"Kadıköy’e hesabı kapatmaya gideriz"
Küçük yaşlardan itibaren yaşadığı sıkıntılardan bugünlere geliş hikayesini anlatan Bafetimbi Gomis, “Bana Türkiye hakkında anlatılanlardan ne kadar yanlış olduğunu anladım. İyi niyet elçiliği yapacağım” diyerek kısa sürede Türkiye hakkında olumlu düşüncelere sahip olduğunu dile getirdi.
İşte tecrübeli golcünün hayat hikayesi ve hiç bilinmeyen detaylar…
DROGBA’NIN YIRTICILIĞI, LEWA’NIN BİTİRİCİLİĞİ
Fransa’nın güneydoğusundaki La Seyne-sir-Mer'de 6 Ağustos 1985'te doğdu. 1.84 boyunda. Afrika kökenlilerin tipik özelliği olan güçlü fiziğini, bitircilik yeteneği ve sert şutları ile birleştiriyor. Onun için “Drogba-Lewandowski karışımı” deniyor.
Kariyerine Saint-Etienne'de 2001'de başladı, 142 lig maçında 40 gol attı. 2005'te kiralık Troyes macerası yaşadı. 2009'da Lyon'a 13 milyon Euro'ya transfer oldu (178 lig maçında 64 gol).
2014'te bedelsiz olarak Swensea City'ye gitti (64 lig maçı 13 gol). 2016-17 sezonunu Marsilya'da kiralık geçirdi.
32 lig maçında 20 gol attıktan sonra bonservis bedeli olmadan Galatasaray'a geldi, 3 maçta 4 gol 2 asistle yıldızlaştı.
İşte Bafetimbi Gomis ile yaptığımız sıcak sohbet;
YOKLUKTAN ZİRVEYE
“Fransa’nın güneyinde doğup büyüdüm ve mahalle olarak kötü bir mahalleydi. Hırsızlıkların, kötü alışkanlıkların, imkânların olmadığı bir mahallede büyümek zorunda kaldım. Ağabeyim beni futbolda yönlendirdi. 13 yaşında beni Saint-Etienne takımına götürdü. Küçükken zorluklar vardı. Tek maaşla çalışan babamın 9 kardeşe bakması zordu. Annem eğitimimizle ilgilenirdi ve ev hanımıydı. Krampon almam, lisans çıkarmam gerekiyordu. Bunların her biri masraf. Hepsinin üstesinden geldim ve kardeşlerimin bazıları ise suça bulaştı. Para kazandıktan sonra onlara yardım etmeye çalıştım. Özellikle kız kardeşlerime daha çok yardımcı oldum. Profesyonel olduktan sonra onlara ev aldım. Kazandığımı gidip anneme babama veriyordum. Fakat en sonunda devlet peşime düştü ve verdiğim paraların vergisini istedi. Ben de borç alıp vergisini de ödemek zorunda kaldım.”
* Galatasaray maceran nasıl gidiyor?
İlk hazırlık maçları benim için deneyimdi. İstanbul'a döndüğümde her şeyin farklı olacağını söylemiştim. Şu an bunu harekete geçirdim ve daha iyi olacak. Yetenekli oyuncu ile iyi oyuncu arasındaki farkı çalışma ortaya çıkarır. Yetenek bir yerde söner gider ama çalışan insan o yeteneği her zaman hazır tutar ve daha iyi olur.
* Çok güçlü bir yapın var.
Havaalanına indiğim andan itibaren taraftarlara borcum olduğunu hissettim. Çok çalışmamın gerektiğini bildiğim için yanımda ‘fitness' hocası getirdim. Saha dışındaki antrenmanlarda bana yardımcı oluyor. Bir de Türkiye'de yemekler çok lezzetli. Her yenen güzel yemek, futbolcu için çok güzelsonuçlar doğurmayabilir!
* Irkçı söylemler nasıl etkiledi?
Beklemiyordum. Taraftarın sahiplenmesi çok hoşuma gitti. Onlara teşekkür ediyorum. Hakları ödenmez. Böyle bir şeyi daha önce yaşamıştım. Ama insanların bana sahip çıktığı ilk yer Türkiye oldu. Beni duygusal olarak o kadar fazla etkilediler ki, maçta (Sivas) 6 kez ofsayta düştüm. O kadar güzel destek verdiler ki, unutulmazdı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer takım taraftarlarına da teşekkür ediyorum. Yaşadığım, kötü bir şey. Türkiye'ye karşı dışarıda oluşan olumsuz imaja aldanmamam gerektiğini, bana anlatılanlarda yanlışlık olduğunu anladım. İlerleyen yıllarda iyi niyet elçisi olarak Türkiye'yi anlatacağım ve hakkında güzel şeyler söyleyeceğim.
* Sevincinin anlamı var mı?
Bu sevinç bana özeldir. Kimseyle bir alakası yok. Futbol hayatım boyunca bunu benimsediğim ve bana iyi geldiğini hisettiğim için böyle bir sevinç gösterisi yapma kararı aldım. Gelirken bana bu sevincin Galatasaray ile özdeşleşebileceği söylenmişti. Yöneticiler, daha iyisini yapabileceğimi söylemişti. Ben de bunu yapıyorum.
* Drogba ile konuştun mu?
Bu sezon için konuşmadım. Ama 3 yıl önce Didier ilk ayrılacağı zaman normalde ben gelecektim Galatasaray'a. Bu transfer gerçekleşmedi. Buraya gelirken Chedjou ile görüştüm ve Trabzonspor'dan Medjani ile görüştüm. Onlar bana anlattılar Galatasaray'ı.
* Marsilya ve Galatasaray'ı kıyaslayabilir misin?
İki takım da aynı mantalitede. Taraftar baskıları dahi aynı. Ama Galatasaray taraftarı, Marsilya taraftarına göre iki-üç kat daha fazla baskı yapıyor. Sizi oyuna konsantre etmeye çalışıyor. Ve sizi maça hazırlıyor. Marsilya, UEFA Kupası'nı alan tek Fransız takımı. Türkiye'de de bu başarıyı bir tek Galatasaray yakaladı. Galatasaray Türkiye'de en çok şampiyon olan kulüp. Marsilya da Fransa'da. Tercihimi yaparken buradaki taraftar baskısını biliyordum ve hissediyordum. Bazı oyuncular baskıyı görünce kaçar. Bazıları için ise motivasyondur. Benim için taraftarların destekleri her zaman motive edici olmuştur.
* Bu sezon gol krallığında iddialı mısın?
Hedefim önce gol atmak değil, Galatasaray'ın kazanması. Hem atmak hem attırmak istiyorum. Uygun pozisyon görürsem arkadaşıma pas atarım. Arkadaşım gol atar. Burak Yılmaz'dan sonra Galatasaray'ın aradığıgolcüyü bulamadığını biliyorum. Bunun için çalışacağım.
* Hangi takımların şampiyonluk şansı var?
Beşiktaş iskeletini korumayı başardı. Sadece forvetini değiştirdi. Takıma her giren forvet iyi gol atıyor. Bu, bütün oyuncuların birbiriyle geçirdiği zaman ve diyalogla alakalı. Fenerbahçe ve Galatasaray yeni takım kurdu. Fenerbahçe ve Beşiktaş kadar bizim de şampiyonluk şansımız var.
“KADIKÖY’DE HESAP KAPANACAK”
İlk derbimiz evimizde Fenerbahçe ile olacak. Biz ilk o maçı kazanmalıyız. Akabinde oraya hesabı kapatmaya gideriz. Her güzel (!) şeyin bir sonu vardır, artık lehimize çevirmemiz gerekiyor. Orada evet Fenerbahçe kazanıyor, onlar için iyi ama artık kendi lehimize çevirmemiz gerekiyor. O deplasmanda kazanırsak çok sevinirim.”
BİLDİĞİNİZ KUAFÖR VARSA SÖYLEYİN”
“Şampiyon olursak, az bir şey keseceğim saçımdan. Saçım benim kimliğim. İyi hissediyorum kendimi böyle. Bakımı zor ama şampuanlar var, kolaylaştırıyor. Paris'te kuaförüm vardı. Hep oraya gidiyorum. Sizin iyi bildiğiniz bir kuaför varsa söyleyin bana!”
“OĞLUM TÜRKÇE ÖĞRENECEK”
“Ailem geldi ve gitti. Çocuklarım henüz görmedi burayı. Kız kardeşim ve eşim burada olacak. Burayı çok sevdiler ve burada yaşayacaklar. Oğlum Türkçe öğrenecek.”
VAZOVAGAL SENKOP HASTASI
Gomis ‘vazovagal senkop' hastası. Korku, ağrı, sıcak ve nemli ortam, uzun süre ayakta kalma gibi faktörlerle tetikleniyor. Kalp hızını arttıran sempatik aktivite, duyarlı bireylerde vagal aktivasyona neden oluyor. Kan basıncı ve nabız düşmesi görülüyor. Gomis'in bu hastalığı kontrol altında tutuluyor.
* En sevdiğin yemek?
Et yemekleri. Patlıcan yemeklerini de severim.
* En iyi arkadaşın kim?
Badou Ndiaye
* İdolün kim?
Muhammed Ali. Gerçek bir başarı öyküsü.