Küme düşme yoksa, şampiyon da Trabzon'dur
Sözleşmelerin hükmü yok
Bu cüretin temel nedeni sözleşmelerin zayıflığı. Yapılan işlerin 'sözler'e dayanması. Mesela TFF, aylardır para ödemeyen yayıncı kuruluşun, bunu yayın ihalesi sözleşmesinin hangi maddesine dayandırdığını bize açıklamıyor. Onun yerine yayıncının sözcülüğüne soyunup, "Tabii onlar da zor durumda" diyor.
Peki biz vatandaşlar zor durumda değil miyiz? Süper markete gittiğimizde kimse bize veresiye ekmek vermiyor. Elektrik, su, doğalgaz veya kredi ödemelerimiz de tıkır tıkır alınıyor.
Mücbir sebep değil, yönetici sebep
Yayıncı kuruluş, ödemeleri durduracaktıysa çok daha önce durdurmalıydı. Öyle koronadan dolayı mücbir sebebe ihtiyacı yoktu. Ligin adil olmadığına dair her gün birbirine sataşan yöneticileri bahane ederek, "Madem bu lig ayıplı bir ürün, ben de bunun için para ödemiyorum" diyerek, kenara çekilebilirdi. Ancak nerede o samimiyet ve vizyon!
Sponsorlar da fırsat tepiyor
Bu topraklarda kitabına uyulmayan bir diğer konu da sponsorluk. Akademik kitaplarda özetle şöyle denir: Sponsorluk, bir ürüne yönelik olarak uzun vadede prestij kazandırma, özdeşleştirme ve sempati oluşturma çalışmasıdır.
Yani öyle reklam gibi 3 günde satışları patlatma hamlesi değildir.
Koronavirüs, tam da sponsorlar için kitlelerle bağlılık duygusunu güçlendirme şansı yaratıyor. Düşünün, bir sponsor çıkıp şu zor günlerde bir kulübe destek olsa, nasıl bir etki yaratır, değil mi? Aksine, komik haberler okuyoruz. Koronavirüs sürecinde hiçbir gelir kaybına uğramayan, bilakis kazancını katlayan bir marka sponsorluğa devam etmeyeceğini açıkladı.
Teklif edilmesi bile ayıp
Gelelim TFF ve kulüplere... Geçen hafta toplandılar. Ve ortaya nur topu gibi bir vizyonsuzluk daha çıktı. 7 kulüp 'ligden düşürülmesin'i istedi. Daha da acıklısı, bu talebi toplantıdan kestirip atması ve kamuoyuna hiç dillendirmemesi gereken TFF, bunun üzerinde düşünüleceğini açıkladı!
"Bana vizyonsuzluğun resmini çizebilir misin Abidin" desem, "Al sana küme düşme talebi" der! 3 kulüp de çekimser kalarak, zımnen karar destek vermiş. Zira susmak onaylamaktır.
Düşme kalkarsa o lig nasıl adil olur?
"Küme düşme kaldırılsın" diyen kulüpler, sadece 3-5 ayı düşünüyor. Onlara kulak verenler de...
1-Senin ligin 18 takımı bile zor kaldırıyor. 2 dakikalık güzel futbol için dilenci yapan bir ligden söz ediyoruz.
2-Gelecek sezon bu lig, 21 takımla nasıl olacak da bize yüksek kaliteli bir futbol sunacak?
3-Yüzde 90 yayın gelirine dayanan ve haddinden yüksek bir bedele sahip olduğu halde geçinemeyen kulüpler, pasta 21'e bölündüğünde ne yapacak?
4-Takım sayısı 21'e çıkarsa, gelecek sezon 6 takım mı düşecek, bunun lige nasıl etki edeceği hesaplandı mı?
5-Daha da önemlisi, bu sezon küme düşme kaldırılarak kalan 8 hafta oynatılırsa, şampiyonluk yarışında adalet nasıl sağlanacak?
6-Küme düşmeyeceği belli olan Kayserispor ve diğer takımlar, maçlara nasıl motive olacak? Motive olamadığında ortaya atılacak iddiaları kim nasıl bertaraf edecek?
7-Küme düşme potasındaki takımlarla en çok maçı olan şampiyon adayı takım için bir avantaj yaratılmış olmayacak mı?
8-Yeniden başlayacak lige 7 takım peşinen ligde kalma ödülüyle başlarken, lider konumdaki takım, ligin sonunda 3. sıraya gerileyip, muhtemel bir kazançtan olunca ne diyecek?
Bu vizyonsuzluk ve mantıksızlık üzerine 108 madde de yazılabilir!
Beceriksiz yönetimi ödüllendirme
Bakın, size çarpıcı bir örnek: Yeni Malatyaspor, bu sezon Sergen Yalçın'ın gitmesinden sonra hiç galip gelemedi. İlk devre 24 puan toplayan takım ligin ikinci devresindeki 26. haftaya kadar sadece 1 puan topladı. Bu Malatya, geçen sezon Erol Bulut ile iyi bir grafik çizmişti. Ama geçen sezon Bulut'u bu sezon da Yalçın'ı takımın başında tutma becerisini gösteremedi.
Yalçın Beşiktaş'ın başına geçerken, Alanya'da da çizgisini koruyan Bulut'un adı da Fenerbahçe için aylardır gündemde. İşte bu Malatya, beceriksizlikerinin ödülü olarak, kümenin düşmenin kaldırılmasını istiyor! Keza Kayseri keza diğerleri... Al birini vur ötekine...
Böyle marka değeri yükselmez
Vizyonları 2-3 ayla sınırlı olan Türkiye futbolunun yönetenleri, sonra kalkıp "Ligimizin marka" değeri diye, hicap duymadan cümle kuruyor.
Sen bu şark kurnazlığıyla hangi markayı parlatırsın?
Önceden ilan edilmiş kurallara, talimatlar ve statülere uymayan bir yapının; haliyle bir ligin güvenirliği olmaz. Dolayısıyla marka değeri de...
"Almanya, Almanya" diyoruz ya... Keşke Almanya gibi yapabilsek... Keşke ligimizin onların başlattığı gibi başlatabilsek. Almanlar, yeniden başlattıkları ligin her aşamasını üzerinde mutabakat sağlanmış kural ve kaidelerle başlatıyor. Yani koronavirüs liginin de bir statüsünü oluşturuyor. Mümkün olan en 'adil lig'i oynatmak için çalışıyorlar. Bizdeyse, herkes bir kenarından kendisine yontma derdinde.
Beşiktaş ve Fenerbahçe yarını düşünürse...
Vizyon nedir bilir misiniz? Vizyon şudur: Bugün ne düşme ne de şampiyonlukla hiçbir hesabı kitabı olmayan kulübün, önümüzdeki yıllarda benzer bir durum oluşabileceğini hesaplayarak, bugün en sağlıklı kararların alınması için çalışmaktır.
Yani Beşiktaş ve Fenerbahçe, "Bana ne Trabzon'dan Başakşehir'den... Benim şampiyonluk iddiam güçlü değil. Ne olursa olsun" demeyecek.
Zira bugün oluşacak teammüler yarın öbür gün onları da bağlayabilir. Olur ya, 2 sene sonra Covid 20 diye bir şey musallat olur ve o gün de averajla Beşiktaş ile Fenerbahçe ilk iki sırada olabilir...
Sözün özü, 18. sıradan 1. sıraya kadar her takım, bugünü değil geleceği düşünerek kalan 8 haftaya karar vermeli. Yok eğer bugün küme düşürülecekse, Trabzonspor da şampiyon ilan edilmeli. Kimse 'averaj' diye itiraz etmesin. Averaj da TFF talimatlarında şampiyonluğu belirleyen bir kriter.
Kaldı ki, küme düşmeye onay verirse, bizzat TFF kendisi talimat malimat dinlememiş olacak...