Kupam bile yok anlıyor musun?
Dünyada birçok teknik adam çalıştırdıkları takımlara seviye atlatsa da kupadan uzak kalabiliyor. İşte buna örnek birkaç isim.
Futbolun en temel amacı nedir? Rakibinden fazla gol atıp kazanmak ve sürecin sonunda da kupaya uzanmak. Kupa bu işin meyvesi, harcadığınız emeklerin sonucunda elinize geçen kimi saf altından kimi gümüşten yapılmış bir nesne. Ama bana göre kupa her şey demek değil. Zaten oldum olası ‘Tarihte sadece şampiyonlar hatırlanır’ klişesine karşı çıkanlardan oldum. Mesela 1974 Dünya Kupası deyince aklınıza ilk olarak Hollanda gelmiyor mu? Ya da 1954 için Macaristan veya 1982 için Brezilya...
Roberto di Matteo 2012’de Chelsea’nin başındayken Şampiyonlar Ligi kupasını kazandı. Evet, özgeçmişinde böylesine önemli bir kupa var ama teknik adam olarak hiç kupası bulunmayan Mauricio Pochettino’dan daha iyi olduğunu söylemek mümkün mü? İşte bu ayki konumuz kariyerinde hiç üst düzey kupası olmayan teknik adamlar...
MAURICIO POCHETTINO
Bana göre bu listenin açık ara 1 numarası Mauricio Pochettino. Teknik adamlık kariyerine Ocak 2009’da eski takımı Espanyol’de başlayan Arjantinli, küme düşme hattında aldığı takımı 10. yaparak dikkatleri üzerine çekti. Mali olarak zor günler geçiren ve elindeki yıldız oyuncuları satmak zorunda kalan Katalan ekibini 3 sene boyunca küme düşme hattından uzak tutmayı başardı. 2012-13 sezonunda ise işler pek de iyi gitmedi. 13 hafta sonunda toplanan 9 puan Arjantinli’nin sonu oldu.
Ama onun futbolcularla olan ilişkisi ve kısıtlı bir takımdan aldığı verim Premier Lig ekiplerinden Southampton’ın gözünden kaçmamıştı. Bu tercih ilk başlarda taraftarlardan tarafından çok eleştirilse de zamanla yanıldıkları ortaya çıktı. Southampton 2013-14 sezonunda ligi 8. sırada bitirerek Premier Lig tarihindeki en iyi derecesini elde etti.
Bu işin mikro faydası tabii. Makro açıdan bakarsak Pochettino ile çalışan Adam Lallana, Luke Shaw, Rickie Lambert, Jay Rodriguez, Calum Chambers, Ward-Prowse gibi isimler kariyerlerinin en iyi dönemlerini geçirip İngiltere Milli Takımı’nın yolunu tuttular. Hatta sonrasında bu isimlerin birçoğu yüklü bonservis ücretleriyle satıldı.
İdmanları oldukça ağır bir tempoda geçse de ve hatta oyuncuların birçoğu bu konuda şikayetçi olsa da günün sonunda kazananın kendileri olduğunu gördüklerinde onun için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Ward-Prowse “Onun istediği gibi oynamak için 2 kalbinizin olması gerek” derken Dani Osvaldo, “Sizi köpek gibi çalıştırıyor. Bazen onu öldürmek istiyorsunuz. Ama yaptırdıkları işe yarıyor” ifadelerini kullanıyor.
Bunun son canlı örneklerinden bir tanesi de Harry Kane. 5 sene öncesine kadar o takım senin bu takım benim diyerek sürekli olarak kiraya verilen Kane, Pochettino’nun gelişiyle birlikte adeta yeniden doğdu.
Tottenham’da ilk iş olarak bütün oyuncuları inceleyip onlara özel bir program hazırlayan Pochettino ve ekibi, Kane’e güç egzersizleri yazmış. O dönem uzun ama cılız olan Kane yavaş yavaş forma giyme şansı bulsa da düzenli oynamadığı için mutsuzdu. Konuyu Pochettino’ya açarken ondan aldığı cevap onu oldukça etkilemiş: ‘Yeterince iyi işler yapmadığımı ve istediği kadar çalışmadığımı söyledi. İşte bu kadar. Belki diğer hocalar oyuncularını mutlu etmek isterdi ama o direkt olarak her şeyi söyledi. Şunu şunu şunu yapmalısın ve iste bu yüzden kadroda değilsin.”
O günden bu yana çok şey değişti. Premier Lig’de üst üste 4 sezon 20 gol barajını aşmayı başaran İngiliz yıldız, 2017 yılının Avrupa’daki en golcü futbolcusu oldu.
Pochettino, yardımcısı Jesus Perez, kaleci antrenörü Toni Jimenez’in yer aldığı bir Whatsapp grupları var. Bu üçlü, Kane’e sürekli olarak olarak video gönderiyor. Pochettino verdiği bir röportajda şunları söylemişti: ‘Ona diğer forvetlerin golleri veya ilginç hareketinin videolarını gönderiyorum. Herhangi bir saat fark etmiyor. En son gönderdiğimde saat 23.00’tü.”
İşte oyuncularının gelişimiyle bu kadar yakından ilgilenen Arjantinli kupa olaraksa ektiklerinin meyvesini henüz toplayabilmiş değil.
2015-16 sezonunda harika bir çıkış yapsalar da Leicester City’nin peri masalı onları gölgede bıraktı. 2016-17’de ise 86 puan topladılar ama bu puan şampiyonluğa yetmedi ve ipi göğüsleyen Chelsea oldu. Bu sezon önlerinde Manchester City canavarı var. Bir umut Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilirler mi düşünürken orada da Juventus duvarına tosladılar. Ki 180 dakikanın tamamına yakınında üstün oynamışlardı.
Pochettino elbet bir gün kupa hasretini sonlandıracak, buna şüphe yok. Ama o gün gelene kadar da onun hakkını teslim etmemiz gerek.
JUANMA LILLO
Eminim bir çoğunuz Juanma Lillo ismini duymadınız. İçinizden bu adamın bu listede ne işi var diye düşünüyorsunuz. Ama şu anda birçokları tarafından dünyanın en iyisi olarak adlandırılan Pep Guardiola’nın futbolculuk kariyerinin son senesinde sırf onunla beraber çalışabilmek için adı sanı duyulmamış bir Meksika takımına transfer olduğunu söylesem.
Al Ahli macerasının ardından Ocak 2006’da Dorados de Sinaloa’ya transfer olan Guardiola, herkesi şaşkına çevirmişti. Ama aslında onun için her şey gayet normaldi. Futbolculuk kariyerinin ardından teknik direktörlüğe geçiş yapmayı planlayan İspanyol, bunun için Juanma Lillo’dan bir şeyler kapmak istiyordu.
İkilinin tanışıklığı aslında çok daha eskilere dayanıyor. O dönem Real Oviedo’yu çalıştıran Lillo, 1 Eylül 1996’da Barcelona’ya karşı oynadıkları maçta takımına harika bir oyun oynatır. Maçı 4-2’lik skorla kaybetseler de Barcelona, Oviedo’nun yanında orta sıra bir takım gibi gözükür. Bundan çok etkilenen Guardiola, Lillo ile tanışmak ister ve maçtan sonra soluğu onun yanında alır. Saatler boyu taktikler üzerine konuşurlar. İşte ikili arasındaki dostluk böyle başlamıştır.
Pek bilinmese de 4-2-3-1 dizilişinin mucidi olan Lillo, pozisyon oyununa inananlardan. Bu sayede takım içindeki oyuncuların bağlarının kuvvetleneceğini düşünen 52 yaşındaki teknik adam, Guardiola’nın ilham kaynaklarından birisi haline geldi. Pep 2011’de verdiği bir röportajda onun için şunları söylemiştir: “Ona minnettarım çünkü bana karşı oldukça cömertti ve bütün bildiklerini bana gösterdi.”
La Liga’da takım çalıştırmış en genç teknik adam (29 yaşında) unvanını elinde bulunduran Lillo buna rağmen başarısını herhangi bir kupayla taçlandırabilmiş değil. Çalıştırdığı en iyi takım Real Sociedad olan Lillo’nun 2010’da Almeria macerası oldukça trajik bir şekilde sona ermişti. Guardiola’nın Barcelona’sı karşısında alınan 8-0’lık mağlubiyet onun sonunu getirmişti.
MAURIZIO SARRI
Napoli’deki 3. sezonunu geçiren 59 yaşındaki Maurizio Sarri, futbol dünyasının geç keşfettiği isimlerden birisi. 40 yaşında bankacılığı bırakarak 10 sene boyunca yarı zamanlı yaptığı teknik direktörlüğe profesyonel geçiş yapan deneyimli teknik adam genelde İtalya’nın alt küme takımlarını çalıştırdı. Empoli ile yaptığı çıkış ona 2015-16 sezonunun başında Napoli’nin kapılarını açtı. Takımı ilk sene 82 puanla 2. yapan Sarri, ikinci sene 86 puan toplasa da ligi ancak 3. bitirebildiler. Sarri’nin şanssızlığı Juventus hegemonyasının yaşandığı bir dönemde teknik direktörlük yapıyor olması. İki sezonda da şampiyonluğu Torino ekibine kaptırdılar. Bu sezon puan olarak belki de 86 barajını da geçecekler ama bu, şampiyonluk yeterli olacak mı büyük bir soru işareti.
Sarri henüz kupa zaferi yaşayamasa oyuncularının onun hakkında söyledikleri onu biraz olsun teselli ediyordur. Koulibaly onun için, “Sarri gerçek bir dahi. Başkalarının göremediklerini görüyor” derken Hamsik ise şu ifadeleri kullandı: ‘Sarri ile birlikte fiziksel ve taktiksel olarak yoğun çalışıyoruz. İş taktik idman geldiğinde o tam bir manyak.”
ABDULLAH AVCI
Ülkemizde Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas, Ziya Doğan, Samet Aybaba, Hikmet Karaman gibi isimlerin hepsi kupa zaferi yaşarken Abdullah Avcı henüz bu mutluluğa erişebilmiş değil. İki kez Türkiye Kupası finaline çıkan fakat bu ikisinde de sahadan mağlubiyetle ayrılan Avcı, ligde de henüz mutlu sona ulaşamadı.
Avcı’nın bu listeye girme nedeni bazı konularda diğer Türk meslektaşlarından ayrılıyor olması. Bir kere maç önü ve maç sonu röportajlarında yaptığı detaylı analizlerle fark yaratıyor. Son dönemde kariyerinin sonuna gelmiş Adebayor, Emre Belözoğlu, Mossoro gibi isimlerden olağanüstü bir verim alan Avcı, Edin Visca, Epureanu, Mahmut Tekdemir gibi isimleri de sistemine adapte ederek onlardan en iyi şekilde faydalanmasını biliyor.
Sistem demişken takımına oynatmak istediği oyun tarzı da örnek olacak cinsten. Bundan üç yıl önce verdiği bir röportajda, “Biz dünya futbolunun gittiği noktada öne ve arkaya beraber hareket eden bir kuş sürüsü gibi oynamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullanan deneyimli teknik adam, Başakşehir’i Süper Lig’in en çok isabetli PAS yapan takımı haline getirmesini bildi.
QUIQUE SETIEN
Setien kariyerinde ne bir kupa finali gördü ne de ligde şampiyonluğa oynayan bir takımda görev aldı. Yani hiçbir zaman kupaya yakın olmadı. Bu listeye girme sebebi oynattığı pozitif futbol. Şimdilerde Real Betis’i çalıştıran İspanyol teknik adam kalecisi dahil herkesin ayağa pas yapmasını isterken bizlere genelde keyifli bir futbol izlettiriyor.
Herhalde size çalıştırdığı Lugo, Las Palmas ve Real Betis takımlarından bazı maçların skorlarını versem ikna olursunuz; 6-6, 5-4, 4-3, 3-3, 3-5, 3-6, 4-4, 3-4.
(Spor Arena Plus'ın nisan sayısından alınmıştır.)