Spor yazarları, İstanbulspor-Galatasaray maçını değerlendirdi
Spor yazarları, Trendyol Süper Lig 3. hafta erteleme mücadelesinde oynanan İstanbulspor - Galatasaray karşılaşmasını değerlendirdi. İşte detaylar...
Levet Tüzemen / Rakip oyuncuya büyük saygısızlık
Kerem ile Icardi'nin "Kerem sen at. Yok Icardi golü gel sen at" şeklindeki fantezileri sonucunda kaçan ikram penaltısı iki kankanın kalitelerine yakışmadı. Okan Buruk'un yüzünden düşen bin parçaydı ve bence öfkesini içine akıttı. Futbolda laubaliliğe yer yok. Ayrıca penaltıda yapılan fantezi, rakip oyunculara da saygısızlık anlamına gelir. Eğer Galatasaray skor olarak çok farklı önde olsa "Fantezi penaltı" su kaldırabilir. İstanbulspor güç olarak Galatasaray'a kafa tutacak halde değildi. Boey, Tete, Mertens üçlüsü sağ kanatta hücum anlamında pas birlikteliği kurdu ama etkili ataklar olmadı. İki net pozisyonu gol yapamayan Mertens'in bir şutunda top üst direkte patladı. Boey'in bindirmelerine Tete zaman zaman pas kalitesiyle destek vermeye çalıştı.
Kanatlardan yapılan ortalar bence Icardi'ye göre yapılmıyor. Icardi gol için yeterli beslenemiyor. Boş kaleye penaltıyı kötü bir vuruşla kaçıran Icardi'nin attığı gol ise vuruş kalitesinin belgesiydi.
Galatasaray kazandı ama oyun olarak ritmini yakalayamadı. Lucas, Oliveira, Mertens üçlüsünün uyumunu Lucas, Demirbay, Tete üçlüsü henüz yakalayamadı. Futbolcular, birlikte oynama konusunda acemilik yaşıyor. Boey müthiş oynuyor, Lucas savaşıyor. Kerem ile Icardi beraber oynamaya özen gösteriyor. Zaha ise çok etkisiz. Angelino şaşırtmaya devam ediyor. İspanyol sol bekin henüz beklenen ortalarını ve sert şutlarını göremedik. Bakambu'nun görüntüsü Seferovic'e benziyor. Ayrıca Bakambu'nun, Barış Alper atak yaparken rakip oyuncuya faul yapması akıl tutulmasıydı.
Erman Toroğlu / Sayfalarca yazsam yetmez
Futbol ciddi bir iştir, laubaliliği kaldırmaz. Hele fizik gücün yoksa hiç olmaz. Şampiyonlar Ligi'nde Kopenhag, Galatasaray'dan çok daha fazla koşmuş. Yarım saat 10 kişi oynamasına rağmen. Eğer iyi takımsan, iyi futbolcuysan çok koştuğunda bu belli olur. İyi takımsın koşmayacaksın, karşındaki takımın gücü belli, teknik adamı bir gün önce ayrılmış ve sen onunla dalga geçmeye kalkıyorsun ve sonra da bu durumlara düşüyorsun. Böyle maçı alsan ne olur, almasan ne olur. Dün akşamki olayda rejideki arkadaş müthiş bir iş yaptı, pozisyon kaçar kaçmaz Okan Buruk'u gösterdi. Sayfalarca anlatsan ve yazsan, Buruk'un o halini anlatamazsın ancak görürsün. Çok sinirlendi ama bir şey yapamadı. Bu şunu gösteriyor, Galatasaray takımında bir otorite noksanlığı var.
Takım yapılan harcamaya göre, alınan isimlere göre iyi futbol oynanmıyor. Okan, "Seyirci mutlu" filan dese de hikaye. Ben bu yazıyı yazarken dakika 86… Düşünebiliyor musunuz İstanbulspor'un atacağı golle skor 1-1'e gelse ne olur? Türkiye'de futbol neresinden bakarsan bak bir tuhaf. Hani takımlarımızın şekli belli peki sahaların zeminleri. TFF Başkanı diyor ki; 'Statların zemini kulüplere ait.' Tamam da Olimpiyat Stadı'nın zemini kime ait, bir açıklama yaparlar mı? Büyük ihtimalle sahada boya var. Düşen futbolcu boyalı kalktı. İnşallah öyle bir şey yoktur. Hakem de fazla bir şey yok. Galatasaray futbol oynamıyor, İstanbul'un da eti belli budu belli. Yine aynı terane olacak, milli maç arasında toparlanacaklar. Sonra devre arasında... Bu böyle sürüp gidecek.
Erman Özgür / Kazanarak devam...
Galatasaray, İstanbulspor ile arasındaki güç dengesinin farkında, zaman zaman vites artırıp pozisyonlara girdiği, genelde aktif dinlenme yaptığı bir ilk yarı oynadı. Tempo yüksek olmamasına rağmen Tete, Mertens, Icardi ve Kerem Aktürkoğlu ile pozisyonlar da buldu. Icardi’nin kendi yaptırdığı penaltıyı alışılagelmişin dışında bir organizasyon sonunda dışarı atmasına rağmen, aynı Icardi’nin İstanbulspor’lu stoperlere sahada yakın durmanız gereken oyuncu benim hatırlatması yaparak attığı gol, görülmeye değerdi.
İkinci yarıda tempo daha da düşüp Galatasaray’da top rakipteyken etkin Toreira’dan başka oyuncu kalmayınca İstanbulspor da fırsatlar yakaladı. Mendy’nin çabukluğu ile yakaladığı fırsatlar ve Ethemi denemesi İstanbulspor’un maçtaki kaderini de belirledi. Kerem Aktürkoğlu-Icardi uyumuna rağmen Kerem doğru olsun olmasın her pozisyon Icardi’yi araması ikinci golü geciktirdi. İstanbulspor son bölüme kadar oyunda kaldı. Galatasaray’da Okan Buruk’un değişiklikleri ile direnç tekrar attı ve Galatasaray rakibine göre tempoyu belirlediği bir maçı daha kazanarak yoluna devam etti.
Tümer Metin / Şampiyonluk oyunu değil
Eski futbolcu ve Tivibu Spor yorumcusu Tümer Metin, Galatasaray'ın İstanbulspor karşısındaki performansını yorumladı.
İstanbulspor - Galatasaray maçını daha farklı beklediğini ifade eden Tümer Metin, "Galatasaray, kendisini çok sıkmadan ve zorlamadan kazandı ancak bulduğu fırsatları iyi değerlendirmedi." dedi.
Galatasaray dahil Avrupa'da mücadele eden takımların fikstürlerinin sıkışık olmasına dikkat çeken Tümer Metin, "Milli takım arasına kadar kayıpsız devam etmek isteyecektir. Belki oyun şampiyonluk oyunu değil ama yine söylüyorum; sıkışık takvimden geçerken bu maçlar böyle oynanıyor. Takımlar için önemli olan kayıpsız ve sakatlıksız ve cezasız gitmek" şeklinde konuştu.
Serkan Korkmaz / Ciddiyet ve saygı
Galatasaray'ın zorlu sezonlardaki en önemli motivasyonu olan sözcük, Ali Sami Yen Kapalı tribününün unutulmaz bir pankartıyla doğdu; "KONSANTRASYON!" Dünkü maçta bunun yanında iki taneye daha ihtiyaç vardı; "Rakibe saygı" ve "Ciddiyet"...
Sadece ilk yarının sonunda Kerem - Icardi ikilisinin denediği(!) penaltı nedeniyle böyle konuşmuyorum.
Aynı ikili, takip eden pozisyonda skoru 1-0'a getirmese bugün neler konuşulacaktı kim bilir? Maçın genelinde, Tete, Torreira, Kaan ve Boey gibi birkaç futbolcusu dışında rakibi küçümseyen, oyun disiplini ve izandan uzak bir takım(!) izledik.
İstanbulspor, pek çoğumuza göre ligin en zayıf takımı. Bu da yetmezmiş gibi kısıtlı imkanlarıyla iyi iş çıkarmış hocasıyla yollarını ayırmış bir kulüp.
Cimbom'un, topla oynamada ezici üstünlük kurduğu rakibine verdiği çok ciddi pozisyonlardan biri gol olsa bir çuval incir berbat olacaktı.
Bu koşulda buna sebebiyet vermiş olacak Kerem ve İcardi'nin, üç puanı getirmiş olmaları pek çok şeyi halı altına süpürecek kuşkusuz. Peki ya o gol olmasaydı? Dün akşamki maçtan çıkartılacak çok ders var. "Doğru yolda" dediğim Galatasaray için erken umutlanmışım. Bu hafif çıkışlı, bol inişli grafik üç-dört hafta daha sürerse ağır bedeller ödenebilir.
Okan Hoca ve Galatasaray daha çok çalışmalı. Mevcut zihniyet ve performansla İstanbul'da, zayıf bir takımı yenerken bile soğuk terler döken bir oyuncu grubunun teknik heyeti takkeyi önüne koymalı. Keşke biri maçtan önce G.Saray'a "beyaz forma giymeyin" deseymiş. Forma maç bittiğinde İrlanda milli takım forması gibiydi. İcardi'nin havalı saçlarından sonra İstanbul'un çeşitli semtlerinde platin saçlı dayılar, çocuklar görmeye alışmıştık.
Torreira'nın yeşil saçları da sokaklarda moda olursa bunun bedelini kim ödeyecek?