silinip giden sayısız genç yetenek gördü. Böyle bir tehlike genç oyuncuların yanı başında duruyor. Kendini bu tehlikeden korumak için nasıl bir yol izliyorsun?
Jan Olde Riekerink döneminde A takım formasını giydim. O formayı giydikten sonra açık konuşmak gerekirse popülerliği taşıyamadım. Böyle bir şey oldu bende… 5-6 ay psikolojim bozuldu. Üzerimde çok fazla ilgi oldu. Herkes benimle fotoğraf çektirmek, tanışmak istedi… Sonra U15'te, U16'da devam edince herkes, "Ne oldu bu çocuğa… Çalışmıyor mu?" diye konuşmaya başladı. Kötü yorumlar oldu. Bunlar ister istemez insanı düşürüyor. Çok yıprandım o dönem. Ama hiçbir zaman çalışmayı bırakmadım. Sonrasında Fatih Hoca geldi. O da benim vazgeçmediğini, çalışmaya devam ettiğimi görüyordu. Şu anda doğru yolda yürüdüğümü düşünüyorum. 16 yaşında Galatasaray forması giymek herkese nasip olmuyor…
Fatih Hoca ile nasıl bir ilişkin var?
Fatih Hocanın Galatasaray'da olması, bizim gibi gençler için büyük şans. Gerçekten bu işin ustası… Her maçımızı izliyor. Ben daha önce böyle bir ilgi görmedim. Fatih Hoca çok ilgileniyor altyapıyla… Bizim de bunu iyi değerlendirip, çalışmamız lâzım.
U14'ten U18'e kadar Genç Millî Takımlarda forma giydin. Millî oyuncu olmanın önemini ve bu formayı giyerken hissettiklerini anlatır mısın?
Özellikle çok çalışmak ve çalışmayı asla bırakmamak gerekiyor. Kendi kulüplerinde oynayan çocuklara şunu söyleyebilirim: Millî Takımlara sadece yetenekli oyuncular gelmiyor; çok çalışan, yetenekli ve karakterli oyuncular geliyor. Kendi kulübünde oynamak önemli ama Millî Takımlarda oynamak bambaşka… Çünkü bütün dünyanın gözü bu maçlarda oluyor. Bütün scout ekipleri bu maçları izliyor. Millî Takımlar çok ayrı bir seviye… Buraya gelebilmek için yeteneğin yanında sağlam bir karaktere sahip olmak ve çok çalışmak da gerekiyor.
Millî Takımımızın başarısıyla birlikte pek çok oyuncumuz Avrupa'nın iyi takımlarına transfer oldu. Millî oyuncularımıza karşı özel bir ilgi oluştu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Merih abi olsun, Çağlar abi olsun, Ozan Kabak olsun büyük işler becerdiler. Kolay değil, cesaret istiyor. Oralara gitmek için çok çalışmak gerekiyor. Onlar yaptı; demek ki oluyor. Türkler yetenekli. Onları gördükçe bizim de çalışma azmimiz çoğalıyor. Onlar yaptı; biz neden yapmayalım? Onları izleyerek daha çok motive oluyoruz. Onları izledikçe çok da mutlu oluyoruz…
Önümüzde 2020 Avrupa Şampiyonası var. Millî Takımımızın bu turnuvada nasıl bir performans sergileyeceğini düşünüyorsun?
Gerçekten de çok iyi bir jenerasyon yakaladık. Hepsinin maşallahı var. Ben gruptan çıkacağımızı düşünüyorum. Ama talihsizlikler yaşıyoruz şu an. Merih abi ve Yusuf abi sakatlandı. Ama inşallah turnuvaya yetişeceklerdir. Gruptan çıkıp çeyrek final, yarı final oynayacağımızı düşünüyorum. Çünkü bu jenerasyon gerçekten harika.
Boş zamanlarında neler yaparsın? Hobilerin ve fobilerin neler?
Sabahları idmanımız oluyor. İdmandan sonra dinleniyorum. İdman öğlen ya da akşamsa sabahları ormanda koşuyorum. İdmandan sonra iki saat uyur, dinlenirim. Sonrasında arkadaşlarımla kahve içerim, kitap okurum, film izlerim. Fobilerimi sordunuz… Her insanın korktuğu şeyler vardır muhakkak. Sevdiğim insanları kaybetmekten korkuyorum diyebilirim.