Kartal'ın Arena'ya inişi
Yazıya nasıl başlayacağım konusunda epey kararsız kaldım ve bu duygumu dile getirerek iyi kötü bir giriş yapmış bulundum..
Yazıya nasıl başlayacağım konusunda epey kararsız kaldım ve bu duygumu dile getirerek iyi kötü bir giriş yapmış bulundum.
Yazıya nasıl başlayacağım konusunda epey kararsız kaldım ve bu duygumu dile getirerek iyi kötü bir giriş yapmış bulundum.
Neden Zorlandım?
Beşiktaş son haftalarda tarihi bir maça hazırlanıyordu.Bu maçın tarihi olmasının bir çok sebebi vardı. Efsane stat İnönü yıpranmış artık benden bu kadar dedikten sonra üç yıl önce yıkım için ilk kazma vurulmuştu.İşte o günden sonra Beşiktaş camiası o kadar ızdırap çekti ki bu ızdırabı çekmeyen bilemez anlayamaz.Tam üç yıl… Ayrı kalmak… Onsuz olmak… Alışılabilecek bir durum değildi.
İnönü stadının eski yaşlı bedeninin yerine yepyeni modern bir stat yapılmıştı.Beden değişmişti fakat ruh aynıydı.
İşte , vuslat vakti gelip çatmıştı.7’den 77’ye herkes açılışa ilk başlama vuruşuna şahit olmak istiyordu.
Kara Kartallar yeniden doğuyordu. Kim istemezdi ki bu ana tanıklık etmeyi.
Herşey çok güzel , her şey çok güzel olacak… Bu duygular içinde milyonlarca Beşiktaş sevdalısı insanın, dünyanın dört bir yanında bu heyecanlı bekleyişe dayanacak gücü kalmamıştı.
Sevinenler, üzülenler, ağlayanlar, binbir türlü duygu içinde ama hep yüreklerde çarpan Beşiktaş Aşkı…
İşte beklenen sevgili, işte özlenen tablo…
Çok özlemişiz be abi!
Üç yıl aradan sonra Kartal’ın Arena’ya inişi , ilk günkü heyecan ilk günkü vuslat duygusu…
Skorun , sonucun , futbolun, hataların geri kaldığı hepsinden önemlisi eve dönüş , yuvaya geliş , hasreti bitiriş, ruhtan bedene ölümsüz bir diriliş…
“Hasretinden prangalar eskittim!” diyordu şair; bizse senin hasretinle güneşleri eskittik bir bilsen…