Jordi Bertomeu bombaladı!
Bazı federasyonlar EuroLeague’de forma giyen oyuncularını milli takımlarına davet ettiler. Bu durumun da neticesinde bizi nasıl bir süreç bekliyor?
EuroLeague oyuncularının milli takımlara çağrılması diğer ligler ile karşılaştırdığımızda zaten bir ayrımcılık. NBA’de 100’ün üzerinde uluslararası oyuncu var ve bir tanesi dahi çağrılmadı. NBA’in oyuncularını sezon ortasında bırakmaması oldukça mantıklı, anlaşılabilir bir durum ama FIBA’nın bu konudaki görüşleri görmezden gelmesi ve bu oyunculardan yoksun şekilde büyük turnuvalar için eleme maçları organize etmesi anlaşılabilir gibi değil. Milli takımlar elbette ülkeler, taraftarlar ve basketbol için büyük önem taşıyorlar. Hepimiz onlara minnettarız, onlara saygı borçluyuz ve bu borcumuzu onların en iyi oyuncularından yoksun maçlar oynamasına neden olarak ödeyemeyiz. Öte yandan oyuncuların iki gruba ayrılmasını kabul edemeyiz ve bizim oyuncularımızın ikinci sınıf oyuncular olarak kabul görmesine asla izin vermeyeceğiz. Basketbolun maksimum güce sahip yönetim organı da oyuncuları ayrıştıracak bir tutum sergilememelidir. EuroLeague ve kulüpleri, oyuncularını her türlü ayrımcı tutuma karşı koruyacak ve hak ettikleri saygıyı görmelerini sağlayacaktır. Kulüplerin durumu da zaten bu konuda tutarlı olmuştur. On yıldan fazla süredir bu şekilde olan takvimimizi durdurmayacağız.
FIBA ulusal federasyonları çağırdı ve toplantılar düzenledi. Milli takımlara gitmeyen oyuncuları cezalandırabileceklerini düşünüyor musunuz?
FIBA; milli takımları, federasyona bağlı kulüpleri, oyuncuları ikna etmek adına gelenekselleşmiz üzere tehdit ve baskı içeren yöntemler kullandı ve şimdi de tekrar bunları kullanma yoluna gidiyorlar. Federasyonları, EuroLeague kulüplerine ve oyuncularına tepki göstermeye zorluyorlardı. Biz elbette federasyonların buna karşı dik durmalarını bekleriz. Açıkçası, oyunculara yönelik bir yaptırım uygulamaya kalktıklarında oyuncuları koruyacağız. Gerekli olan tüm yasal ve organziasyonel adımları atacağız. Çünkü bu net bir ayrımcılık vakkası olur ve diğer mesleki faaliyetlerde olduğu gibi sporun da ilkelerine aykırı olur. Ayrıca uygulanabilecek herhangi bir yaptırım milli takım mücadelelerini ve bazı durumlara göre belki yerel ligleri etkileyebilir. Ama hiçbir durumda EuroLeague ve EuroCup etkilenmeyecektir.
FIBA veya milli takımlar için herhangi bir öneriniz var mı?
Geçmişte yaptığımız gibi bu sporun her aşamasında ilgiyi artırmak adına tüm aktörlerin işbirliği içinde olmasına izin veren uzun vadeli bir çözüm önerisine sonuna kadar açığız. Yardıma, elimizden gelen gayreti sergilemeye, çözüm adına katkıda bulunmaya hazırız ve zaten bu doğrultuda öneriler sunmaya da devam etmekteyiz.
Takvim krizinin yaşanmasına 1 ay kaldı. Bir çözüm bulunacağını düşünüyor musunuz?
Açıkçası ben de bilmiyorum ama bir çözüm bulunabileceğini ummuştum. Çünkü biz beş yıldan bu yana çözüm için uğraş veriyoruz. Takvimi çok daha iyi hale getirmek ve milli takımların sahalarında kullanabildikleri tüm oyuncularıyla daha fazla maç yapması adına öneriler sunuyoruz. Ama ne yazık ki tüm önerilerimiz, tekliflerimiz ya hemen reddedildi ya da cevapsız bırakıldı. FIBA basketbolun gelişimi adına sürdürülebilir ve uzun vadeli bir çözüme odaklanmalıdır. Ana hedefleri bu olmalı... Ama FIBA, bunun yerine son 15 yılda en fazla gelişme gösteren kulüp turnuvalarını kontrol altına alma yoluna gitti. İlk olarak iki sezon önce en iyi sekiz takıma 10 senelik kontrat teklif ettiler ama bu kulüpler tarafından reddedildi. Geçtiğimiz sezon Basketbol Şampiyonlar Ligi’ni kurarak kulüpleri ve Federasyonları yaptırım tehditleri ile bu kupaya dahil etmeye çalıştılar. Böylece EuroCup’ı bitirmeyi amaçlıyorlardı ama kulüpler yine reddetti. Şimdi de takvim sorununu yaratıyorlar. FIBA asıl basketbolu geliştirme yollarını arayıp bulma, pazardaki diğer aktörlerle işbirliği ortamlarını yaratma, bulma konusunda hassasiyet taşımalı. Ama ne yazık ki EuroLeague ve EuroCup’a yönelik son girişimleriyle bunun onlar için sadece bir iş anlamında problem olduğu anlaşılıyor. Bu, Avrupa Şampiyonları ve Dünya Şampiyonaları düzenleme karşılığında alınan ücretler, yeterli başarıyı gösterip katılım hakkı sağlayamayan takımlara yönelik ‘wildcard’ satışları ve FIBA’nın yayın anlaşmaları ile alakalı bir durum. Bunlar da basketbolun tanıtımıyla ilgili değil de amaçlanan esas şeylermiş gibi duruyor.
Bazı oyuncular, örneğin Luigi Datome milli takıma katılmayı reddetti. Yine oyuncuların büyük bir ölümü de konuya ilişkin görüşlerinin sorulmamasından şikayetçi. Bu süreçte oyuncular ile ilgili düşünceleriniz neler?
Bir noktada haklılar. Biz oyuncuları da ilgilendiren her kararda onları da sürece dahil etmek adına ne kadar istekli olduğumuzu gösterdik. Çünkü her şeyin ana aktörleri onlar. Elde edilen başarının en önemli pay sahipleri konumundalar. Bu nedenle elbette onların da söyleyecekleri şeyler var. Biz son dört yıldır vizyonumuzu, stratejimizi ve oyunculardan ne beklediğimizi açıkladığımız Takım Kaptanları Toplantısı adı altında her takımdan oyuncuları bir araya getiriyoruz ve burada onlar da görüşlerini açık şekilde dile getiriyorlar. Haziran ayında yaptığımız son buluşmada da oyuncular ve organizasyon arasındaki ilişkiyi nasıl daha da ileriye götürebileceğimiz, nasıl daha kalıcı hale getirebileceğimiz konusunda karşılıklı olarak görüşlerimizi bildirdik. Ve elbette bunlara izin verecek yapıyı oluşturmak adına onları desteklediğimizi belirttik. Avrupa’da kulüp basketbolu da böyle güçlü bir ilişkiye ihtiyaç duyduğu dönemde. Datome’nin de işaret ettiği şeyin bu olduğunu düşünüyorum. (Fanatik)