Linnes: "Bu ülkede bir tane Kuzey'in kralı var!"
Galatasaray’ın gizli kahramanlarından, taraflı tarafsız tüm futbolseverlerin sempatisini kazanan Martin Linnes, Sarı-Kırmızılı ekibin Avusturya kampında Fanatik'in sorularını yanıtladı. Türkiye’deki yaşantısından, Galatasaray formasıyla hedeflerine kadar birçok konuda samimi açıklamalar yapan Norveçli futbolcu, özellikle Şampiyonlar Ligi’nin başlayacağı günü iple çekiyor...
Linnes'in açıklamaları şöyle:
‘Antrenmanlar iyi geçiyor’
Kamp sürecini, hem Florya’yı hem de Avusturya’yı değerlendirir misin?
“Henüz çok fazla maç oynamadık. Şu ana kadar çok iyi çalıştık. Önümüzdeki hafta daha fazla maç yapacağımızı söyleyebilirim. Antrenmanlarımız çok iyi geçiyor. Yeni oyuncuların uyumu iyi. Şu an için pozitifim.”
‘Tüm kalbimle çalışıyorum’
Taraftarlar kendisi için ‘Kuzey’in Kralı’ diyor...
“Bunu çok sevdim. Daha önce hiçbir lakabım yoktu. Ama kendimi kral olarak da adlandırmıyorum. Burada yaptığım şey takıma, taraftara, kulüpte çalışan herkese verebileceğimin en iyisini vermek. Tüm kalbimle ve hırsımla, tutkumla çalışmak. Ne mutlu ki bunu yapabiliyorum. Taraftar da bana sevgisini gösteriyor. Başakşehir yeni forveti Fredrik Gulbrandsen’i anons ederken, ‘King in the North’ (Kuzey’in Kralı) diye anons etti. Ama şunu bilmeliler ki Türkiye’de sadece bir tane Kuzeyin Kralı var. O da benim.”
‘Hocam nerede görev verirse...’
Orijinal mevkiin sağ bek. Galatasaray’da bir dönem ciddi bir sol bek sorunu yaşandı. Burada gösterdiğin performans ile bir alternatif hatta direkt oyuncusu oldun. Bunu nasıl değerlendirirsin?
“Benim tüm konsantrasyonum, hocaya ve takım arkadaşlarıma yardımcı olmak. Orijinal pozisyonum sağ bek, kariyerim boyunca orada oynadım. Ama sol bekte de çok iyi bir maç çıkardım. Bu noktada söyleyebileceğim tek şey hocamın görev verdiği pozisyonda takıma katkı sağlamak. Bunu da başarabildiğim için mutluyum.”
‘Mutlu olmasam imzayı atmazdım’
Türkiye için ne söylersin? Ailenle burada aktif bir sosyal hayat yaşıyorsun. Türkçe de öğreniyorsun...
“Mutlu olmasaydım, burada sözleşme imzalamazdım. En büyük hayalim bu sözleşmeyi imzalamaktı. Futboldan da öte bir aile yaşantım var. Onlar burada çok mutlu. Çok eğleniyoruz, keyif alıyoruz. Gerçekten burada kusursuz bir yaşamımız var. Havayı, yemekleri çok seviyoruz. Eşim ve kızım da mutlu. Ayrıca ligden de çok memnunum. Sürekli Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyoruz ve şampiyonluğa oynuyoruz. Kızım burada anaokuluna başladı ve kendisine çevre edinmeye başladı. Biraz da Türkçe öğrendi. Dediğim gibi benim için önemli olan önce ailemin mutlu olması sonra da takımın başarısı ve sevgisi. Bunların hepsi bir kombinasyon. Bunlar bir araya geldiğinde de çok mutluyum.”
‘Birbirimizi yukarı çekiyoruz’
Şener’in ardından sağ bekte 3 oyuncu oldu. Hem sol bek hem de sağ bekteki rekabeti nasıl değerlendirirsin?
“Rekabet olarak adlandırmak istemem. İki pozisyondaki oyuncular için de söylüyorum, çok iyi arkadaşız. Bir pozisyonu elde etmek için yarıştığımız doğru ama buradaki amaç birbirimize yardım etmek ve yukarı çekmek. Galatasaray’a geldiğimde de büyük bir kulübe imza attığımı biliyordum ve bunun farkındaydım. Galatasaray’da her pozisyonda iyi oyuncuların olduğunu biliyorum. Bunun bilinciyle çalışıyoruz ve ne kadar katkı yapabilirsek onu yapmak için mücadele ediyoruz.”
‘İnanmaktan hiç vazgeçmedik’
Geçen sezon çok zorlu bir süreçti. Şampiyonluk yarışında 8 puan geri düştünüz. Başakşehir maçıyla şampiyon oldunuz. Geçen sezona damga vuran maç hangisi?
“Bir maç seçmek kolay değil. İkinci yarıdaki tüm maçları söyleyebilirim çünkü yenilmeden geldik. İkinci yarı başladıktan sonra başka bir amaca büründük. Takım ruhu ve mantalitemizle hedefe doğru yürüdük. İlk yarıda çok fazla hata yaptık, ikinci yarıda ise bunu minimuma indirdik. Ama asıl önemli olan; inanmayı asla bırakmadık. Son birkaç maçta 7-8 puan gerideyken bile mücadele ettik. En sonunda da şampiyonluğu kutlayabileceğimiz en iyi şekilde kazandık. Çünkü tüm sezon boyunca Başakşehir ile mücadele ettik. Sonunda ise onları mağlup edip şampiyon olduk. Ayrıca Rizespor maçı da var. Çünkü son 2 golümüzü son dakikalarda attık, önemli bir maçtı.”
‘Norveç’te buna alışık değilim’
Taraftarlar seni çok seviyor. Hem mücadelen hem de karakterin için... Taraftarlar hakkında ne düşünüyorsun?
“Onların sevgisine karşı söyleyebilecek bir sözü bulmakta zorlanıyorum. Norveç’te alıştığım şeyler farklıydı. Burada taraftarlar beni sahiplendi. Onlar bana her zaman destek çıktı. Ne zaman yere düşsem kaldırdılar. Arkamda durdular. Sadece ben değil, tüm ailem için bu şekilde. Ailemdeki herkes bu desteği görüyor. Benim bir futbolcu olarak yukarı çıkmamdaki en büyük pay taraftarın.”
‘Barcelona veya Real gelsin’
Şampiyonlar Ligi’nde karşılaşmak istediğin bir takım var mı?
“Geçen sezon Türkiye’de kusursuz bir sezonum oldu. Ama Şampiyonlar Ligi’nde işler istediğimiz gibi gitmedi. Bu sezon umut ediyorum ki daha iyi olacağız. Takım seçme konusuna gelirsek bir tane büyük takımın olmasını tercih ederim. Real Madrid veya Barcelona gibi. İlerlemek açısından diğer iki takımın da rekabet edilebilir olmasını isterim.”